Rusya’dan Beklenen Suriye Hamleleri

Yazan  27 Haziran 2013

Rusya’nın Suriye konusunda takip etmiş olduğu tavizsiz politika ile Suriye’de kendi kontrolü dışında bir müdahale ve değişime izin vermemesi sürecin başından bu yana Rusya’nın küresel aktörlük konumunu ne derece güçlendirdiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.  Rusya ve ABD Suriye Krizi sürecinde pek çok sorun yaşamalarının yanı sıra artan diplomasi trafiği de taraflar arsında yakınlaşma işaretleri olarak yorumlanmıştır. Nitekim Barack Obama’nın ABD-Rusya ilişkilerinde yenilenmepolitikasının ne derece gerçekleştirilebildiği ya da Rusya’nın bu politikaya ne derece sıcak baktığı ortadadır. Bu açıdan Suriye Krizi süreci iki ülkenin ilişkilerindeki etkisi büyük bir yoğunluğa sahiptir. Bu dönemde iki ülke arasında Magnitsky Kararından, et ihracatının durdurulmasına, Moskova’nın Rusya’nın yabancıların finanse ettiği STK’ları kapatmasına,“Schneerson'ın kütüphanesi”  sorununa kadar pek çok sorun gündeme gelmiştir. Nitekim Suriye Krizi kapsamında ABD’nin Suriyeli muhaliflere silah satışlarının gündeme geldiği bir dönemde bu sefer de Rusya ve ABD arasında insan ticareti gerilimi ortaya çıkmıştır. ABD’nin insan ticareti konusunda ABD standartlarına uymayan ülkelere yönelik yaptırımlar uygulayabileceğini açıklaması ve Rusya’nın da bu gruba dahil olması sonrasındakonu ile ilgili olarak Pravda gazetesinde yer alan bir makale de ise bu durum şiddetle eleştirilerek, Rusya'nın da düşmanca tutumlar karşısında gerekli önlemleri alacağı belirtilmiştir.[1]Nitekim bugün gelinen süreçte Rusya’nın Suriye politikası değişmemekle birlikte ABD ile anlaşmazlıklarda devam etmektedir. Bu noktada son dönemde Rusya’nın Suriye Politikasında öne çıkan konulara göz atmak yararlı olacaktır.

Gerçekleştirilemeyen  Kavuşma:  Cenevre-2

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin artan diplomasi trafiği tarafları 2013 yılının başından itibaren neredeyse her ay bir araya gelmelerini sağlamıştır. Nitekim 7 Mayıs’ta Moskova’da bir araya gelen Lavrov ve Kerry, Rusya ve ABD'nin Suriye konusunda uluslararası bir konferans düzenleyeceğini açıklamışlarsa da Cenevre-2 büyük bir sekteye uğramıştır. Ardından Haziran ayı başlarında  Cenevre-2 konferansına katılacak tarafların ve delegelerin belirlenmesinde sorun yaşanmakta olduğu açıklanmış olmakla birlikte Moskova, Tahran’ın konferansa katılmasından yana iken Washington buna karşı çıktığı bilinmektedir. Bu olumsuz havaya karşın Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadiy Gatilov Cenevre toplantısı ile ilgili olarak katılan tarafların genellikle yapıcı bir tutum içerisinde olduklarını belirtirken barış konferansının ise en az bir ay ertelenebileceğini ifade ederken BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi El-Ahdarİbrahimi de Suriye taraflarının hazır olmadığını bu nedenle de konferansın gerçekleşmesi için daha yapacak çok iş olduğunu dile getirmiştir.[2]

Fakat Haziran 2013 ortalarında ABD’nin muhaliflere silah göndermesine kararı üzerine Rusya sert tepki göstererek Cenevre 2 için rest çekmiştir.Öte yandan Beyaz Saray’ın Esad rejimin Suriye Halkı’na karşı kimyasal silah kullandığına ilişkin iddiaları ile ilgili olarak Millet Meclisi Uluslararası İlişkiler Komite Başkanı Aleksey Puşkov,“Esad tarafından kimyasal silah kullanıldığına dair veriler daha önce Saddam Hüseyin’in kitlesel imha silahı hakkındaki yalan gibi düzmecedir”  açıklaması ile Moskova, ABD’nin ikinci bir Irak’a yaratmasına izin vermeyeceklerinin sinyalini vermişti[3]Diğer yandan ABD’nin Suriyeli muhaliflere silah satışı konusunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in açık bir şekilde Irak ve Libya’da artan sorunların henüz çözülmediğine vurgu yapması da dikkat çekicidir.[4]Buna ilave olarakKatar'ın başkenti Doha'da toplanan ‘Suriye'nin Dostları Çekirdek Grubu', Esad rejimine karşı savaşan asilere silah sevkiyatıyla insanî yardımları acilen artırma kararı ise Cenevre-2’nin gerçeklemesinde mucizeye mi ihtiyaç var sorusunu akıllara getirmektedir.

            Akdenizli Rusya

Soğuk Savaş Dönemi’nde büyük bir stratejik güç mücadelesi alanı olan Akdeniz bugünde önemini korumaktadır. Sovyetlerin halefi Rusya Suriye’deki değişimin kontrolü dışında gerçekleşmesini engellemeye çalışırken ayrıca Akdeniz’de açılan kapısı Tartus’u kaybetmek istememektedir. Putin’in de belirttiği gibi Rus Donanmasının Akdeniz’de bulunması Rus Devleti çıkarları ve ulusal güvenliği yakından ilgilidir. Bu nedenle de bölgede Rus savaş gemilerinin daimi üslerde konuşlanması birincil derecede önemli olarak addedilmektedir. Nitekim Rus varlığının bölgede daimi olarak bulundurulma isteğinin en önemli nedeni ise Suriye’ye ABD tarafından yapılabilecek ani bir müdahale ihtimaline karşı Rus kuvvetlerinin bölgede hazır bulundurulmak istenmesidir.[5]Öte yandan Nisan 2013’te Haaretz gazetesinin Lübnan’daki Şii Hizbullah grubuna yakınlığıyla tanınan Al-Manar televizyon kanalının öne sürdüğü İsrail'in Akdeniz'de Rus gemilerini casus kameralar ile izlediği iddialarına yer vermesi de bu açıdan önemlidir.  Haberde Rusya’nın Suriye’deki üssünün bulunduğu Tarsus limanının karşısındaki ıssız bir adada kamera, 6 adet büyük batarya ve kablolar bulunduğu ve bunların kamufle edilerek adaya yerleştirildiğine yer verilmiştir.[6]

Rusya’nın Akdeniz’deki askeri ve istihbaratı faaliyetlerinin arttırmasına karşı olarak İsrail’in bu hamlesi Moskova’nın Akdeniz’de varlığını devam ettirme arzunun perçinlenmesinde etkili olduğu aşikârdır.Bu nedenle de Suriye Krizinin devam ettiği süreçte Rusya bölgede çeşitli girişimlerde bulunmaktadır. Bu açıdan 2012’den bu yana Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne karşı Moskova’nın ılımlı tutumu ve mali yardımlar bunun göstergesidir. Bu eksende Rusya’nın GKRK’de üsse sahip oluşu Akdeniz’e ve dolayısı ile de Orta Doğu’ya daha hızlı müdahalesini sağlayacak büyük bir avantajdır.  Nitekim AB’nin GKRK 10 milyar avroluk kurtarma paketini onaylaması ile Rus oligarklarının aldığı ağır darbeye karşın, Rusya GKRK konusunda bölgesel ve milli çıkarları dahilinde hareket etmiş ve GKRK’ni en zayıf noktasından yakalayarak ülkedeki ekonomik krizden yararlanmıştır.Bu noktada Moskova’nın Haziran 2013 sonlarına doğru bu hedefine iyice yaklaştığı görülmektedir. Rum Fileleftheros Gazetesi’nde yer alan haberde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile GKRK Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’inSt.Petersburg Ekonomik Forumu'nda, Rus savaş uçaklarının Baf'taki Andreas Papandreu Hava Üssü”nü kullanmalarına ilişkin anlaşmaya vardıklarıhaberine yer verilmiştir. Anlaşma ile ilgili olarak Rusya'nın hava üssü kiralama izni karşılığında Güney Kıbrıs'ın kredi borçlarını yeniden yapılandıracağı iddialarını yanı sıra Savunma Bakanı Fotis Fotiu ise Rusya’ya bölgede daimi üs verilmesi ile ilgili olarak görüşülmediğini açıklamıştır. Bu bağlamda Temmuz ayı içerisinde Rum lider Nikos Anastasiadis’in Moskova’ya yapacağı ziyaret sırasında anlaşmanın imzalanması beklenmektedir.[7]Bu açıdan Rusya gelinen süreçte istediğini elde etmeye çok yakın olduğu gözükmektedir. Rusya’nın GKRK’nde üsse sahip olması Akdeniz’de Rus varlığının gücünü daha da sağlamlaştıracak ve Rusya’nın bölgede gerçekleşen olaylara hızla müdahil olmasına imkan verecektir.

Sonuç olarak Rusya Suriye Krizinde her geçen gün uluslararası alandaki gücünü daha da arttırarak yoluna devam etmektedir. Moskova’nın sürekli olarak Atlantik ötesine Irak ve Libya hatırlatmaları aynı hataların gerçekleşmesine izin vermeyeceğinin açık göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan Rusya’nın pragmatik dış politik yaklaşımı konjonktürün iyi değerlendirilmesi ile Rusya’nın Akdeniz’deki gücünü arttırırken aynı zamanda  “Güçlü Rusya” söyleminin de uluslararası alanda yerleşmesine yardımcı olmaktadır.

 


[1]What a joke: USA tosanctionRussiaforhumantrafficking, http://english.pravda.ru/russia/politics/20-06-2013/124891-usa_russia_human_trafficking-0/,20.06.2013

[3]White House: Syriacrosses 'redline' withuse of chemicalweapons on itspeople, http://www.cnn.com/2013/06/13/politics/syria-us-chemical-weapons, : ABD’nin Esad’ın kimyasal silah kullandığı yönündeki verileri yalan ve düzmece, http://turkish.ruvr.ru/2013_06_14/Pushkov-ABDnin-Esadin-kimyasal-silah-kullandigi-yonundeki-verileri-yalan-ve-duzmece/

[6]Report: Israel'sSyriaspycamerastracked Russian navy, http://www.haaretz.com/news/diplomacy-defense/report-israel-s-syria-spy-cameras-tracked-russian-navy-1.512798

[7]Kasoulides: "The Russian fleet - a welcomeguest in Cyprus",http://cyplive.com/eng/news/kasulidis-rossiyskiy-flot-zhelannyy-gost-na-kipre.html, CyprusstudiesopportunitytoallowRussiatostationaircraft at PaphosAirbase, http://www.itar-tass.com/en/c154/782290.html, "Kıbrıs'tan Rusya'ya üs izni", http://www.turkrus.com/61439-kibristan-rusyaya-us-izni--xh.aspx

Dr. Merve Suna Özel Özcan

 
 
E mail:                                   mervesuna@yahoo.com
 
Eğitim Durumu
 
2010 -                                      Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
 Siyaset ve Sosyal Bilimler (Yüksek Lisans)
 
2008 - 2011                            Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Tarih (Çift Anadal programı)
 
Bölüm Bitirme Tezi: Soğuk Savaş Döneminde Türkiye-ABD İlişkileri Kırılma Dönemleri (1960-1965)
 
2006 - 2010                            Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Uluslararası İlişkiler (Lisans)
 
 
2002-2006                              Fethiye Yabacı Dil Ağırlıklı Lise
 
 
 
Yabancı Diller                                 İngilizce                                            
Rusça (Başlangıç)
Osmanlıca (Orta )
 
 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display