Maskeli Balo: AKP’nin AB ile Dansı

Yazan  11 Şubat 2011

AKP iktidarının ilk yıllarındaki hükümet programının önceliği Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirebilmek için AB sürecini hızlandırıcı reformlar yapmak olmuştur. Türkiye'nin genel dış politikası bu dönemde önemli ölçüde değişmiş, liberal ve idealist görünümdeki politikalar Türk dış politikasına hiç olmadığı kadar hâkim olmuştur. AKP döneminde liberalleşen dış politika AB ile yakın ilişkiler geliştirilmesini kolaylaştırmıştır. Bu yazıda AKP Hükümetinin bu süreci eksileri ve artılarıyla nasıl yönettiği değerlendirilmiştir.

2002'den günümüze AKP- AB Arka Planı

AKP'nin AB politikasındaki en büyük başarısı, 17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi gibi yansıtılmıştır. Bir anlamda doğrudur çünkü bu tarihten sonra "havai fişek kutlamalı" herhangi bir "başarı" kaydedilememiştir. Ancak Brüksel Zirvesi'nin başarısı da gerçekte "şaibeli bir başarı"dır. Zira müzakerelerin açık uçlu ilerlemesi ve ekonomik destekten yoksun olarak başlatılması AKP'li yetkililer tarafından göz ardı edilmiştir. Brüksel, 3 Ekim 2005'te müzakerelere başlanacağını açıklamış, bu Ankara tarafından o zamanlar büyük bir coşkuya neden olmuştur. AKP verilen tavizleri halka açıklayamamış, ortaya "zafer" senaryosu atıp halkı oyalamayı seçmiştir. Zirve sonrası yurda dönüşte yetkililer müjdeyi "AB'ye girdik" şeklinde vermişlerdir. Sonrasında Başkentin Kızılay meydanında adeta zafer kutlamalarına başlanmıştır. AB Türkiye'yi eşit haklara sahip üye olarak içine kabul etmeye istekli olmadığını bütün açıklığıyla ortaya koymuş olmasına rağmen AKP bu durumu pek önemsemeyip AB'den tarih almanın mutluluğunu yaşamıştır.

Türkiye'yi içine almadan denetiminde tutmaya çalışan AB, Türkiye'nin süreci devam ettirmesini istemektedir. AB, devlet kurumlarını yıpratarak, etkisiz hale getirecek isteklerde bulunmuş, AKP de bunların AB istekleri olduğunu söyleyerek tek başına yapamayacağı yasal düzenlemeleri AB hayali desteğiyle yapmıştır. TSK'nin etkisizleştirilmesi konusunda da Türkiye ve AB, ilk defa AKP döneminde fikir birliğine varmıştır. Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmeleri de bu dönemde yapılmıştır.

AB'nin AKP'den istediği öncelikli reformlar[1]; Ombudsman kurumunun oluşturulması, yargı reformunun gerçekleştirilmesi, siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve diğer anayasal değişikliklerle ilgiliydi. Anayasa ve yargı ile ilgili değişiklikler de Komisyon tarafından övgüyle karşılanmıştır. Bu reformların içeriği şöyledir:

Ombudsman kurumu: Ombudsmanlık, Türkiye dışındaki tüm Avrupa ülkelerinde bulunan bir kurum olması nedeniyle uzun zamandır gündemdeydi. Yargı yükünü azaltacak olması bakımından da bu reform önemsenmektedir ancak hükümet bu konuda herhangi bir ilerleme sağlayamamıştır.

Yargı reformu: Yargının bağımsızlığı garantilemek açısından kritik bir reformdur. Reformun gerçekleştirilmesi ardından Türkiye'de yaşanan bazı tartışmaların son bulabileceği düşünülüyor. Yargıyı gerçekleştirmek istediği değişim ve dönüşümlerin önünde bir engel olarak gören AKP'nin bu reformu yapması zaten bekleniyordu. Yargıtay ve Danıştay'daki yapılandırma, muhtemelen yargının bütününe yayılacaktır.

İfade özgürlüğü: Türkiye'de TCK'nin 301. maddesinin değiştirilmesini olumlu bulan AB, siyasi tartışmaların özgürce yürütülebilmesi için kapsamlı bir reform gerektiğini savunuyor. AKP'nin bu yasayı onaylamasıyla artık Türklüğe hakaret serbest hale gelmiştir. Ancak basın özgürlüğünde had safhaya ulaşan sıkıntılar gerçekte ifade özgürlüğü alanında da yaşanmaktadır. Bu konuda tam bir iyileşmenin sağlandığı söylenemez.

Siyasi Partiler Kanunu: Öncelikli reformlardan biri olarak görülmüştür. AKP'nin kapatılması ile ilgili AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendjik'in açıklaması "AKP kapatılırsa Avrupa'da Türkiye karşıtları çok mutlu olacak ve niçin iktidar partisi kapatılan bir ülkeyle müzakere edelim diye soracaklar" şeklinde olmuştur. Partilerin kapatılmasını zorlaştıran ilgili kanun maddesinin yasaya eklenmesi de AKP'nin kapatılması davasından sonra gerçekleşmiştir.

Anayasa Reformu: AB, Türkiye'de yeni bir anayasa yapılmasını arzu ediyor ancak "gerçekçi" bir yaklaşımla bunun bu aşamada pek mümkün olmadığını kabul ediyor. Referandumla onaylanan Anayasa paketi, 2010 İlerleme Raporu'nda övgüyle karşılanmıştır.

Öte yandan 2002'de yürürlüğe konulan Medeni Kanun'da kadın erkek eşitliği ile ilgili düzenlemelerde bulunulmuş, AB'ye uyum yolunda bu düzenlemeler bir dönüm noktası olmuştur. Fakat sözkonusu tarihten bu yana kadına yönelik şiddette bir azalma olmamış, aksine artış gözlemlenmiştir. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2002'de 66 olan kadın cinayeti, 2007'de 1077'ye, 2009'un ilk 7 ayında 953'e ulaşmıştır. Resmi olmayan verilere göre 2009'da 1126 kadın öldürülmüştür.[2] 2010'da yapılan Başbakanlık araştırmasına göre de son bir yılda şiddet sebepli kadın ölümlerinde yüzde 140'lık artış gözlemlenmiştir.

Türkiye'nin AB yol haritası Wikileaks belgelerine de yansımış, belgelerde Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin AKP'nin görüşleri de yer almıştır. ABD'li diplomatlar ortak bir dille, Türkiye'nin hiçbir zaman AB'ye giremeyeceğini dile getirmişlerdir.[3] AB yetkililerine göre Türkiye'nin AB'ye üyeliği demek AB'nin kötü komşulara sahip olması demektir. AB birdenbire savaş tehditlerine eğilimli ve aşırı unsurları barındırma potansiyeline sahip çok tatsız rejimlerden oluşan komşular istememektedir. Türkiye'nin olası üyeliği AB'yi doğuda Suriye ve İran ile sınır komşusu yapacaktır. Türkiye'nin katılımı durumunda AB, dış ve güvenlik politikasında köklü değişiklikler yapmak zorunda kalacaktır. AKP'li Sadullah Ergin'in ABD'li yetkililere yaptığı "AB "evet" derse bir süre her şey güllük gülistanlık olacak. Fakat sonra AKP için işler zorlaşmaya başlayacak. AB "hayır" derse başta zorlanacağız fakat uzun vadede çok rahat edeceğiz" yönündeki açıklamaları[4] da AKP'nin gerçekteki AB tavrını ortaya koymuştur.

AKP Hükümeti, AB ile izlenen yolda hangi yöne gideceğine karar vermelidir.

Aslında Türkiye-AB ilişkilerinin bundan sonraki seyri, müzakerelerin tamamlanarak tam üyelik yolunda ilerlenmesi olabilmeliydi. Ancak 2004 Brüksel Zirvesi kararları ve Müzakere Çerçeve Belgesi bu seçeneği imkânsız hale getirmektedir. Dolayısıyla AKP'nin ya da bundan sonraki Türkiye hükümetlerinin seçenekleri kaçınılmaz olarak ancak şunlardır:

1) Statükonun korunması: İlişkilerin sürüncemedeki halinin korunması ancak halka "AB'ye giriyoruz" imajının verilmesi suretiyle AKP oylarının korunması.

2) Gümrük Birliği'nin revize edilmesi: AB ile her iki tarafın da kazanacağı yeni bir ticari ortaklığa gidilmesi, tam üyelikten kesin olarak vazgeçilerek Gümrük Birliği'nde ciddi değişikliklere gidilmesi ancak AB üye devletleriyle ekonomik reformlara devam edilmesi.

3) İmtiyazlı ortaklığın kabul edilmesi: Şu ana kadar hiçbir resmi belgeye yansımamış ve içi henüz tam olarak doldurulamamış olan bu öneri bazı AB'li liderler tarafından ortaya atılmıştır. Türkiye'nin bunu kabul etmesi, AB'nin Türkiye'nin ekonomik potansiyelinden tek taraflı olarak yararlanmasına neden olacaktır. Dolayısıyla Türkiye için kabul edilmesi güç bir tekliftir.

4) Aşamalı üyeliğin kabul edilmesi: Aşamalı üyelik bir özel statü olarak değil alternatif bir üyelik süreci olarak değerlendirilmelidir. Aşamalı bütünleşme bir bakıma mevcut müzakere süreci tıkandığında Türkiye'nin üyeliğini uzun dönemde güvence altına alarak AB'den ve hatta "Batı"dan kopmasını engelleyecek yeni bir üyelik süreci tasarımı olarak kabul edilmelidir.

AKP iktidarı ile birlikte başlayan hızlandırılmış reform sürecinde, Türk halkında genel olarak AB üyeliği heyecanı da yaratılabilmiştir. Fakat 2007 ile birlikte reformların durması, AB ile ilişkilerdeki tek yanlı tavizlerin gözle görülür hale gelmesi bu heyecanı azaltmıştır. Eurobarometre'nin o dönem araştırmalarına göre Türkiye'de AB üyeliğine destek yüzde 70-80'lerden yüzde 52 seviyesine düşmüştür.[5] Aradan geçen zaman, Türk kamuoyundaki AB üyeliği arzusunu azaltmakla kalmamış -bir grup AB'li liberallerimiz dışında- adeta yok etmiştir.

Seçimlere 5 ay kalmışken AKP, bugün AB'yi kullanarak "tribünlere" oynuyor. Erdoğan en son Newsweek'e yazdığı makalede, Türkiye'nin artık AB kapısında yalvaran uysal bir ülke olmadığını, AB'nin eski cazibesinin kalmadığını söyleyerek Avrupa'nın artık Türkiye'ye ihtiyaç duyduğunu belirtmiştir. Makalenin sert diline rağmen Avrupa, bu açıklamayı seçime giden yolda AKP'nin oy toplama çabaları olarak değerlendirerek dikkate almayacaktır. Türkiye'nin değişim ve dönüşüm süreci açısından seçimlerden Erdoğan'ın partisinin kazanması gerektiğini de bilmektedir. Egemen Bağış'ın son açıklaması da Türkiye'nin AB süreciyle ilgili engel çıkarma çabası içinde olan kesimler bulunduğunu söyleyerek, "AB'ye her şeyden evvel diyoruz ki; fişi çeken biz olmayacağız, havlu atan biz olmayacağız. Biz 1959'da çıktığımız yolda kararlıyız, devam ediyoruz" şeklinde olmuştur. AKP'nin bu dönemde AB'yi eleştirmesinin nedeni, Türk halkına AKP'nin AB konusunda ne kadar haysiyetli davrandığını düşündürtmektir. Gerisi hikâye!



[1] "Seçimden Sonra AB ile İlk Temas",Turktime, http://www.turktime.com/haber/Secimden-Sonra-AB-ile-Ilk-Temas/50852 30.03.2009

[2] "Sayılarla Kadına Yönelik "Erkek"/"Devlet" Şiddeti"Bianet,http://bianet.org/bianet/kadin/126227-sayilarla-kadina-yonelik-erkek-devlet-siddeti 01.02.2011

[3] "Wikileaks'ten Yeni Belgeler", NTVMSNCB http://www.ntvmsnbc.com/id/25154836/ 29.11.2010

[4]"Wikileaks'te AKP'nin Türkiye-AB ilişkilerine bakışı" Euractiv, http://www.euractiv.com.tr/ab-ve-turkiye/article/wikileakste-trkiye-ab-ilikileri-yorumu-013612, 30.11.2010

[5]Turkey's Quest For EU Membership, http://www.unc.edu/depts/europe/business_media/mediabriefs/Brief4-0803-turkey's-quest.pdf European Union Center of North Carolina,2008, s.7-8

Ayça Ayanlar

Öğrenim
2000-2004- Antalya Özel Akev Lisesi / Spor Bursu ile
2004-2006- Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi Ulusla arası İlişkiler / %50 Spor Bursu ile
2006-2009- İzmir Ekonomi Üniversitesi Avrupa Birliği Uluslararası İlişkiler/ Yatay geçiş Tam spor bursu ile
2008 Mayıs Eylül dönemi- The University of Texas Pan American Siyaset Bilimi/ Değişim programı ile
2010-2012- Akdeniz& Hamburg Üniversitesi Avrupa Birliği Çalışmaları Yüksek Lisans Programı
 
Yabancı Dil:
İngilizce: İleri Seviyede
Almanca: Orta derecede
Fransızca: Orta Seviyede
 
Proje ve Stajlar
06/2006-08/2006                     İzmir Ticaret Odası Dış Ekonomik İlişkiler Departmanı AB Masası
09.05.2008                                                     Avrupa Günü“Karşılaştırmalı Türkiye ve Avrupa Birliği İlişkileri” Lisans Konferansı Proje: Avrupa Eğitim Sistemi
04/2008-04/2008                    Proje: Gümrük Birliği ve Türkiye 6 sayfalık makale ve konferans sunumu
01/2011-03/2011                   21yy Türkiye Enstitüsü AB Masası
 
Yarı Akademik Makale
Konu: Sivil Devrim ve Gençlik Hareketleri Üzerindeki Etkisi
24 sayfalık makale ve analiz yazısı
Konu: Avrupa Eğitim Sistemi ve Türkiye ile Karşılaştırılması
20 sayfalık makale 
 
Yayınlanan Makaleler
-          İlerleme Raporu’nun Geleceğin “Yıldız” Ülkesi Türkiye’ye Yansıması URL: http://www.turksam.org/tr/a1854.html
-          Daha Güçlü Avrupa İçin Lizbon, Çek Engeli ve Başkanlık Yarışı Süreci URL: http://www.turksam.org/tr/a1849.html
-          Libya’da Neler Oluyor? URL: http://www.21yyte.org/tr/yazi6146-Libyada_Neler_Oluyor.html
-          Türkiye’nin Gelişmişliği Kadınlarına Bağlıdır URL: http://www.21yyte.org/tr/yazi6115-Turkiyenin_Gelismisligi_Kadinlarina_Baglidir_.html
-          Maskeli Balo: AKP’nin AB ile Dansı URL: http://www.21yyte.org/tr/yazi6086-Maskeli_Balo_AKPnin_AB_ile_Dansi.html
-          Afganistan Stratejisi Konusunda ABD -AB Çatlağı URL: http://www.21yyte.org/tr/yazi6023-Afganistan_Stratejisi_Konusunda_ABD_AB_Catlagi.html
-          Batı “Minare Yasağı” ile Kendi Kalesine Gol mü Atmıştır? URL : http://www.turksam.org/tr/a1882.html
-          Avrupa Kimliği ve Türkiye’nin Avrupalılaşma Süreci URL: http://www.turksam.org/tr/a2233.html
-          “Daha Güçlü” Avrupa İçin Lizbon, Çek Engeli ve Başkanlık Yarışı Süreci- URL: http://www.turksam.org/gencbakis/a1849.html
-          AB 2009 İlerleme Raporu ve Türkiye AB İlişkileri- URL: http://www.turksam.org/tr/a1843.html
Çeviriler
 
 
-Sinan Oğan,”We are ready for Azerbaijan-Armenia War?” http://www.turksam.org/en/a267.html
 
- F. William Engdahl,”Egypt's Revolution: Creative Destruction for a "Greater Middle East?" http://www.21yyte.org/tr/yazi6099-Misir_Devrimi_Orta_Dogu_icin_Yapici_Yikim.html
 
İş Deneyimi
05/2009-10/2010                   TÜRKSAM AB Masası Asistan
03/2011-07-2011                  Delphin Palace Misafir İlişkileri Sorumlusu
 
 
 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display