Bugün Türk basınından bir muhabir "Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması hakkındaki görüşümü sordu.
Görüşümü şu çerçevede izah ettim:
1923 Lozan Barış Konferansı’nda TBMM Hükûmeti’nin Baş Delegesi İsmet Paşa başlangıçta “Patrikhane’nin sınır dışı edilmesi” teklifinde bulunuyor. Bunda ısrar ediyor.
Müzakerelerin ileri bir aşamasında İngiltere’nin Konferans’taki Baş Delegesi Lord Curzon “Müttefik Devletler Patrikhane müessesesinin gelecekte siyasî ve idarî mahiyetini kaybetmesini ve İstanbul’da kalmaya devam etmekle beraber münhasıran dinî bir müessese haline gelmesini kabul ediyorlar. Türk heyetine ve Konferans’a sunmak istediğim teklif budur” şeklinde bir teklifte bulunuyor.
Bu teklifi Yunanistan Baş Delegesi Eleftherios Venizelos Türkiye heyetinin de kabul etmesi şartıyla kabul ediyor.
Türkiye Baş Delegesi İsmet Paşa da “Müttefikler ve Yunan heyeti tarafından Patrikhane’nin bundan böyle siyasî veya idarî mahiyet taşıyan meselelere karışmayacağı ve faaliyetlerinin tamamen Rum azınlığının dinî işleriyle sınırlı kalacağı yolunda verilen teminatı dikkate aldığını” söylüyor. Türk Hükûmeti’nin uzlaşıcı tutumuna delil olarak ve verilen teminatlar ışığında ve karşılığında Patrikhane’nin sınır dışı edilmesi yolundaki teklifini geri çektiğini ifade ediyor.
Böylece konu Antlaşma metnine girmesine lüzum kalmadan kapanmış oluyor.
Patrikhane Türkiye'de bir din kurumudur. Patrikhane’nin Türkiye’de İstanbul’da kalmasına sadece Ortodoks Rum azınlığın dinî ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Devletimiz tarafından izin verilmiştir. Patrikhane Türk yasalarına tabidir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilgili resmî organlarına bağlıdır.
1844 yılında kurulmuş bulunan Heybeliada Ruhban Okulu da Devletimizin kurulmasıyla birlikte Patrikhane’nin yeni mahiyet ve statüsüne uygun bir nitelik kazanmıştır. Türkiye’deki Rum Azınlığı’na dinî hizmet vermek amacıyla Türkiye’deki Rum Azınlığı’na mensup vatandaşlarımız arasından din adamı yetiştiren bir okul halini almıştır.
Anayasa Mahkememiz 1971 yılında özel Yüksek Okulların Anayasa’ya aykırı olduğu yolunda karar alınca Heybeliada Ruhban Okulu da kapatılmıştır.
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Okulun yeniden açılması talebini sırf Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin lâik niteliği çerçevesinde Rum Azınlığına mensup vatandaşlarımızın din ve ibadet özgürlüğü alanına giren masumane bir teşebbüs olarak görmek, sanırım, pek mümkün değildir.
Konunun, Fener Rum Patrikhanesi’nin ve özellikle Patrik Bartholomeos’un ısrarlı “ekümeniklik” iddiası ve bu iddia doğrultusunda, statüsünü de ihlâl ederek, milletlerarası plânda yapmakta olduğu siyasî mahiyetteki girişimlerle irtibatlı olarak ve “ekümeniklik” iddiasının altında yatan gerçek emel ve hedef isabetle değerlendirilerek ele alınmasının zaruri olduğu düşüncesindeyim.
Diğer taraftan, günümüzde Türkiye’deki Rum azınlık nüfusunun 2000’in altına düştüğü yolundaki bilgileri de göz önünde tutmak icap eder.
Mektep açıldığı takdirde Türkiye’deki Azınlık mensuplarından yeterli öğrenci bulmak mümkün olamayacağı için Okul Yönetimi dışarıdan öğrenci almaya başlayacaktır. Böylece okul Türkiye’nin Ortodoks din adamı yetiştiren bir Yüksek Okul niteliğini yitirecek ve uluslararası, evrensel, eski tabirle “cihanşümul” bir hüviyete bürünecektir.
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki Ortodokslardan oluşan bir öğrenci kadrosu ortaya çıkacaktır.
Bu da Patrikhane’nin ve Patrik’in “ekümeniklik” iddiasını sahada takviye eden somut bir vasıta olacaktır.
Böyle bir gelişme, zamanla, Devletimizi bu defa uluslararası camiadaki belirli aktörlerin Fener Rum Patriği’nin Türk vatandaşı olması şartının kaldırılması yönündeki baskılarına maruz bırakabilecektir.
Neticede Katolik alemin dini Lideri Papa gibi ortaya çeşitli ülkelerden gelen “ekümenik” Patrik çıkacaktır. Bu da daha ileri vadede uluslararası camiada “Vatikan” benzeri bir siyasî yapının yaratılması için müsait konjonktürün kollanması hevesini kamçılayabilecektir.
Böyle istenmeyen gelişmeleri, günümüzde Sayın Cumhurbaşkanımızın dün (25 Eylül) gerçekleşen ABD Başkanı ile görüşmesinden önce Vaşington’a gidip, medyadaki haberlere göre, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunda Trump’tan destek isteyen; Türkiye’deki Ortodoksların ve diğer Hristiyanların durumu hakkında, “zulüm” iddiasında da bulunarak, şikâyetkâr açıklamalar yapan Fener Ortodoks Patrikhanesi’nin Patrik’i Bartholomeos’un tutum ve davranışları karşısında ihtimal dışı tutamıyorum.