29 Kasım'da internette Yunan (İngilizce) medyasında “ABD Büyükelçisi: Trump, Tarihi Heybeliada Ruhban Okulu'nu 2026'ya Kadar Yeniden Açma Sözü Verdi” başlıklı bir haber okudum.
Atina’da görevine yeni başlamış olan Yunanistan nezdindeki ABD Büyükelçisi Yunan ricaline ve halkına yaranmak için böyle bir demeç vermiştir diye düşünerek haberi okumaya başladım.
Hayretle gördüm ki ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack vermiş bu demeci Yunan basınına.
İngilizce haberin Türkçesinin bir bölümünü aşağıya kaydediyorum :
"ABD Büyükelçisi: Trump, Tarihî Heybeliada Ruhban Okulu'nu 2026'ya Kadar Yeniden Açma Sözü Verdi
Heybeliada Ruhban Okulu
ANTHEE CARASSAVA 29/11/2025
ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack, ABD'nin tarihi Heybeliada Ruhban Okulu'nun Eylül 2026'da yeniden açılmasını beklediğini açıkladı. Bu, uzun süredir devam eden din özgürlüğü anlaşmazlığını çözmek için ABD'nin on yıllardır gösterdiği en güçlü çaba.
Yunan medyasına konuşan Barrack, Trump yönetiminin, 1971 yılında Türk yetkililer tarafından kapatılan ruhban okulu konusunda "net bir çizgi" benimsediğini doğruladı.
Yeniden açılışın artık hem Başkan Donald Trump hem de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için ortak bir öncelik olduğunu söyledi.
Bay Barrack, "İlerlemeyi izlemek ve Eylül 2026'da olası bir yeniden açılışı kolaylaştırmak için yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını görmek istedik," dedi..."
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz 25 Eylül’de Beyaz Ev’de ABD Başkanı Trump ile buluşmasının basına açık bölümünde Heybeliada Ruhban Okulu konusu hakkında “üzerimize ne düşerse biz onu zaten yapmaya hazırız” demişlerdi.
Bu beyan dışında Devletimizin her herhangi bir yetkilisinin Heybeliada Ruhban Okulu’nun “2026 Eylül ayında” açılacağına veya açılabileceğine veya açılmasının düşünüldüğüne, tezekkür edildiğine dair tarih de vererek kamuoyuna yaptığı bir açıklamaya internette tesadüf etmedim.
Tom Barrack münhasıran nezdinde akredite olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait bir yetkiyi, yani konu hakkında resmen açıklama yapıp yapmama veya açıklamanın zamanlamasını takdir etme yetkisini, kullanmaya cüret etmiştir. Devletimizin nezdinde görevlendirilmiş bir yabancı Büyükelçi'nin görev ve yetki sınırını aşmıştır.
ABD Büyükelçisi’nin konu hakkında kamuoyuna, hem de Yunanistan basınına açıklama yapmış olması ciddi bir görev kusurudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı saygısızca bir davranıştır. Diplomatik teamüllere, nezakete, inceliğe, basirete aykırı bir harekettir. Diplomaside işgüzarlığa yer yoktur.
ABD Büyükelçisi söz konusu okulun açılışı hakkında Yunan kamuoyuna tarih vermek suretiyle bilerek veya bilmeyerek Türkiye’yi konu bakımından bağlamak istemiştir.
ABD Büyükelçisi Barrack’ın daha önce de Türkiye’nin anayasal düzenine ve dış ilişkilerine dair tecviz edilemeyecek sözleri oldu.
“Türkiye için en iyi sistem Osmanlı millet sistemidir” gibi bir ifade kullandı.
“Türkiye ve İsrail birbiriyle savaşmayacak, Türkiye ve İsrail arasında çok uzak olmayan gelecekte bir ticaret anlaşması imzalanabilecek” şeklindeki sözlerini medyada okudum.
Sayın Büyükelçi bütün bunları Türkiye’de göreve başladığı Mayıs ayından bu yana geçen 6 veya 6,5 ay içinde yapmıştır.
Medyaya yansıyan bilgilerden ABD Büyükelçisi son 6 ay içinde oldukça uzun bir vaktini Türkiye dışında geçirmiştir. Bu da belirli bir Devlet nezdindeki mukim Büyükelçi hakkında oldukça düşündürücü olgudur.
Şahsî düşünme göre, konunun bu veçhesi hakkında hata ABD Yönetimindedir. Türkiye gibi tarihî geçmişi olan ve milletlerarası münasebetlerde çeşitli açılardan çok yönlü olarak önem taşıyan bir Devlet nezdine mukim olarak atanan Büyükelçiye bir de “ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi” görevini yüklemek, görüşüme göre, Türkiye’yi hafife almak demektir. Bu başlı başına fahiş bir hatadır.
Acaba bu hata ABD Yönetimi tarafından bilerek mi yapılmıştır?! Çünkü Türkiye’nin Suriye ile ilgili gelişmeler bakımından baş aktör rolü bizzat Başkan Trump tarafından teslim edilmektedir. Buna rağmen acaba ABD Suriye’de Türkiye’den rol çalma peşinde midir diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin internetteki sayfasında Büyükelçi Barrack’ın özgeçmişi hakkında yer alan bilgilerde şu ifadeleri de okudum: “Büyükelçi Barrack, toplam piyasa değeri 80 milyar dolara ulaşan varlıklarıyla ve 19 ülkede yürüttüğü faaliyetlerle...”
Bir iş adamı 19 veya daha fazla sayıda ülkede işleri yürütmede başarılı olabilir de Büyükelçi olarak Türkiye ile ABD arasındaki çok boyutlu ilişkilerin yükünün altından kalkabilir mi? İşte bu da cay'i sualdir!
Temennim karşılıklı yarar esasına göre başarılı olmasıdır!
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *