11 Mart 2025
21YYTE.ORG Politik-sosyal-kültürel Araştırmalar Merkezi Kürt Açılımında Zafiyet Noktaları-1

Kürt Açılımında Zafiyet Noktaları-1

Kürt Açılımının ilk sinyalleri Cumhurbaşkanı Gül’ün “Kürt sorununda iyi şeyler olacak… Tarihi fırsatla karşı karşıyayız… Geç kalmamalıyız, konjonktür her an değişebilir…

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Kürt Açılımının ilk sinyalleri Cumhurbaşkanı Gül’ün “Kürt sorununda iyi şeyler olacak… Tarihi fırsatla karşı karşıyayız… Geç kalmamalıyız, konjonktür her an değişebilir…

Siz çözemezseniz, birileri gelip paye çıkarmaya, dışarıdan müdahalede bulunmaya çalışır, bu nedenle biz çözelim" sözleri ile başladı. Terörist başı Öcalan'ın Ağustosta "Kürt Sorunu" konusunda bir yol haritasını hazırlayacağı haberinin ardından hükümette bu konuda bir anda yaptığı açıklamalarla terörist başına nazire yaparcasına Kürt Açılımı projesini gündeme getirdi. Elbette bu gündeme geliş teröristin önüne geçme gibi bir intiba ilk bakışta uyandırsa da esas olarak ABD Başkanı Obama'nın Türkiye ziyaretinde üç konuda Kürt Sorunu, Ermeni sorunu ve Ruhban okulunun açılması sorunlarını Türkiye'nin çözmesi gerektiğini belirten konuşmasıyla ortaya çıktı. Biz de bir seri makalede Kürt Açılımının göz ardı edilen bazı boyutlarını ele alacağız. Bugün açılımda dış boyut etkisini değerlendirmek istiyorum.

Açılımın en önemli zafiyetlerinden biri, bizim için, başta ABD'nin açık tavsiye ve isteklerinin bir sonucu tahakkuk etmekte oluşudur. Büyükelçi James Jeffery'nin, "Biz yıl sonunda Irak'tan ayrılıyoruz, o zamana kadar PKK işini halledin" demiş, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelly ise, "Türkiye'ye, ülkedeki Kürt nüfusla, onlara daha fazla kültürel ve dilsel hak tanınmasına olanak veren bir diyalog başlatması çağrısında bulunduk. Türk Hükümeti de bunu yapıyor" demiştir.[1] Ali Bulaç, "Açıkça Kürt açılımında niçin bu kadar acele edildiğini, "aralık ayına kadar bu iş bitmeli"den ne anlaşılması gerektiğini bilmiyorum."demekte ve "PKK'lılara af "en son adım" olmalıydı. Sanki dışarıdan yapılan empozeler ve içeride açılım projesine akıl verenler hükümeti yanılttılar gibime geliyor" diyerek durumu özetlerken bu projenin ABD'nin önceden planlanmış bir planı olduğuna da vurgu yapar. Bulaç'a göre, "1999 yılından beri, Abdullah Öcalan'ı teslim eden iradenin zamanı gelince "PKK'lılara af, 270-300 kişiyi Kuzey Avrupa ülkelerine gönderme ve Öcalan'ı ya serbest bırakma veya onu da Avrupa'ya gönderme" gibi taleplerde bulunduklarını biliyoruz… Vakit mi geldi ki, alelacele Kandil, Mahmur ve Avrupa'dan PKK'lı getirtilip serbest bırakılıyor?"[2] görüşlerini sarf etmektedir. Yazarın kimliğini göz önünde bulundurduğumuzda bu tespitlerin önemi daha da artmaktadır.

Doğal olarak hükümetin "tamamen bize ait bir projedir," demesine rağmen bu konuşmalara ve gelişmelere bakıldığında bunun söz konusu olmadığı görülmektedir. Örneğin 1999-2003 arasında bitme noktasına gelen PKK terör eylemleri bir anda yeniden başlamıştır. O zamandan bugüne en ufak bir açılım konuşması geçmemiştir. Bu konuda bir emarede görülmemiştir. Ta ki, ABD'nin işgal ettiği Irak'tan çekilme kararı alması ve Obama'nın Türkiye ziyareti bu açılımı ortaya çıkarmıştır. Çünkü Ortadoğu'da kendi vatanlarının işgaline destek verdiği için vatana ihanet etmekle suçlanan Kürtler fiili olarak mevcut bu aşamada kurulmuş olan Kürdistan'ın yaşatılması ve Araplardan korunması için Türkiye'ye muhtaç duruma gelmiştir. Bunun için de Türkiye'nin acziyet içinde bulunduğu PKK terör örgütünün "en büyük" jest olacağı düşüncesiyle tasfiye edilmesi kararı alınmıştır.

Başbakan'ın defalarca "bu yıl sonuna Kürt Açılımı bitmelidir, yoksa geç kalırız," vb. sarf ettikleri sözler ABD'nin Irak'tan çekilme tarihi ile örtüşmektedir. Elbette Kürt açılımının erken açıklanmasında terörist başı Öcalan'nın yol haritası da etkili oldu. Çünkü, bu açılımın Apo'nun yol haritasının gölgesinde kalması gibi bir durum söz konusuydu.

Kurul(acak)muş bir Kürt devletinin ABD çıkarları doğrultusunda koruyuculuğunu ve bekasını sağlayabilecek tek devlet ise Türkiye'dir. Türkiye ayrıca Arap devletleri ve İran ile kanlı konumundaki Kürtleri koruyabilecek ve aralarında ilişkinin normalleşmesine de ön ayak olabilecektir. Türkiye'nin Arap devletleri ve toplumları nezdinde son dönemlerdeki sanal da olsa itibarını artırmaya yönelik başarılı imaj yaratma mühendisliğini bu yönden okumak önemlidir. İsrail "kaz gelecek yerden tavuk esirgememek"te, gönüllü olarak Türkiye ile dalaşmakta ve böylece Türkiye'yi Arap dünyası nezdinde sözü dinlenir konumuna yükseltmektedir.

Bu noktada, ABD'nin diplomatik uluslar arası çıkarlarını koruma becerisi ve Türkiye'nin vizyonsuzluğunun beslediği "Kürt Sorunu" konusunda bir takım kararlar alınmıştır. Bunlarda zaten bitmek zorunda kalan, kullanma tarihi biten PKK üzerinden sürekli dayatılan bir takım taleplerin yerine getirilmesiyle PKK'yı bitirme noktasına getirildiği izlenimi uyandırılmak istenmiştir. Çünkü doğrudan PKK'nın tasfiyesi Türkiye'de bu dönemde etkin bir güç haline gelen Kürtçülerin bütün destekleyici argümanlarının tükenmesi anlamına geliyordu. PKK ABD tarafından şimdilik çöpe atılırken Türk toplum ve siyasetinde de derin yarılmaların açılmasına katkı yapmıştır.

Kürt açılımının dış boyutundan kastettiğimiz, sözde "Kürt Sorunu"nun ve gerçekte PKK terörünün kendi iç dinamiklerine bağlı olarak çözüm süreçlerinin ve imkanlarının harekete geçirilmesi sonucu değil de başta ABD olmak üzere AB ve Iraklı Kürt reislerin istek, talep, strateji ve çıkarları doğrultusunda kurgulanan projenin basit bir "piyonu" rolünün üstlenilmesi gerçeğinden bahsediyorum. Ortadoğu'da ikinci bir İsrail işlevini görebilecek Kürt devletinin çıkarları için beslenip, büyütülen, desteklenen PKK'nın tasfiyesine karar veren iradenin ileride bu gücü tekrar etkin hale getirmemesi için bir sebep yoktur. PKK'nın taleplerinin yerine getirilmesiyle ve bir ülkenin farklılıklarının yaratılmasıyla demokratikleşmeyeceği acı bir tecrübe olarak siyasi tarihteki yerini alacaktır. Bu toprakların bir sorunu olmayan Kürt Sorununa yerli bir çözüm de üretilmesi beklenmemelidir.



[*] 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü DYÇ Araştırmaları Bilimsel Danışmanı.

[1] Müyesser YILDIZ, "PKK'nı Al da Git!..", http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=Yorumlar&pa=showpage&pid=422

[2] Ali Bulaç, "Açılım'dan Ayrışma'ya" Zaman Gazetesi, 26 Ekim 2009. Bulaç, Kürt Açılımının ABD boyutunu başka makalelerinde de vuzuha kavuşturmuştur. Bkz: "ABD, Irak ve Kuzey Irak", Zaman Gazetesi, 26 Ağustos 2009, ve "Açılımın ABD boyutu", Zaman Gazetesi, 24 Ağustos 2009.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *