11 Mart 2025
21YYTE.ORG Politik-sosyal-kültürel Araştırmalar Merkezi Türk Kimliği Karşıtlarını Anlamada Bir Araç Olarak “Nefret Suçları”

Türk Kimliği Karşıtlarını Anlamada Bir Araç Olarak “Nefret Suçları”

kişioğlu hemen her zaman, hem kendi kültür, din, kimlik evrenine mensup olanlarla, hem de ötekilerle kanlı-kansız mücadelelerin içerisinde yer almıştır.

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
kişioğlu hemen her zaman, hem kendi kültür, din, kimlik evrenine mensup olanlarla, hem de ötekilerle kanlı-kansız mücadelelerin içerisinde yer almıştır.

Türk Kimliği Karşıtlarını Anlamada Bir Araç Olarak "Nefret Suçları"

Modern zamanlara özgü bir ilişki biçimi gibi sunulsa da birey bütün zamanlarda grup, toplum ve halklar gibi farklılık zemininde kendi kimliğini inşa etmiş ve tanımlamıştır. Bir varoluş biçimi olarak bireyin ve toplumun kategorileştirilerek tanzimi değişik formlarda devam edegelmiştir. İnsanlık farklı kültür, din, dil, ırk gibi kategorileştirmelere bağlı olarak varlığını sürdürmüştür. Bu farklılıklar kimi zaman aynı dili konuşsalar da farklı boylar-kabileler halinde kendi kolektif kimliklerini ifade ederek aralarında şiddetli mücadele ve savaşlara da sebep olmuştur. Kimi zamanlar farklı dinlere mensup olmak kanlı savaşların gerçekleşmesine kaynaklık etmiştir. Bazen iktidarı ele geçirmek bazen de ekonomik üstünlük mücadelesi savaşlara ve uzun zaman dilimine yayılan mücadeleleri başlatmıştır. Ama kişioğlu hemen her zaman, hem kendi kültür, din, kimlik evrenine mensup olanlarla, hem de ötekilerle kanlı-kansız mücadelelerin içerisinde yer almıştır.

Modern dönemde toplumsal ve siyasal örgütlenme biçimi olarak "millet" ve "milli devlet" formu egemen olmuştur. Ülkeler arasındaki ilişkiler de bu düzenin kurallarına göre işlemeye başlamıştır. Doğal olarak toplumlar arasındaki savaş ve mücadelelerde bu zeminde devam etmiştir. Kültürel ve toplumsal alanda millet formunda bu örgütleniş ve bireylerin kimliklerinin bu çerçevede algılanışı "soykırım", "etnik temizlik", "sömürgecilik", "asimilasyon" gibi olguların da milliyetçiliklere ve milli devletlere özgü olarak kabul edilme eğilimini ortaya çıkarmıştır. Ve bütün bunlar milli devletlerle icat edilen birer insanlık suçu olarak sunulmaktadır. Post-modern zaman olarak adlandırılan günümüzde ise artık bu devlet ve örgütlenme biçimlerinin yerini etnik, dinî, mezhepsel, cinsel, kültürel farklılıkların tanındığı bir egemenlik biçimi aldığı iddia edilmektedir. Milli devlet ve milletlere karşı geliştirilen bu eleştirel söylem bu olguların tarihsel gelişim süreçlerini göz ardı ederek inşa edilmiştir. Bu tanımlama ve toplumsal kategorileştirme mevcut gerçeklik ile arzulanan model arasında gidip gelmektedir.

Post-modern zamanların yeni değer ve ölçüt kabul edilen ve bireyi kollektivitenin içinde eriten kimlikleri ise, yeni çatışma ve yok etme sorunlarının çözümlenmesinde yeni kavramsal araçlar ve çerçeveler sunmaktadır. Bu kavramlardan biri de "Nefret Suçları"dır. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na göre nefret suçu: "Mağdurun, mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek veya hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim veya diğer benzer faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağı, bağlılığı, aidiyeti, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği, kişilere veya mala karşı suçları da kapsayacak şekilde işlenen her türlü suçtur."[1]

Nefret suçlarının niteliği, biçimi, yöntemleri ve edimcinin bilişsel dünyasının çözümlenmesi bu suçla mücadelede önem arz etmektedir. "Nefret suçlarının özelliklerini iyi kavramak, bu suçlara karşı verilecek mücadele açısından son derece önemlidir. Bir nefret suçu şu unsurları kapsar: Ceza hukukuna göre işlenmiş olan bir suçun mevcut olması ve failin, suçu bir önyargı/nefret saikiyle gerçekleştirmiş olması. Dolayısıyla fail, kurbanını kurbanın belirli bir gruba üyeliği ya da bunun böyle algılanmış olması nedeniyle seçmektedir. Aynı şekilde şayet suç oluşturan fiil bir mülke yönelik gerçekleşmişse, söz konusu mülk, bir grup ile olan bağıntısı nedeniyle seçilmiştir. Bunlar ibadet yerleri, cemaatin veya grubun buluşma alanları, araçlar ya da konutlar olabilir."[2]

Nefret suçları çalışmaları ağırlıklı olarak bir ülkedeki dini, etnik, cinsel azınlık ve dışlanmış grupları kapsamaktadır. Türkiye'de demografik çoğunluğu oluşturmakla birlikte seçkinci bir grubun Türk'e olan bakış açısını, diğer gruplarla olan ilişki sistematiğindeki konumlandırılışına, tarihsel ve sosyolojik varlığına olan tutumu ve algısını göz önünde bulundurarak analiz edebiliriz. Bu sebeple Türkiye'de Türklere veya daha net olarak Türk kimliğine karşı liberal, kozmopolit İslamcı gibi yeni seçkinci elitlerin tavırlarını yani sayısal bir "azınlığın" sayısal "çoğunluğa" uyguladığı baskı ve saldırıyı nefret suçları ekseninde ele alacağız.

Konuya girmeden önce bir önerimi sunmak istiyorum. Türk entelektüel dünyasını, Türk Kimliği karşıtlığı temelinde yepyeni bir kategorileştirmeye tabi tutmalıdır. Türkiye'de aydın, bu zeminde yeniden örgütleme, tanımlama, anlamlandırma, toplumsal ilişkiler ağında yeni bir tasniflemeye tabi tutulduğunda, "yabancılaşma", "milli kimlik", "çatışma", "Batıcılık", "İslam", "Türklük" gibi olgular konusundaki anlaşılmazlıklar yerli yerine oturacaktır. İslamcı, liberal, solcu, Marksist gibi ideolojik temelli tasnifleme biçimi yerini sosyolojik-kültürel nitelikli ayrımlara bırakmaktadır. Örneğin, bu bütün kültürel ve zihinsel kök dinamiklerinin batıdan neşet aydınların yanında bugün kozmopolit İslamcıların egemen kısmının söz konusu bu aydınlarla hem örgütsel, hem de tepkilerinin yöneldiği kaynaklar açısından "aynı yolun yolcusu" olmaları yadırganacak bir durum arz etmemektedir. Aynı mücadele içinde yer alarak "Türk" kimliği, tarihi, devleti, kültürü gibi "Türk" olan ne varsa "utanılacak" ve buna bağlı olarak tasfiye edilmesi gereken unsurlar olarak değerlendirilmesi, içinde bulunulan çıkmazın belki de en önemli boyutudur. Liberal, batıcılarla muhafazakar-İslamcılarda ki bu zihniyet ve eylem ortaklığının tecessüm ettiği bir alan olarak Türk kimliği karşıtlığı, bu gruplarda bilişsel ve sosyolojik bir zemine dayanır.

Devam edeceğiz…



[1] Ulusal Basında Nefret Suçları: 10 Yıl, 10 Örnek, Sosyal Değişim Derneği Yayınları, 2010.

[2] Aynı eser

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *