III. KARADENİZ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU “KARADENİZ YARARLANICILARI” - 04–06 AĞUSTOS 2010


III. KARADENİZ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU “KARADENİZ YARARLANICILARI” - 04–06 AĞUSTOS 2010

Yazan  11 Ağustos 2010
Giresun Üniversitesi Karadeniz Stratejik Araştırma ve Uygulama Merkezi (Karasam)’nin düzenlediği III. Uluslararası Karadeniz Sempozyumu “Karadeniz Yararlanıcıları” 4–6 Ağustos 2010 tarihleri arasında yapıldı.

Türkiye, Rusya, ABD, Azerbaycan, Gürcistan, Ukrayna ve Romanya’dan katılımcıların yer aldığı sempozyuma Üniversitenin personelinin yanı sıra öğrenci ve halkın da yoğun ilgisi vardı. İlki 2008 yılında yalnızca Rusların katıldığı “I. Türk-Rus Ortak Karadeniz Sempozyumu” olarak başlayan, ikincisi 2009 yılında kıyıdaş ülkelerle II. Karadeniz Uluslar arası Sempozyumu “Karadeniz Komşuluğu” ve nihayet bu yıl III. Karadeniz Uluslar arası Sempozyumu “Karadeniz Yararlanıcıları” adı altında düzenlendi. Giresun Üniversitesi Karadeniz sahilinin en güzel şehirlerinden birinde kurulmuş ve stratejik bir tercih yaparak, özellikle sosyal bilimler dalında çalışmayı tercih etmiş. Bu tercihini de 3 yıldır Karadeniz ile ilgili düzenlediği sempozyumlarla en güzel şekilde ifade etmektedir. Strateji son derece önemli bir kavramdır. Önemli olan bu kavramın içini doldurmaktır. Giresun Üniversitesi Karadeniz’in, stratejik önemini idrak etmiştir. Karadeniz istisnasız ve reddedilmeyecek bir şekilde enerji havzasını oluşturan ve enerji için transit olan çok önemli bir denizdir. Karadeniz’e hâkim olma politikaları çerçevesinde Karadeniz’e kıyısı olmayan devletleri de bu yarışın içinde görüyoruz. Aynı amaçla 1990’lı yıllardan itibaren bir kısım örgüt ve organizasyonlarda ortaya çıkmıştır. Sovyetler Birliği döneminde sakin bir denizken bugün Karadeniz AB dahası ABD gölü haline getirilmeye çalışılıyor. ABD’nin Karadeniz’de olmak için ilk teşebbüsü 2003 yılında ikinci Körfez Savaşı sırasında Trabzon’da üs istemesi olmuştur. İkinci teşebbüsü Akdeniz’de başlattığı Aktif Çaba operasyonu benzerini Karadeniz’de de yine NATO aracılığıyla gerçekleştirme isteğidir. Üçüncü teşebbüs ise 2008’de Gürcistan’da meydana gelen olaylardan sonra, Gürcistan’a yapılmakta olan “insani yardım” çerçevesinde 70 tonluk iki tane hastane gemisini gönderme isteğinde görüyoruz. ABD iki gemiyi buraya göndererek Montrö’yü zorlamıştır. Karadeniz’de kendi istekleriyle yetinmeyen ABD, Yunanistan’dan da Trabzon’da konsolosluk açmasını istemiştir. ABD’nin üs isteği gibi bu istek de reddedilmiştir. 2005’de Trabzon’a gelen AB Türkiye Delegasyon’u Başkanı Büyükelçi Hansjörg Kretschmur burada düzenlediği basın toplantısında “Türkiye’nin siyasi açıdan liberal demokrasiyi benimsemesi gerektiğini belirterek insan hakları temel özgürlükler, din ve vicdan özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve azınlıkların durumu açısından AB üyesi ülkelerin hepsinde aynı şartların hayata geçirilmesinin önemini vurguladı.” Sümela’da ibadet yapılabilmesine ilişkin bir soruya, “AB Komisyonu adına belirtebileceğim resmi bir görüş yok. Bana göre Sümela’da ibadet edilmelidir” dedi. 2010 yılına geldiğimizde Batı’nın “tek taraflı özgürlükçü” düşüncesi Türkiye’de bir kere daha uygulanıyor. Ne tesadüftür ki Fatih tarafından 15 Ağustos 1461’de ortadan kaldırılan Trabzon Rum İmparatorluğu’nun ortadan kaldırılış yıldönümünde Sümela 15 Ağustos’ta ibadete açılıyor. Ayrıca ABD- NATO aracılığıyla eski Doğu Bloku ülkelerini de içine alan bir genişlemeyi hedef almış durumda. Tabii ki hiçbir yere – ama terörün Karadeniz’e sokulmasına izin verilmemelidir. “Terörü önleme” bahanesiyle Karadeniz’e giren ABD’yi buradan çıkarmak mümkün olmayacaktır. Karadeniz, Ortadoğu gibi Türkiye’nin ve dünyanın gündemine giriyor. Doğu Akdeniz gibi küresel enerji projeleri açısından stratejik önemi artıyor. ABD ile Rusya arasındaki Kafkaslar mücadelesi, Hazar enerji kaynakları Karadeniz’i dünya siyasetinde çok kritik bir noktaya götürüyor. Gelecekte son derece önem kazanacak Karadeniz için şimdiden bu denizde barış, istikrar ve işbirliği nasıl sağlanabilir sorularına cevap arayan Karasam çok büyük bir atılım başlatmıştır. Giresun Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, rektör vekili Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu, Fen-Edebiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Aygün Attar ve Karasam Merkez Müdürü Yrd. Doç. Dr. Yalçın Sarıkaya başta olmak üzere bu hareketi başlatıp devam ettirenler stratejik derinliği olan bu konuda son derece önemli bir adım atmışlardır. Giresun Üniversitesi’nin düzenlediği “Karadeniz Sempozyumları” ilmi değerinin yanı sıra Karadeniz’in çok şirin şehirlerinden biri olan Giresun’un da tanıtımına büyük katkı sağlamaktadır.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...