Liberal Dünyaya Yeni Bir Aday: Myanmar (Burma)

Yazan  13 Kasım 2015

Elli yıllık askeri rejimi sonlandıran (marjinal seviyede) 2011 seçimlerinin ardından geçtiğimiz hafta 8 Kasım’da yapılan düzenlenen “ilk bağımsız” parlamento seçimlerini, Nobel ödüllü siyasetçi Aung San Suu Kyi’nin liderliğini yaptığı muhalefetteki Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) kazandı.[1]”Muhaliflerin büyük seçim zaferi” olarak nitelenen seçimde, muhalefetteki ve seçimlerin favorisi olan NLD, toplam oyların yüzde 70’ini, “ezici” bir çoğunlukla elde etti. Ordunun desteklediği iktidardaki “Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi (USDP) Genel Başkanı Htay Oo, Devlet Başkanı Thein Sein ve Ordu Komutanı Min Aung Hlaing’da, seçim sonuçlarını kabul ettiler.[2](bu kabuller, ilk bakışta anlamsız gelse de, çalışmamızın devamında ele alınacak “politik süreç” dikkate alındığında, önemli bir olgu olduğu teslim edilecektir)

Doğal kaynakları olmasına karşın, kalabalık nüfusuna yeterli ulusal gelir yaratamayan; yaklaşık elli yıldır askeri darbe üyeleri veya temsilcileri ile yönetilen; son yıllarda, muhalif Suu Kyi’nin etkinliğinin artması ve ekonomik büyümeyi eş zamanlı olarak yaşayan Myanmar’da gerçekleşen son seçimin ezici sonuçlarının doğal neticesi, siyasi-ekonomik-yapısal değişimler olacaktır. Çalışmamızın amacı, bazı demokrasilerin “liberal olmayan” kulvarda olduğu ve  bir kısım ülkelerin de hızla o yöne kaydığı günümüzde, Burma’da yaşanan gelişme ve değişimleri irdeleyerek, “liberal demokrasi ve ekonomi” dünyasının bu yeni üyesinde olabilecek dönüşümlerle ilgili çıkarımlar yapmak olmuştur.

ÜLKENİN SOSYAL ve EKONOMİK YAPISI

Myanmar, Burma ya da Birmanya, Güneydoğu Asya'da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan bir ülkedir. 1919'dan 1947'ye kadar "Birmanya" adı altında Hindistan'ın bir eyaleti olarak İngiliz yönetiminde kalan Myanmar’da, 1948 yılında (Fransız sömürgesi olan Vietnam’dan 2yıl sonra, diğer komşusu İngiliz sömürgesi Laos ile aynı yıl, bir diğer Fransız sömürgesi Kamboçya’dan 5 yıl önce) İngiltere sömürge yönetimi fiilen sona ermiş ve bağımsız devlet kurulmuştur.

1.   Sosyal Yapı

Dünya Bankası bilgilerine göre Myanmar, 53,4 milyon nüfus (komşuları Vietnam, Tayland, Kamboçya, Laos, Filipinler ve Bengladeş’in nüfusları sırasıyla, 90, 67, 15, 10, 99, 157 milyon), 15-64 yaş arasındaki kişilerin yüzde 64 payı (65 yaş üstü yüzde 5)  ile, “dinamik” yapıda bir insan kaynağına sahiptir. Yıllık nüfus artış oranı yüzde 0,8 olan Myanmar’da yaşayanların %90’ı Budist olup,  %4’er oranda Hıristiyan ve Müslüman nüfus da bulunmaktadır. Çok çeşitli etnik grupların yaşadığı ülkede çoğunluğu Burmalılar (yüzde 70) oluşturmakta, az da olsa Çinli ve Hintli nüfus bulunmaktadır. Nüfusunun %85’i okur-yazar durumunda olan ve yüzde 66’sı kırsalda  yaşayan ülkede işsizlik oranı yüzde 3,4 (gençlerde yüzde 10) gibi düşük olmasına karşın, gelir dağılımı ve refah seviyesi yönlerinden çok gerilerdedir.[3]

2.   Ekonomik Durum

Yıllık ortalama yüzde 8 seviyesinde büyüyen, 53 milyon nüfusu 64 miyar$ gibi çok düşük bir yıllık ulusal gelir içinde barındırmaya çalışan Myanmar ekonomisi, Dünya Bankası sınıflamasında “orta gelir altı” segmentinde yer almaktadır. Topraklarında 10 triyon cf. doğal gaz rezervi bulunan ve ihracatının yüzde 39’u doğal gaz satışından oluşan[4], bunun dışında tik ağacı, değerli taş ve mineraller gibi doğal kaynaklara sahip ülkenin başlıca ekonomik parametreleri aşağıda gösterilmiştir:

GSMH mia.$                  64.3

Kişi başı GSMH $        1.203

Büyüme oranı (%)            8,5

Cari denge mia.$             -1.2*

İhracat mia.$                   10.3**

İthalât mia.$                    12.5**

FDI mia.$                          5,1

Rezervler mia.$                 4,5 

Dış borçlar mia.$             10.2

Enflasyon (%)                    5,5

*IMF’e göre anılan açık 2014 ve 15 yılları için sırasıyla 5.2 ve 6.1 mia.$ olarak tahmin edilmektedir.

**IMF, 2014 ve 15 yılları için dış satımı yaklaşık 19, dış alımı ise sırasıyla 24 ve 27 mia.$ olarak öngörmektedir.[5]

Kaynak: Dünya Bankası/Data; IMF Country Report 15/267

Görüldüğü gibi, barındırdığı nüfusa göre ulusal gelirin yetersizliği ve gelir dağılımındaki bozukluğun yanında, refah seviyesi oldukça düşük bir ülke ile karşı karşıyayız. Toplam dış satımının yaklaşık 1/3’ü doğal gaz satışından oluşmakta olup, petrol fiyatlarındaki düşüş de, ülke döviz girişini azaltacak ve FDI girişine/dış borçlanmaya duyulan gereksinimi arttıracak gibi durmaktadır. Burma ekonomik göstergelerinin yıllar itibariyle seyrini izlediğimizde, giderek büyüyen bir iktisadi yapı hemen ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, Myanmar ekonomisinin 2030 yılına kadar 200 mia.$’a ulaşacağı belirtilmektedir.[6]

Ancak son yıllarda ülkenin ekonomik büyüme (önümüzdeki 2 yıl için büyüme oranları IMF tarafından yüzde 8,7 ve 9,3 olarak tahmin edilmektedir), FDI girişi, dış ticaret hacmi gibi parametrelerinde önemli artışlar gözlenmekte; sanki, ülkede ekonomik bağlamda bir “sınıf atlamanın arifesi” nde olduğu gibi, bir değişim gözlenmektedir. Yakın yıllarda yüksek oranlı büyüme (canlı iç talep ile beslenmiş) gerçekleştirmiş olan ülkenin, bu gelişmeye “sürdürülebilir” nitelik kazandırabilmesi için, mevcut kırılganlıklarını azaltabilmeye yönelik, mali sıkılaştırma ve yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu belirten IMF’e göre, ülkenin iki önemli ekonomik sıkıntısı, ürün arzı ve  mali kurallardaki “gevşeklikler”de yaşanmaktadır.[7]

3.   Politik Yapı ve Süreç

Yaklaşık yüz yıl süren İngiliz kolonisi konumundan sonra 1948 yılında bağımsızlığına kavuşan Burma’da, 8 Kasım seçimlerini kazanan Daw Aung San Suu Kyi’nin babası olan general Aung San’ın, bağımsızlıktan bir yıl sonra bir suikast sonucu öldürülmesinin akabinde parlamenter demokrasiye geçilmiştir. Başından bu yana  ülkede etnik gruplar arasında anlaşmazlık sürekli yaşanmıştır. Nüfusun üçte ikisi Burmalılar’dan, geri kalanı ise, önemli payı Çinli ve Hintli olmak üzere, yaklaşık yüz çeşit etnik unsurdan oluşmaktadır.

Temsili demokrasi, 1962 yılına, general U Ne Win liderliğindeki askerî darbeye dek sürmüştür. Tüm üyeleri askerler tarafından atanan “yönetim konseyi” ülkeyi, sonraki yirmi altı yıl boyunca kesintisiz yönetmiştir. Konsey 1974 yılında, Burmalılar’ı ana kurucu unsur ve “izololasyonist sosyalist ekonomi”sistemini temel alan yeni bir anayasa yürürlüğe sokmuştur. Devamında, ülke ekonomisi giderek kötüleşmiş, karaborsa, mal kıtlığı ve yolsuzluk yaygınlaşmış; protestolar ülke çapına genişlemiştir. Eylûl 1988’de, bu kez daha baskıcı bir askerî cunta yönetimi devralmış, ülkenin adını Burma’dan “Myanmar Birliği”ne değiştirmiştir.[8]

1988 protestoları sırasında, muhalif NLD’nin lideri olarak parlayan Daw Aung San Suu Kyi, bir yıl sonra göz altına alınmış ve bundan sonraki, serbest bırakıldığı 2010 yılına kadar, on beş yılını, hapishane ve ev hapsinde geçirmiştir. Suu Kyi, Burma’yı 1948’de İngiliz sömürgesinden kurtaran milliyetçi general Aung San’ın kızı olup, eğitimini İngiltere’de tamamladıktan sonra 1988 yılında ülkesine dönmüştü . Bu arada, 1990 yılında yapılan seçimde, 485 üyeli parlamento koltuğunun 392’si kazanması, cunta yönetimince tanınmamış ve birçok NLD siyasetçisi tutuklanmıştır. 1991 yılı Nobel Barış Ödülü, NLD lideri Suu Kyi’e verilmiştir.[9]

Eylûl 2007’de, ülke çapında ayaklanmalarla gerçekleşen “Safran Devrimi” sonrası Batı’nın izolasyon uygulamaları daha da arttı. Anılan baskılar sonucu cunta “yedi adımlı yol haritası” ilân etti ve Mayıs 2008’de yapılan referandumla yeni anayasa kabul edildi. 2010 yılında yapılan ve NLD’nin boykot ettiği seçimlerde, askerlerin desteklediği USDP çoğunluğu aldı. Yeni anayasa gereği, askeri cunta 2011 yılında resmi olarak ortadan kalktı. Kurulan sivil parlamento, önceki rejimin başbakanı Thein Sein’i devlet başkanı olarak seçti. Ancak, 8 Kasım’da yapılan seçimlere kadar önemli yönetim kademeleri, eski askerler tarafından tutulmaya devam edildi. Böylece, 1962’den 2011 yılına kadar kesintisiz olarak ülkenin yönetimini askerler ellerinde bulundurmuş oldular.

ÜLKEDE SON DÖNEMDE GÖZLENEN DEĞİŞİMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ  ve SONUÇ  

Hindistan, Bangladeş, Çin, Laos ve Tayland ile çevrili olan Myanmar, enerji ulaşımı ile uluslararası ticaretin akışı rotalarında büyük bir stratejik öneme sahip ve Çin’in başardığı ekonomik büyümeye paralel olarak içselleştirdiği bu coğrafi konumu barındıran Bengal Körfezi ile Andaman Denizi’ne kıyısı olan bir ülkedir.   

İkinci Dünya Savaşı sonrası 1948 yılında bağımsızlığını kazanan ancak, sınırlarının yapay olarak kurgulanmış olması nedeniyle etnik ve dinsel anlamda çeşitlilik gösteren çok sayıda toplumsal grubu bünyesinde barındıran Myanmar, bu özelliği nedeniyle, ülkenin siyasal kontrolünü eline geçirmek isteyen bu gruplar arasında çeşitli iç savaşlar yaşamıştır. Önceki bölümlerde ayrıntılı olarak anlatıldığı gibi ülkede, anılan iç karışıklık döneminde siyasal kontrolü ele geçiren Myanmar Ordusu, 1962-2011yılları arasında kesintisiz olarak sürecek otoriter bir yönetim kurmuştur.

Birkaç yıl öncesine kadar “üst sınırda” yoksulluk, geri kalmışlık, yüksek borç stoku (FDI artışı ile eş zamanlı olarak, 2011 de 15 mia.$ olan dış borç şimdilerde 10.2 mia.$’a; bu parametrenin GSMH’ya oranı da, yüzde 27,4’den 18’e düşmüştür), uluslararası dünyadan soyutlanmışlık, sert bir diktatörlük ve baskı yönetimi altında olan Myanmar ile, halâ “kapalı bir kutu” olan Kuzey Kore arasında çok büyük farklar yoktu.[10]

Son 7-8 yıl içinde Burma’nın ekonomik, sosyal ve politik değişim geçirdiği ve bunların ülkenin politik reformlarına, insan haklarına yaklaşımına ve iş dünyasına yansıması sonrası, Batı dünyasının, Yangon askeri  cunta yıllarından kalan ülke üzerindeki ekonomik ve diplomatik kısıtlamalarını tedrici olarak yumuşatması ve kaldırması izlemiştir.[11] Anılan gelişmelerin somut sonuçları, Myanmar’ın Asya’nın “en yüksek” ekonomik büyümesi ve iktisadî canlanmayı gerçekleştirmesine yansımıştır.  Bu gelişme ile eş zamanlı olarak, ülkenin sahip olduğu doğal kaynaklar, ucuz ve genç işgücü ve Asya’nın iki yükselen gücü olan Çin ve Hindistan arasındaki “stratejik konumu”, giderek yabancı yatırımcılarının daha çok ilgisini çeker olmuş ve özellikle enerji taşımacılığı, turizm, perakende ve telekominikasyon dallarına FDI girişi artmıştır. Örneğin, Batı dünyasının yaptırımlarının kalkmasıyla 2013 yılında ülke ithalât ve ihracatı, sırasıyla yüzde 26 ve 15 oranında artmıştır.[12]Bu değişimde, anılan ülkeyi, Çin karşısında Batı yanına çekmeyi stratejik önemde gören ABD’nin tercihi de, önemli bir konumdadır.

8 Kasım’da Burma’da yapılan ve yüzde 80 katılım olan genel seçimlerde, parlamentodaki sandalyelerin yüzde 25’i, seçimle gelmeyen asker temsilcilerine ayrılmasına karşın, Suu Kyi’nin NLD’si, aldığı yüzde 70 oy oranıyla, parlamentonun mutlak çoğunluğunu elde etmiştir. Bu seçim, “yarı sivil iktidar”ın sandıktan çıktığı 2011 yılından bu yana düzenlenen, (Arakan Müslümanları’nın geçici vatandaşlık belgelerinin iptali nedeniyle oy kullanamamış olsalar da) ilk ve “özgür-geniş katılımlı” seçim olmakta ve elde edilen sonuçlar da, “yeni dönemin şafağı/dawn of a new era” olarak nitelendirilmektedir.[13]

Önümüzdeki günlerde asker kanadının, mevcut “disiplinli/kontrollü demokrasi”nin devamı için ağırlık koymaları beklendiği gibi, devlet başkanlığı konusunun da, Suu Kyi’e zorluk getireceği düşünülmektedir. Mevcut cunta yasaları, çocuklarının Amerikan vatandaşı olması nedeniyle, seçimler öncesinde “NLD’nin zaferle çıkması halinde hükümeti kendisinin yöneteceğini ve konumunun devlet başkanının üzerinde olacağını” söyleyen Suu Kyi’nin devlet başkanı olmasına izin vermemektedir. Bu durumda NLD’nin desteklediği bir adayın devlet başkanlığına getirilmesi (parlamentoda 2/3 sandalye gerektirmektedir) beklenmektedir. Yine bu bağlamda, bakanlıklarda orduya ayrılmış üst düzey pozisyonlar; anayasanın, bazı durumlarda ordunun, hükümet kararlarını aşarak hareket etmesine izin vermesi; birçok holdinge sahip olan ordunun, mevcut konumuyla ekonomi üzerindeki belirleyici etkisi gibi konular, Suu Kyi’nin önünde “yönetim zorlukları” olarak durmaktadır.[14]

Burma’daki “demokratikleşme” süreci ile ilgili gelişmeler, geniş ve çeşitlilik içeren nüfusu, yoksul olmasına karşın ekonomik büyüme kaynaklarına sahip mevcut ekonomik potansiyeli yabancıların ilgisini çekmiş ve son yıllarda önemli iktisadi büyüme sağlamıştır. Bu, geçmişte “izole edilmiş” ve “güçlü bir diktatörlükle yönetilen” ülkenin, yakın çevresindeki, Tayland, Çin, Vietnam ve Malezya’ya da örnek olabileceği belirtilmektedir.[15]Keza, karizması ve kucaklayıcı kişiliği ile algılanan Suu Kyi’nin, geçmişi bir kenara koyup, ülkede yaşanan savaşı durdurması ve kuracağı daha federal bir sistemle, ülkedeki azınlıkların kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlayabileceğini düşünüyoruz. Doğaldır ki, bu gelişmeye başından bu yana destek veren dış dünya ve yabancı yatırımcıların da, aynı güveni duyup, ülkede başlamış olan ekonomik büyümenin “sürdürülebilir” nitelik kazanmasına katkıda bulunmalarını beklemek de, hayalci ve iyimser bir yaklaşım olmayacaktır. Burada önemli olan nokta, “liberal” demokrasi ve ekonomi dünyasının bu yeni üyesinin, bu nitelikleri tüm kurumları ile hayata geçirebilmesinin fazla zaman almaması ve kolaycılığa/yılgınlığa kaçmaması olacaktır.



[1]Fergal Keane ,“Myanmar election: Aung San Suu Kyi positions herself for victory”,BBC,10.11.2015, http://www.bbc.com/news/world-asia-34774952 (10.11.2015); ”Myanmar election: Aung San Suu Kyi's opposition NLD wins early seats”,CNN,10.11.2015, http://edition.cnn.com/2015/11/09/asia/myanmar-elections/ (10.11.2015)

[2] “Myanmar's opposition moves towards big election victory”,Al Jazeera,10.11.2015, http://www.aljazeera.com/news/2015/11/myanmar-opposition-moves-big-election-victory-151110032356020.html (11.11.2015);” Myanmar election: President congratulates Suu Kyi”,BBC,12.11.2015

[3] The World Bank,Data

[4] “Myanmar”,Natural Resource Governance Institute, http://www.resourcegovernance.org/countries/asia-pacific/myanmar/overview (12.11.2015)

[5] “IMF Country Report No. 15/267”,Eylül 2015, http://www.imf.org/external/pubs/ft/scr/2015/cr15267.pdf (12.11.2015)

[6] “Myanmar’s moment: Unique opportunities, major challenges”, McKinsey & Company,Haziran 2013, http://www.mckinsey.com/insights/asia-pacific/myanmars_moment (11.11.2015)

[7] “Myanmar’s Growth Momentum Strong, but Maintaining Stability Is Key”,IMF Survey,18.09.2015, http://www.imf.org/external/pubs/ft/survey/so/2015/CAR091815A.htm (12.11.2015)

[8] Beina Xu ve Eleanor Albert,” Understanding Myanma”,Council on Foreign Relation (CFR),12.11.2015, http://www.cfr.org/human-rights/understanding-myanmar/p14385 (13.11.2015)

[9] Erman Kaplama,”Sivil Cesaret Örneği: Daw Aung San Suu Kyi”,Foreign Policy.org.tr,Ocak 2005, http://www.foreignpolicy.org.tr/arkaplan/ocak05/tr/portre.htm (12.11.215)

[10]Itai Zehorai,” The Rebirth Of Burma”,Forbes,9.01.2015, http://www.forbes.com/sites/forbesinternational/2015/01/09/the-rebirth-of-burma/ (12.11.2015)

[11]Uzun yıllar boyu Myanmar’a ambargo uygulayan ABD, Çin için çok büyük önem taşıyan bu ülkeyi kendi yanına çekebilmek ve bu ülke nezdinde ortaya çıkan ekonomik fırsatları değerlendirebilmek için Aralık 2011’de, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un ziyareti sonrası Temmuz 2012’de bu ülkeye uyguladığı ambargo ve sınırlamaları kaldırdı. Bkz.Göktürk Tüzsüzoğlu,” ARAKAN KATLİAMI VE MYANMAR”,Uluslararası Politika Akademisi”,30.07.2012, http://politikaakademisi.org/2012/07/30/arakan-katliami-ve-myanmar/ (13.11.2015)

[12] Zehorai, agm.

[13] “Myanmar’s general election-A new era”,The Economist,14.11.2015, http://www.economist.com/node/21678221/print (14.11.2015)

[14] “Cuntaya karşı büyük zafer”,Taraf,10.11.2015;” Celebrating democracy”,The Economist,14.11.2015, http://www.economist.com/news/asia/21678270-aung-san-suu-kyi-scores-remarkable-victory-celebrating-democracy (14.11.2015)

[15]agm.(dipnot 13)

Ersin Dedekoca

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Ekonomi Araştırmaları Uzmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display