< < İran ve “Değişim”


İran ve “Değişim”

Yazan  07 Ekim 2013

Giriş

İran’da Haziran 2013’de gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerini çoğunluğunu reformcu tabanın desteğini alarak kazanan Hasan Ruhani, iç ve dış politikada taktik değişikliğine gidiyor. Ruhani, halefi Ahmedinejad’dan iç politikada ekonomik bunalım ve muhalif grupların siyasi taleplerini; dış politikada ise Suriye krizi ve nükleer program gibi oldukça kritik konuları devraldı. Ruhani, seçilmesinin hemen ardından İran’ın hem iç hem de dış politikasında önemli değişiklerin yaşanacağına dair verdiği mesajlarla oldukça başarılı bir algı yönetimi gerçekleştirdi. Halefi Ahmedinejad’ın sert ve krizleri tırmandırıcı tavrının aksine ılımlı ve müzakereye açık bir lider portresi çizen Ruhani’nin iç ve dış politikaya yönelik taktik değişikliğine en büyük desteği ise ülkenin en önemli karar alıcısı olan dini lider Hamaney verdi. Zira ABD-AB-İsrail ekseninin ekonomik ve siyasi yaptırımları karşısında zayıflayan ve meşruiyetini yitiren rejimi rahatlatmak için önü açılan Hasan Ruhani’nin kendinden önceki cumhurbaşkanları gibi yine sınırlarını dini otoritenin önceden belirlemiş olduğu politikaların uygulayıcısı olması bekleniyor. Bu bağlamda Hasan Ruhani’nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesini de iç ve dış politikaya dair verdiği yenilikçi mesajları da, dini rejimin taktiksel geri adımı olarak yorumlamak mümkündür.

Değişim, Dış Politikada Değil Dış Politika Yönteminde Olacak

İran dış politikasındaki değişim tartışmaları ABD Başkanı Obama’nın İran Cumhurbaşkanı Ruhani’ye gönderdiği tebrik mesajına yanıt verilmesiyle başlamıştır. Ancak değişim tartışmaları konusundaki asıl kırılma noktası, Suriye’ye yönelik askeri operasyon ihtimalinin ortadan kalmasının ardından İran’ın geliştirmekte olduğu nükleer programa yönelik müzakere mesajları olmuştur. Beyaz Saray'dan konuyla ilgili yapılan açıklamada, İran'ın nükleer silah bırakma konusunda, ciddi olması halinde Obama'nın ikili görüşmeler yapabileceği bildirilmişti.[1] Beyaz Saray’ın teklifine ise belki de en önemli yanıt dini lider Hamaney’den gelmiştir.

Hamaney, Devrim Muhafızlarına yaptığı konuşmada, diplomasinin bir güreşçinin esnekliğine sahip olması gerektiğini ve bazen taktik nedenlerle geri çekilmenin olabileceğini ifade ederek İran’ın dış politikada daha esnek bir yöneteme geçiş yapabileceği mesajını vermiştir.[2] Ayrıca İran siyasetinde önemli bir ağırlığı olan Devrim Muhafızlarına, siyasetten çekilin mesajı vererek, ABD ve İsrail’e yönelik radikal söylemlerin yerini daha ılımlı söylemlere bırakacağı imajını çizmiştir. ABD-İran ilişkilerine yönelik ikinci hamle ise cumhurbaşkanı Ruhani’den gelmiştir. Ruhani, NBC News’e verdiği mülakatta İran’ın geliştirdiği nükleer programın silah elde etmek için değil, barışçıl amaçlarda olduğunun altını çizmiş ve olası bir anlaşma için iplerin kendisinde değil dinî lider Ayetullah Ali Hamaney’de olduğu şüphelerini “Nükleer anlaşmayı müzakere etmeye yetkili” olduğunu belirterek gidermeye çalışmıştır.[3] Ruhani, Washıngton Post Gazetesi’ne yazdığı makalede ise muhataplarına İran'da son seçimlerin yarattığı fırsatı yakalamaları için çağrıda bulunurken; ulusların "kaba kuvvet" yerine "kazan-kazan sonuçlar" peşinde koşması gerektiğinin altını çizmiştir.[4] Ruhani, tüm bunlara paralel olarak BM Genel Kurulunda dünya kamuoyuna, İran’ın savunma doktrininde nükleer silahlara yer olmadığı mesajını vermiş ve ardından Washington Post’a verdiği mülakatta da nükleer müzakerelerin bir takvime bağlanması gerektiğini ifade etmiştir.[5] Hasan Ruhani’nin nükleer müzakerelerin belirli bir takvime bağlanması konusundaki çıkışı oldukça kritik bir öneme sahiptir. Zira İran, daha önce P5+1 ülkeleriyle gerçekleştirdiği nükleer müzakere sürecini, nükleer programını geliştirmede zaman kazanmak için bir manevra alanı olarak görmüştür.

ABD ile İran Arasında Gizli Görüşmeler mi Yapıldı?

ABD Başkanı Barack Obama ile İran Cumhurbaşkanı arasında BM toplantısında ayaküstü bir görüşme gerçekleştireceği iddialarının ardından Alman Der Spiegel dergisinin internet sitesinde 17 Eylül 2013’de Erich Follath tarafından yazılan bir makale Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin İran’ın ABD başta olmak üzere batı dünyası tarafından uygulanan ambargolardan dolayı bozulan İran ekonomisini düzeltmek amacı ile nükleer projede taviz vermek üzere hazırlık yaptığı ileri sürülmüştür. Follath, istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde İran’ın nükleer silah üretmeye yaklaştığını ancak Ruhani’nin Kum yakınlarındaki yerin 70 metre altındaki Fordo nükleer tesisini uluslar arası denetime açacağını ve uluslar arası gözlemcilerin eşliğinde santirjüflerin sökülmesine izin vereceğini ileri sürmektedir.[6]

Batılı kaynaklardan gelen haberlerde İran’ın geliştirmekte olduğu nükleer program hakkında bazı tavizler vermeye hazır olduğu iddia ediliyor ancak İran, Fordo’daki nükleer tesisler konusunda batı basınında yer alan iddiaları reddediyor. İran Atom Enerji Ajansının başına getirilen eski dışişleri bakanı Ali Ekber Salihi, bakanlar kurulu toplantısının ardından yaptığı basın açıklamasında Fordo’nun kapatılacağı konusundaki iddiaların asılsız olduğunu ifade etmiştir[7]. İran’ın Fordo’daki tesisi kapatması zor bir ihtimal ancak Buşehr, Natanz ya da Fordo tesislerinden birini uluslararası denetime açması beklenebilir.

Öte yandan İsrail istihbaratı Mossad'la yakınlığı ile bilinen Debkafile internet sitesi İran ve ABD’nin geçen iki ayda yaptıkları görüşmelerin ardından nükleer mesele üzerinde bazı anlaşmalara vardığını iddia etmiştir. Debkafile Amerika ve İranlı yetkililerin arasında gerçekleşen görüşmelerde dört konu üzerinde uzlaşma sağlandığını ileri sürmüştür. Debkafile bu dört konuyu, İran'ın nükleer gücünün şimdiki düzeyde korunması, Natanz nükleer tesislerinde santrifüj sayısının azaltılması, İran'ın ek protokolü imzalaması ve Amerika ve AB'nin tedrici bir şekilde İran aleyhinde tüm yaptırımları kaldırması olduğunu gündeme getirmiştir.[8]

Ruhani İç Politikada, Dış Politikadaki Kadar Cesur Değil

Hasan Ruhani, iç politikada dış politikadaki kadar cesur açılımlar yapamıyor. Örneğin Ruhani Kabinesini oluştururken reformcu geleneğe sahip isimlere yer verse de özellikle İçişleri ve Adalet Bakanlıklarına muhafazakâr isimlerin getirilmesi, oylarını aldığı reformcu tabanı hayal kırıklığına uğratmıştır. Muhafazakârların dışında bazı önemli bakanlıklara güvenlik ve istihbarat kökenli isimlerin seçilmesi ya da reformcu olarak anılan isimlerin “mutedil” çizgide olan kişilerden seçilmesi Hasan Ruhani’nin muhafazakârlarla ortak bir koalisyon kurduğunu göstermektedir. Öte yandan ülkedeki muhaliflere yönelik bazı adımlar atılsa da bunun beklentileri karşılamadığı ortadadır.

Ruhani’den beklenen ev hapsinde bulunan reformcu kanaat önderlerinin özgürlüğüne kavuşmasıdır. Ancak seçim sürecinde ruhani tarafından kullanılan bu seçim önemli vaadinin muhafazakârların engeline takıldığı görülmektedir. Buna karşın bazı küçük adımlar atılmaktadır.  Bu kapsamda Eylül 2013’de İran'da 2009'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından gerçekleştirilen gösterilere katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan ve aralarında 2012 yılında Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü alan avukat Nesrin Sutude'nin de bulunduğu birçok siyasi tutuklunun serbest bırakılmıştır.[9] Ancak gösterilere katılan reformcu aday Mir Hüseyin Musevi ise hala ev hapsinde tutulmaktadır.

Sonuç

İran ve ABD arasındaki buzların erimesinde ise kısa vadede Suriye’ye yönelik olası bir askeri operasyon ihtimalinin ortadan kalkması etkili olmuştur. Suriye’deki Esad rejimini “direniş ekseninin” önemli halkalarından biri olarak gören İran, ABD’nin Suriye krizinin çözümü konusunda siyasi yöntemlere sıcak bakmasının ardından dünya kamuoyuna ılımlı mesajlar vermeye başlamıştır. Dolayısıyla ABD-İran arasındaki buzların erimesi Suriye krizinin gidişatıyla doğru orantılı olacaktır. Nitekim ABD ile İran arasındaki önemli krizlerden biri olan nükleer program konusunun, Suriye’ye yönelik askeri müdahale ihtimalinin geçici olarak ortadan kalmasının hemen ardından gündeme gelmesi rastlantı değildir. İran’ın nükleer program konusunda ABD’yi tatmin edebilecek adımlar atması durumunda İran’a yönelik ekonomik yaptırımların hafifletilmesi beklenebilir. Buna karşın, Ruhani iç politikada, dış politikadaki kadar geniş bir manevra alanına sahip değildir. Adalet ve İç işleri Bakanlığına muhafazakar kökenli isimlerin getirilmesi, reformcuların kontrol altında tutulmak istendiğini göstermektedir. Ancak Ruhani, iç politikada küçük adımlarla rejimin muhafazakâr milliyetçiler döneminde sarsılan meşruiyetini yeniden sağlamayı hedefleyecektir.

 

 


[1] Justin Sink, White House: Obama 'willing' to meet with Iran's Rouhani, The Hıll, 19.09.2013, Çevrimiçi: http://thehill.com/homenews/administration/323419-white-house-obama-willing-to-meet-rouhani-at-un

[2] Khamenei, the Hassan and Hossein doctrines, and “heroic flexibility” versus heroic resistance in nuclear negotiations, İran Politik, 20.09.2013, Çevrimiçi: http://www.iranpolitik.com/2013/09/20/analysis/khamenei-hassan-hossein-doctrines-heroic-flexibility-heroic-resistance/

[3] Iran's president Rouhani: We will never develop nuclear weapons, NBC News, 18.09.2013, Çevrimiçi: http://worldnews.nbcnews.com/_news/2013/09/18/20561148-irans-president-rouhani-we-will-never-develop-nuclear-weapons?lite

[4] Hassan Rouhani, Why Iran seeks constructive engagement, Washington Post, 19.09.2013, Çevrimiçi: http://articles.washingtonpost.com/2013-09-19/opinions/42214900_1_violence-world-leaders-hassan-rouhani

[5] David Ignatius, Rouhani sees a nuclear deal in 3 months, Washington Post, 25.09.2013, Çevrimiçi: http://articles.washingtonpost.com/2013-09-25/opinions/42385307_1_president-hassan-rouhani-nuclear-deal-nuclear-issue

[6] Erich Follath, Intelligence Sources: Rohani Prepared to Shut Down Nuclear Site, Spıegel Online, 17.09.2013, Çevrimiçi:  http://www.spiegel.de/international/world/iranian-president-rohani-prepared-to-decomission-nuclear-site-a-922487.html

[7] Salihi Fordo tesislerinin kapatılacağını reddetti, Turkish İrib World Service, 18.09.2013, Çevrimiçi: http://turkish.irib.ir/haberler/iran/item/287981-salihi-fordo-tesislerinin-kapat%C4%B1laca%C4%9F%C4%B1n%C4%B1-reddetti

[8] Obama launches diplomacy with Tehran after quietly accepting Iran’s current nuclear capabilities, DebkaFile, 25.09.2013, Çevrimiçi: http://www.debka.com/article/23305/Obama-launches-diplomacy-with-Tehran-after-quietly-accepting-Iran%E2%80%99s-current-nuclear-capabilities

[9] İran, göstericileri serbest bıraktı, Dünya Bülteni, 19.09.2013, Çevrimiçi: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=274859

Hakan Boz

bozhakanboz@hotmail.com

Uzmanlık Alanları

Azerbaycan, İran, Pakistan

Biyografi

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde Araştırmacısı olarak görev yapan Hakan BOZ, Güney Kafkasya-İran-Pakistan Araştırmaları Merkezi'nde çalışmaktadır.

Bununla birlikte hakemli bir dergi olan 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Dergisi ile 21. Yüzyıl Dergi’lerinin sorumlu yazı işleri müdürüdür. Boz, enstitü çalışmalarının Radyo Karedeniz ve Pusula Gazete’siyle koordine edilmesi sürecini de yönetmektedir.

İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamlamıştır. Üniversite eğitimi için 2005 yılında Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne girdi. İlk senesinde gösterdiği başarı ile fakültesinde dereceye girerek, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne geçiş yaptı. Lisans eğitimini Gazetecilik Bölümü’nde “Türk Basını’nda Güneydoğu Sorunu” isimli bitirme projesiyle tamamlamıştır.Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitimine devam etmektedir.

Hakan Boz, Enstitü’deki görevine Eylül 2011’de başlamıştır.

Yabancı Diller

İngilizce

Eserleri

  • Suriye’nin Arkasındaki Cephe: İran, Küçük Orta Doğu: Suriye, Ümit Özdağ (Ed.), Kripto Yayınları, Ankara, 2012; Suriye’nin Arkasındaki Cephe: İran

Makaleleri

  • Hakan BOZ, Şii Hilalinden Direniş Eksenine İran Dış Politikasında Şiilik, , 21. Yüzyıl Dergisi, Aralık 2012
  • Hakan BOZ, Turan Soylu Kavimlerin Kadim Yurdu: İran, 21. Yüzyıl Dergisi, Kasım 2012
  • Hakan BOZ, Karabağ Sorununda Masadaki Seçenek Askeri Müdahale mi?, 21. Yüzyıl Dergisi, Ağustos 2012
  • Hakan BOZ, Ahmet Turan Esen-Turgay Düğen-Alper Özcan21. Yüzyıl Dergisi, Türkiye-Azerbaycan-KKTC Birleşik Devleri, Temmuz 2012
  • Hakan BOZ, Şeytan Üçgeninde Dans: İsrail-Azerbaycan-İran, 21. Yüzyıl Dergisi, Haziran 2012
  • Hakan BOZ, ABD’nin Nükleer Kriz Sendromu: Pakistan, İran Olur mu? , 21. Yüzyıl Dergisi, Mayıs 2012
  • Hakan BOZ, Suriye’nin Arkasındaki Cephe: İran, , 21. Yüzyıl Dergisi, Nisan 2012
  • Hakan BOZ, 2012, İran İçin Savaş Yılı mı?  21. Yüzyıl Dergisi, Mart 2012
  • Hakan BOZ, İran’ın Kuzey Irak Politikaları, 21. Yüzyıl Dergisi, Ocak 2012
  • Hakan BOZ, Belucistan, Orta Asya’nın Kürdistanı mı?, 21. Yüzyıl Dergisi, aralık 2011
  • Hakan BOZ, Azerbaycan Dış Politikasının Manevra Sahaları,2023 Dergisi, Mart 2012, Sayı: 131
  • Hakan BOZ, İran’ın Azerbaycan’daki Asimetrik Savaşı,Ekoavrasya, Kış 2012.        

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display