Söğüt toplantısı ve yeni bir çıkış!

Yazan  22 Haziran 2009
Ankara’nın havası her zaman ağırdır. Son günlerde belgeler üzerinden yapılan tartışmalar ise Başkentin havasını “kurşun gibi” ağırlaştırmıştı.

Böyle bir zamanda Türk Ocakları'nın "Milli Devlet ve Geleceği" adlı çalıştay için Bilecik'in Söğüt ilçesine gitmek süfli Ankara gündeminden kurtulmak için fırsat oluşturdu. Bozüyük sonrası kahverengine boyanmış kır tepeleri ve yorgun yamaçları döne döne Söğüt'e doğru yola çıktık. Bölgeye hâkim konumda olan Söğüt ilçesine yaklaştığımızda çevre giderek renk değiştirmişti. Yer yer yükselen hırçın tepelerin ardından yeşil bir örtü ile Söğüt bizi karşıladı. Ağaçlıkların arasından bir süre araçla süzüldükten sonra kent merkezinden geçip Ertuğrul Gazi'nin türbesinin olduğu alana geldik. Etrafı keçelerle çevrilmiş dikdörtgen bir çadırın önünde konakladık. Şirin ilçenin kaymakamı, belediye başkanı, Bilecik Üniversitesi rektörü ve bizden önce oraya gelmiş olan diğer katılımcılarla birlikte Osmanlı'nın kurucu atalarının kabirlerinin bulunduğu türbeyi gezdik.

Türbenin penceresinin demir kepenklerinde onlarca kurşun izleri vardı. Bu izlerin sırrıyla ilgili de tek satırlık bir yazı plakasının üzerinde şunlar yazılıydı: "Pencere kepenklerindeki bu delikler 1921'de Söğüt'ü işgal eden Yunanlıların mezarlara sıktıkları kurşunların izleridir". Türbede iki parçalı mezar taşlarının da işgal sırasında Yunan askerlerinin eserleri olduğu, müzeyi gezdiren rehber tarafından ifade edildi. Necip Fazıl, İstanbul'un surlarındaki delikler için "tarihin gözleri var, surlarda delik delik" demişti. Söğüt'te "tarihin gözleri" türbenin içine taşınmıştı.

Sonuçta Söğüt, bir cihan devletinin temellerinin atıldığı yerdi. Tarih ile Türk milletinin Anadolu topraklarının kimliği için sözleşme yaptığı mütevazı bir mekândı. Söğüt'ün yemyeşil doğası tarih yapan insanları bağrına almış sessiz, sedasız öylesine uyuyordu. Viyana önlerine, Cezayir'e, Mısır'a uzanan hikâyenin başladığı bu yerin yetkilileri de sorumlulukların farkındaydı. Doğrusu Türkler, yeri geldiğinde geçmişine sığınan ancak geçmişine karşı sorumlulukları söz konusu olduğunda hiç de cömert olmayan bir millettir. Biraz da bu yüzden olacak bütün eksikliklerine karşın Söğüt'ün bakımlı sokakları ve inşa edilmiş mekânlarından oldukça etkilendik. Kiraz bahçeleri, zirvelerdeki türbeler ve onarımı devam eden binaların gölgesinden çıkıp çalıştayın yapıldığı binaya geldik.

İki gün süren "Milli Devlet ve Geleceği" adlı çalıştay sırasında bir anlamda katılımcılar, Dünyadaki yönelişler bağlamında Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin geleceğini tartıştılar. Türk milliyetçilerinin tarihe, millete ve dünyaya karşı entelektüel sorumlulukları açık bir biçimde ortaya konuldu. Katılımcıların Türk milletinin ve Türkiye'nin geleceğine yönelik olarak yaptıkları tartışmalar geleceğe güvenle bakılması için yapılması gerekenleri ortaya koyması bakımından hayati derecede önemliydi. Milli aydının entelektüel birikimlerinin ülkenin yönetiminde devre dışı kalmasının ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu bu çalıştay bir kez daha ortaya koymuş oldu.

Gecikmiş olarak yapılsa da bu çalıştayda ortaya konulan görüşler Türk milliyetçilerinin ülkenin geleceğinde oynayabileceği rolü göstermesi bakımından ümit vericiydi. Entelektüel bir ziyafet biçiminde geçen bu toplantıda ortaya konulan görüşler, Anadolu coğrafyasının dünyaya vereceği yeni mesajların olduğunu göstermiştir. Söğüt toplantılarının kurumsallaşması ve burada yapılan tartışmalar ve getirilen çözüm yollarının kamuoyuna ulaştırılması ülkenin sağlam bir zeminde ilerlemesi bakımından hayati önemi haizdir. Söğüt, tarihi olarak da başlangıç yapmaya çok uygun bir mekândır. Yeni bir çıkış için çok daha uygundur!

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display