FİLİSTİN’DE “GOLDSTONE” FIRTINASI


FİLİSTİN’DE “GOLDSTONE” FIRTINASI

Yazan  13 Ekim 2009
Hamas ve El Fetih arasında Haziran 2007’den beri süregelen kavga hem toplumsal hem de siyasal anlamda Filistin’i parçalara ayırmış durumda.

Aradan geçen zaman içerisinde dallanıp budaklanan, iyiden iyiye derinleşen adeta kangrene dönüşen söz konusu bölünmüşlük nedeniyle Gazze-Batı Şeria hattında sular bir türlü durulmuyor. Hamas (ve destek veren diğer gruplar) ile El Fetih arasındaki giderek sertleşen husumeti bitirip Filistin'i yeniden birleştirmek için başta Mısır ve Suudi Arabistan olmak üzere bölge ülkeleri ve Arap Birliği'nin birçok kez kalkıştıkları "barıştırma", "uzlaştırma" girişimleri de bugüne değin gözle görülür bir sonuca ulaşabilmiş değil. Geçtiğimiz günlerde sonuçsuz uzlaştırma çabalarının bir yenisi daha Mısır'ın girişimleri ile Kahire'de gerçekleştirildi. Mısır tarafından hazırlanan "uzlaşma taslağı" her iki tarafın da üst düzey yetkililerine iletildi. Başta her şey olumlu görünüyordu. 2007 Şubat'ında Suudi Arabistan'ın arabuluculuğu ile imzalanan Mekke Anlaşması sonrasında yaşanılan şiddet sarmalının tekrar etmemesi için hem Hamas hem de El Fetih kanadı oldukça ılımlı mesajlar veriyor ve hatta büyük buluşma için tarih bile telaffuz ediliyordu. Arap medyasına sızan haberlere göre 26 Ekim'de taraflar bir araya gelecekti. Taraflar arasında arabuluculuk yapan Mısır yönetiminden de aynı meyanda söylemler geliyordu. Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebu Geyt, yaptığı açıklamada Filistin'de kardeş kavgasının sona ereceğini. Filistin davasının geleceğini çok yakından etkileyecek olan önemli gelişmelerin, önümüzdeki haftalarda yaşanacağını söyledi.

Ne var ki bu bahar havası yine çok uzun sürmedi. Filistin için iç barış, birlik, ulusal bütünlük söylemleri yine "retorik"ten öteye gidemedi. Zira Mısır'daki dolaylı görüşmelerin üzerinden çok çekmeden ulusal barışı bekleyen Filistin'de yeniden iç savaş çanları çalmaya başladı. Tam yeniden kuruluyor derken köprülerin bir kez daha yakılıp, yıkılmasına neden olan son olaysa aslına bakılırsa yine bir Filistin klasiği oldu. Bilindiği üzere İsrail'in 2008'in son günlerin başlattığı Gazze savaşı sırasında işlenen savaş suçlarını araştıran BM komisyonu bu hafta içerisinde komisyon başkanı Richard Goldstone'nun adını taşıyan Goldstone Raporunu BM'ye sunacak ve rapor oylanacaktı. Ancak Goldstone Raporu'nun oylaması İsrail'in lobi çalışmaları sayesinde deyim yerindeyse el çabukluğu ile Mart 2010'a ertelendi. İşte ne olduysa bu erteleme kararı sonrası oldu. Ertelemede, El Fetih lideri ve Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın da payı olduğu iddiası başta Hamas ve destekçileri olmak üzere Filistinlileri sokağa dökmeye yetti. Öfkeyle Filistin sokaklarını dolduran Filistinliler, hain olarak nitelendirdikleri Mahmud Abbas'ın fotoğraflarını yakıp, aleyhinde sloganlar attılar. Mahmud Abbas'ın zaten sevilen bir sima olmadığı Gazze'de Abbas'a olan öfke ise deyim yerindeyse çığırından çıkmış durumda. Öyle ki Gazze sokaklarında üzerlerinde "hain" yazılı olan Mahmud Abbas posterlerine ayakkabı fırlatılırken, Filistinli akademisyenler tarafından hazırlanan, altında büyük puntolarla "Ey Hain Abbas! Tarihin Çöplüğüne Atılacaksın" ifadelerinin yazılı olduğu metinler tüm Filistin sokaklarına asılmış durumda.

Gazze sokaklarının Abbas'a olan öfkesine kayıtsız kalmayan Hamas ve en büyük destekçisi olarak bilinen İslami Cihad'dan ard arda gelen açıklamalar ise gerilimi daha da tırmandırıyor. Hem Hamas hem de İslami Cihad'ın önde gelen isimlerinin yaptığı her açıklamada, verdikleri her röportajda Mahmud Abbas'ın "işbirlikçi ve hain" olduğu vurgususun yanı sıra geçen yıldan bu yana süresinin dolup dolmadığı tartışılan başkanlığının gayri meşru olduğunun altı çiziliyor. İslami Cihad'ın Genel Sekreteri Dr. Ramazan Şallah'ın 11 Ekim 2009'da "Filistin Gazetesi"nde yayınlanan röportajında söylediği "Mahmud Abbas düşmanın kanlı ellerini yıkamaya çalışırken, tüm Filistinliler ve hatta tüm dünya tarafından suçüstü yakalanmıştır." sözleri Mahmud Abbas'ın zaten sallantıda olan siyasi kariyerinin geldiği noktayı açıkça gözler önüne sermeye yetiyor olmalı. İşin en ilginç tarafı ise El Fetih kanadından iddialara ilişkin net bir yanıt gelmemiş olması. Gayri resmi açıklamalarda ise El Fetih'in önemli isimlerinin "çok büyük hata yaptık" ifadelerini sarf ettikleri söyleniyor. Yani Filistin'de son iki yıldır bir düşüp iki yükselen tansiyon bu defa son haddine yükselmiş görünüyor. Dahası uzunca bir süre düşeceğe de benzemiyor.

"Öfke Günü"

Mahmud Abbas'ın göreve geldiği günden bu yana tartışılmakta olan siyasi yönelimleri, son derece zayıf olduğu düşünülen siyasi karizması, oldukça düşük seviyelerde olan liderlik vasfı ve son bir yıldır da Hamas ve El Fetih arasındaki en büyük tartışma konularından birini teşkil eden "başkanlık süresi" meselesi hali hazırda bir dolu soruna neden olurken bir de üzerine gelen Goldstone Raporu'nun ertelenmesi Filistin'i yeniden sokaklara döktü dökmesine ama öfkenin tek nedeni Mahmud Abbas değildi. İsrail'in günlerdir Mescid-i Aksa'ya girişi yasaklaması yıllardır süregelen Mescid-i Aksa provokasyonlarının bir yenisini daha gündeme taşıdı. İsrail'in Mescid-i Aksa'yı yıkmaya hazırlandığına dair olan inancın giderek daha da güçlendiği Filistin'de zaten son derece bıçak sırtı olan dengelerin, Netenyahu hükümetinin Mescid-i Aksa ve çevresindeki uygulamalarıyla daha da büyük sarsıntılar geçirmeye başladığı bir dönemde Mahmud Abbas olayının patlak vermesi sonrasında kolları sıvayan Hamas Cuma gününün "Öfke Günü" ilan ederek bir anlamda krizi kendi açısından fırsata çevirmiş oldu. Öfke Günü'nden amaç bir taşla iki kuş vurmaktı. Öfke Günü" ilan edilen 9 Ekim 2009'da hem Mescid-i Aksa uygulamaları nedeniyle İsrail, hem de Goldstone Raporu'nun ertelenmesine neden olan Mahmud Abbas "ölesiye" protesto edilerek bir yandan halkın nabzı tutulmaya çalışıldı bir yandan da Mahmud Abbas'a siyasi anlamda çok büyük bir darbe vurulmuş oldu. Cuma namazı sonrası yeniden sokakları dolduran Filistinliler yine aynı öfkeyle, yine aynı sert ve keskin ifadelerle hem Abbas'ı hem de İsrail'İ protesto ettiler.

Peki sonuç?

Gelelim tüm bu yazılanların sonucunda elde ne olduğuna, ne kaldığına. Kolayca tahmin edileceği üzere Filistin için, daha doğrusu Filistin'in yeniden birleşebilmesi umutları açısından bakıldığında elde var sıfır! El Fetih ve özellikle de Mahmud Abbas derseniz elde pek bir şey kaldığı söylenemez hatta artık Abbas için siyaseten son demlerini yaşıyor denilebilir ancak Mısır, Suudi Arabistan ve ABD ölü ya da diri her türlü Abbas'ı başta tutmaya kararlılar ise Abbas'ı kurtarmak için her an yeni bir plan ortaya koyabilirler. Bu seçeneği de göz arı etmemek gerek.

Hamas ise bu duruma "şans" denilebilirse eğer biraz daha şanslı konumda. Zira yaşanılan tüm bu olaylardan sonra, yapılan protesto gösterilerinde sergilediği aktif tutum sayesinde kazanç hanesine ciddi anlamda puan yazmış durumda. Ancak yine de bu olaylardan en çok kazançlı çıkan isim hiç şüphe yok ki İsrail. Nitekim Filistin'in dağılan parçalarının, güç bela bir araya gelecekken yine dağılmış olması ve haliyle Filistin bir süre daha çift kişilikli olarak "şizofrenik" bir halde kalarak İsrail'e karşı gün geçtikçe daha da zayıf duruma düşecek olması Netenyahu hükümetine önemli bir avantaj sağlayacaktır.

Sözün özü Filistin yine bildiğimiz Filistin…Değişen hiçbir şey yok. Böylesine bir ortamda, böylesine küçük hesaplarla, böylesine bir bölgesel ve küresel konjonktür içerisinde ulusal birliğe, adil barışa, hakkaniyetli bir çözüme dair umut ışığı belirmesi zaten mucizeden başka bir şey olmazdı herhalde…

* 21 Yüz Yıl Türkiye Enstitüsü Orta Doğu Araştırmaları Bölümü Bilimsel Danışmanı

Miray VURMAY

1982 yılında Hatay'da doğmuştur. Lise eğitimini Ankara çankaya Lisesinde tamamlamıştır. 2003 yılında Selçuk üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun olmuştur.  2004 yılında Hacettepe üniversitesi Sos. Bil. Ens. Tarih Bölümünde  Yüksek lisans eğitimine başlayan Vurmay, buradaki eğitimini tamamladıktan sonra 2008 yılında Ankara üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü doktora çalışmalarına başlamıştır. 

 

Makale Ve Röportajlar

Cumhuriyet Strateji'de 192 adet olmak üzere, birçok yerli ve yabancı dergi, gazete, televizyon ve radyoda yayımlanmış makale, yorum, röportaj.

Cumhuriyet Strateji'de 21 adet kitap eleştirisi.

 

Kitaplar

Devrik Bir Cümlenin Sözde öznesi: Ortadoğu, MET-VAK Yayınları, Ankara, 2007,Yazar

Külebi, Ali, Yeni Dünya Stratejileri ve Kilit ülke Türkiye, MET-VAK Yay., Ankara, 2005,Editör

Külebi, Ali, Türkiye'nin Enerji Sorunları ve Nükleer Gereklilik, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2008, Editör

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display