Afganistan’daki İktidar Değişiminin İran ve Pakistan Açısından Değerlendirilmesi


Afganistan’daki İktidar Değişiminin İran ve Pakistan Açısından Değerlendirilmesi

Yazan  03 Eylül 2021

Yazan: Oğuz Alp ALDAN

Afganistan’da iktidardan uzaklaştırılan Taliban yirmi yıl aradan sonra ülkede yeniden kontrolü eline aldı. Bu durum, bölgenin değişen dengeleri karşısında, Afganistan’ın özellikle sınır komşularını endişeli bir bekleyişe sürükledi. Afganistan’ın iki sınır komşusu olan Pakistan ve İran için bu iktidar değişiminin birçok şeyi tehlikeye soktuğunu söylemek mümkün. Bu iki devlet bölgede oluşmaya başlayan yeni düzene uyum sağlayabilmek için oldukça özenli davranmakta.

Sünni İslam’ın Hanefi mezhebinin değerleri doğrultusunda aşırı radikal bir çizgi takip eden Taliban, 1994 yılında Afganistan’da kuruldu. 1996-2001 yılları arasında ülkeyi yöneten örgüt, Afganistanlı ve Pakistanlı Peştun savaşçılardan oluşmaktaydı. Örgüt, başlangıçta Peştun bölgelerde şeriat kurallarına göre düzen sağlamayı amaçladıysa da kısa denecek bir sürede Afganistan’ın büyük bölümünü etkisi altına almasıyla birlikte ülkede çok katı kuralların uygulandığı bir yapı oluştu.

Şii azınlığa karşı mesafeli olan ve Hanefi mezhebine göre hareket ettiğini açıklayan Taliban’ın, dini değerlerin yanı sıra Peştun milliyetçiliği yaptığı yönünde eleştiriler almaya başladı. Özellikle Taliban yöneticilerinin Peştunca konuşmaları buna verilen örnekler arasında ilk sıralarda gösterildi.

Cihatçı özelliğe sahip grup, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından ülkede kontrolü yirmi yıl aradan sonra yeniden ele geçirdi. İslam felsefesine göre hareket ettiğini iddia eden Taliban, Afganistan’ı ‘’İslam Emirliği’’ biçimde yönetmeyi hedeflediğini açıkladı.

Pakistan’a Etkileri ve Pakistan’ın Bakışı

Afganistan’daki kargaşa ortamından en çok etkilenen ülkenin komşu Pakistan olduğu açıktır. 2 bin 400 kilometre uzunluktaki sınır hattı sayesinde Afgan sığınmacıların Pakistan’a geçişinin kolaylığı, 1,4 milyon sığınmacının Pakistan’a kaçmasına yol açtı. Bunun yanı sıra Pakistan’ın bir o kadar da kayıtsız göçmeni barındırdığı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla Afganistan’daki istikrarsız ortam Pakistan’ı fazlasıyla etkilemektedir.

Her ne kadar durum böyle olsa da Pakistan’ın Taliban ile perde arkasında oldukça yakın ilişkileri bulunmakta. 1990’ların başında Pakistan’ın kuzeyinde kurulan Taliban, Peştu dilinde ‘talebe’ sözcüğünün çoğulu olan ‘talebeler’ anlamına gelmektedir ve örgütün ilk üyeleri Pakistan medreselerinde eğitim görmüş kişilerden oluşmaktaydı.

Bununla birlikte Pakistan, 1996’da Taliban yönetimini tanıyan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte ilk üç ülkeden biri oldu. Ayrıca Taliban ile olan diplomatik ilişkileri koparan son ülke yine Pakistan oldu. Pakistan-Taliban ilişkisinin büyük oranda Pakistan İstihbarat Örgütü tarafından yürütüldüğü de ortaya atılan iddialar arasında. Bunlar da göz önünde bulundurulunca Pakistan’ın, Afganistan’ı kontrol altına alabilmesi için Taliban’ı desteklediği yönünde yoğun analizler yapılıyor. Sonuçta Kabil’in bu kadar kısa sürede düşmesinin arkasındaki asıl nedenlerden birinin Taliban’ın Pakistan’dan aldığı desteğin olduğu düşünülmektedir.

Bu konuda BBC’ye konuşan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Doç. Dr. Hakan Güneş, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle oluşan boşluğu doldurmak isteyen birçok gücün Taliban’ın arkasında yer aldığını veyahut Kabil hükümetinin arkasında yer almadığını ifade etti. Güneş: ‘’Sanılanın aksine Afganistan halkı içinde Taliban’ın çok büyük bir destekleyici kitlesi yok’’ diyor ve terlikli savaşçı imajı verilen Taliban’ın gücünü nereden aldığının yanıtını şöyle veriyor: ‘’Taliban, esas itibariyle Pakistan tanklarıyla girip iktidar oldu’’. Doç. Dr. Güneş, bütün bu yaşananların arkasında Pakistan’ın olduğundan emin olduğunu belirtirken aynı zamanda bu analizin kendisine ait olmadığını, Afganistan’da yaşayan -eğilimi ne olursa olsun- bütün demokratların yıllardan beri Pakistan’ın Taliban’ı desteklediğini dile getirdiğinin altını çiziyor.

Pakistan, Taliban’ın Afganistan’daki iktidarı sayesinde bazı kazançlar elde edebileceği düşüncesinde. Özellikle, Pakistan’ın Hindistan ile olan rekabetinde Afganistan’daki yeni düzenin Pakistan yararına olacağı yönünde yorumlar yapılmaktadır. Afganistan-Pakistan sınır bölgesine yakın Celalabad ve Kandahar gibi Afgan kentlerindeki Hindistan konsolosluklarını büyük sorun kabul eden Pakistan, aynı zamanda kuzeydeki Tehrik-i Taliban ve güneyde Beluçistan bölgesindeki Pakistan karşıtı grupların en büyük destekçisi olarak Hindistan’ı görmektedir.

Taliban’ın gelmesiyle ülkede yeniden etkili olabileceğini düşünen Pakistan, bununla birlikte Afganistan ticaretinin çoğunun kendi toprakları üzerinden yapılması nedeniyle ekonomik bir çıkar da gözetmektedir. Afganistan için büyük öneme sahip olan ve çoğu un, pirinç, sebze, çimento ve diğer inşaat malzemeleri gibi ürünleri içeren ticaretin Pakistan üzerinden akması, Afganistan’a yönelik politikalarında Pakistan’ın elini güçlendirmektedir.

Bunun yanında, Pakistan, Afganistan üzerinden Orta Asya cumhuriyetleri ile kurmayı hedeflediği ‘’ekonomik köprü’’ sayesinde bölgeyle olan iktisadi ilişkilerini geliştirmek amacındadır. Bu sayede Pakistan, bölgenin etkin devletlerinden biri olabileceğini düşünmektedir.

Üst düzey ekonomik bağımlılıktan dolayı, güvenlik konuları da dahil olmak üzere Taliban’ın da Pakistan’ı görmezden gelemeyeceği düşüncesi yaygındır. Pakistan’a olan ekonomik bağlılığı Taliban’ı güvenlik konularını da kapsan bir işbirliğine itmesi hiç de göz ardı edilemeyecek bir olgu olarak karşımızda durmakta.

Savunma ve güvenlik alanında çalışan İngiliz düşünce kuruluşu RUSI'den araştırmacı Umer Karim’e göre uluslararası sistemden dışlanması yüksek olasılık olan Taliban yönetimi Pakistan’a karşı duramaz.

İran’a Etkileri ve İran’ın Bakışı

İran’da ise, geçtiğimiz günlerde açıklamalarda bulunan İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ayetullah Seyyid İbrahim Reyisi, İran’ın komşularıyla iyi ilişkiler kurması gerektiğine değindi. Diplomatik ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine vurgu yapan Reyisi, İran’ın bölge ülkeleriyle ilişkilerinin geliştirmek için imkanlara sahip olduğunu ifade etti.

ABD’nin Afganistan’daki varlığına eleştiriler yönelten İran Cumhurbaşkanı, ABD’nin bölgedeki etkinliklerinin güvenlik yaratmasının aksine yıllardır istikrar ve huzura zarar verdiğini ekledi.

İngiliz düşünce kuruluşu RUSI’de araştırmalarda bulunan Umer Karim, İran’nın birkaç yıldır Taliban ile görüştüğünü ifade ediyor. Taliban’a maddi ve silah desteğinde bulunduğunu da iddia eden Karim, İran’ın bu destekleri karşılığında Taliban Afganistan’ın orta bölgesinde yer alan Hazaristan’daki Hazaralar ile birlikte Şii Afgan azınlıklara karşı tolerans gösterdi. Ancak yine de söz konusu gruplara karşı Taliban’ın sert müdahalelerinin olduğu da bilinmekte.

İşte, bundan dolayı Afganistan’ın ortasında yer alan ve Şii grupların yaşadığı Hazaristan bölgesinin Taliban tarafından kolayca ele geçirilmesinin arkasında Taliban-İran işbirliğinin olduğu düşünülüyor.

Bu konuda BBC’ye verdiği mülakatta, Doç. Dr. Hakan Güneş, İran’ın desteklediği Şii Hazaralar’a en büyük zulmü yapmış olan Taliban’la İran devletinin ilişkilerinin değiştiğini belirtiyor. İran’ın, Pakistan ile görüşmeleri aracılığıyla Taliban ile olan ilişkilerini eskiye göre başka bir düzeye getirdiğini söyleyen Güneş, Şii İran’ın, radikal bir Sünni İslam anlayışını benimseyen Taliban’a yönelik karşıt gösterileri ülkede yasakladığını belirtiyor. Bu durumun, aralarında bu kadar derin mezhep ayrılıkları olan İran ve Taliban arasında kurulmak istenen yakın ilişkileri kanıtlar nitelikte olduğu söylenebilir.

Ayrıca, ABD’nin bölgeyi terk etmesiyle İran, Taliban’ın da denklemde yer aldığı yeni düzende etkin bir rol oynamanın peşinde olacaktır. Bunun en önemli göstergelerinden biri de Taliban yönetimindeki Afganistan’ın dünyadan izole olma olasılığının büyüklüğüdür. Bundan dolayı hem Taliban kendisine siyasi ortak arama peşinde olacak, hem de İran ve Pakistan gibi güçler bu küresel izolasyonu fırsata çevirerek bölgedeki etkilerini arttırmak isteyecektir.

Her ne kadar ABD’nin olmadığı bir Afganistan, İran’ın ilk tercihi gibi gözükse de gerek bölgedeki istikrarsızlık gerekse bu istikrarsızlığın yaratacağı sığınmacı akını İran için endişe vericidir. Birleşmiş Milletler verilerine göre bugün İran’da 780 bin Afgan sığınmacı bulunuyor. İran’ın yeni sığınmacı akınlarını karşılayabilmesi ise mevcut koşullarda pek mümkün gözükmüyor.

Kısaca özetlemek gerekirse, özellikle Pakistan’ın geçmiş dönemlerde Taliban ile bağlantıları ve ilişkilerinin yanı sıra, çok kısa sürede Afganistan’ın Taliban kontrolüne geçmesinin arkasında Pakistan’ın varlığı göz önünde bulundurulduğunda, Taliban’ın Afganistan’ı yönetecek olmasının yaratacağı yeni düzenin Pakistan’ın isteyeceği bir yapıya evrildiğini söyleyebiliriz.

Özellikle Hindistan ile olan gergin ikili ilişkilerinden kaynaklı olarak Pakistan, bölgede hem ekonomik hem de siyasi açıdan daha etkin bir devlet olabilmek için Taliban yönetimi ile ilişkilerini geliştirecektir.

Ancak, ABD’nin Afganistan’ı terk etmesinden sonra ülkede oluşacak bir otorite boşluğunun ya da Taliban’ın şu ana kadarki ılımlı söylemlerinin aksine katı ve baskıcı bir yönetim sergilemesi en başta Pakistan’a zarar verecektir. Afgan uyruklu sığınmacıların en yoğun olduğu Pakistan’ın yeni bir sığınmacı akınını barındırabilmesi çok zor gözüküyor. Bu bağlamda Pakistanda tıpkı İran gibi istikrarlı bir bölgeyi tercih edecektir.

İran ise, bölgenin güçlü aktörlerinden biri olarak Taliban ile iyi geçinmek isteyecektir. Yeni yönetimle kuracağı ilişkileri geliştirmesi İran’ın siyasi bir güç olarak etkinliğini arttıracaktır.

Mezhep farklılıklarına rağmen ılımlı söylemlerde bulunması İran’ın da bölgede istikrarsızlık ihtimaline karşı temkinli yaklaştığını göstermektedir. Pakistan kadar olmasa da yaklaşık 1 milyon Afgan sığınmacıya ev sahipliği yapan İran, Afganistan’daki muhtemel olumsuzluklar sonrası İran’a yönelecek sığınmacılardan çekinmektedir.

İran, her ne kadar ABD gibi bir tehdidin yanıbaşından gitmesine memnun kalmış olsa da uzun yıllardır bölge istikrarı için sigorta görevi gören ABD’nin varlığını Taliban varlığına tercih etme ihtimali de bulunmaktadır. Çünkü Afganistan’daki boşluğun ardından patlak verecek bir karışıklık Pakistan ile birlikte en çok  İran’ı etkileyecektir.

 

 

Kaynaklar: BBC, İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı (IRNA), Euronews

 

 

 

 

 

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display