< < "ÖSO’nun Menbiç Cebinde Yakaladığı” IŞİD’in Çocuk Savaşçıları Üzerinden: Ölümle Oyun Oynayan Oyuncaklar!


"ÖSO’nun Menbiç Cebinde Yakaladığı” IŞİD’in Çocuk Savaşçıları Üzerinden: Ölümle Oyun Oynayan Oyuncaklar!

Yazan  13 Ekim 2016

Ve Asıl IŞİD Tehdidi.

Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında ÖSO güçleri güneye doğru ilerliyor. Zor bir harekat.

Ortalık mayından, bubi-tuzağı ve patlayıcıdan geçilmiyor. Sahadaki kaynaklar, ÖSO’nun bu zor ilerleyiş sırasında pek çok ağır çatışmaya girdiğini, karşı saldırılara maruz kaldığını, pusu ve baskınlar verdiğini, bombalı araç ve intihar saldırılarına uğradığını ifade ediyor. Bununla birlikte ÖSO’nun TSK desteğinde ilerleyişine devam ettiği, yaşanan bu çatışmalarda bir kısım IŞİD (DAAŞ-İLTO) teröristini de canlı olarak ele geçirdikleri haber veriliyor.

Yalnız bunların 3’ü çocuk!

Yani IŞİD’in çocuk savaşçıları.

Bir ve ikinci fotoğraflarda görülen 8 Ekim’de Rail köyünde ele geçirilmiş.

Üçüncü fotoğrafta görülen 6 Ekim’de Ziyadiye köyünde.

Dördüncü fotoğrafta gözüken çocuk ise 5 Ekim’de Türkmenbarih köyünde yakalanmış.

Özellikle Türkmenbarih köyünde ele geçirilen DAAŞ’lı çocuk savaşçının ÖSO’ya zor anlar yaşattığı ifade ediliyor. DAAŞ’lı çocuk savaşçı elindeki keskin nişancı tüfeğiyle, çatışma bölgesinin gerisindeki hakim çatılardan ÖSO’yu etkili bir şekilde ateş altına almış. Oldukça isabetli atışlarla zor anlar yaşatmış. Sonra oyun bitmiş. En nihayet IŞİD’li çocuk savaşçıyı canlı olarak ele geçirmişler.

Şimdi siz lütfen, ölümle oyun oynayan bu çocukların gözlerine bakın. Önce birer çocuk olduklarını, gerçekten görün. Sonra da gözlerindeki korkuyu. Başta DAAŞ, YPG ve PKK olmak üzere terör örgütlerinin çocuk ve genç kızları keskin nişancı olarak kullandıkları biliniyor. Hem de oldukça etkin ve fazlaca.

Nedeni onlar için çok basit: Zira çocuk ve genç kızların parmak hassasiyetleri yetişkin erkeklere göre çok daha yüksek. Bu özellikleriyle genç kız ve çocuklar, ağlarına düştükleri terör örgütlerinin elinde birer ölüm makinesine dönüşüyorlar.

Aynı zamanda birer istismar aracına!

Özellikle bunların bir kısmını meskun mahal çatışmalarında gördük. Başlarına nelerin geldiğini de. “PKK’lı dağ kadrosu erkeklerin YPS’li genç kızları nasıl istismar ettiklerini” bizzat kendileri anlattılar.

Aynı zamanda genç kız-kadın ve çocuklar ‘dikkat çekmeme ve sızma etkinlikleri nedeniyle’ PKK-YPG-DAAŞ başta olmak üzere pek çok terör örgütü tarafından intihar bombacısı olarak kullanılıyorlar.

Bunların PKK safında olan genç kızları başta Ankara ve Bursa olmak üzere Türkiye’deki canlı bomba eylemlerinde, keskin nişancı olarak çatışma alanlarında... İŞİD safında ise çocuk intihar bombacılarını Suriye ve Irak’taki bütün mücadele alanları başta olmak üzere Gaziantep saldırısında gördük.

İlginç bir şekilde çocuk savaşçılar, gerçek çatışma alanlarında ve ölüm muhakkak noktalarında kendilerini oyun oynuyor sanıyorlar.

Öyle eğitiliyorlar, öyle güdülendiriliyorlar, beyinlerini öyle yıkıyorlar. Terör örgütlerinin elinde ölümle oyun oynayan birer oyuncağa dönüşüyorlar. Ve onlar bu oyunları gerçek silahlarla ve gerçek hedeflerle oynuyorlar. Bu oyun sadece gerçek çatışma ortamlarında da yaşanmıyor.

Terör örgütlerinin eğitim verdiği kamplarda gerçek silahlar ve gerçek hedefler kullanılıyor.

‘Elinden kaybetmeden önce’ Suriye’deki antik kent Palmira’yı çocuk savaşçıların eğitildiği kamplardan birine dönüştüren DAAŞ, silahlı çocukları soktuğu ölüm parkurlarında canlı hedefleri kullanmıştı. Çocuk savaşçılar burada oyun oynarcasına turuncu tulumlar giydirilmiş canlı insan hedeflerini öldürmüştü.

Bununla birlikte DAAŞ’ın çocuk savaşçıları infazlarda da kullandığı biliniyor. DAAŞ bunlara ait pek çok görseli şu ana kadar pek çok kereler paylaştı. Ailelerinden zorla alınan, kaçırılan, çalınan veya ebeveynlerini çatışma ortamlarında kaybetmiş çocukları ele geçiren DAAŞ, o çocukların masum beyinlerini sadece yıkamadı. Sadece tekfirciliğe, cihatçılığa inandırmadı, cennetle kandırmadı.

Onları bugün böylece kullanmakla da kalmadı. Kalmayacak da!

Onlar üzerinde geleceğe yerleşiyor! DAAŞ’ın YPG’nin, PKK’nın ürettiği kanlarla düşmanlıklarla fikirlerle ideolojilerle büyüyen bu çocuklar, terörün felsefesini, düşmanlığını, bölücülüğünü, tekfirciliğini, ideolojisini, düşmanlığı ve dönüşen evrelerini geleceğe taşıyorlar. DAAŞ ise yok olmuyor. Kavramlarıyla coğrafyaya ve geleceğe yerleşiyor. Ve kimse bu kavramsal mücadeleyi yapmaya soyunmuyor.

Konuyla ilgili çok önemli bir başka boyut daha var:

DAAŞ (IŞİD-İLTÖ-Irak Levant Terör Örgütü) ele geçirdiği bütün coğrafyalarda bütün okulları önce kapattı. Sonra kendi tekfirci ideolojisiyle eğitim vermek üzere geri açtı.

Yaklaşık 3 senedir Suriye’de, 2,5 senedir de Irak’ta okullarında verdiği eğitimlerle DAAŞ, kendi tekfirci ideolojisiyle genç zihinleri enjekte ediyor.

Ve asıl bu zihinler üzerinden geleceğe yerleşiyor.

Sadece buralarda, Musul’da, Telafer’de, Rakka’da, Deyrezzuz’da da değil, etki ürettiği, etkileyebildiği her coğrafya da, etkileyebildiği her zihinle kendini geleceğe taşıyor.

“Ellerine silah almamış olsalar bile” kendi okullarında eğitim verdiği bu çocuklar, IŞİD’ten etkilenen bütün insanlar, ellerinde silah olan çocuklar zihin savaşının yani asıl savaşın (Kavramsal savaşın) birer IŞİD teröristine dönüşüyorlar.

Aynı şey değişik versiyonlarıyla PKK’da da var.

Ve bu tehdit, silahlı tehditten çok daha büyük çok daha tehlikeli bir tehdit.

Hemen aklıma geliveriyor:

- Bundan yaklaşık bir yıl kadar önce Rakka’da bu çocuklardan biri kendi öz babasını “Kafir” olduğu gerekçesiyle katletti.

- Yine bu çocuklardan biri, bu sefer Membiç’te, “IŞİD’in ‘katl (idam) kararı’ verdiği babasını” bizzat kendi elleriyle infaz etti.

Terör örgütleri, genç kız ve çocukları ölüm alanlarında kullanarak İNSANLIK SUÇU işlemeye devam ediyor.

Bazı her şeyi bilen devletler de o örgütlere destek vererek, o suça ortak olmaya.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display