Hukuk Devleti tehdit altındadır

Yazan  04 Ağustos 2009
Siyasi iktidar, yargı, asker, üniversite ve dini vb kurumları parti kurumlarına dönüştürme faaliyetine fütursuzca devam etmektedir.

Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı resmen ayak altına alınmıştır. Bağımsız ve tarafsız olması gereken kurumların başındaki insanların neredeyse tamamı dinleme ve izleme baskısı altındadır. İktidar, kendisini kayıtsız şartsız onaylamayanları potansiyel suçlu olarak görmektedir. Adalet Bakanlığının "Tele Kulak Bakanlığı"na dönüştüğü ciddi ciddi iddia edilmektedir. Hükümlü terörist başının görüş ve önerilerine dahi itibar edenler devlet kurumlarının başındaki insanların söylediklerine itibar etmez haldedir.

Türkiye'de iktidar yandaşı bir gazete "Yargı Yola Geldi" başlığını atabilmiştir. Yüksek yargının "yargıyı yargıya bırakın!" söylemleri üzerine yandaş kalemler "Yargıyı Yargıya Bırakalım da" başlıklı yazılar yazarak, neden yargının yargıya bırakılmaması gerektiğini kanıtlayan yazılar yazıyorlar. İsnat ve itham altına alınan insanları mahkemelerden önce medya yargılıyor. Yandaş medya hukukla ve anayasal kurumları temsil eden kişilerle resmen dalga geçmektedir. Yargı mensuplarını izlemek, gözlemek, resimlemek ve kaydetmek faaliyetleri alabildiğine sürmektedir.

İktidara dokunan gidiyor!

Birkaç somut olgu, durumun vahametini göstermesi bakımından yeterlidir. Geçenlerde nam-ı diğer Ümraniye davasının hâkimlerinden birisi "kurumsal olarak da ciddi baskı altındayım" diyerek davadan çekiliyor. Başbakan Erdoğan'ı şehitlere "kelle", terörist başına ise 'Sayın' dediği için 3 kuruşluk tazminata mahkûm eden hâkim hakkında "görevi ihmal"den dava açılmıştır. Davayı açan avukat ise tutuklanmıştır.

Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında verdiği kararlarla gündeme gelen Hâkim izinde iken, görevli olduğu Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesine Adalet Bakanlığı'ndan gelen üç müfettiş tarafından baskın düzenlenmiştir. Hâkim daha önce yasa dışı yollarla dinlendiği kaygısıyla odasına Jammer cihazı koydurduğu basına yansımıştı. Söz konusu Hâkim, "Hakkımda delil oluşturmak için tehdit ve baskıyla ifade alınıyor... Buraya tarafsız müfettişler gönderilsin" diyor.

HSYK ile Adalet Bakanlığı arasında bir aya yakın süren ve ardından karşılıklı suçlamalarla devam eden kriz de herkesin malumudur. Türkiye'deki iktidar ateş gibi dokunanı yakıyor.

Yargıçlar kendilerini savunmaya zorlanıyor

Olan biten her şey iktidarın hukuk devleti diye bir kavramı tanımadığını göstermektedir. İktidar, resmen devletin gücünü hukuka karşı kullanmaktadır. Kendi aleyhine verilen her karara ve onu veren hâkimlere karşı iktidar mensupları önce yandaş medyaları vasıtasıyla itibarsızlaştırma operasyonu düzenlemekte ardından da gerekeni yapmaktadır. Bu yüzden ülkede yargı dahil her kurum alabildiğine seviyesiz saldırılara muhatap olmaktadır. Bugün ülkede siyasi iktidara karşı bağımsız ve tarafsız olması gereken kurumlar görevlerini yapmaktan daha çok kendilerini savunmak zorunda kalmaktadır.

Elbette yanlış kararlar ya da yanlı davranan yargı mensupları da olabilir ve esasen olmaması da düşünülemez. Ancak bunu düzeltecek olan da yine yargıdır. Kurumlar, baskı altına alarak sözde meşruiyet tesis edici sonuçlar üretmek, demokratik iktidarlara özgü bir yol değildir. Unutmamak gerekir ki yargının kendisini güvencede hissetmediği bir yerde gerçek anlamda ne demokrasiden ne de hukuk devletinden bahsedilebilir. Hukuka ve hukuk kurumlarına güven duymak, devlete güven duymak anlamına gelir. Hukuk devleti yıkılırsa bunun altında herkesten önce kalacak olan iktidardır.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display