Siyasette Anlayış Farklılıkları ve Tutarsızlık

Yazan  26 Mayıs 2007
Zaman zaman siyasetçilerin seçimlere, adaylara ve partilere ilişkin değerlendirmelerini dinliyoruz, okuyoruz

ve bir bölümü için "Bu, hala Türkiye'deki gelişmelerin farkında değil, bir yandan da acayip bir şekilde iki yüzlülük yapıyor, çifte standart uyguluyor bu özellikleriyle de Türk toplumunu temsile ve yönetmeye talip oluyor!" diye ülkemiz ve toplumumuz adına dehşete düşüyoruz. Elbette Türkiye'deki gelişmelerin farkında olmamak suç değil, zeka ve idrake ilişkin bir tür hastalıktır. Allah korusun bu hastalıkla malul olanlara ancak şifa dilenir ve hoşgörü gösterilir. Ancak hem bu durumda olan, hem de hinlik ve cinlik hevesiyle kendi yaptıklarını görmezden gelip benzeri durumda olanları suçlamak en hafif değerlendirmeyle "çifte standart" uygulamaktır, kendini akıllı, âlemi aptal yerine koymaktır. Ya da kendisiyle hesaplaşamayacak kadar siyaset sarhoşu olmaktır. Hani meşhur hikâyede olduğu gibi: Gece geç vakte kadar arkadaşlarıyla meyhanede içip ayakta duramayacak hale gelen sarhoş, arkadaşlarının yardımıyla bir hamalın sırtındaki küfeye konulur, evine doğru yola çıkarılır. Yolda, ayakta zor duran ve elektrik direğine yaslanmış bir başka sarhoşu görünce küfeden sarkar, bağırır, "Bu kadar içecek ne vardı be kardeşim, âleme rezil oluyorsun!".

Hele bu türlü görüş ve eleştirileri ileri sürenler, geçmişte birden fazla siyasi partinin kapısının ipini çekmiş, bir dönem önce, kendi fikrine ve yandaşlarına yapılan hakaret ve saldırı yapanlarla koalisyona atlamış bir partinin yönetiminde yer almış ise durum iyice karışır ve bazı alanlarda söz söyleme hakkını yitirirler.

Mesela, seçim ittifakları konusunda, "Toplama iktidarla olmaz. İdeolojik değeri olmayan bir girişim. Buna iç koalisyon diyoruz. Protokole bağlanmış koalisyonlardan daha tehlikelidir." diyemezler, dememelidirler.

Bir yandan "ideolojik yapı"dan söz edip öte yandan "Diyarbakır adayımız Kürt'tür, anası da Türkçe bilmemektedir." dememelidirler. O zaman, "Vatan bir, millet bir, dil bir, bayrak bir" sözüne, "Dilde, fikirde, işte birlik ilkesine inanıyor musunuz?" diye sorarlar. Daha da kötüsü, "Sizin mensubu olduğunuz bir ideoloji var mı?" derler.

Bir eski dostun, yeni tabirle "eski bir yol arkadaşının" başka bir partiden aday olabileceği haberleri ortaya atıldığında "Bu sağdan sola, soldan gidişleri tutarsızlık olarak değerlendiriyorum… Türkiye'nin geleceği için tutarlı siyasi kadrolara ihtiyacımız var. Biz bu konularda uzman ve tutarlı kişilerle yola devam edeceğiz." dememelidirler. Aksi takdirde birileri çıkar, sorar, "Siz hiç parti değiştirdiniz mi? Partinizin üst yönetiminde parti değiştirmemiş kaç kişi var? Aday adaylarınızın arasında sol çizgiye mensup kaç kişi kabul gördü?".

Bütün bunlara cevap veremeyen, kendisi de bu çarpıklığın bir parçası olan ve hala benzeri iddiaları tekrarlayanlar için edilmiş, onları tanımlayan ünlü bir söz de var: "Dönmeler dönmezler".

Dursun DAĞAŞAN

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Yönetim Kurulu Üyesi

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...