BM GENEL SEKRETERİ BAN'IN ADA'YI ZİYARETİ


BM GENEL SEKRETERİ BAN'IN ADA'YI ZİYARETİ

Yazan  01 Şubat 2010
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Ocak ayının son günü planlandığı gibi Kıbrıs`a geldi. Bu ziyaretin arkasında yatan en önemli neden “artık Kıbrıs'ta tarafların bir çözüme varmak üzere oldukları” olabilir.

Çünkü her iki lider, Ocak ayı başında ard arda açıkladıkları çözüm önerilerini (Özellikle Yönetim ve Güç Başlığı ile ilgili) kamuoyları ve taraftarlarıyla paylaşmışlardır ve 25-28 Ocak`ta yapılan yoğunlaştırılmış görüşmelerde masaya getirdikleri çözümlerde anlaşmış gibi gözüküyorlar.
Rum basınına göre, taviz veren taraf olan Türk tarafı FIR hatları, merkezi hükümetin güçlendirilmesi ve devletçiklerin uluslararası ilişkileri konularında geri adım atarak tutum değiştirdiğini gözüküyor.

Politis gazetesi haberi "Üç Noktada Tutum Değişikliği İlerleme Getirdi... Talat ayrı FIR'larda Israr Etmedi... Merkezi Hükümetin Güçlendirilmesi... Uluslar Arası İlişkileri Olmayan İki Eyalet" başlık ve spotlarıyla manşete çektiği haberinde; Dış ilişkiler, FIR ve merkezi hükümete 3 yetki konusunda anlaşıldığı gözüküyor", yorumunu yaptı.

Haberin içeriğinde, "Türk tarafının Kıbrıs'ta tek bir Uçuş Bilgilendirme Bölgesi (FIR) olacağını kabul ettiğini, yalnızca; iki uçuş kontrol bölgesi olmasını istediğini yazdıktan sonra bunun büyük bir sorun olarak görülmediğini" yorumunu yaptı.

Gazetenin bu konuda ki haberi şöyle;

" Kıbrıs Türk tarafı, Lefkoşa'nın; federasyonun güçlendirilmesi taleplerine yanıt vererek, merkezi hükümete üç yetki daha verilmesini kabul etti. Kıbrıs Türk tarafının, devletçiklerin denetiminde olmasını istediği devletin iç suları (karasuları) konusundaki anlaşmazlık da bu çerçevede düzenleniyor görünüyor.

Kıbrıslı Türklerin, çözümden sonra Ada'da kalacak olan Türk ve Yunan vatandaşlarının haklarının eşitlenmesi ve egemenliğin federal devletten mi yoksa oluşturucu eyaletlerden mi kaynaklandığının tam olarak belirlenmesi talebi sonraki aşamaya bırakılmış görünüyor. Bu meselelerin Anayasal yönün ayrılmaz parçası olmadıkları ve Kıbrıs sorununun çeşitli başlıkları arasında karşılıkları içerecek nihai aşamadaki al-verde (pazarlık) görüşülebilecekleri savunuluyor.

Yine, dönüşümlü başkanlık, başkan ve başkan yardımcısının seçilmesinde ağırlıklı oy ve Kıbrıslı Türk ve Rum başkanın görev yapacağı yıllara, toplumların bakanlar kuruluna ve federal kurumsal organlara katılımlarına ilişkin oranlama ile karar alınması prosedüründe başkan ve başkan yardımcısının veto haklarıyla ilgili yürütme yetkileri konuları artık uzlaşılmış sayıldığına işaret ediliyor. Egemenlik ve 4 özgürlük sonraya bırakılmış."

ALİTHİA Gazetesi ise "Aniden Önemli İlerleme Ortaya Çıktı... 1. Tek FIR, 2. Dış İlişkiler, 3. Merkezi Devletin Güçlendirilmesi" başlıklı manşet haberinde iki liderin önceki gün FIR, dış ilişkiler ve merkezi devletin güçlendirilmesi konularında uzlaştıklarını ancak egemenlik konusunu geriye bıraktıklarını" yazdı.

FİLELEFTHEROS "Genel Sekreter'in gelişi, zorlukları daha sonraya bırakarak görüş birliklerini gündeme getirdi" başlıklı manşet haberinde yabancı bir diplomatın bu gazeteye; bazı meselelerin müzakerelerin bir sonraki aşamasına havale edilecek olmasına rağmen Yönetim Başlığı'nın kapatılmasına çok yakın olunduğunu söylediğini kaydetti.

Rum basınına göre BM Genel Sekreterinin Ada`ya gelişinin içi boş gözükmüyor. Bu güne kadar kayda değer bir ilerleme sağlanamayan konular da bile neredeyse çözüm sağlanmış gibi.

Ancak, bu birazda Türk tarafının gereksiz yere verdiği tavizler olarak ta algılanmalıdır.
Zira FIR hattı ve Karasuları ile ilgili konularda Merkezi Hükümetin yetkilendirilmesi, Doğu Akdeniz`de ki Türk hâkimiyetinin etkisizleştirilmesi anlamına geliyor ki bu kabul edilemez.
Diğer taraftan çözümün önünü tıkamamak veya aceleye getirerek bir yol takip etmek, Ada`da ki Türk halkının geleceğini ipotek altına almak olur ki, bu durumda 74 den beri 36 yıllık tüm kazanımlar kaybedilmiş olunur.

Görünürde, iki toplum liderleri arasında bir anlaşma sağlanmış gibi.

GKRY Lideri Hiristofyas`ın BM Genel Sekreteri onuruna verdiği yemekte : ''BM Güvenlik Konseyi'nin uluslararası hukuk ilkeleri temelinde hareket ederek; iki bölgeli, iki toplumlu, Güvenlik Konseyi'nin ilgili kararlarında tarif edildiği şekliyle siyasi eşitliği, tek egemenliği, tek uluslararası temsiliyeti ve tek vatandaşlığı olan bir federasyon için zeminin belirlemesinden dolayı minnettar olduklarını'' kaydeden Hristofyas, ''Sayın Mehmet Ali Talat'ın ve benim, iki toplum lideri olarak uzlaştığımız zemin de budur'' dedi.

Bundan sonrası bir al-ver meselesi haline gelmiştir.

Kıbrıs sorunun çözümü için çalışan herkes bilmelidir, eğer Ada, da kalıcı ve gerçek bir çözüm arzu ediliyorsa, bu çözümü sağlamlaştıracak öneriler masada olmalıdır. Tek taraflı tavizlerle sadece geçmişteki yaşananları tekrar gündeme getirisiniz.

Diğer taraftan Türkiye, Doğu Akdeniz`de ki siyasi ve psikolojik üstünlüğünü kesinlikle kaybetmemelidir.

Türkiye çözüm isterken, Ada`da ki soydaşlarımızın medeni toplumun bir üyesi olarak sahip olması gereken her türlü haktan yararlanmasını ve geleceğine hiçbir yaşamsal tehdit hissetmeden güvenle bakmasını arzulamaktadır. Bu birilerinin hoşuna gider veya gitmez, ancak bunun dışındaki yaklaşımlar zaman kaybından ve daha fazla acı yaşanmasından öteye gitmeyeceği açıktır.

_________________________________________________

[*] 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Kıbrıs Balkan Araştırmaları Bölümü Başkanı.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display