11 Mart 2025
21YYTE.ORG Terörizm Ve Terörizmle Mücadele Terör ve Sorumlu "Sorunlu" Medya İlişkisi

Terör ve Sorumlu "Sorunlu" Medya İlişkisi

Medya, terör örgütünün oksijenidir. Bu nedenle terör örgütü eyleminin medyada yer alması için çaba gösterir.

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Medya, terör örgütünün oksijenidir. Bu nedenle terör örgütü eyleminin medyada yer alması için çaba gösterir.

Terör Medya İlişkisi

Terörle Mücadele Kanunu'nda terör; "baskı, cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devleti'nin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir"[1] şeklinde tanımlanmıştır. Terör örgütleri "baskı", "korkutma", "yıldırma" ve "sindirmeyi" uyguladıkları terör eylemleri ve sonrasında medya sayesinde yaptıkları propaganda ile yaparlar.

Ülkemiz, Temmuz 1984'de Şemdinli-Eruh baskınları ile PKK terör örgütünü tanıdı.O zamana kadar terör örgütleri ile ilgilenenler (görevi gereği içinde olanlar, mağdurlar, meraklılar vb.) zaten terör örgütünü biliyorlardı. PKK terör örgütünün amacı da bilmeyenlerin öğrenmesini sağlamaktı. İngiltere eski başbakanlarından Margaret Thatcher'in ifadesiyle, "Medya, terör örgütünün oksijenidir".[2] Medyanın bu etkisi nedeniyle terör örgütleri yaptıkları eylemlerin medyada mümkün olduğu kadar yer alması için, ya da mümkünse doğrudan kendisine bağlı medyanın (ROJ TV gibi) yaratılması için çalışmışlardır. PKK bu yöntemlerin hepsini kullanmaktadır. Buna karşılık medya, terör örgütünün oksijen kaynağı olduğunu kabul etmek istememiştir, bilmezlikten gelmiş ya da reyting kaygıları nedeniyle işine gelmemiştir.

TRT'nin tek kanal olduğu dönemle karşılaştırıldığında günümüzde kanal sayısı, yayın kalitesi ve teknolojisi gibi konularda büyük bir gelişme yaşanırken, bu yayınların kontrolü de aynı oranda zorlaşmıştır. Yayın kalitesi hedef izleyici kitlesinin eğitim seviyesi ile yakından ilgilidir. Haberin, bilginin hazırlanış ve sunuş biçimi ise medyanın niyeti, çalışanın eğitimi, becerisi ile ilgilidir. Her ne kadar bu konu ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmış ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından kontrolü yapılıyorsa da özellikle canlı yayınlanan haber programlarında çoğu zaman iş işten geçmiş olmaktadır. Terörle Mücadele Kanunun 8nci maddesinde[3] tanımlandığı üzere terör örgütünün propagandasını yapmak suçtur. Ağır cezai müeyyideleri vardır. Ancak çok uzun süre devam eden davalar, "basın ve düşünce özgürlüğü" kapsamında AB dayatmaları ile oluşan ortamda "yapanın yanına kar kaldığı" bir durum ortaya çıkmaktadır.

ABD ve Avrupa'da Medya

İngiltere, yıllarca terörist eylemlere sahne olmuş ve bu saldırılara karşı mücadele vermiş bir Avrupa ülkesidir. Dış dünyaya karşı kendisini demokrasinin beşiği olarak yansıtmayı sürdüren bu ülkedeki terörist eylemlerden birçok dünya vatandaşının haberi dahi olmamıştır.[4]

ABD Vietnam savaşında kontrolsüz medyanın yayınları sonucu kamuoyu desteğini ve sonrasında 20 yıl (1955-1975) süren savaşı kaybetmiştir.

5 bin kişinin öldüğü 11 Eylül saldırıları sonrasında bir kişinin dahi ceset görüntüsü medyada yer almamıştır. Benzer sorumlu medya örneklerini İngiltere'deki metro saldırılarında, İspanya ve Japonya'daki terör saldırılarında da görmek mümkündür. Aynı şekilde İngiltere Falkland savaşında, ABD Irak savaşında devlet sansürünü (haber havuzunda toplanan bilgiler Pentagon tarafından servis ediliyordu) uygulamışlardır. Ne var ki dünya basını Türkiye'deki terör olayları hakkındaki görüntü ve yorumlarını Türk medyası üzerinden vermiştir. Çünkü bizim medyamızda olması gerekenden çok fazla görüntü ve yorum bulmakta hiç zorluk çekmemişlerdir.

Teröre farkında olmadan hizmet

Günümüzde PKK terör örgütünün özellikle şehirlerde düzenlediği eylemler, (sokak çatışmaları, gösteri yürüyüşleri, mitingler vb.) medyada olması gerekenden fazla süre ve detayda yer almaktadır. Sokak çatışmalarında güvenlik güçlerine taş atan çocuk görüntüleri kamuoyunda ahlaki, vicdani ve duygusal ikilemlere (güçlü-zayıf, çocuk-yetişkin, mağrur-mağdur, orantısız güç kullanılması gibi) yol açmaktadır. Zaten terör örgütünün bu tarz eylemlerde özellikle çocukları kullanmasının amacı da budur.

Terörist eylemler, terör örgütü mensupları için basın üzerinden bir haberleşme ve yeni eylemlere teşvik aracıdır. Her yeni eylem basında bulduğu yer kadar, örgüt mensuplarını yeni eylemlere cesaretlendirir. Bundan dolayı basın, stratejik bir öneme sahiptir.

Ülkemizde büyük medya şirketlerinin sahipleri aynı zamanda büyük diğer iş kolları ile de ilgilenmektedirler. Bu durum onların menfaatleri kapsamında iktidarlarla iyi geçinmelerini zorunlu hale getirmektedir. Bunun sonucunda "tarafsızlık" ilkesi zarar görmektedir.

Sonuç olarak terörle mücadelede bir sonuç almak, medyanın sorumlu davranması, yayın kuruluşun menfaatleri değil de ülke menfaatlerinin göz önüne alınması, mevcut yasal düzenlemelerin uygulanması, ihtiyaca göre geliştirilmesiyle mümkündür.



[1]Terörle Mücadele Kanunu Madde:1, Kanun Numarası: 3713,Kabul Tarihi: 12/4/1991, değişiklik Kanun No. 5532, Kabul Tarihi : 29/6/2006 (Terörün tanımı),

[2]"Terörle Mücadeleyi Zihinlerde Kazanmak",Fikret Bila, Milliyet,13.01.2011.

[3]Madde 8 - (Değişik: 27/10/1995 - 4126/1 md.): "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan yazılı ve sözlü propaganda ile toplantı, gösteri ve yürüyüş yapılamaz. Yapanlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz milyon liradan üç yüz milyon liraya kadar ağır para cezası hükmolunur. Bu suçun mükerreren işlenmesi halinde, verilecek cezalar paraya çevrilemez.

Birinci fıkrada belirtilen propaganda suçunun 5680 sayılı Basın Kanununun 3 üncü maddesinde belirtilen mevkuteler vasıtası ile işlenmesi halinde, ayrıca sahiplerine de mevkute bir aydan az süreli ise, bir önceki ay ortalama satış miktarının yüzde doksanı kadar ağır para cezası verilir. Ancak bu para cezaları yüz milyon liradan az olamaz. Bu mevkutelerin sorumlu müdürlerine, sahiplerine verilecek para cezasının yarısı uygulanır ve altı aydan iki yıla kadar hapis cezası hükmolunur.

Birinci fıkrada belirtilen propaganda suçunun ikinci fıkrada yazılı mevkuteler dışında basılı eser ve sair kitle iletişim araçları ile işlenmesi halinde, sorumluları ve ayrıca kitle iletişim araçları sahipleri hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis, yüz milyon liradan üç yüz milyon liraya kadar ağır para cezası hükmolunur. Ayrıca bu fiilin radyo ve televizyonlar vasıtasıyla işlenmesi halinde mahkemece ilgili radyo ve televizyon kuruluşunun bir günden on beş güne kadar yayından men`ine karar verilir.

Birinci fıkrada yazılı fiillerin ikinci ve üçüncü fıkralarda yazılı kitle iletişim araçları ile işlenmesi halinde belirlenen ceza üçte birden yarıya kadar artırılır."

[4] Şenol Kantarcı, "Terör-Medya-Devlet", 2023 dergisi, Aralık 2003, s.41.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *