11 Mart 2025
21YYTE.ORG Orta Asya Araştırmaları Merkezi Bir Kurumsallaşma Örneği: Türk (Dili Konuşan) Ülkeler Parlamenter Asamblesi

Bir Kurumsallaşma Örneği: Türk (Dili Konuşan) Ülkeler Parlamenter Asamblesi

Sovyetler Birliği sonrası bağımsız Türk cumhuriyetlerinin yaranmasıyla beraber işbirliği, müttefiklik ve devletler birliği gibi konular da gündeme getirmişti.

8 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Sovyetler Birliği sonrası bağımsız Türk cumhuriyetlerinin yaranmasıyla beraber işbirliği, müttefiklik ve devletler birliği gibi konular da gündeme getirmişti.

1992-2009 yılları arasında Türk cumhuriyetleri arasındaki işbirliğinin kurumsal çerçeveye oturtma çabaları belli zorluklarla karşılanmıştır. Bu zorlukların yanı sıra bazı somut sonuçların elde edildiğini de söylemek gerekmektedir. Kurumsallaşma sürecinin ortaya çıkarmış olduğu yapıları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

1. Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı
Bu Kurultay Türk devlet ve toplulukları arasındaki dostluk, kardeşlik ve işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla, 1993'den beri düzenlenmektedir. 11. Kurultay 17-19 Kasım 2007'de Bakü'de gerçekleştirilmiştir.

2. Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi
Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi Türk cumhuriyetleri devlet başkanlarının ve üst düzey yetkililerinin katıldığı bir zirvedir. 1992'den beri belirli aralıklarla gerçekleştirilen zirvede Türk Dünyasının sorunları gündeme getirilmektedir.

3. Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TürkPA)
Bu kurum 21 Kasım 2008 tarihinde Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan arasında imzalanmış İstanbul Anlaşmasıyla kurulmuştur. TürkPA'nın 29-30 Eylül 2009'da Bakü toplantısında Asamblenin kurumsal yapılanması yönünde somut kararlar alınarak Genel Sekretarya oluşturulmuş ve bütçesi belirlenmiştir. Örgüt çerçevesindeki işbirliği "siyasi, ekonomik, kültürel ve diğer alanlarda devletlerarasında karşılıklı ilişkilerin derinleşmesinde, TürkPA üyesi ülke halklarının daha da yakınlaşmasında önemli bir araç" olarak görülmüştür.[1]

1. TürkPA'nın Kurumsal Yapılanması
Bakü toplantısında örgütün 26 maddeden oluşan Tüzüğü ve Genel Sekretarya Yönetmeliği kabul edilmiştir. Sekretarya Yönetmeliğinde amaçlar, fonksiyonlar ve faaliyet istikametleri yer almaktadır.[2]

1.1.Genel Sekretaryanın Yapısı TürkPA Genel Sekretaryasına bağlı olarak üç komisyon çalışacak. Bu komisyonlar aşağıdaki alanlarda faaliyet gösterecektir.[3]

1) Dil, kültür ve eğitim konuları
2) Üye ülkelerin mevzuatlarının uyumlaştırılması ve uluslararası ilişkilerin geliştirilmesi
3) Ekonomik faaliyetler

2010 yılından resmen faaliyete başlayacak Genel Sekretarya parlamentolar arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, tecrübe mübadelesi ve ortak sorunların çözümü için ortak önerileri hazırlayacak.[4]

1.2. Sekretaryanın Bütçesi
TürkPA'nın yıllık bütçesi 300 bin Euro olarak belirlenmiştir. Üye ülkelerin üyelik aidatları Genel Sekretarya Yönetmeliğinin 6. maddesine göre belirlenmiştir. Toplam yıllık bütçesinin 1/15 kısmı Kırgızistan (20 bin Euro), 2/15 kısmı Azerbaycan (40 bin Euro), 4/15 kısmı Kazakistan (80 bin Euro), 8/15 kısmını ise Türkiye (160 bin Euro) tarafından karşılanacaktır. Üyelik aidatları her yılın birinci ve yedinci aylarında ödenecektir. Bütçenin 153.400 Euro'luk bir kısmı maaş, 126 bin Euro'luk bir kısmı ise ofis giderleri olarak öngörülmüştür. Genel Sekreter, TürkPA Başkanıyla anlaşmaya vararak gider kalemlerinde değişiklik yapabilecektir. Bütçe denetimi üye ülkelerin parlamento temsilcilerinde ibaret komisyon tarafından gerçekleştirilecektir.[5]

2. Kurumsallaşma Sürecine İlişkin Bazı Hususlar
Türk devletleri arasındaki işbirliğinin kurumsallaşmasındaki sorunlar henüz aşılmış değildir. Bu sorunlardan bazılarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

1) Diğer Türk cumhuriyetlerinin sürece katılmaması 1992'den itibaren geliştirilmek istenen işbirliği başlangıçta tüm Türk cumhuriyetlerini kapsamaktaydı. İlk devlet başkanları zirvesine Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan en üst düzeyde katılmıştır. Sonraki tarihlerde ülke başkanlarının kurultaylara katılımı gittikçe düşük düzeye inmiştir. Özbekistan 6.Zirveden (2000, Bakü) itibaren, meclis başkanları düzeyinde temsil edilmiş, 8. Zirveden (2006, Antalya) itibaren ise sürece katılmamıştır. Türkmenistan 6. Zirvede meclis başkanı, 8. Zirve'de büyükelçi düzeyinde katılırken, 2009 yılında ise Cumhurbaşkanı yardımcısı düzeyinde katılarak istikrarsız bir tutum sergilemiştir.

Bu yüzden TürkPA'nın 2008 yılı birinci toplantısı yapılmadan önce Türkmenistan ve Özbekistan zaten o döneme dek kendilerini Türk cumhuriyetleri arasındaki işbirliği sürecinden soyutlamışlardı. Bu ülkelerin tutumuna gelince, Özbekistan'ın bu kuruma daha çok iç kaygılar nedeniyle katılmadığı söylenebilir. Türkmenistan ise tarafsızlık politikasını benimsediği için bu tür birliklerden uzak kalacağını açıklamıştır. Fakat bunlar, inandırıcı bir gerekçe değildir. Tarafsızlık ilkesi ülkelerin başka birliklere katılmasını engellemiyor. Gerek Türkmenistan, gerekse Özbekistan Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi olarak bu örgütün çatısı altında gerçekleşen faaliyetlere yakından iştirak etmektedirler. Oysa Türk cumhuriyetleri arasındaki kurumsal yapılanma BDT'den çok esnektir. TürkPA öncelikle gerek mevzuat düzeni, gerekse ekonomik ve siyasi imkanların koordinasyonu açısından taraflara daha fazla fayda sağlayabilir. Böyle bir birliktelik, taraflar arasında işbirliğinin artmasına neden olurken, ulusal çıkarların maksimizasyonunu da sağlayabilir. Taraf ülkelerin olanaklarının birleştirilmesi bir sinerji doğmasına ve ülke halklarının hepsinin bu sinerjiden yararlanmasına vesile olabilir.[6]

2) "Türk" Kavramının "Türkçe Konuşan" Kelimesiyle Değiştirilmesi Türk cumhuriyetleri devlet başkanları zirvesi 21.10.1996 tarihli 4. Taşkent Zirvesine "Türk zirvesi" olarak adlandırılmıştır. Toplantıların adı önce "Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanları Zirvesi"ne, 5.Zirveden (Astana, 1998) sonra da "Türkçe konuşan (Türk dili konuşan) ülkeler devlet başkanları Zirvesi"ne dönüştürülmüştür. Bu dönemde "Türk" kelimesinin ortak kimliği ifade eden kavram olarak kullanılmaması gözlemlenmiştir. Orta Asya Türk cumhuriyetleri daha çok "Kazak", "Kırgız", "Özbek" kimliklerine vurgu yapılırken, bağımsızlık sonrası "Türk Dili" kavramını yasal mevzuatına yerleştirmiş Azerbaycan da 1995 Anayasasıyla yeniden "Azerbaycan Dili"ne "geri dönüş" yapılmıştır. Türkiye'de de "Türk" kavramının yanı sıra "Türkî" kavramı kullanılarak bu kavram esnek hale getirilmiştir.

3) Toplantılarda Rusça kullanılması. Türkçe konuşan ülkelerin bir araya geldikleri etkinliklerde eleştirilebilecek konulardan biri de iletişim dili olarak Rusçanın kullanılması olmuştur. Bunun temel gerekçesi, Rusça'nın, "eski Sovyet cumhuriyetleri arasında daha kolay iletişim fırsatı sunması" olmuştur. Altı zirvede ele alınan konular, Türkçe ve Rusça olarak iki nüsha halinde hazırlanarak yayımlanmıştır. TürkPA toplantılarında da aynı durum yaşanmıştır. Bu toplantılarda Türk lehçelerinden karşılıklı simültane tercüme yapılarak "Rusça" sorunu giderilmeğe çalışılmıştır. Fakat bu yönde de sonuna kadar başarı sağlanamamıştır.

4) "Türk Birliği" söyleminin öncelikli gündem maddesi olamaması Türk cumhuriyetleri arasındaki işbirliği ve kurumsallaşma konularının ele alındığı toplantılar, en üst düzeyde gerçekleşmesine rağmen basına önemli gündem maddesi olarak yansımamıştır. Oysa Türk yetkililerinin çoğu zaman sıradan ve çok kısa vadeli gelişmeler konusundaki görüşmeleri daha fazla "ilgi görmektedir. "Bunun bir nedeni Türk basınının "Türk birliği" konusundaki ilgisizliğiyken, diğer bir nedeni de bu konunun Türk dış politikası öncelikleri arasında olmamasıdır.

3.Kurumsallaşma Sürecinin Sorunları Yakın Vadede Çözülebilir mi?
Öncelikle ülkeler arasındaki siyasi ve ekonomik rekabet bu süreci engelleyen nedenler arasında sayılabilir. Ülkeler arasında ekonomik ve sosyal düzey farklarının yanı sıra siyasi kültür düzeylerinde de önemli farklar vardır. Önemli sorunlardan biri de bölgede lider olma hırsıdır. Bu anlamda Özbekistan ve Kazakistan arasında ciddi bir rekabet söz konusudur. Sınır sorunlarının nihai çözüme kavuşturulmaması da başlıca sorunlardan sayılabilir. Bu anlamda Kırgızistan ve Özbekistan arasındaki gelirim son dönemlerde kendini daha fazla hissettirmiştir. Yine Kırgızistan ve Özbekistan arasındaki devam eden sorunlardan birisi de su sorunudur. Türkmenistan ve Azerbaycan'da Hazar denizindeki gaz yatakları konusunda ciddi tartışmalar yaşanmaktadır. Maalesef bu sorunlara Türkiye'nin Ermenistan açılımı politikası nedeniyle Türkiye-Azerbaycan ilişkilerindeki gerileme de eklenebilir.

Tüm bunlara rağmen, gerek iki taraflı ilişkiler, gerekse ortak kurumlarda bir araya gelme isteği ülkeleri, bu sorunların çözümünü hızlandırabilir. İki taraflı ilişkiler anlamında özellikle Türkiye'nin Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan'ın Kazakistan ve Türkiye ile işbirliğini geliştirmesi için güçlü potansiyel bulunmaktadır. Bu potansiyelin kullanılması ileri aşamada çok taraflı işbirliğinin geliştirilmesi için sağlam bir zemin oluşturacaktır. Türk cumhuriyetleri arasındaki işbirliğinin kurumsallaşma sürecinin hızlandırılması büyük ölçüde, ülkelerin karar alıcılarının siyasi iradelerine ve "Türklük" kavramının algılanmasına bağlıdır. Uzun müddet Sovyet rejiminin hakim olduğu Türk cumhuriyetlerinde, "Türk" kimliği algılaması önündeki engeller aşılamamıştır. Son dönemde Türkiye'nin siyasi karar alıcılarının da bu konuda daha "liberal" davranmaları, dış politikadaki öncelik değişimleri bu süreci olumsuz etkileyen nedenler olarak görülebilir. Ne yazık ki böyle bir durumda yakın bir gelecek için Türk cumhuriyetleri arasında birlik oluşturma stratejisinin başarılı olabileceğini söylemek zordur.

___________________________________________________________________________

[1] Türkdilli Dövlətlərin Parlament Assambleyasının Bakı Bəyannaməsi qəbul edilib, http://az.trend.az/news/politics/foreign/1549158.html, 29.09.2009
[2] TürkPA-nın Nizamnaməsi və Əsasnaməsi qəbul olunub, http://az.trend.az/news/politics/foreign/1549150.html, 29.09.2009.
[3] TürkPA-nın Baş Katibliyində üç komissiya fəaliyyət göstərəcək - baş katib , 29.09.2009 15:25
[4] TürkPA-nın Baş Katibliyində üç komissiya fəaliyyət göstərəcək - baş katib, http://az.trend.az/news/politics/foreign/1549248.html, 29.09.2009.
[5] Türkdilli Ölkələrin Parlament Assambleyasının illik büdcəsi 300 min avro olacaq, http://az.apa.az/xeber_Turkdilli_Olkelerin_Parlament_Assambleyasinin__164626.htm, 29.09.2009.
[6] Esfender KORKMAZ, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenterler Asamblesi, http://www.yazarx.com/FEkonomi/esfender-korkmaz/25-09-2009/turk-dili-konu-an-ulkeler-parlamenterler-asamblesi/148671.aspx

[*] 21. Yüz Yıl Türkiye Enstitüsü Rusya-Avrasya Araştırmaları Bölümü Başkanı

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *