Vicdani Ret

Yazan  22 Kasım 2011
Son günlerde Adalet Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlıklarının peş peşe yaptıkları açıklamalar ile Vicdani Ret konusu kamuoyu gündemine oturdu.

Bedelli askerlik kanununun yakında çıkacağına ilişkin Başbakan'ın açıklamaları, vicdani ret konusunun "isteyen askerlik yapmayacak" şeklinde basında tanıtılması ile gölgede kaldı. Bedelli askerlik yolu ile askerlik hizmetinden imtina etmeye çalışanların yanında bir de vicdani ret yolunun açılması kamuoyunda kafa karışıklığına neden olmaktadır. Bazı kesimler askerlik yapmamanın bir hak olduğunu ve Avrupa'da böyle uygulandığını iddia etmektedir. Resmi yetkililere göre vicdani ret konusu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin "Türkiye'nin Aralık 2011'e kadar Vicdani Ret ile ilgili düzenlemeleri yapması" kararı ve AİHM'de kaybedilen davalara ilişkin gelişmeler çerçevesinde ele alınmaktadır. Kısaca yakın zamanda çıkarılacak kanunlar çerçevesinde hem vicdani ret hem de bedelli askerlik yönünde öngörülecek uygulamalar ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin uygulaya geldiği askere alma düzenlemelerinde radikal değişimler söz konusu olabilecektir[1]. Bu makalede, vicdani ret'in ne olup, olmadığı ve Türkiye için doğabilecek sonuçları üzerinde durulacaktır.

 

Vicdani Ret nedir? Neden gündeme gelmiştir?

 

Vicdani ret, ''bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesi'' olarak tanımlanıyor. Vicdani retçiler, en çok, ''Düşman olsa bile insan öldürmeyi, hiyerarşik ve statüsel yapılandırmalarda yer almayı ahlâki bulmamak, güncel sorunlardan dolayı o ülkenin silahlı birliğinde bulunmayı ideolojik ve dini inanca aykırı bulmak'' gibi nedenlerle vicdani retçi olduğunu açıklıyor. Hâlbuki askerlik hizmeti; seçimlere katılma, vergi verme gibi her vatandaşın temel görevidir. Bu sadece Türkiye'de değil tüm dünyada böyledir. Devlet anlayışının ortaya çıktığı 15. yüzyıldan günümüze devleti yönetenlerin görevleri yanında vatandaşın da devlete karşı, onun yaşaması için gerekli olan yükümlülükleri bu üç alanda açıklanmıştır. T.C. Anayasası'na göre de; her Türk vatandaşı askerlik hizmetini yerine getirmekle yükümlüdür. Askerlik yapmamak bir özgürlük ve hak değildir ama askerlik hizmeti bir yükümlülüktür. Zorunlu askerliğin olmadığı özgürlük ülkesi ABD'de de bile kimse gerektiğinde askerlik hizmetinden muaf tutulamaz. Vicdani ret talebinin kullanılması sadece askerlik hizmetinin nasıl yerine getirileceği ile ilgilidir.

 

Türkiye'de resmi bir düzenlemeye sahip olmayan "vicdani ret" yolu ile askerlik hizmetinden imtina etmek isteyenler Türk Ceza Kanunu'nun 318. maddesine göre yargılanmaktadır. Bu maddeye göre "Halkı askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilir. Fiil basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında arttırılır" denmektedir. Öte yandan, vicdani ret konusunda ısrar edenlerin AİHM'de oluşturduğu içtihatlar kapsamında, Türk Askeri Ceza Kanunu'nun 2000 yılında yenilenen ''emre itaatsizlik'' ile ilgili düzenlemelerinin de değişmesi gerekebilir. Henüz ilgili bakanlıkların Vicdani Ret ile ilgili düzenlemelerini içeren kanun tasarısının detayları ortaya çıkmadı ama vicdani retçilere sürekli cezalandırma ya da haklarında dava açılması yerine askerliğe alternatif hizmet yaptırılması konusunda bir formül geliştirilmesi üzerinde düşünülmektedir.

 

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Genel Müdürlüğü'nün Haziran 2002'de ele aldığı rapor AİHM'in vicdani ret konusundaki içtihat değişikliğinin temelini oluşturuyor. 'Zorunlu Askerlik Hizmetine Karşı Vicdani Ret' adını taşıyan raporda alternatif hizmetin çerçevesi şu şekilde çiziliyor, "Alternatif hizmet askeri değil sivil hizmeti kapsamalı ve kişi kamunun çıkarına olan bir noktada kamu hizmeti için çalışmalıdır. Sadece silah kullanmayı reddedenler için üye devletler silahsız askeri hizmet sağlamalıdır. Alternatif hizmetin süresi askeri hizmet süresinden uzun olamaz ve kabullenilebilir seviyede olmalıdır. Alternatif hizmette bulunan vicdani retçinin sosyal ve ekonomik hakları orduda görevli bir kişiden daha az olamaz." Bununla beraber, pek çok Avrupa ülkesi bu maddeyi tam olarak karşılamayan, kendine özgü yöntemler ile bazı düzenlemeler getirmişlerdir. Ankara ise, Avrupa Konseyi ve AİHM kararları nedeniyle vicdani ret hakkıyla ilgili yasal düzenleme yapmaya karar vermeye hazırlanmaktadır. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, vicdani ret hakkıyla ilgili düzenlemenin kısa sürede Bakanlar Kurulu gündemine geleceğini açıkladı.

 

Vicdani Ret Diğer Ülkelerde Nasıl uygulanmaktadır?

 

Vicdani ret ile ilgili uygulamaları askerlik hizmetinin zorunlu olduğu ve olmadığı ülkeleri gruplayarak sınıflandırmak yeterli olmamaktadır. Çünkü askerlik hizmeti zorunlu olmasa da vicdani ret konusunda düzenlemeler getiren ülkeler vardır. Örneğin ABD'de askerlik şu anda zorunlu olmamakla birlikte Anayasa'ya göre kimse gerektiğinde ülke savunması kapsamında görev almaktan imtina edemez. Yani askerlik hizmeti anayasal bir yükümlülük olarak kalmaya devam etmektedir. Nitekim yapılan düzenlemeler ile böyle bir yola girenlerin öncelikle aldıkları eğitim ve bulunduğu dini grup itibarı ile geçmişte, bugün ve gelecekte böyle bir yaşam içinde olduğunu kanıtlaması gereklidir. Bu kişi sadece bir savaşa değil hiçbir savaşa katılmamayı da kabul etmiş olmalıdır[2]. Bu tür kişilerin durumu Vicdani Ret Dinlerarası Hizmet Kurulu (NISBCO[3]) tarafından sabit görüldükten sonra alternatif hizmete yönlendirilebilmektedir. Diğer bir vicdani ret yöntemi orduya katıldıktan sonra silah kullanmayı ret şeklinde ortaya çıkmaktadır ki, bu durumda bu kişinin davranışlarının geçmiş ve bugün arasında önemli bir çetrefil gösterdiğinin tespiti bizzat ilgili askerin komutanının takdir yetkisi içindedir. Konunun hilafına hareket edenleri 250 bin dolara kadar para cezası ve beş yıla kadar hapis beklemekte, federal eğitim ve hizmetlerden yararlanmada sınırlamalar gibi düzenlemelere tabi tutulmaktadır.

 

Diğer ülkelerdeki vicdani ret uygulamalarına baktığımızda konunun daha çok ülkenin kendi şartlarına göre ele alındığını görmekteyiz. Önemli güvenlik sorunları bulunan ve askerlik hizmeti hala zorunlu görülen ülkelerden örneğin İsrail'de vicdani ret yasaktır. Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen Yunanistan'da alternatif hizmet, askerlik süresinin 2 katıdır ve genelde aşağılayıcı, bezdirici, ağır işler yaptırılmaktadır. Rusya'da da benzer şekilde zorunluluk askerlik hizmeti bir yıl olmakla birlikte, vicdani retçilere 1,5 yıl bezdirici alternatif hizmet öngörülmektedir. AB'ye üye ülkelerin tamamında vicdani ret hakkı tanınmaktadır. AB üyesi ülkelerin 14'ünde zorunlu askerlik var ve 13 ülkede ise alternatif hizmet sistemi öngörülmüştür. Almanya, Danimarka ve İsveç dışındaki ülkelerin tümünde alternatif hizmet süreleri askerlik sürelerinden daha uzun tutulmuştur. AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde zorunlu olan askerlik süresi 26 ay olmasına rağmen zorunlu kamu hizmeti süresi ise 42 ay olarak düzenleniyor.

 

Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkenin 27'sinde zorunlu askerlik uygulaması bulunuyor. Ancak 27 ülkenin 25'i, zorunlu askerlik yanında vicdani ret hakkı kapsamında zorunlu kamu hizmeti uygulamasına da yer veriyor. Vicdani ret hakkı tanımayan iki ülke ise Türkiye ile Azerbaycan. Türkiye'de askerlik süresi 12 ay olmasına rağmen, üniversite mezunları için (kısa dönem askerlik) 6 ay olarak uygulanıyor. Avrupa Konseyi 1987 yılında aldığı tavsiye kararında "Zorunlu askerlik hizmeti olduğu halde, vicdani sebeplerle silah kullanmayı reddeden herkes, tavsiye kararında belirlenen şartlar dâhilinde hizmetten muaf tutulmalıdır. Bu kişiler bunun yerine alternatif hizmet yapabilir" ifadelerine yer vermişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise vicdani retçi Osman Murat Ülke'nin başvurusu üzerine 2006 yılında Türkiye'yi mahkûm etti. AİHM kararında Türkiye'de askerlik yapmak istemeyenlere vicdani ret hakkının tanınmaması sözleşme hükümlerine aykırı bulunarak yasal düzenleme yapılması istendi. AİHM, "Ülke'nin vicdani retçi olduğunu her beyan edişinde yeniden cezaya mahkum edilmesini" kararına gerekçe gösterdi. Adalet Bakanı Ergin; "AİHM'nin aynı eylemden dolayı birden çok ceza verilmesini adil yargılama hakkına aykırı bulduğu için Türkiye'yi mahkum ettiğini, buradaki ihlali baz alarak konuyu değerlendirdiklerini" söylemektedir.

 

Vicdani Ret, Bedelli Askerlik ve Türkiye

 

Vicdani ret ile ilgili kullanılmaya çalışılan dini inanışı gereği askerlik hizmetinden imtina etmek istemek Türkiye'de yeterli alt yapıyı bulamamaktadır. Çünkü dinimiz askerliği kutsal bir hizmet olarak nitelemekte, bizzat peygamberimiz Hendek savaşında askerî anlamda nöbetçilik yapmıştır. Dinimize göre sınırlarda bekleyen asker, yurdun içinde onun sayesinde huzur ve sükûnetle ibadet eden kişilerin elde ettikleri kadar sevap kazanacaktır. Cephede düşmandan kaçmak en büyük günahlardan sayılmıştır. Dinimiz askerliği methetmiş, askerlikten kaçanları, askerliğe önem vermeyen­leri de yermiştir. Sadece bununla kalmayıp, düşmanla mücadele yapabilmek için daima hazırlıklı, daima güçlü bulunmamızı emretmiştir. Bu nedenle, Türkiye'de Vicdani Retçiler kendilerine Yehova Şahitleri gibi klikler aramaktadırlar. Diğer bir grup daha çok Kürtçü anlayış içinde insanları askerlikten alıkoymak için silahla mücadeleye karşı olduklarını ifade ederek, bu yüzden askerlik hizmeti yapmak istemeyen bir gruptur. Başka bir grup ise hiyerarşi içinde çalışmaya, savaşlara ve silaha karşı olduğu için askerlik hizmeti yapmak istemeyenlerdir ki bu da bir ülkede her türlü vatandaşlık hakkından yararlanıp, eli silah tutan asker ve polisin sağladığı güvenlik ortamında yaşarken kendisi bu yükümlülüğü almama yani devlet-vatandaş ilişkisi mantığına ters bir yaklaşımdır.

 

Bütün bunlara rağmen Avrupa'daki kimi devletlerin vicdani ret ile ilgili uygulamalara geçmiş olması bu ülkelerin kendi iç ve dış koşulları ile ilgilidir. Acil güvenlik sorunu olmayan, mevcut sorunlarını zorunlu askerliğe bile gerek duymadan çözebilen, askerliği sembolik bir hizmet haline getirmiş Hollanda, Almanya ve İsviçre gibi ülkelerin iç güvenlik ortamı ve çevrildiği komşuları ile ilişkileri Türkiye'nin şartlarına hiç benzememektedir. Türkiye, bugün tüm gücü ile terörle içeride ve dışarıda mücadele halindedir ve bu mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücü en önemli dayanaktır. Öte yandan silahlı kuvvetlerimizin bu güçlü konumu Yunanistan, GKRY, İran, Irak ve Suriye gibi ülkeler ile ilişkilerimizde en önemli caydırıcılık unsurudur. Vicdani Ret ve bedelli askerlik gibi uygulamaların yaygınlaşması TSK.nin asker ihtiyacının karşılanmasında kısa ve orta vadeli sorunlar ortaya çıkarır. Her şeyden önemlisi büyük ölçüde terörle mücadeleye odaklanmış TSK personeli içinde motivasyon kaybı yaratır. Ülkede birlik ve bütünlük, vatandaşlık duygularımız zayıflayabilir. Diğer yandan terör örgütü yandaşlarının askeri hizmetten kaçmasının önü açılmış olur. Nitekim son yıllarda gittikçe yozlaşan kültürümüz ve zayıflayan mili birliğimiz nedeniyle bir an önce ilgili kanunların çıkması ile askerlik hizmetinden adeta kaçmak isteyen bir insan yığını oluşmuştur.

 

Bedelli askerlik konusu da diğer bir istismar alanıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gözbebeği ve her şeyi "Mehmetçik"tir. Vatan görevi diye seve seve askerlik hizmetini yapan, şehit olan bu Anadolu gençlerinin yanına önce üniversite mezunlarına kısa dönem askerlik yaptırmak için "Mehmet Bey"i koyduk. Sonra yurt dışından gelemeyenleri kayırmak için diğer bir bedelli türü olan "Mr.Mehmet" ortaya çıktı. Şimdi de parası olan askerlik yapmayacak anlayışını destekleyecek şekilde "Mehmet Ağa" yeniden hortlamaktadır. Türkiye'nin erkek nüfusu sanıldığı gibi sınırsız değildir. Mevcut güvenlik sorunlarımız nedeniyle hala zorunlu askerlik uygulamaktayız ve mali sorunlar nedeni ile profesyonelleşememekteyiz. Türkiye, terör meselesini çözdüğünde hem ordusunu küçültecek hem de profesyonelleşecek planlarını yapmış ve buna da kademeli geçiş sürecindedir. Ancak, geldiğimiz süreç henüz bedelli askerlik ve vicdani retçiler için çok erken bir safhadır. Terörle sıkı mücadele içine girmiş ordumuzun en önemli ihtiyacı birlik ve beraberlik içinde olmak yani motivasyondur. Bedelli askerler ve vicdani retçiler ise bu motivasyonun zehiridir. Atatürk'ün de dediği gibi "Ordumuz, Türk milletinin azim ve kararlılığının çelikleşmiş bir ifadesidir".

 

Sonuç Yerine

 

Getirilmek istenen gerek bedelli askerlik gerekse vicdani ret ile ilgili düzenlemeler şimdiden kamuoyunda isteyen askerlik yapmayacak gibi bir algılama doğurmuş ve pek çok kimseyi yanlış yönde harekete geçirmiştir. Bunun çok olumsuz yansımaları bugün terörle mücadele eden Mehmetçik ve gelecekte ise askere alacak insan kaynaklarımız üzerinde görülebilir. Toplum içinde yozlaşma ve "bana ne"ciliği artırabilir. Bu iki konu kamuoyu tarafından askerlik yapmamanın yolu olarak algılanmamalı, özendirilmemelidir. Gerek bedelli askerlik gerekse vicdani ret konusu ne Türkiye'nin kültürüne ne de mevcut şartlarına ve konjonktürüne uygun değildir. Esas olan başka ülkelerin ne yaptığı ve Avrupa Mahkemesi yargıçlarının görüşleri değil Türkiye'nin hâlihazır şartları ve çıkarlarıdır. Tüm ülkeler de meseleye bu gözle bakmaktadır. Bu yüzden bu iki mesele siyasi mülahazalar dışında ele alınarak, sağduyulu bir çözüme gidilmelidir. Vicdani ret için, ille de bir düzenleme yapılacaksa bu AİHM'nin aynı suçtan birden fazla ceza verme konusundaki mülahazasını giderecek düzenlemeleri getirmeli, pandoranın kutusu açılmamalıdır.

 


 


 

 

*Yrd.Doç.Dr.Sait Yılmaz, İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Öğretim Üyesi

[1] Dünya ordularının askerlik anlayışı ile ilgili bakınız: Sait Yılmaz, Ulusal Savunma - Strateji, Teknoloji, Savaş, Kumsaati Yayınları, (İstanbul, 2009).

[2] Who is a Conscientious Objector? http://www.scn.org/ip/sdmcc/co.htm

[3] NISBCO: National Interreligious Service Board for Conscientious Objectors

Sait Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display