Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Üyelik İran İçin Batı’dan Kopuş mu?


Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Üyelik İran İçin Batı’dan Kopuş mu?

Yazan  22 Eylül 2021

Yazan: Oğuz Alp ALDAN

20. kuruluş yıldönümünü kutlayan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), 16-17 Eylül tarihlerinde Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de gerçekleştirdiği Liderler Zirvesi’nde İran’ın örgüte tam üyeliğini resmen onayladı.

İran, 2005 yılından bu yana ŞİÖ’nün gözlemci üyesi olarak yapı içerisinde yer alıyordu. Ancak İran tam 16 yıldır ŞİÖ’nün tam üyesi olmak için mücadele vermekteydi. İran’ın tam üyeliğinin önünde bazı önemli siyasi engeller bulunmaktaydı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin uyguladığı ambargo, İran’ın tam üyeliğini zorlaştıran en büyük etkendi. 2015 yılına gelindiğinde reformist yani bir anlamda ‘batıcı’ lider Hasan Ruhani yönetimindeki İran, yaptığı nükleer anlaşmalar ile bu ambargoları kaldırdı. Böylelikle İran’ın ŞİÖ’ye üyeliğinin önündeki çok büyük bir engelin önüne geçilmiş olundu. Ancak o dönem için Batı yönelimli Ruhani’nin Cumhurbaşkanı olduğu İran’a, Rusya ve Çin çok fazla fırsat vermek istemediğinden İran’ın tam üyeliği bir süre daha beklenti olarak devam etti.

Haziran 2021’de Cumhurbaşkanı olarak seçilen ve muhafazakar bir yapıya sahip olan Ayetullah Seyyid Abbas Reyisi’nin açıkça Batı karşıtlığı yapması ve politikalarını Doğu’ya dönük bir şekilde biçimlendireceğinin sinyallerini vermesi dolayısıyla Rusya ve Çin’in, İran’a karşı tavrı değişti. Rusya ve Çin, İran’da muhafazakarların güç kazanmasını arzuladıkları gibi, aynı zamanda Reyisi önderliğinde Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üyelik İran’da muhafazakarlar için önemli bir propaganda aracı oldu.

Çok uzun yıllardır Batı’nın baskı ve dışlamasını ambargolar yoluyla üzerinde hisseden İran için ŞİÖ’ye üyelik çok önemli bir diplomatik başarı olarak görülmekte. İran, ekonomik açıdan ŞİÖ pazarından yararlanabileceği gibi aynı zamanda siyasi ve güvenlik işbirlikleri konusunda da üye ülkelerle ilişkilerini geliştirme fırsatı bulacaktır.

ŞİÖ’ye üye olması İran’ın uluslararası arenadaki yalnızlık hissinden kurtulması açısından da yararlı olabilir. Örgütün bir parçası olması dolayısıyla isteklerini gerçekleştirebilmesi şu an için pek kestirilemiyor. Ancak, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün ABD hegemonyasına karşı kurulmuş olması İran’ı yanıltmamalıdır. Her ne kadar örgüt, ABD karşıtı bir görünüme sahip olsa da Rusya ve Çin de dahil olmak üzere, örgütün üyeleri içinde ABD’ye radikal bir düşmanlık besleyen, sert ve saldırgan politikalar yürüten bir ülke bulunmamakta. İran ise bu saldırgan ve radikal karşıtlığını ABD’ye karşı her zaman kesin olarak ifade etmiştir. ŞİÖ ve İran arasındaki bu önemli fark İran için büyük bir anlama sahiptir. Bu derin ayrılıklar üzerinden bir değerlendirme yapıldığında İran’ın, özellikle Orta Doğu’da ABD karşıtlığını Şanghay İşbirliği Örgütü üzerinden yürütemeyeceğini söyleyebiliriz. Bunun yanında İran’ın muhtemel katı ve saldırgan tavırları ile diğer üye ülkelerin tavırlarının, ŞİÖ’nün iç dinamiklerini nasıl etkileyeceğini zaman içerisinde göreceğiz.

ŞİÖ’ye üye olan ülkelere bakıldığında İran’ın sahip olduğu siyasetten çok daha farklı siyasi yapılara sahip olduklarını, hatta İran’ın propagandasını yaptığı ŞİÖ ile gerçekte olan ŞİÖ’nün farklılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Örneğin, üye ülkelerinin bazılarının ABD ile yaptığı askeri anlaşmalar hala sürmektedir. Bunun, İran gibi katı ABD karşıtı bir ülke için ne ifade ettiğini ilerleyen günlerde görmek mümkün olacaktır. Bunun yanında Pakistan ve Hindistan gibi ilişkilerinde kronik sorunlar olan üyelerin dengeleri nasıl etkileyeceği konusu da başka bir soru işaretidir. Yine de bu farklılıklar ve sorunlar ŞİÖ’nün İran için önemsiz olduğu anlamına asla gelmez. İran, 1979 devriminden bu yana ilk kez büyük bir bölgesel bloğun tam üyesi oldu. Üstelik ABD hegemonyası karşısında oluşmuş olan bir bloğun üyesi olmak İran için çok şey ifade etmektedir.

İran’ın ŞİÖ’ye tam üyeliği konusunda asıl önemli nokta İran’ın Batı’dan temelli kopuşu anlamına gelip gelmediğidir. Batı karşıtı muhafazakar bir Cumhurbaşkanı olan Reyisi’nin söylemlerine bakıldığında ve 16 yıldır ŞİÖ’ye tam üyelik için bekleyen İran’ın bir anda olmasa bile Reyisi iktidarı için kısa süre içerisinde elde edilmiş bir başarı olmasından ötürü önemli bir tartışma konusu niteliği taşımaktadır. ŞİÖ’ye tam üyeliği değerlendirdiği konuşmasında İran Cumhurbaşkanı Reyisi’nin ‘hegemonya ve tek taraflılığın’ ortadan kalktığını ifade etmesi ABD başta olmak üzere Batı konusunda İran’ın tavrını gösteren bir söylem olmuştur. Bunun yanında Reyisi’nin, İran siyasetini ‘Asya odaklı’ şekillendireceğini, komşular ve bölge ülkeleriyle ilişkileri geliştirmeyi hedeflediklerini açıklaması, İran’ın ŞİÖ’e üye olmanın rahatlığıyla Batı’dan keskin bir ayrılışın işareti olabilir.

ŞİÖ pazarı sayesinde ambargonun yarattığı ekonomik sıkıntıları aşabileceğini düşünen Tahran yönetimi, ŞİÖ gibi ‘Doğu Bloğu’ diyebileceğimiz bir yapının parçası olmaktan dolayı Batı’ya sırtını dönmüş olabilir. Her ne kadar İran, devrim sonrası dönemde Batı ile yakın ilişkiler kurmamış olsa da Ruhani döneminin Batı ile ilişkilerde olumlu adımlar atma isteğinin Reyisi iktidarında tam tersine döneceği tahmin edilebilir bir durumdur. Bu bağlamda açıkça Batı karşıtlığı yapan ve tüm odağını yakın çevresine ve Asya’ya çeviren İran için Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üyelik, İran’ı uluslararası siyasette cesaretlendiren en büyük güç kaynağı olmuştur.

Kaynaklar: Aljazeera, Euronews, Kırım Haber Ajansı, TRT Haber

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display