11 Mart 2025

Gündem ve Terör

Nisan ayı siyasi çalkantılar arasında halkın kendi kaderine sahip çıkmak maksadıyla meydanlara çıkmasıyla yeni bir veçhe kazanmasına kazandı, iyi de oldu.

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Nisan ayı siyasi çalkantılar arasında halkın kendi kaderine sahip çıkmak maksadıyla meydanlara çıkmasıyla yeni bir veçhe kazanmasına kazandı, iyi de oldu.

Ancak çalkantı hala durulmuş değil. Eğer siyasi partiler akıllı stratejiler uygulamazlarsa Türkiye yeni krizlere doğru sürüklenebilir. Bu krizlerin sorumluluğun paylaşılmasında fatura ANAP'a çıkabilir. Dört yıldır dönüp yüzüne bakmayan AKP, Mecliste uğradığı yenilginin şaşkınlığı içinde Cumhurbaşkanını halka seçtirmek için ortaya çıkması ve ANAP'ın buna balıklama atlaması, ülkemizi sonu belirsiz maceralara sürükleyebilecektir.

Önce şu başkalarını taklit ve onlara özenmekten, diğer bir ifade ile içimizdeki aşağılık kompleksinden vazgeçelim. Bazı sistemleri başkalarının uygulaması bizde de başarılı olacağı anlamına gelmez. Maalesef bizim karakterimiz sistemle mücadele etmektir. Parlamenter sisteme geçtiğimizden beri bunun birçok örnekleri görülmüştür. Hemen hemen bütün siyasi parti yöneticileri ya Anayasadan şikâyetçidir ya da Yüksek Mahkemelerden, mevcut sistem ve kanunlar doğrultusunda nasıl çağdaş hukuki bir yönetim oluşturabiliriz düşüncesinden çok, mevcut sistemin veya yasaların nasıl etrafından dolaşırız diye kafa yorarlar.

Eğer Sayın Mumcu içlerinden gelen biri olarak, kendi maksadı ile AKP'nin maksadının aynı olmadığını kavramadıysa televizyonlarda AKP konusunda söylediklerinde de inandırıcılığı kalmaz. Sistem tam dizayn edilmeden Cumhurbaşkanın halka seçtirilmesi kulaklarımıza çok hoş bir ses verse de seçilmiş krallar yaratmanın ilk adımı olacaktır.

Şu anda gittikçe büyüyen ve halkın gündeminde sıcak olarak yer almasına rağmen medyanın gündemine giremeyen bir konu var şehitlerimiz. Bu ay Türk Silahlı Kuvvetlerinin 18 şehidi oldu. Ben bu yazıyı yazarken maalesef yine bölgeden şehit haberleri geliyordu. Çünkü PKK'nın silahlı kanadı aralıksız faaliyetlerine devam ederken, siyasi kanadı da düz ovada siyasetin yollarını araştırmaktadır. Bu konuya yarınki yazımda devam edeceğim. Tam bu esnada Kara Kuvvetleri KomutanıSayın Başbuğ denetleme maksadıyla bulunduğu Şırnak'ta, yaptığı bir açıklama ile terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini ve son terörist yok edilmeden bu mücadelenin bitmeyeceğini bildirdi. Böylece Türk Silahlı Kuvvetlerinin bilinen ve Türk Milleti tarafından beklenen tavrını dost düşman herkese gösterdi.

Burada 2002 ila 2006 arasında kaybolan zamanın nelere mal olduğunu bu sorunu çözmek için Silahlı Kuvvetlerin kararlılığı kadar diğer milli güç unsurlarının kullanılmasının da ne kadar önemli olduğunu gelecek yazılarımda açıklamaya devam edeceğim. Sayın Başbuğ'un açıklamış olduğu terörle mücadele içinde bulunan personelin gözlerinde ki o kararlılık hep vardır, var olacaktır. O kararlılık var oldukça da terörle sonuç alınamayacaktır ancak gerekli önlemler alınamazsa şehit cenazelerinin arkasından ağıtlar yakmaya devam edeceğiz.

Artık o şehitlerin analarının, babalarının kalan ömrü mezarlıklarla evleri arasında geçecektir. Torunları varsa, yavrularının yerine onları bağırlarına basacaklar. O çocukları kimse babaları gibi sevemeyecek, soğuk kış günlerinde okul kapısından almayacak, bayramlarda harçlık verecek babaları olmayacak, doğum günü kutlamalarında çekilen resimlerde babam diye gösterebilecekleri bir kişi olmayacak. Kadınlarımız ise yalnızlıklarını gönüllerine gömerek çocuklarına sahip çıkmaya çalışacaktır.

Sabahleyin ellerimizde çiçeklerle, ellerini öperek sıkıca sarıldığımız annelerimizin yaşadığı, anneler günün mutluluğunu onlar buruk bir hüzünle yaşayacaklar. Ben daima şunu iddia ediyorum, yaşı ve statüsü ne olursa olsun bütün şehit anaları hepimizin anasıdır. Milletin anasıdır. Onların anneler gününü kutlarken ellerinden öpüyorum

Ey milletim aynı Cumhuriyet değerlerini korumada olduğu gibi uyan ve siyasi partilerin bu konudaki çözümlerini sor. Oyunu verirken mutlaka Kuzey Irak'taki oluşumla daha da büyüyecek olan bu sorun karşısında çözümleri ne onu sor. Unutma bu bir var olma konusudur. Irak'ta yaşayan Barzani değişen şartların pek farkında olmadan ABD'ye güvenerek boyundan büyük laflar etmeye devam ederken bizi yönetenlerden tek ses çıkmamasının mazereti içinde bulunulan siyasi atmosfer olamaz. Şehit kanları yerde kaldıkça halkın tepkisi başka yönlere de dönebilir. 22 Temmuz çok şeylerin değişmeye başladığı gün olabilir tıpkı 14 Nisanın olduğu gibi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *