11 Eylül 2025
21YYTE.ORG Terörizm Ve Terörizmle Mücadele Terörün Meşrulaştırılması ve Şiddetin Yüceltilmesi Alçaklığı

Terörün Meşrulaştırılması ve Şiddetin Yüceltilmesi Alçaklığı

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Dr. Muhammet KEMALOĞLU 

Gazi Binbaşı

Farklı tarihlerde ANF adlı terörist yayın kuruluşuna açıklama yapan terör örgütü PKK'nın elebaşları ve bağlantılı oluşumların yöneticileri Murat Karayılan, Hêlîn Ümit, Engin Sever ve Remzi Kartal'ın ifadeleri, "barış" ve "çözüm" söylemlerinin ardında yatan asıl amacı tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Bu açıklamalar, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yürütülen planlı ve alçakça bir stratejinin parçasıdır. Böylece, teröristlerin kendi sözleriyle itiraf ettikleri niyetleri ve Türkiye'ye yönelik tehditleri ortadadır. Bu ifadeler, örgütün askeri alanda kaybettiği zemini siyasi ve ideolojik alanda kazanma çabası olarak okunmalıdır. Terör örgütü, bu açıklamalarla sadece kamuoyunu manipüle etmekle kalmamakta, aynı zamanda terör eylemlerine yeni kılıflar uydurarak kendi varlığını meşrulaştırmaya çalışmaktadır.

Kanlı Eylemlerini Meşrulaştıran Terörist Elebaşları

Terörist elebaşları, kanlı eylemlerini bir terör faaliyeti olarak kabul etmemekte, aksine şiddeti bir "varlık savaşı" olarak sunarak kendi kanlı geçmişlerini meşrulaştırmaktadır. Bu, barışın ancak onların şartlarıyla sağlanabileceği yönünde bir şantaj dilidir.

  • Hêlîn Ümit: "Kürt Özgürlük Hareketi’nin 50 yıla varan silahlı mücadelesi… Cumhuriyetin 100 yıllık tarihinin yarısına damgasını vuran bir direnişten, bir mücadeleden, bir varlık savaşından bahsediyoruz." Bu sözler, terör eylemlerini meşru bir direniş olarak sunarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına yönelik bir meydan okumadır. Terör örgütünün kadın, çocuk, yaşlı demeden katlettiği masumların kanı üzerinden bir "varlık savaşı" retoriği inşa etmesi, ahlaki ve vicdani olarak kabul edilemez bir alçaklıktır. Bu, terör faaliyetlerini tarihsel bir direnişin parçası gibi gösterme çabasıdır.
  • Murat Karayılan: "Gulistan arkadaş elbette ki Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’nin bir militanıydı, ama çalışması basındı." Karayılan, kendi militanını "silahsız" ve "basın çalışanı" olarak adlandırarak ikiyüzlülüğünü gözler önüne sermektedir. Bir teröriste "basın" etiketi yapıştırmak, akla ziyan bir alçaklıktır. Bu söylem, terör örgütünün sivil ve meşru kavramları kendi kirli amaçları için nasıl birer kalkan olarak kullandığının en açık kanıtıdır. Bu taktikle, uluslararası kamuoyunu yanıltarak terörle mücadeleyi itibarsızlaştırmayı hedeflemektedirler.

Barış ve Çözüm Sürecini Şantajla Satın Alma Girişimi

Terör örgütü, "barış" kavramını kendi taleplerine, özellikle de terörist başı Abdullah Öcalan'ın serbest kalmasına bağlayarak Türkiye'yi dize getirmeye çalışmaktadır. Bu, barışın ancak onların kirli şartlarıyla mümkün olabileceği yönünde bir tehdittir. Remzi Kartal, bu alçak talebi bir "kırmızı çizgi" olarak tanımlayarak, bu şantajın ne kadar hayati olduğunu ortaya koymaktadır.

  • Remzi Kartal: "…en başta bizim kırmızı çizgimiz Önder Apo’nun özgürlüğüdür." Bu ifade, barışın temel koşulunun bir teröristin serbest kalması olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu, bir devlete yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Bu şartın kabul edilmesi, devletin kendi egemenliğinden ve hukukundan vazgeçmesi anlamına gelir.
  • Engin Sever: "Demokratik toplum ve barışın inşası için öncelikle Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanmalıdır." Bu sözler, terörist başının serbest kalmasının, barışın ön şartı olduğunu iddia ederek, Türkiye'ye bir ültimatom vermektedir. Bir terör suçlusunun özgürlüğünün, bir ulusun barış ve demokrasi umuduna bağlanması, terör örgütünün siyasi aklının ne denli pervasızlaştığının kanıtıdır.
  • Hêlîn Ümit: "BİZ ÖNDERLİĞİMİZİN İMRALI’DAN ÇIKMASINI İSTİYORUZ." Bu talep, teröristlerin asıl amacının sadece çatışmayı sonlandırmak değil, aynı zamanda baş teröristin siyasi meşruiyet kazanması olduğunu kanıtlamaktadır. Bu net talep, "barış" söyleminin altındaki gerçek niyeti deşifre etmektedir.

Teröristlerin İkiyüzlü Yalanları ve Açık Tehditleri

Teröristler, kamuoyunu manipüle etmek için silah bırakma törenleri düzenleseler de, bu eylemlerin sadece bir aldatmaca olduğunu kendi ağızlarıyla itiraf etmektedirler. Şiddeti ve tehdidi bir baskı unsuru olarak kullanmaya devam edeceklerini açıkça dile getirmektedirler.

  • Remzi Kartal: "Gerilla yerinde duruyor. …Eğer olmazsa, yerlerinde dururlar ve kendilerini korurlar." Bu sözler, silah yakma eyleminin sadece sembolik olduğunu ve teröristlerin silahlı varlıklarını korumaya devam edeceklerini ortaya koymaktadır. Bu, barışa değil, ihanete olan bağlılıklarının kanıtıdır. Bu ifade, terör örgütünün devlete "ya istediğimizi verirsiniz ya da çatışmaya devam ederiz" mesajı verdiğini açıkça göstermektedir.
  • Hêlîn Ümit: "Eğer bu sorun bu sefer de çözülmezse daha kötü, daha sert bir dönem gelir." Bu cümle, müzakerelerin başarısız olması durumunda daha fazla şiddet ve kan döküleceği tehdidini taşımaktadır. Bu, bir barış arayışı değil, bir savaş tehdididir. Bu tehdide verilecek tek cevap, terörün kökünü kazımaya yönelik kararlılığın daha da artırılmasıdır.
  • Murat Karayılan: "Bu saldırı, korkakça ve teröristçe bir saldırıydı." Bu ifadeler, terör örgütünün kendi suçlarını Türkiye'ye yükleyerek uluslararası alanda propaganda yapma amacını taşımaktadır. Bu, terör örgütünün alçak bir dezenformasyon taktiğidir. Kendi kanlı eylemlerini meşrulaştırmaya çalışan örgütün, aynı dili devlete karşı kullanması, bir ahlaki çöküntünün göstergesidir.

Halkı Kandırma ve Devlete İhanet Çağrısı

Terör örgütü liderleri, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı suçlamalarda bulunarak halkı devlete karşı kışkırtmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda, onlarla işbirliği yapan siyasi ve sivil oluşumlar üzerinden kendi ideolojilerini dayatmaktadırlar.

  • Remzi Kartal: "’Devlet ne dedi?’ diye fazla meşgul olmayalım; biz ne yapalım? Önder Apo bizden ne istiyor, hareketimiz bizden ne istiyor ve biz ne yapmalıyız?" Bu sözler, vatandaşları devlete olan bağlılığını koparmaya ve terörist başına biat etmeye yönlendirme çağrısıdır. Bu, bir devlete karşı yapılabilecek en büyük ihanettir. Bu ifade, sivil itaatsizliğe ve devleti yok saymaya yönelik açık bir kışkırtmadır.
  • Hêlîn Ümit: "Türkiye’deki halklar, kesimler… bastırıldılar. Yani bu kadar antidemokratik bir ülke haline geldi Türkiye." Bu suçlamalar, terör örgütünün yalnızca silahla değil, aynı zamanda karalama ve bölücülük diliyle de mücadele ettiğini göstermektedir. Oysa kendi kontrol ettikleri bölgelerde en temel insan haklarını dahi hiçe sayan bu yapıların, Türkiye'ye demokrasi dersi vermeye çalışması akıl dışıdır.

Kısacası, terörist ele başları ve onlara bağlı oluşumların söylemleri, terör örgütünün amacının barış değil, kendi ideolojik ve siyasi hedeflerini Türkiye'ye zorla dayatmak olduğunu açıkça göstermektedir. Bu tehditler, asla taviz verilemeyecek bir ihanet silsilesidir. Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir teröristin şantajına boyun eğmeyecektir. Türk milleti, terörün ve işbirlikçilerinin bu hain planlarına karşı dimdik duracaktır.

PKK'nın tek seçeneği vardır: Şart koşmak değil, sorgusuz sualsiz silah bırakmaktır. Aksi takdirde, Türkiye'nin onurlu duruşu ve sarsılmaz birliği, terörle mücadelesini her alanda sürdürmeye devam edecektir.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *