11 Mart 2025

Tehlikenin Farkında mıyız?

Tehlikenin farkında mıyız? Sorusu son aylarda popüler olmuş ve Türk toplumunun büyük bir kısmını etrafında toplamış bir sorudur.

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Tehlikenin farkında mıyız? Sorusu son aylarda popüler olmuş ve Türk toplumunun büyük bir kısmını etrafında toplamış bir sorudur.

Aslında çok daha önceden tehlikenin farkında olan vatansever Türk aydınlarının bu konuda kiuyarıları, Avrupa Birliği sevdalılarının basın yayın organlarında yaptıkları propaganda ve toplumun üzerinde oynanan büyük bir psikolojik harekat neticesi toplumun tepkisizleştirilmesi sağlanmış bu durum da tehlikenin boyutunu büyütmüştür. Ancak son altı ayda meydana gelen olaylarla Türk milliyetçiliğine yapılan saldırıların zirveye çıkması, Türk Halkının güven unsuru kabul ettiği Türk Silahlı Kuvvetlerini belirli çevrelerin planlı yıpratma faaliyetleri, geçmişi Cumhuriyet karşıtlığı söylemler ile dolu kişilerin Cumhurbaşkanlığını da ele geçirme girişimleri tehlikenin büyüklüğü karşısında toplumu uyandırmıştır.

TÜRK Milleti Cumhuriyet döneminin en kritik günlerini yaşamaktadır. Anadolu coğrafyasında yaşamak ve devletin varlığını devam ettirmek her zaman zor ve bir bedel karşılığı olmuş ve bunun bedeli de kan olmuştur. Bu zorlukların temelinde Anadolu da gözü olan devletlerin izlemiş oldukları uzun vadeli stratejik politikalar bulunmaktadır. İçinde bulunulan durum hepsinden daha vahim bir hal göstermektedir.

Nedenine gelince ilk defa içimizden kaynaklanan ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı olan bölücülük hareketleri ile Atatürk Devrimlerine karşı olanların başlatmış oldukları mücadele de çok yol almış olmaları ve devleti ele geçirme noktasınabir adım daha yaklaşmış olmalarındandır. Bu gün ülkemizin karşı karşıya olduğu tehdit ve risklere bakışta ve değerlendirme de devlet organları ile siyasi otorite arasında ciddi farklılıklar ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Siyasi iktidarın seçim kanunundan kaynaklanan, aslında halka dayanmayan meclis desteğini halk desteği olarak kabul etmesi, bu destek nedeniyle kendisini her şeyidemokrasi adına yapmaya yetkili görmesi diğer bir ifadeyle sakat demokrasi mantığı çıkmazı daha da büyütmektedir. Cumhuriyet döneminde hiçbir zaman devlet kurumları ile siyasi iktidarlar bu kadar ayrı düşmemişlerdir. Bu farklılığın Cumhuriyet karşıtlığı ile ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü noktasında olması tehlikenin boyutlarını büyütmektedir.

Bu gün kuvvetler ayrılığının temelini oluşturan yasama yürütme ve yargı erkinden yasama bütün süslü nutuklara rağmen fonksiyonunu kaybetmiş ve yürütmenin denetimine girmiş bulunmaktadır. Yürütme ise tek kişinin mutlak hakimiyeti altında bulunmakta olup bu mutlak hakimin belirlediği kişiyi meclis Cumhurbaşkanı olarak oylamakta bu da millete demokrasi diye yutturulmaya çalışılmaktadır.Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Cumhurbaşkanı seçimi mahkemelik olmuştur. Allaha şükür Yargı bütün çabalara karşı henüz bağımsızlığını muhafaza etmektedir.

14 Nisanda başlayan süreçte millet uyandı. Ancak muhalefet partileri bu uyanışı bir siyasi projeye dönüştüremedikleri için henüz tehlike geçmedi. Çünkü ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne karşı faaliyet yürüten bölücü örgüt siyasi ve silahlı faaliyetlerini pervasızca sürdürürken Cumhuriyet karşıtları da çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *