PKK'da Cemil Bayık Liderliği Dönemi

Yazan  21 Mayıs 2014
PKK’nın kendi içerisinde fikir ayrılığı yaşamadığı, örgüt üst yönetimince Abdullah Öcalan’ın örgütün tek lideri görüldüğü algısı yaratılmak istense de gerçek farklıdır.

PKK’nın kuruluşundan itibaren muhafaza ettiği en önemli özelliklerinden birisi hiyerarşik yapısıdır. Örgüt amaçlarına ulaşmada kullandığı kendisi dışındakine yönelik şiddeti, kendi iç yapısında da uygulamaktadır. Örgütün bütünlüğüne zarar verebilecek ve sorgulanmasına neden olabilecek her türlü davranış ve düşünce, örgüt üst yönetimi tarafından bastırılmakta ve engellenmektedir. Çatışmacı yapısı bağlamında PKK’nın, üst yönetimi içerisinde de aynı şekilde görüş ayrılıkları içerisinde olduğu ve anlaşmazlıklar yaşadığı gözlemlenmektedir.

Sorgulanan Öcalan

Bu durum en somut haliyle AKP Hükümeti ve Abdullah Öcalan arasında başlayan diyalog süreci çerçevesinde görülmektedir. Her ne kadar Abdullah Öcalan’ın liderliği sorgulanmıyor gibi gözükse de aslında örgütü beraberinde kurduğu kişiler tarafından Öcalan’ın, AKP Hükümeti ile yaptığı görüşmeler çerçevesindeki söylemlerinin ve örgüt talimatlarının çok da kabul görmediği, örgüt üst yönetiminin söylem tarzından anlaşılmaktadır.

Örgüt üst yönetimi içerisinde Abdullah Öcalan ve onun güdümündeki kişilere karşı en net duruşu Kürdistan Demokratik Toplum Konferderalizmi (KCK) Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cuma kod Cemil Bayık’ın sergilediği görülmektedir. Cemil Bayık’la ilgili olarak bir örgüt mensubunun; “Cemil Bayık örgütün her alanına müdahale eder. Her zaman savaştan yana tavır alır ve örgüte çok bağlı biridir.”[i] şeklindeki ifadesi, Cemil Bayık’ın örgüt içerisindeki duruşunu ve ‘çözüm sürecine’ bakışının emarelerini taşımaktadır. Diğer bir örgüt mensubunun ise örgüt üst yönetimine ilişkin ifadesinde belirttiği; “Murat Karayılan örgütün tepesinde görünse de asıl lider Cemil Bayık’tır, esasen bir numara Cemil Bayık’tır. Örgütün bütün birimleri Cemil Bayık’a bağlıdır, onun sözü geçer.”[ii] hususları da Cemil Bayık’ın örgüt içerisindeki pozisyonunu net bir şekilde göstermektedir.

Cemil Bayık’ın, PKK içinde Abdullah Öcalan tarafından başlatılan diyalog sürecine karşı duruşunun ilk sinyalleri 2010’da Murat Karayılan ve Bahoz Erdal kod Fehman Hüseyin arasında gün yüzüne çıkan liderlik kavgası bağlamında gözlemlenmiştir. Söz konusu bu çekişmenin diğer bir boyutu da Abdullah Öcalan’la ‘çözüm süreci’ adı altında başlatılan diyalog kapsamında şekillenmiştir. 2009’da Abdullah Öcalan’ın örgütün ateşkes kararı alınması yönündeki talimatı sonrasında süregelen ateşkes dönemine uymaması nedeniyle Halk Savunma Güçleri (HPG) Komutanı Fehman Hüseyin’in görevden alınması, örgüt üst yönetimindeki ayrışmayı daha belirgin hale getirmiştir. Bu noktada Cemil Bayık’ın sergilediği tutum, Fehman Hüseyin’in yerine getirilen Sofi Nurettin Kod Nurettin Halef Al Muhammed’in HPG yönetimine getirilmesinden itibaren geçen iki buçuk aylık dönem için “yeni yönetimin yetersiz olduğu”[iii] yönündeki menfi bildirisiyle de somut bir hale bürünmüştür.

Murat Karayılan’ın Yerine Cemil Bayık mı? Cemil Bayık’ın Yerine Murat Karayılan mı?

 PKK’nın 9. Kongresi bağlamında 2013’de ise örgüt üst yönetimi içerisindeki değişiklik farklı bir boyut kazanmıştır. HPG’nin yani PKK’nın silahlı kanadının başına Murat Karayılan getirilirken, Cemil Bayık ise KCK Yürütme Konseyi’nin başına Bese Hozat kod Hülya Oran ile birlikte eş başkanlık sistemi çerçevesinde getirilmiştir.[iv] Bu değişim, örgüt üst yönetimi içerisindeki ayrışmanın boyutunu ve Cemil Bayık’ın PKK içerisindeki pozisyonunun nasıl şekillendiğini göstermesi açısından önem arz etmektedir. Bu yönetimsel değişiklik iki açıdan değerlendirilmelidir; birincisi bu değişimi Abdullah Öcalan’ın talep etmesi, ikincisi ise örgütün silahlı kanadının kontrolünün Murat Karayılan’a verilmesi. Bu iki veri, Cemil Bayık’ın örgüt içerisindeki çizgisinin nasıl algılandığının ve buna yönelik nasıl bir hareket tarzı izlendiğinin anlaşılması açısından önemli görülmektedir.

 Abdullah Öcalan’ın PKK’nın 2013’de gerçekleştirilen 9. Kongresi’nde bu tarz net bir yönetimsel değişiklik talebi, aslında kendisinin AKP Hükümeti’yle görüşmelerinin, bu bağlamdaki açıklamalarının ve talimatlarının üst yönetimin bir kısmı tarafından sorgulanmaya başlandığını anlamasıyla ilişkilendirilebilir. Öcalan’ın 1999’da yakalanması akabinde alınan ve basına yansıyan ifadelerinde “örgütü isterse bitirebileceği, tüm kontrolün kendi elinde olduğu” yönündeki açıklamaları, PKK ve BDP tarafından medya nezdinde bir komplo olarak değerlendirilmiştir. Ancak Öcalan’ın bu ifadelerinin, kendisini yakından tanıyan ve birlikte örgütü kurduğu üst yöneticilerce hükümetle yapılan görüşmelerin kafalarda yarattığı soru işaretlerini pekiştiren bir husus olarak değerlendirilmiş olması mümkün gözükmektedir.

Bu çerçevede örgütün silahlı kanadının kontrolünün, Abdullah Öcalan’ın örgüt içerisinde güvendiği ve kendisi aleyhine hareket etmeyeceğine inandığı Murat Karayılan’a devredilmesinin, ‘çözüm sürecine’ yönelik menfi tutum takınan Cemil Bayık’ın elinden HPG’nin kontrolünün alınması şeklinde analiz edilmesi daha doğru olacaktır. Bu durumun, PKK’nın başkanı olan ancak pratikte örgüt yönetiminde alınan kararlarda çok da etkili olmayan/olamayan Remzi Kartal’ın durumuyla paralellik arz ettiği söylenebilecektir. Aslında algı yönetimiyle kafalarda oluşturulmaya çalışılan “Murat Karayılan’ın yerine Cemil Bayık geldi” ifadesinin, “Cemil Bayık’ın yerine Murat Karayılan geldi” şeklindeki söylenişi örgüt üst yönetimi içerisindeki durumu daha doğru bir şekilde anlatmaktadır.

Aslında Cemil Bayık daha üst bir pozisyona getirilmiş gibi gözükse de örgütün en önemli gücü olan HPG’nin kontrolünün Murat Karayılan’a verilmesi çerçevesinde olayın değerlendirilmesi daha sağlıklı olacaktır. Ayrıca Murat Karayılan’ın Cemil Bayık’ın yerine HPG’nin başına getirilmesi, Abdullah Öcalan’ın görüşmelere göre istediği zaman eylemsellik sürecine başlanılması, istediği zaman ise durdurulması bağlamındaki hareket serbestisini kendisine kazandıran bir değişim olarak da okunmalıdır.

PKK’nın 9. Kongresi Bağlamında Cemil Bayık Çizgisi

Üst yönetimdeki değişimle birlikte 9. Kongre’de alınan kararlar da ayrıca önem arz etmektedir. Abdullah Öcalan ve AKP Hükümeti arasında süregelen görüşmelere rağmen, 9. Kongre’de;

“-Silahlı güçlerin sayısının arttırılması,

-Silahlı güçlerin her türlü saldırıya cevap verebilecek eğitim ve teknik donanıma kavuşturulması,

-Demokratik özerkliğin tabandan inşa edilmesi,

-KCK sistemine bağlı olarak akademiler, komün, kooperatif ve meclislerin hızla oluşturularak yaygınlaştırılması,”[v] yönünde alınan kararların, örgütün varlığını güçlendirmek ve sürecin getireceği her türlü koşuldan kazançlı çıkmak üzerine kurulu olduğu görülmektedir. Bu durum aynı zamanda örgütün hayatta kalabilmek ve kadroların örgütü sorgulamasının önüne geçilerek, örgüt mensuplarına yeni amaçlar sunmak suretiyle kendisine bağlı hale getirebilmek adına yapılan girişimlerdir. Ayrıca terör amaçlı hareket eden bir örgüt olarak PKK’nın, tüm istedikleri gerçekleştirildiği zaman varlığına gerek kalmayacağı bir durumdan her zaman kaçınacağı aşikârdır. Bu bağlamda da Cemil Bayık çizgisi olarak adlandırılabilecek silahlı mücadelenin sürdürülmesi yönündeki örgütsel eğilimin de kadroların bir arada tutulması ve örgütün dinamik ve işleyen bir mekanizma olarak hayatta kalabilmesi için elzem olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun da Cemil Bayık’ın örgüt içinde etkin olmasını her zaman mümkün kılacağı değerlendirilmektedir. 

Cemil Bayık’ın genel itibarıyla sergilediği tutuma bakıldığı zaman ateşkes dönemlerinde dahi askeri ve silahlı mücadeleyi sürdürme çerçevesinde bir eğilim sergilediği gözlemlenmektedir. Cemil Bayık’ın, PKK’nın 2009 yılındaki ateşkes ilanı ile birlikte Abdullah Öcalan ile başlatılan diyalog kapsamındaki süreç dâhilinde askeri başarı olmaksızın örgütün ayakta kalamayacağı vurgusu dikkat çekici bir husustur. Askeri başarı kazanma isteği yoksunluğunun, ideolojik çöküşü de beraberinde getirdiği[vi] vurgusu, Cemil Bayık’ın ‘çözüm sürecine’ yönelik bakış açısını ve örgüt içerisindeki ayrışmayı net bir şekilde ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda ateşkes döneminde olunmasına ve Öcalan’ın AKP Hükümeti’yle görüşmeleri sürdürmesine rağmen Cemil Bayık tarafından verilen talimatla PKK tarafından 14 Temmuz 2011 tarihinde Diyarbakır/Silvan’ın kırsalında gerçekleştirilen saldırı, Cemil Bayık’ın ‘çözüm sürecine’ yönelik bakış açısını ve örgüt içerisindeki ayrışmayı net bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.

Cemil Bayık’ın silahlı mücadeleyle yola devam anlayışının somut örnekleri 2012 içerisinde de net bir şekilde ortaya çıkmaya devam etmiştir. Nevruz kutlamaları bağlamında Cemil Bayık tarafından gönderildiği iddia edilen 12 maddelik talimatta; örgütün varlığının ve gücünün etkin olduğunun gösterilmesi adına pilot şehirler olarak; Adana, Batman, Diyarbakır, Hakkâri, İstanbul, Mersin’de provokatif eylemler yapılması, devlet tarafından belirlenen yerler yerine alternatif alanlarda nevruz kutlamalarının gerçekleştirilerek kitlenin, güvenlik birimlerinin müdahale edeceği söylemi üzerinden provoke edilmesi yönünde hususlar yer almıştır.[vii]

Cemil Bayık’ın, ‘rudaw-net’ isimli internet sitesine yaptığı açıklamada; “Çözüm sürecinin başarısız olması halinde, PKK’nın geri çekilmesi bir yana güneye (Irak’ın kuzeyi) çekilenlerin kuzeye (Türkiye’ye) döneceğini ve o zamanda büyük bir savaşın olabileceğini[viii] belirtmesi, Cemil Bayık’ın süreç içerisindeki duruşunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca Cemil Bayık’ın KCK Eş Başkanlığı’na getirilmesi akabinde ‘çözüm sürecine’ ilişkin yaptığı açıklamalardaki taleplerinin sınır tanımaz vaziyeti de aslında olmazı isteyerek sürecin bir nevi çıkmaza girmesinin sağlanması bağlamında şekillendiği görülmektedir. Bu duruma en somut örnek Kürtçe yayın yapan Nevroz TV’ye demeç veren Cemil Bayık’ın; “İmralı’da Abdullah Öcalan üzerinde nasıl bir siyaset uygulandığını bilmiyoruz, Öcalan’ın şartlarının düzeltilmesi ve bizim de (örgüt üst yönetiminin) İmralı’ya gidip gelmemiz gerekir[ix] şeklindeki açıklamasıyla görülmektedir.  

 Bugün (2014 itibarıyla) ise PKK’yla görüşmelere başlanıldığı dönemden itibaren Cemil Bayık’ın örgütsel duruşundan herhangi bir taviz vermediği gözlemlenmektedir. Hatta Cemil Bayık’ın çatışmaya yönelik yaklaşımını muhafaza ettiği ve anılanın bu duruşunun önceki görüşleri çerçevesinde tutarlılık arz etmesi nedeniyle de kendisine yönelik bağlılığın örgüt kadroları içerisinde artmış olabileceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede 21 Mart 2014 tarihinde Diyarbakır’da gerçekleştirilen Nevruz kutlamaları esnasında sürpriz bir şekilde Cemil Bayık’ın görüntülü mesajının yayınlanması önemli bir gelişmedir. Normalde kutlamalar esnasında sadece Abdullah Öcalan’ın açıklamaları okunurken, Cemil Bayık’ın görüntülü bir şekilde mesajının kitlelerine iletilmesi, Cemil Bayık’ın örgüt içerisindeki pozisyonunu net bir şekilde gözler önene sermektedir.   

Sonuç

Örgütsel bütünlüğünün muhafazası bağlamında PKK, kendi içerisinde herhangi bir ayrışmanın bulunmadığı yönünde bir algı yaratma çabası içerisindedir. Ancak mevcut durumun bu şekilde olmadığı, Cemil Bayık’ın örgütsel duruşundan açık bir şekilde anlaşılmaktadır. KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı olarak Cuma Kod Cemil Bayık’ın ‘çözüm sürecine’ ilişkin açıklamalarında Abdullah Öcalan’ın izinde olunduğu yönündeki söylemleriyle birlikte ‘çözüm sürecine’ ilişkin çatışmaya yönelik beklentiyi körükleyen satır araları iyi okunmalıdır.

Mevcut süreç içerisinde de bu durum incelendiği zaman PKK’nın ‘çözüm süreci’ bağlamındaki hareket tarzının, çözüme yönelik olmaktan ziyade sayısını arttırmak, silahlı gruplarının etkin olduğu ve olmadığı bölgelerde alan hâkimiyetini sağlamak, eylemlerini çeşitli boyutlarda sürdürmek şeklinde olduğu gözlemlenmektedir. Yaşanan bu gelişmelerin 2010-2014 arasında Cemil Bayık’ın yaptığı açıklamalarda açıkça belirtilmiş olması, Cemil Bayık çizgisinin örgüt üzerindeki etkisini net bir şekilde ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca Cemil Bayık’ın; “Türkiye’nin Suriye’de dinci gruplar üzerinden Kürtlere karşı savaştığını, böyle devam ederse savaşı Türkiye’ye taşımanın Kürtlerin hakkı olduğu”[x] açıklaması da bu durumun örgüt nezdinde hangi boyutta tezahür etmekte olduğunu pekiştiren bir durumdur.

Söz konusu hususlar bağlamında ‘çözüm sürecine’ ilişkin olarak da bir değerlendirme yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede ‘çözüm sürecinin’; askeri karakolların, yolların ve barajların yapılmasına devam edilmesi nedeniyle devlet tarafından tek taraflı sıkıntıya sokulduğu iddiası ile örgüt üst yönetiminin de İmralı’ya giderek sürece ilişkin olarak Abdullah Öcalan’la görüşme talebi, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu trajikomik durumu ortaya koymaktadır. Kendilerini mecliste yasal zeminde ifade eden temsilcileri bulunmasına rağmen, amaçlarının temel hak ve hürriyetlerini elde etmek olduğunu iddia eden bir grubun eğer amacı, uluslararası sistemde bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü belirlemiş bir ülkeyi kendi kafalarına göre bölmek değilse, hâlihazırdaki hareket tarzını anlamlandırmak kolay olmamaktadır.

[i]PKK’nın Lider Yapısı Değişti, Bugün, 27/08/2012, http://gundem.bugun.com.tr/pkknin-lider-yapisi-degisti-haberi/203275, 07/04/2014

[ii]İşte PKK’nın Asıl Bir Numarası, Bugün, 05/11/2012, http://gundem.bugun.com.tr/iste-pkknin-asil-1-numarasi-haberi/210847, 07/04/2014

[iii] PKK’da Şok Gelişmeler Yaşanıyor, Bugün, 19/08/2010, http://gundem.bugun.com.tr/pkkda-sok-gelismeler-yasaniyor-haberi/114255, 07/04/2014

[iv] Murat Karayılan Yerine Cemil Bayık Geldi, 10/07/2013, http://gundem.bugun.com.tr/pkkda-deprem-haberi/712673, Bugün, 07/04/2014

[v]  Murat Karayılan Yerine Cemil Bayık Geldi, a.g.m.

[vi] PKK’da Şok Gelişmeler Yaşanıyor, a.g.m.

7 Cemil Bayık’tan şok talimat, Bugün, 17/03/2012 http://gundem.bugun.com.tr/cemil-bayiktan-sok-talimat-haberi/186962, 07/04/2014

8 Cemil Bayık: Büyük Savaş Olur, Bugün, 19/08/2013, http://gundem.bugun.com.tr/buyuk-savas-olur-haberi/762771, 07/04/2014

9 Terör Örgütü PKK Yöneticisi Cemil Bayık’tan Akla Ziyan İstekler, Bugün, 28/08/2013, http://gundem.bugun.com.tr/akla-ziyan-istek-haberi/773283, 07/04/2014

[x] PKK’dan İç Savaş Tehdidi, Bugün, 22/10/2013, http://gundem.bugun.com.tr/ic-savas-cikartiriz-haberi/833495, 07/04/2014

Merve Önenli Güven

merveonenli@yahoo.com

 

Uzmanlık Alanları

Uluslar Arası İlişkiler, Siyaset Bilimi, Uyuşmazlık Analizi ve Çözümü, Politik PsikolojiTerörizm

 

Biyografi

Orta ve lise eğitimini Bilim Koleji’nde tamamladı. Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslar Arası İlişkiler Bölümü’nden aldıktan sonra, Sabancı Üniversitesi Uyuşmazlık Analizi ve Çözümü Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini, “Terör Olaylarının Haberlerdeki Yansımaları: Haber Yorumu ve Çatışmalara Yönelik Problem Çözümü” konulu teziyle tamamladı. Halen ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde doktorasına devam etmektedir.

 

Yabancı Diller

İngilizce (İleri Düzey)

Almanca (Orta Düzey)

   

Burs ve Başarılar

  • Bilim Koleji’ni ikincilikle bitirdi. Ayrıca Bilim Koleji tarafından verilen bursla, lise eğitim ve öğretimimin iki senesini burslu okudu.
  • Bilim Koleji’nin düzenlediği farklı kompozisyon konulu yarışmalarda yedi kez birinci oldu.
  • Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’nın, “Kadın Hakları” ile ilgili düzenlediği kompozisyon yarışmasında Türkiye üçüncüsü oldu.
  • Bilkent Üniversitesi Şeref Öğrencisi (3.32)
  • Sabancı Üniversitesi Şeref Öğrencisi (3.47)
  • Sabancı Üniversitesi tarafından verilen bursla yüksek lisansını yaptı.
  • “Unboxing Turkish Society” tarafından, Sabancı Üniversitesi bünyesinde yaptığı yüksek lisans eğitimi dâhilinde araştırma bursu verildi.  
  • Açık Toplum Enstitüsü tarafından verilen ulaşım bursu ile Mısır/Sharm el Sheikh’de 29 Mart-01 Nisan 2004 tarihleri arasında düzenlenen Model Birleşmiş Milletler Konferansı’na katıldı.
  • British Council tarafından, “Gelecekleri Bağlamak” adlı proje dâhilinde verilen bursla Bulgaristan’da 10-23 Temmuz 2004 tarihleri arasında düzenlenen “Avrupa’da Toplumsal Cinsiyet” konulu projeye katıldı.
  • Sabancı Üniversitesi tarafından verilen ulaşım bursu ile Amerika/Ohio’da, Kent State Üniversitesi tarafından verilen davetle Kültürler Arasında Çatışma, Müzakere ve Arabuluculuk Konferansı’nda “Uyuşmazlıkların Önlenmesi: Sri Lanka Etnik Uyuşmazlığı” konulu çalışmasını sundu.

 

PROJELER/SUNUMLAR

  • Model Birleşmiş Milletler Konferansı/Mısır-Sharm El Sheikh-“Uluslar Arası Terörizmin Engellenmesinde Avrupa Ülkelerinin Rolü” (29 Mart-1Nisan 2004)
  • “Toplumsal Cinsiyet” konulu Bosporus Projesi/Bulgaristan (10-23 Temmuz 2004)
  • Kültürler Arasında Çatışma, Müzakere ve Arabuluculuk Konferansı-“Uyuşmazlıkların Önlenmesi: Sri Lanka Etnik Uyuşmazlığı”-Kent State Üniversitesi/Amerika-Ohio (04-07 Mayıs 2005)
  • Siyasal İlimler Türk Derneği III. Lisansüstü Konferansı-“Terör Olaylarının Haberlerdeki Yansımaları: Haber Yorumu ve Çatışmalara Yönelik Problem Çözümü”/Hacettepe Üniversitesi (12 Kasım 2005)

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display