ABD Gerçekten Türkiye’nin Müttefiki mi?

Yazan  05 Aralık 2012

1952 yılında başlayan Türkiye'nin NATO üyeliği ile birlikte resmi olarak ABD ile Türkiye'nin müttefikliğinin başladığı kabul edilmektedir. Bu güne kadar yollar pek çok kez yolları ayrılan ve bu sene 60'ıncı yılı dolan Türkiye ve ABD müttefikliği son olarak Suriye meselesinde birbirine yakın politikalar izlemesine rağmen İran konusu da bir o kadar kırılmaların yaşandığı bir meseledir.

 

2008 yılında Afganistan'dan ve Irak'tan ABD askerlerini çekme vaadi ile seçilen Başkan Obama, İsrail lobisinin de etkisi ile İran'a karşı olan yaptırımları ve ekonomik ambargoları arttırma kararı almıştır. Böylelikle ABD, İran'ın enerji sektörünü hedef alan yaptırım kararları alma yoluna gitmiştir. Washington'a göre İran devleti petrol ve doğal gaz gelirlerini üç amaç doğrultusunda kullanmaktadır: Şii İslam rejimini yaymak için güçlü bir ordu kurmak, nükleer silah yapımı için kullanmak ve Hamas ve Hizbullah gibi terör örgütlerine para sağlamak. Bu bağlamda geçtiğimiz yıl, İran'a yapılması planlanan ABD-İsrail askeri operasyonunun söylentileri esnasında ABD çok daha ciddi yaptırım kararları aldığını dünyaya açıklamıştır. Alınan karara göre yabancı Merkez Bankaları, eğer 30 Haziran 2012 tarihine kadar İran ile olan mali ilişkilerini kesmez ya da gözle görülür şekilde azaltmazsa, ABD'de bundan böyle hesap sahibi olamayacaklardı. Hemen ardından ise diğer bir "müttefik" AB, 1 Temmuz 2012 tarihine kadar mevcut kontratlara izin vermekle birlikte İran'ın petrol ve petrokimya ürünlerine toplu ambargo uygulaması kararı almıştır. Daha sonra ise hem ABD hem AB, bazı batılı ülkelere 6 ay süre ile Türkiye'nin içinde bulunmadığı bir muafiyet listesi açıklamışlardır. Ardından ise petrol ithalatının %50'sini ve doğal gaz ithalatının yaklaşık %20'sini İran'dan sağlayan Türkiye, ABD Ankara Büyükelçisi tarafından 29 Mart 2012 tarihinde İran'dan petrol alımını azaltması gerektiği konusunda uyarılmıştır. Bunun üzerine de TÜPRAŞ, İran'dan aldığı petrolü %20 oranında azaltma kararı aldığını borsaya bildirmiştir.

 

Türkiye'nin İran ile ilgili petrol konusunda ABD tarafından uyarılmasının ardından gözler şimdi Türkiye ile İran arasındaki doğal gaz ticaretine dönmüş durumdadır. Çünkü Türkiye, İran'dan büyük miktarda gaz almaya devam etmekte ama İran'ın içinde bulunduğu finansal kısıtlamalar nedeniyle kendi bulduğu yöntemlerle ödemeler yapmaya devam etmektedir. Başbakan Yardımcısı Babacan'ın geçen hafta meclisteki komisyonda yaptığı açıklama ile Türkiye'nin İran'dan aldığı doğal gaz ödemesini nasıl yaptığı ortaya çıkmıştır. Babacan'ın açıklamasına göre Türkiye, İran'ın Türkiye içerisinde bir bankada bulunan hesabına TL olarak ödeme yapmakta, İran da TL ile Türkiye içinde altın alarak ülkesine götürmektedir. Babacan sorulan soru üzerine kendilerinin ödemeyi yaptıklarını ve İran'ın altın aldığını bildiklerini ama İran'ın altını nasıl ülkesine taşıdığını bilmediğini belirtmiştir. Böylece son bir yıl içerisinde İran'a gerçekleştirilen altın ihracatındaki aşırı artışının (2011 54 milyon dolar – 2012 Ocak Haziran 4.394 milyon dolar) nedeni bulunmuştur.

 

Başbakan Yardımcısı Babacan'ın açıklamasının hemen ardından ise ABD'de hem Senato'dan hem de basından hızla yorumlar gelmeye başlamıştır. Son olarak da 4 Aralık günü ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, ABD'nin İran yaptırımlarının kapsamı konusunda Türkiye ile de görüşmelere devam ettiklerini ve yaptırıma tabi olacak işlemler hakkında her türlü delili takip ettiklerini belirtmiştir. Bu durum karşısında ise Enerji Bakanı Yıldız "ABD'nin doğalgaz ile ilgili yaptırımlar uygulamaya başlaması halinde bu yaptırımın sadece İran'a değil, Türkiye'ye de uygulanmış olacağını" belirtmiştir. Oysaki ABD Senatosu İran'ın doğalgaz karşılığında altın almasını önlemek için İran'ın enerji ve taşımacılık sektörlerini hedef alan bir tasarıyı çoktan kabul etmiş durumdadır. Fakat tasarı henüz yasalaşmamıştır.

 

Görüldüğü üzere ABD, Türkiye'nin İran'a karşı olan doğal gaz bağımlılığını Türkiye ile olan "müttefiklik" ilişkilerinde artık imtiyazlı bir durum olarak düşünmemektedir. Özellikle Türkiye'nin bu kış için mevcut kontratlarla dahi gaz ihtiyacını tam olarak karşılayamama senaryosuna hazırlandığı düşünülecek olursa, İran'dan gazın kesintiye uğramasının Ankara'nın tahammül edemeyeceği bir durum olacağı aşikârdır. Bu durum da Suriye konusunda Türkiye'ye tam destek sağlayan ve müttefikinin güvenliği için topraklarına Patriotlar yerleştirmesine destek veren ABD, İran konusunda Türkiye'yi neden bu kadar zorlamaktadır? Ankara kadar, Washington yönetimi de Türkiye'nin enerji sıkıntısı ihtimali ile karşı karşıya olduğunu bilmektedir. En azından Beyaz Saray, son olarak BOTAŞ'ın elinde bu sene yeterli gazı olmamasından dolayı Türkiye'de ki Ford tesislerine gaz veremeyeceğini bildirdiğinden haberdar olduğu düşünülebilir. Sonuç olarak ABD ile Türkiye arasındaki müttefiklik sınavı Suriye ile değil, İran ile sınanmaktadır.

Dr. Tuğçe Varol

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display