11 Mart 2025
21YYTE.ORG Orta Asya Araştırmaları Merkezi TALİBAN’IN KABİL SALDIRISI

TALİBAN’IN KABİL SALDIRISI

18 Ocak 2010’da Afganistan’ın başkenti Kabil’i karıştıran Taliban saldırısı, bölgede savaşan taraflara önemli mesajlar vermiştir.

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
18 Ocak 2010’da Afganistan’ın başkenti Kabil’i karıştıran Taliban saldırısı, bölgede savaşan taraflara önemli mesajlar vermiştir. Saldırıya katılan Taliban militanlarının sayısının, tam bilinmemekle birlikte az olduğu görülmektedir. Ancak yarattığı e

Dolayısıyla "küçük çaplı büyük bir saldırı" olarak tanımlayabileceğimiz bu faaliyeti, Afganistan'da sürmekte olan savaş halinin şu ana kadarki en önemli olayıdır.

Kabil'e kuş uçuşu 150-200 km uzaklıkta bulunan, Pakistan sınırındaki Khost'ta 30 Aralık 2009'da Amerikan istihbaratına yapılan saldırının ardından gelen Kabil Saldırısı, bölgede geçici olarak oluşacak bir güvenlik boşluğunu Taliban'ın kısa zamanda değerlendirebileceğini ve bu sayede halk üzerinde baskı kurmaya yönelik harekât düzenleyebileceğini göstermiştir.

Baskın olarak niteleyebileceğimiz bu eylem birçok farklı amaç için gerçekleştirilmiş olabilir. Amerikan Ordusu'nun durumu lehine çevirmek için Helmand'da düzenlediği harekâtlara ve Pakistan sınırında sıkılaştırdığı denetimlere karşılık, Taliban'ın dikkatleri Kabil'e çekmek istemesi bu olasılıklardan biridir. Bu durumda sahip olduğu ekonomik düzenin devamını ve/veya Pakistan'dan geçişlerin kolaylaştırılmasını sağlamaya çalışmaktadır.

İkinci olarak, diğer yörelerden çekilecek ISAF birlikleri ile Kabil'in güvenliği sağlandığı takdirde, zayıflayan bölgelerde güvenlik hassasiyeti artacağı için, Taliban yakın zaman içinde doğabilecek fırsattan yararlanıp Kabil haricindeki bazı yerlere büyük çaplı saldırı düzenleyebilir. Burada Kuzey Vietnam askerlerinin 1968'de Vietnam Savaşı'nın dönüm noktası olan Tet Saldırısı için aldatma olarak en kuzeydeki Khe Sanh şehrini önceden kuşatmalarını hatırlamak gerekmektedir. Bu hareketin sonucunda diğer yerlerden çekilen Amerikan ve müttefik birliklerin Khe Sanh'a intikali, ülkenin bazı bölgelerindeki güvenlik riskini artırmış ve kuzeylilerde bunu iyi bir şekilde değerlendirmişlerdi. Benzer bir şekilde, Taliban da Kandahar için gözleri Kabil'e çekmek istemiş olabilir.

Eğer Kabil ISAF değil de, Afgan güvenlik kuvvetleriyle takviye edilirse, o zaman buraya yönelik daha büyük sızmalar için ciddi riske girilmiş olur. Çünkü Afganistan'da Taliban'ın olayların etki derecesini artırmasında yozlaşmanın ve rüşvetçiliğin çok önemli bir yeri vardır. Görülen o ki, oldukça fakir ve eğitimden yoksun olan Afgan halkı geçimini sağlayabilmek için kanunî olmayan yollara başvurmaktan kaçınmamaktadır. Özellikle rüşvetin ulusal güvenliği tehdit etmekte olduğunu görmekteyiz. BM'in Afganistan'da yaptığı bir araştırmaya göre, Afganlar 2009 boyunca 2,5 milyar dolar civarında rüşvet ödemişlerdir. Kişibaşına düşen GSYİH'nın $425 olduğu ülkede kişibaşına düşen rüşvet miktarı ortalama olarak $160 gibi büyük bir rakamdır. Helmand'daki haş haş tarlaları sayesinde önemli bir uyuşturucu gelirine sahip olan Taliban'ın maddi varlığı ile Afgan halkının yokluğu birleştiğinde güvenliğin sağlanamaması hiç de şaşırtıcı değildir. Dolayısıyla Kabil'in güvenliğini sağlamak bundan sonra farklı riskleri de beraberinde getirecektir.[1]

Bu arada 2009 yazındaki seçimlerin ardından yaşanan sorunlu süreç ve ardından Karzai'nin kurduğu iki kabinenin de kabul görmemesinin ardından Kabil'e yönelik psikolojik açıdan etkili olan bu saldırının gerçekleştirilmesi de birbirine bağlanabilir. Taliban'ın bu saldırıyı Afgan devletini işlemez duruma getirerek halk üzerindeki denetim ve baskısını artırabilmek için düzenlemiş olma ihtimalini de düşünmek gerekir. Halkın seçimlere katılım seviyesinin düşük olduğu Afganistan'ın durumundaki bir ülkede, kabinenin onay alamaması, geniş bir yönetim ve güvenlik boşluğu yaratabileceği için, yakın gelecekte Taliban'dan daha etkin saldırılar beklenmelidir.

CIA mensuplarının bombalanması ile Kabil saldırısı arasını birleştirdiğimizde ise Amerikalılar için ciddi sıkıntılara yol açabilecek bir durum ortaya çıktığını görmekteyiz. İki saldırı arasındaki sürenin kısalığından çıkarılabilecek bazı sonuçlar şunlardır:

Taliban kısa zaman içinde harekât düzenleme ve yürütme yeteneğine sahiptir. Bunun için gerekli silahları da kısa sürede sağlayabilmektedirler.

Taliban, kısa zamanda düzenleyeceği harekâtlar için yeterli maddi birikime ve bu birikimi kısa zaman içinde yönlendirme olanağına sahiptir.

Taliban'ın düşman istihbaratını aldatma ve kendi istihbaratını doğru bir biçimde sürdürme becerisi olup, istihbarat alanındaki başarısını askeri harekât ile sonuçlandırabilmektedir.

Bunlar aslında bir gerilla kuvvetinden çok, güçlü bir ordusu olan bir ülkenin sahip olabileceği özelliklerdir. Buradan yola çıkarak, Taliban'ın savaştaki çıkışını ve etkinliğini önemli bir başarı olarak görebiliriz. Öte yandan, bu sonuçlardan Taliban kuvvetlerinin yönetiminin taktik ve harekât alanlarında da tahmin edilenden iyi oldukları ortaya çıkmaktadır.

Kabil'deki saldırıdan ise şu sonuçları çıkarmak mümkündür:

Seçilen hedefler, hükümet binaları, bankalar, alışveriş merkezleri ve yapancıların ikametgâhı olan otel gibi farklı işlevlere sahiplerdir. Afganistan'da askeri, siyasi, ekonomik, sosyal ve medya ortamlarında etkin olacağı mesajı vermiş olmasıdır.

Taliban'ın siyasi hedef seçimlerinin daha fazla olduğu öne çıkmıştır. Buna halk ve uluslararası medyayı da katmışlardır. Taliban böylelikle, hükümetin dokunulmaz olamayacağını, istediklerinde halka yönelik terör saldırıları gerçekleştirebileceğini şeklinde olup, yabancıların da bunları yakından takip etmelerini sağlamıştır.

ABD tarafından bölgeye gönderilmeye başlanan taze birliklerin üzerinde de moral olarak olumsuz bir etki yaratılmıştır. Çünkü Afganistan'da en sağlam güvenlik önlemlerinin alındığı başkent Kabil'de bu tür bir saldırı gerçekleşebiliyorsa, ABD'nin birliklerini özellikle yollamakta olduğu Helmand ve doğu sınırı gibi güvenlik hassasiyetinin fazla olduğu bölgelerinde durumun nasıl olabileceği artık bu askerlerin beyinlerine işlenmiştir.

Kabil Saldırısı, görünümü itibariyle bir Tet olamayacak kadar küçük çaplıdır. Bununla birlikte, göründüğünün üstünde bir etki yaratır da, batının Afganistan'a daha fazla odaklanmasını sağlarsa, o zaman "Tet" gibi bir işleve sahip olabilir. Ancak Taliban'ın iki yıldır süren çıkışına rağmen, olayların henüz o kadar büyük bir etki yaratacak olgunluğa geldiğini söylemek zordur. Bu yılın özellikle ilk yarısında Taliban'ın büyük şehirlerde düzenleyeceği eylemleri takip edersek, Afganistan'daki savaşın geleceğiyle ilgili tahminlerimiz de kesinlik kazanmaya başlayacaktır.



[*] 21. Yüzyıl Enstitüsü ABD Araştırmaları Bölüm Başkanı.

[1] "Corruption, not insecurity, biggest concern for Afghans - UN report", UN News Service, 19 January 2010, http://www.globalsecurity.org/military/library/news/2010/01/mil-100119-unnews04.htm

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *