< < İsrail ve Dürziler


İsrail ve Dürziler

Yazan  08 Temmuz 2015

Suriye nüfusunun % 5’ini[1] oluşturduğu tahmin edilen ve yoğun olarak ülkenin güney ve güney batısında yaşayan[2] Dürziler, Suriye’de iç çatışma başladığında, “Esad’ın yanında yer almak ya da almamak” ikilemi arasında kalmıştır. Dürziler arasında Esad’ın yanında yer alınması gerektiğini savunanlar, Suriye’de Hafız Esad’ın iktidarı öncesi merkezi hükümet ile azınlık grupları arasında sürekli çatışmaların yaşandığına,  ülkenin en büyük azınlık grubu Nusayrilere mensup olan Hafız Esad’ın ise, kendisi de bir azınlık grubuna mensup olması nedeniyle ve ülkede herhangi bir dini ideolojinin hâkimiyet sağlamasını önlemek amacıyla azınlıkları koruyan politikalar benimsediğine; oğlu Beşar Esad’ın da babasının çizgisinden giderek laik yönetim anlayışıyla Dürziler için bir güvence teşkil ettiğine dikkat çekmiştir. Dolayısıyla Esad rejiminin kendileri için bir güvence olduğunu düşünen Dürzi gençler Esad için savaşmak adına Suriye ordusuna katılmıştır. Hatta İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde yaşayan Dürzilerin de sınırdan kuzeye geçerek Esad için savaştığı yönünde haberler basında yer almıştır. Diğer taraftan iç çatışmada Esad’ın karşısında yer alınması, en azından Esad rejimine destek verilmemesi gerektiğini savunan Dürziler ise, Esad’ın iç çatışma koşullarında kendilerine koşulsuz destek vereceği yönünde bir açıklama yapmaktan kaçındığını ve aşırı dinci terör örgütlerine karşı kendilerini savunmaya imkân verecek silahları vermediğini belirterek, Esad’a güvenilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür. Bu argümanları ileri sürenler, 2000 yılında Suriye’nin güneyinde Suwayda bölgesinde Sünni Müslümanlar ve Dürziler arasında yaşanan çatışmaların rejim tarafından şiddetle bastırılmasını hatırlatarak Esad’ın aslında Dürzilere karşı hep şüpheci olduğuna işaret etmiştir. Dürziler arasında mevcut görüş ayrılıklarına rağmen, Esad rejimi yanlısı görüşlerin daha baskın olması nedeniyle, Dürziler Esad’a karşı sistematik ayaklanma yönünde bir tercihte bulunmamış ve Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı güney Suriye rejimin kontrolünde kalmayı sürdürmüştür. Bu gerçeğe Esad karşıtı bir perspektiften bakan yorumcular, Dürzilerin yaşadığı bölge rejimin kontrolünde olduğu için, Dürzilerin Esad yanlısı tavır takınmak zorunda kaldıklarını ileri sürmekte; bir bakıma Esad yanlılığının tercih değil zorunluluk olduğuna işaret etmektedir.

İç çatışmanın seyri ve selefi terör örgütlerinin yükselişi Dürzi toplumunda Esad yanlısı olmayı ve olmamayı savunanlar arasındaki ayrımı keskinleştirmiştir. Bu durumu Dürzilerin Esad’a verdiği desteği çekmekte olduğu şeklinde okuyanlar bulunmaktadır. Ancak Dürzilerin içinde bulunduğu koşullar, Esad yanlısı olmak ya da olmamak gibi basit bir denkleme indirgenemeyecek kadar karmaşıktır. Selefi terör örgütlerinin Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı güneye doğru ilerlemeleri, özellikle de IŞİD militanlarının Suwayda’nın doğu sınırı boyunca konuşlanmaları ve IŞİD Suwayda’ya doğru ilerlerken, Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin bir parçası olan Ulusal Savunma Güçleri’nin bölgeden çekilmesi neticesinde Dürziler batıda El-Nusra, doğuda IŞİD arasında sıkışıp kalmıştır. Bu koşullar Dürziler için bir “ölüm-kalım” savaşına gidişi işaret ederken;   Dürzi Şeyh Fahad al-Balous, geçtiğimiz ay içinde, Esad rejim güçlerinin Dürzi gençleri zorla orduya almaya kalkışmaları halinde yanıtlarının sert olacağını, oğullarını ordunun hizmetine göndermeyeceklerini ve Dürzilerin onurunun Esad’ın akıbetinden daha önemli olduğunu açıklamıştır.[3] Bu açıklamanın aksine, Dürzi dini lider Hikmat al-Hijri ise eli silah tutan her Dürzi genci, vatanlarını savunmak adına rejim saflarına katılmaya çağırmıştır.[4] Suriye’de selefi terör örgütlerinin ilerleyişi karşısında Dürzi toplumundan gelen bu farklı sesler, aslında tüm Dürzilerin iç çatışmanın seyrine dair aynı tahminde bulunduğuna işaret etmektedir. Zira gittikçe zayıflayan Esad rejimine destek olunmaması gerektiğini ileri sürenler, selefi terör örgütlerinin bölgelerini ele geçireceğini tahmin etmekte, bu durumda Esad’ın yanında yer aldıkları için kendilerinden intikam alınacağından korkmaktadır. Dolayısıyla aşırı dincilerin hoşgörüsünü kazanma ya da uzlaşma ihtimali yaratma adına Esad’a karşı direnilmiş imajı yaratılmaya çalışılmaktadır. Zira geçen ay El-Nusra militanlarının İdlib’te 20 Dürzi sivili öldürmesi[5] Dürziler arasındaki korkuyu daha da tetiklemiştir. Selefi örgütlerin ilerleyişi karşısında Esad rejimine destek verilmesinde ısrarlı olanlar ise, aksini düşünenler gibi, aşırı dinci grupların bölgeyi ele geçirme ihtimalinin yükseldiğini görmekte ve bu ihtimal gerçekleştiğinde şiddete, zorla inanç değiştirme uygulamalarına –İdlib’de El-Nusra kontrolüne giren Dürziler inanç değiştirmeye zorlanmıştır-[6] ve hatta soykırıma maruz kalacaklarından korkmaktadır. Dolayısıyla aşırı dincilere karşı rejim güçlerinin zayıflamasına izin verilmemesi gerektiğine inanılmaktadır.  

Kısaca Esad yanlısı ya da karşıtı olsunlar tüm Dürziler aynı akıbetten korkmakta ve bu akıbeti önleme adına ise farklı metotlar benimsemektedir.  Dürziler için mevcut tabloda, dost belli değildir –Esad dost mudur?-, ancak düşman bellidir; aşırı dinci terör örgütleri.

Suriye’de Dürziler büyük bir tehlike içinde iken, İsrail basınında Suriye’deki Dürzilerin ayrılıkçı bir eğilim benimsedikleri iddiası ile bağımsız bir Dürzi devleti söylemi geliştirilmekte; İsrail Hükümetine Suriye’nin parçalanmasını stratejik kazanca dönüştürmek için Kürtler ile olduğu gibi Dürziler ile de işbirliği içine girmesi, böylelikle Dürzilerin kendi bağımsız devletlerini oluşturmalarına destek vermesi çağrısında bulunulmaktadır. Bu çağrıları yapanlar Dürzi devletinin oluşumu ile İsrail’in bölgede bir müttefik kazanacağı [7] beklentisi içindedir.  

İsrail basınında bağımsız bir Dürzi devleti kurulmasının gerekliliği anlatıladursun,  İsrail Hükümeti Suriye’deki Dürzilerin durumunu, Başbakan Netanyahu’nun tabiriyle yakından takip etmektedir. Bu ilginin nedeni sadece, basında sıklıkla ifade edildiği gibi, İsrail’e yönelik büyük Dürzi mülteci akımı gerçekleşmesi ihtimalinden kaynaklanan tedirginlik değildir. Elbette yaşadıkları toprakların selefi terör örgütleri tarafından ele geçirilmesi karşısında kaçmaktan başka çareleri kalmayacak olan Dürzilerin komşu İsrail’e kaçma girişiminde bulunması pek muhtemeldir; ancak İsrailli yetkiler ülkelerine Dürzi olsun/ olmasın Suriyeli göçmenleri kabul etmeyeceklerini net olarak açıklamışlardır. İsrail’in Suriye’deki Dürzilere yönelik ilgisi, aslen dış değil iç faktörlerden kaynaklanmaktadır.  Zira İsrail’de ve işgal altındaki Golan Tepeleri’nde, 120.000[8] den fazla Dürzi yaşamaktadır.  İsrail’de yaşayan Dürziler, Suriye’deki akrabalarının selefi terör örgütlerine karşı korunması amacıyla İsrail’den yardım istemişlerdir. Dürziler İsrail’de hükümetin dikkatini çekmek amacıyla sokaklara dökülürken, Dürzi toplumunun liderleri Başbakan Netanyahu ve hükümet üyeleri ile Suriye’deki Dürzilerin durumu hakkında görüşmelerde bulunmuştur.[9] İsrail’deki Dürzilerin Suriye’deki akrabaları için İsrail’den talep ettikleri yardım başlıca üç unsurdan oluşmaktadır. Birincisi; Suriyeli Dürziler için İsrail’de bir güvenli bölge oluşturulması; ikincisi Suriyeli Dürzilere kendilerini savunmaları için silah verilmesi; üçüncüsü İsrail’in İdlib ve Suwayda çevresinde selefi terör örgütlerinin mevzilerine hava saldırılarında bulunması.

Söz konusu talepler karşısında İsrail Hükümeti, İsrail toplumuna entegre olmuş, hatta “Siyonisten daha Siyonist”[10] olarak tanımlanan (Golan Tepeleri’ndeki Dürziler hariç), kamuda ve orduda görev alan, bakan yardımcılıkları ve bakanlık gibi siyasette önemli görevlere gelen Dürzilerin taleplerine karşı sessiz kalmak istemese de; Suriyeli Dürzileri silahlandırmak ya da Dürzileri korumak adına hava saldırıları düzenleyerek Suriye iç çatışmasına doğrudan ve alenen taraf olmak istememektedir. Bu aşamada İsrail, Dürziler için Golan Tepeleri’nin Suriye tarafında bir güvenli bölge oluşturulması talebiyle, ABD, Birleşmiş Milletler ve Kızıl Haç ile irtibata geçmiştir.  İsrail’in Dürziler için Suriye’de güvenli bölge oluşturma girişiminin İsrail’deki Dürzilerin taleplerinin hiçbirine karşılık gelmediği görülmektedir. İsrail’in bu tavrı risklidir. Zira İsrail’deki Dürzilerin, İsrail Hükümeti’nin Suriye’deki Dürzilere yardım etmemesinin yarattığı hayal kırıklığı neticesinde, Hizbullah propagandalarının etkisinde kalması, şiddet içerikli eylemlere başvurması ve nihayetinde İsrail’in özellikle kuzey doğusunda kontrolü kaybetmesi riskleri mevcuttur.  Dürzilerin şiddet içerikli eylemlere başvurabileceği, geçtiğimiz günlerde Suriyeli yaralıları taşıyan İsrail ambulanslarına Dürziler tarafından gerçekleştirilen ve Netanyahu’nun linç olarak adlandırdığı saldırılar neticesinde net olarak anlaşılmıştır.   Dürziler Hizbullah’ın etkisine girebilir mi? Hizbullah’ın ve İran’ın Suwayda’da Dürzi milisleri silahlandırdığı ve eğittiği yönündeki haberler,[11] Dürzilerin Hizbullah ve İran’ın etkisine girebileceğini ve İsrail’in kendi adına kaygısında haklı olabileceğine işaret etmektedir. Bu koşullar altında İsrail, İsrail’deki Dürziler (Golan Tepeleri’nde yaşayanlar hariç) ile arasında oluşmuş “gönül bağının” kırılmamasını sağlamaya çalışmak durumundadır.

Ayrıca İsrail’e karşı yaklaşımları konusunda Dürziler içindeki ayrımın altını çizmek gerekir. Zira İsrail toplumuna entegre olan ve kamuda, orduda ve siyasette yükselen Dürziler, Golan Tepeleri’nde yaşayan Dürziler değildir. Golan Tepeleri’nde yaşayan ve İsrail vatandaşlığını reddeden Dürziler için İsrail işgalcidir, Golan Tepeleri er ya da geç Suriye’ye ait olacaktır ve Golan Tepeleri gibi kendileri de, Suriye’nin liderinin kim olduğundan bağımsız olarak, Suriye’ye aittir. Bir Dürzi’nin ifadesiyle, “Dürzi toplumu Suriye konusunda bölünmüş olabilir ama İsrail konusunda hemfikirdir; İsrail işgalcidir.”[12] Dolayısıyla, İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde yaşayan Dürzilerin İsrail’e karşı nefretine, Suriye’de aşırı dinciler tarafından gerçekleştirilecek olası bir Dürzi katliamı eklenirse, Suriye’deki iç çatışmanın, Suriye’de muhalefete destek verdiklerini resmen Savunma Bakanı’nın sözleriyle açıklayan[13] İsrail’e sıçrama riski bulunmaktadır.

İsrail bölgede bir Dürzi devleti kurulmasını istiyor olabilir mi? Bu sorunun akla gelmesinin nedeni,  sadece İsrail basınının Suriye’deki iç çatışma bahanesiyle Dürzi devleti çığırtkanlığı yapması değildir;  asıl neden İsrail’in kuzey sınırlarını korumak amacıyla Dürzi devleti kurulması projesini geçmişte gündeme getirmiş olmasıdır.[14] İsrail böyle bir proje istiyor olabilir; ancak an azından kısa vadede, Dürzi devleti kurulması projesini hayata geçirmek istemeyecektir. Zira İsrail’in önceliği bölgede bir “Kürdistan” kurulmasıdır; Başbakan Netanyahu alenen bir “Kürdistan” kurulması çağrısında bulunmuştur.[15] İsrail, bölge ülkelerini kısaca parçalanma ve dağılma olarak tanımlayabileceğimiz Balkanizasyon sürecine sokmak adına önceliğini “Kürdistan”ın kurulması çabalarına yöneltmiş iken, bir Dürzi devleti oluşum sürecini gündeme getirmek istemeyecektir. Ayrıca, Dürzilerin devletleşme süreci, sadece Suriye’nin ve de Lübnan’ın ülkesel bütünlüğü açısından değil, bizzat İsrail’in bütünlüğü açısından da tehlikelidir; zira İsrail’deki Dürzi azınlığının, özellikle de Golan Tepeleri’nde yaşayanların, Dürzi devletinin oluşum süreci dışında kalmak isteyeceğini kimse garanti edemez. Neticede İsrail, bölge ülkelerini Balkanizasyon sürecine sokmak isterken, kendisini de bu sürecin içinde bulabilir. Kısaca ava giderken avlanabilir. 

Diğer taraftan İsrail, Dürzi devleti kurma projesi varsa ve bu projeyi hayata geçirmek istese bile, bölgedeki Dürzilerin tamamının desteğini alamayacaktır. Bu kanıya varmamızın muhtelif nedenleri vardır. Birincisi yukarıda da bahsettiğim üzere, Golan Tepeleri’nde yaşayan Dürziler ile Suriye’deki Dürzilerin İsrail’i işgalci “düşman” olarak tanımlamasıdır; bu açıdan Dürziler “düşman” ile işbirliğine girmek istemeyeceklerdir. İkincisi, İsrail’deki Dürziler, İsrail Hükümeti’nden Suriye’deki Dürzilere yardım etmesini talep ederken, Suriye’deki Dürzilerin İsrail’den gelecek yardımı istememesidir.[16] Zira Suriye’deki Dürziler, İsrail’in aşırı dinci terör örgütlerine verdiği desteğe işaret ederken, adeta İsrail’e “gölge etme, başka ihsan istemem” mesajı göndermektedir. Üçüncüsü;  İsrail’in Dürzi devleti oluşturma niyetinin olduğu yönündeki iddia ve söylemlere Dürzi kamuoyundan sert tepki gelmiştir. Dürziler, Arap toplumunun bir parçası olarak bulundukları Suriye ve Lübnan’a bağlılık duyduklarını,  İsrail’in hiçbir projesinin parçası olmayacaklarını, dolayısıyla Dürzi devletinin bir yanılsama olduğunu ileri sürmektedir.[17]  Dürzilerin desteği olmaksızın bir Dürzi devleti kurulamayacağı gibi, kurulsa dahi bazı çevrelerin umut ettiği şekilde İsrail’in doğal müttefiki olmayacaktır.

Suriye’nin geleceği belirsizliğini korurken ve Suriye’deki Dürzi toplumu Suriye’nin parçalanmasına kabul edilemez görürken, Dürzilerin akıbeti başlıca dört faktöre bağlı olarak şekillenecektir.  Bu faktörleri, Dürzilerin büyük çoğunluğunun destek verdiği Esad’ın akıbeti, aşırı dinci terör örgütlerinin akıbeti ve de Dürzilere yaklaşımı, Dürzilerin yaşadıkları toprakları savunma kabiliyeti ile Suriye’deki iç çatışmaya doğrudan ya da dolaylı müdahil olan dış güçlerin Dürzilere ilişkin niyetleri olarak sıralayabiliriz.

 


[1]Bazı kaynaklara göre bu oran %3, bazı kaynaklara göre ise  % 7’dir. http://www.bbc.com/news/world-middle-east-33092902http://www.faqs.org

[2]Majid Rafizadeh,For Syria's minorities, Assad is security,http://www.aljazeera.com/indepth/opinion/2011/09/2011912135213927196.html, 16 Eylül 2011

[3]Druze Sheikh Refuses Regime Recruitment of Suweida’s Youth, http://syrianobserver.com/EN/News/29308/Druze_Sheikh_Refuses_Regime_Recruitment_Suweida_Youth, 8 Haziran 2015, Syria Feature: The Druze Shaikh Irritating the Assad Rejime, http://eaworldview.com, 18 Haziran 2015

[4]SYRIA Direct: News Update 6-10-15,

[5]Syria conflict: Al-Nusra fighters kill Druze villagers,http://www.bbc.com/news/world-middle-east-33092902, 11 Haziran 2015

[7]Aymenn Jawad Al-Tamimi, The Druze Militias of Southern Syria, www.meforum.org, 13 Kasım 2013, Ariel Ben Solomon, Analysis: Druse state in Syria Could be Israeli ally, The Jerusalem Post, 29 Ekim 2013, Gary C. Gambill,  Partitioning Syria, Foreign Policy Research Institute, Ekim 2013, Alexander Bligh, Israel must help the Druze in Syria create an independent state,http://www.i24news.tv/en/opinion/74428-150610-israel-must-help-the-druze-in-syria-create-an-independent-state, 10 Haziran 2015

[9]Druze in Golan Heights and Israel Divided over how to save families from Syria Massacre, www.telegraph.co.uk, 16 Haziran 2015

[10]Druze Protests Spark Syria War Spillover, www.middleeasteye.net, 25 Haziran 2015

[11]What Choices Do the Syrian Druze Have Left?, http://lb.boell.org, 1 Temmuz 2015

[12]Druze struggle amid growing Syria violence, www.aljazeera.com, 6 Haziran 2013

[13]Israel acknowledges it is helping Syrian rebel fighters, www.timesofisrael.com, 29 Haziran 2015

[14]Syria’s Druze reject autonomous statelet despite growing ISIS threats, http://english.al-akhbar.com, 23 Ocak 2013

[15]Israel’s prime minister backs Kurdish independence, www.theguardian.com, 29 Haziran 2014

[16]Druze Residents in ısrael Denounce Its Syria Policy, www.aljazeera.com, 28 Haziran 2015

[17]Syria’s Druze:Waging Peace in Times of War, www.middleeasteye.net, 14 Haziran 2015, Syria’s Druze reject autonomous statelet despite growing ISIS threats, http://english.al-akhbar.com, 23 Ocak 2013

 

Doç. Dr. Dilek Yiğit

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display