11 Mart 2025
21YYTE.ORG Terörizm Ve Terörizmle Mücadele Sorunun Adını Doğru Koyamamak

Sorunun Adını Doğru Koyamamak

“Kürt açılımı”,“İki dilli yaşam”, “demokratik özerklik” mi? ya da İŞSİZLİK mi?

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
“Kürt açılımı”,“İki dilli yaşam”, “demokratik özerklik” mi? ya da İŞSİZLİK mi?

2009 yılında kamuoyu ile paylaşılan , "demokratik açılım" sürecini, AKP'nin resmi internet sitesindeki www.demokratikacilimkitabı.com.tr linkinden öğrenebiliyoruz. 30 soruya yanıt verilerek sürece açıklama getiren bu konu ile ilgili değerlendirmemizi "AKP'nin Açılım Politikası: Zararın Neresinden Dönülürse Kârdır"[1] başlıklı yazımızda yapmıştık. Önceleri "Kürt açılımı" olarak adlandırılan bu sürecin adı daha sonra hemen değiştirilse de, bu sürece PKK/BDP'nin fazlasıyla sahip çıkmasıyla, hükümet tarafından açılıma koyulan ilk ismin ne kadar isabetli olduğu anlaşılmıştır. Kamuoyunun bazı kesimlerinde büyük bir heyecan ve beklenti yaratan bu açılımın "seçim sürecine" takıldığı görünmektedir. PKK/BDP "demokratik açılımın" siyasi ivmesiyle ortaya çıkan alanın, bir an önce kendi talepleri ile doldurulmasını, AKP ise açılım sürecinden geri adım atmadan, en az siyasi zararla seçime kadar gidebilmeyi düşünmektedir. Bu nedenle süreç, iki kesimden birinin mutlak zararı (sıfır toplam) ile sonuçlanabilir ya da "açılım ittifakı" halinde her ikisinin de karlı olabileceği siyasi bir ortam yaratabilir.

İmralı'nın her türlü "tecrit" ortamına rağmen PKK/BDP/DTK'yı nasıl yönlendirdiği ortadır. Baydemir'e, Sivan Perver'e, Metiner'e duyulan hiddet, bazı Kürt iş adamlarına yapılan tehditler, şantajlar ve KCK'nın yaptığı sorgulamalar "açılımın" kontrolünün kimde olduğunu ortaya koymaktadır. KCK bölgede siyasi ortamın yönlendiricisi durumundadır. Bir yandan BDP'ye dikte ettirdiği siyasi söylemlerle hükümeti sıkıştırmayı ve seçimlere kadar taleplerinden en azından bir kısmını elde etmeyi, diğer yandan da kandırılmış sempatizanlarla, çeşitli bahanelerle kentlerde "sivil itaatsizlik" tarzı eylemler ile kaos ortamı yaratmayı ve ayrıca silahlı gücünü tehdit ve baskı unsuru olarak kullanmayı düşünmektedir.

Öcalan, 16 Şubat'ta avukatları ile gerçekleştirdiği görüşmede "önümüzdeki günlerde, halkımıza somut demokratik çözümün belirdiği ya da belirmediği yönünde açıklamada bulunacağım. Eğer umduğumuz yönde bir gelişme olursa demokratik çözüm umudu hala var diyeceğim ve devam edeceğiz. Yoksa aradan çekileceğim"[2] açıklamasını yapmıştır. Bu kapsamda Öcalan'ın 1 Mart'ta avukatları yapacağı görüşme hükümet ve yakın çevreler tarafından merakla beklenmektedir. KCK ise "13 Ağustos'tan bu yana devam eden eylemsizlik sürecinin AKP hükümetinin izlediği inkar-imha politikaları nedeniyle geçerliliğini yitirdiğini…..eylemsizlik sürecinin bitmesinden AKP hükümetinin sorumlu olduğu tartışmasızdır"[3] açıklamasını yapmıştır. BDP aracılığı ile İmralı ve Kandil'le yapılan görüşmeler sonucunda terör örgütünün eylemsizliği 12 Haziran'a kadar uzatması "açılım sürecinde" kamuoyuna bir başarı olarak lanse edilmiştir. Oysa Terör örgütü, stratejisi gereği kış dönemine girerken üslerine çekilmekte, bahar dönemine girerken tekrar kırsal alana çıkarak eylemlerini yoğunlaştırmaktadır.

Özellikle "açılım" sürecinde İmralı'nın ve PKK terör örgütünün öne çıkarılmasıyla, İmralı'ya inisiyatif verilmiş ve terör örgütüne (KCK davaları sürecinde de görüldüğü gibi) meşruluk kazandırılmaya çalışılmıştır. Geçtiğimiz dönemde BDP'nin gündeme getirdiği "demokratik özerklik" ve "iki dilli yaşam" gibi istekler terör örgütünün talepleridir. Bölge halkının talepleri ile PKK, BDP ve/veya DTK'nın taleplerinin aynı olmadığı yapılan anketlerle ortaya çıkmıştır (halkın %90'nından fazlasının yukarıda sözü edilen böyle bir talebi yoktur).[4] Terör örgütü lehine propaganda yapan kişi ve örgütlerin artık halkta bir bıkkınlık yarattığı gözlenmektedir.[5] Bölge halkının gerçek sorunlarını TÜİK'in raporlarında görmek mümkündür.

Türkiye İstatistik Kurumunun 2009 yılına ait verilerine göre, işgücüne katılım oranının en düşük olduğu iller ise sırasıyla, Mardin (% 32,3), Şırnak (% 30,7) ve Siirt (% 30,4)'tir. İstihdam oranının en düşük olduğu iller ise sırasıyla, Diyarbakır (% 26), Siirt (% 25,9) ve Şırnak (% 25,5) olarak tahmin edilmiştir.[6] İşsizliğin en yüksek ve istihdam oranının en düşük olduğu iller sıralamasında Güneydoğu ve Doğu Anadolu'nun diğer illeri de yer almaktadır. Bazı sivil toplum örgütlerinin araştırmalarına göre gerçek durum açıklanan rakamların %10 daha fazlasıdır. Terörün varlığı bölge de yeni istihdam alanlarının yaratılmasını neredeyse imkansız hale getirmektedir. Terör sürdükçe yeni iş imkanları oluşamayacak, var olan işsizlik katlanarak büyüyecektir. Terör beslenebileceği daha büyük bir ortam bulabilecektir.

Rapordan da anlaşılacağı üzere bölgenin gerçek sorunu işsizliktir. İşi olmayan bölge halkının "iki dilli yaşam" ve "demokratik özerklik" gibi bir talebinin varlığından söz etmek bölgenin milletvekillerinin ve yerel yöneticilerinin tabanın isteklerini gözeterek değil de PKK terör örgütünün siyasi amaçlarını gerçekleştirmek maksadıyla yapılmaktadır.

Bu sürece (açılım) her şekilde katkı sağlayacak olan Kürtlerdir. "Kürt" sorunundan bahsetmek terörü bunun içinde değerlendirmek. Soruna yanlış teşhis koyarak, tedavisinin yanlış yapılmasına, gecikmesine ve neredeyse imkansız hale gelmesine yol açmaktadır. Kürtler kendileri adına yapılan "siyasetin" aslında terör örgütü adına yapıldığının farkına vardıklarında, sorunlarının çözümlerinde de önemli bir adım atacaklardır.



[1] Kenan Ertürk, "AKP'nin Açılım Politikası: "Zararın Neresinden Dönülürse Kârdır", 03Ocak 2011, http://www.21yyte.org/tr/yazi6050-AKPnin_Acilim_Politikasi_Zararin_Neresinden_Donulurse_ %C3%A2rdir.

[2] "PKK ateşkesi yine sona erdirdi", Vatan Gazetesi, 28 Şubat 2011, http://haber.gazetevatan.com/pkk-ateskesi-yine-sona-erdirdi/362266/1/Gundem

[3] "Demirtaş: AKP ateşkesi bozmak için elinden geleni yaptı", Fırat Haber Ajansı, 28 Şubat 2011 http://www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=41176

[4] Salih Akyürek, " Kürtler ve Zazalar Ne Düşünüyor?, Ortak Değer ve Sembollere Bakış", BİLGESAM, Rapor No:26, s.41, Ocak 2011

[5] Ümit Özdağ, İkbal Vurucu, Ali Aydın Akbaş, "Doğu Raporu", sf.82, Kripto, Şubat 2011

[6] İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergeleri, (2009 dönemi), Türkiye İstatistik Kurumu, 01 Mart 2011, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=25&ust_id=8&tk_id=6275

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *