Esad’a Uygulanan Yaptırımlar Ne Anlama Geliyor

Yazan  19 Haziran 2020

Suriye’deki iç savaşın başlamasından itibaren Amerika Birleşik Devleti tarafından bu zamana kadar Suriye’ye ve Esad’a birçok çeşitli ekonomik yaptırımlar uygulandı.

Bunların en sonuncusu ise geçtiğimiz günlerde Sezar Yasası ile başlatıldı. ABD’nin Suriye’de Esad olmadan bir sonuca varmak istediği bilinen bir durumdu. ABD yaptığı bu çeşitli yaptırımlarla hem Esad’ın kendisini hem Suriye’nin ekonomisini zayıflatarak Esad’ı güçsüzleştirme politikası izliyordu.

Amerika Birleşik Devletleri tarafından uygulanan ilk yaptırımlardan bir tanesi 2011 yılında Barack Obama döneminden gerçekleşmişti. Obama 2011 yılında hem Esad’ın kardeşi hem de bazı rejim yetkililerine türlü yaptırımlar uygulamıştı. Bu yaptırımlardan sonra ise ABD yaptırımlarını genişletti ve 4 Ağustos, 10 Ağustos ve 18 Ağustos’ta yeni yaptırımlar uyguladı, bunlar arasından en önemlisi ise 18 Ağustos’ta uygulanmaya başlanılan yaptırımlardı. Bu yaptırımlarla beraber ABD Suriye’deki tüm mal varlıklarını dondurdu ve ayrıca Amerikan vatandaşlarının Suriye’de yatırım yapmasını yasaklamakla beraber ABD’nin Suriye’den Petrol ürünleri ihraç etmeyeceğini belirtmişti. Bu yaptırımlar silsilesi ABD’nin önderliğinde gerçekleşti ve AB’de bu yaptırımlara katılmıştı. Ayrıca bu yaptırımlarla beraber Barack Obama Esad’ın görevinden ayrılması gerektiğini de ilk kez dile getirmişti. Obama’nın bu açıklamasından hemen sonra ise Avrupa Birliği de Esad’ın istifasını gündeme getirmişti. Esad ise bu yıl içerisinde gerçekleşen yaptırımları kınadığını bildirmişti.

2012 Yılında ise AB yaptırımlarını arttırmak suretiyle Esad’ın tekrar istifasını gündeme getirmişti, AB’nin bu yaptırımları ise Esad’ın çevresini kapsıyordu. Esad’a yakın olan isimler ve şirketleri kara listeye alındı ve Suriye’ye giden her türlü yük gemisi, uçakları ve buna benzer araçlar şüphelenildiği taktirde arama yetkisi veriliyordu. Bu olaylar yaşanırken ise Arap Birliği Esad’ın istifasını vermesi için çağrıda bulundu ancak hem bu çağrı sonuçsuz kaldı hem de Irak bu çağrıyı kınamıştı.

2017 Yılına gelindiğine ise burada bir olay çok dikkat çekiyor. Bu dönemde de hem AB’nin hem de ABD’nin çeşitli yaptırımları devam etti ve bunlara yenileri eklendi ancak. Birleşmiş Milletler de kimyasal silah kullanımı sebebiyle yaptırımlar tartışılıyordu. ABD Suriye’nin nisan ayında kimyasal silah kullandığı iddiasıyla zaten kendisi bir dizi yaptırım uygulamıştı. Birleşmiş Milletler ise güvenlik konseyinde bu konuyla alakalı bir dizi yaptırım uygulanması teklifi ise bölgede gücünü daha çok arttırmak isteyen ve Esad’ın yanında bir duruş sergileyen Rusya ve Çin tarafından reddedilmişti. O zamandan bu zamana kadar Putin ve Esad arasındaki ilişkinin zedelendiğini söylemek şu an için mümkün, bazı uzmanlar ise Moskova’nın Esad’ı istemese bile şu an için onu desteklemekten başka bir çaresi olmadığını dile getirmişti.

Şu zamana kadar ki en geniş ve güçlü yaptırımlar ise geçtiğimiz günler içerisinde Sezar Yasası ile başladı. Bu yasaların gelmesinden bir süre önce ise İran Dışişleri Bakanı Zarif’in bir açıklama yapmıştı. Zarif yaptırımların dünyada şu an için yaşanan pandemi süresince kaldırılmamasını eleştirmişti. Bu eleştiri yapıldığı zamandan çok kısa bir süre sonra ise Sezar yaptırımları gündemimizde. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo geçtiğimiz haftalarda bu yaptırımların geleceğini ve bunların Esad’ı da kapsayacağını söylemişti. Sezar yasası ile ABD’nin amacı bu sefer Esad’ı sadece ekonomik olarak yıpratmak değil aynı zamanda askeri teknoloji olarak yıpratmak ve güçten düşürmek. ABD Başkanı Sezar yasası ile Suriye’de askeri olarak varlık gösteren ülkelerin adamlarına çeşitli yaptırımlar yapılabilmesini öngörmekte.

Ayrıca Suriye’nin kendi içerisindeki üretimine ve bu üretimlere yardım edecek teknolojiyi ve bilgi paylaşımını veyahut herhangi bir şekilde bu durumlara yardımcı olunması halinde ABD Başkanı Sezar yasası kapsamında gerekli yabancı kişilere de yaptırım uygulama yetkisini elinde bulunduracaktır. Bu yasanın en önemli parçası ise bana kalırsa bu yaptırımlar Suriye ile sınır kalmayabilir. Şu an da bu yaptırımlardan en çok etkilenecek ülkelerden birisi ise Suriye ile olan ticareti sebebiyle Lübnan’dır. Bu yaptırımların çok fazla ağır olduğu konusunda ise ABD basınında bazı endişeler gözlemlenebilir. Eğer bu yaptırımlar tam anlamıyla uygulanırsa yıkılmış şehirlerin ve orada yaşayan halk için bir endişe söz konusu yabancı basında, eleştirilerin çoğunun toplandığı nokta yıkılmış şehirlerin tekrardan nasıl düzelebileceği ve Suriye genelindeki halkın alım gücünün zayıflaması üzerine. Şu an Suriye’de halihazırda hem yaptırımlar yüzünden hem de ülkenin kendi içinde yaşadığı iç savaş sebebiyle ekonomi oldukça kötü bir durumda ve bu yaptırımlardan sonra ise yerli halkın kötü etkilenebilme ihtimali üzerinde durulmakta. Suriye Lirası, Amerikan Dolarına oranla 2020 senesinin başından beri oldukça değer kaybetmiş durumda. Şu an 1 Amerikan doları tam olarak 512.94 Suriye lirası değerinde. Yapılan değerlendirmeye göre Esad’ın bu yaptırımlardan sonra çok büyük güç kaybedeceği ortadadır, ancak Esad bu yaptırımlardan az hasarla kurtulmak için bir çıkış yolu bulabilecek mi ? Bu husus büyük bir olasılıkla düşük görülüyor. Çünkü Sezar yasası yalnızca Esad’a değil, Esad’a olası bir durumda herhangi bir konuda yardımda bulunulmasının da önüne geçilmesini hedefliyor.

 

Yazan: Kaan ZENGİN

 

 

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display