Terörizmle Mücadelede Terör Örgütü Lider Kadrolarına Yönelik Operasyonlar

Yazan  26 Temmuz 2017

 

Literatür Araştırması 

Lider kadro operasyonları; terör örgütlerinin sözde yöneticilerine yönelik stratejik seviyede planlanan, operatif ve taktik seviyede icra edilen, sözde liderlerin yakalanması ya da etkisiz hale getirilmesi için icra edilen operasyonlardır. Konuyla ilgili olarak araştırmacılar genel olarak iki farklı görüşü savunuyorlar. Bazı araştırmacılara göre terör örgütü lider kadrolarının etkisiz hale getirilmesi terör örgütlerinin çözülmesini sağlarken, bazıları ise bu operasyonların örgüt içerisinde radikalleşmeyi artıracağı ve terör örgütleri üzerinde etkili olmayacağı tezini öne sürüyorlar.[i]

Terör örgütü lider kadrolarının etkisiz hale getirilmesinin terör örgütlerinin çözülmesini sağlayacağını savunan araştırmacılar tarafından; lider kadroların etkisiz hale getirilmesinin kısa vadede terör eylemlerini artırmasına rağmen uzun vadede terör örgütünün çöküşüne zemin hazırladığı belirtiliyor. Terör örgütlerinin kendilerine özgü yapısal özellikleri nedeniyle örgüt liderliğine önem verdiği, kült örgüt liderlerinin yerine yeni bir liderin getirilmesinin güç olduğu da bu araştırmalarda belirtiliyor. Bu fikre destek veren araştırmacılar tarafından ayrıca, terör örgütü liderlerinin etkisiz hale getirilmesinin terör örgütü imkân ve kabiliyetlerini azalttığı, terör örgütünün hiyerarşik yapısını ortadan kaldırdığı, terör örgütü mensuplarının morallerini bozduğu da gündeme getiriliyor.[ii]

Yapılan diğer araştırmalara göre terör örgütü liderlerinin tasfiyesinin ardından terör örgütlerinin bir kaos dönemine girdiği, bu örgütlerin faaliyetlerinin tamamen sona ermediği ancak terör eylemleri planlama ve icra yeteneklerinin sekteye uğradığı, etkisiz hale getirilmekten çekinmeye başlayan terör örgütü lider kadrosunun sürekli yer değiştirmeye zorlandığı, yerlerini gizledikleri, iletişim vasıtalarını kullanamadıkları ve sonucunda terör örgütüne üst kademelerden bilgi akışının kısıtlandığı neticesine ulaşılıyor.[iii]

Lider kadro operasyonlarının teröristle mücadeleye katkısı bulunmadığını savunan ikinci grup araştırmacılar ise terör örgütlerinin elastiki yapısı nedeniyle liderlerin yerinin kısa sürede doldurulabildiğini, lider kaybına uğrayan terör örgütlerinin eylemlerine devam edebildiğini belirtiyor. Aynı kapsamdaki düşünceye göre etkisiz hale getirilen ya da yakalanan terör örgütü liderlerinin kahraman haline getirilebildiği de savunuluyor. Bu seçeneği savunanlara göre terör örgütü liderlerinin etkisiz hale getirilmesinin yarattığı duygusal etki nedeniyle terör örgütü mensuplarının örgüt liderinin öcünü almak maksadıyla daha da agresifleşebileceği, şiddetin ve radikalleşmenin artabileceği ifade ediliyor.[iv] Başka bir çalışmada lider kadrolara yönelik operasyonların teröristle mücadele açısından ters tepki yaratabileceği, terör tehdidini artırmak yerine terör örgütüne gönüllü katılımları artırabileceği, böylece terör örgütlerinin eleman sayısı ve popülerlik açısından daha da büyüyebileceği üzerinde duruluyor.[v]

Lider kadroların etkisiz hale getirilmesinin faydasız bir çaba olduğunu savunan araştırmacıların bazılarına göre ise liderin etkisiz hale getirilmesinin ardından yerine gelecek yeni liderin daha etkin olabileceği, yeni liderin terör eylemlerini daha da tırmandırabileceği vurgulanıyor.[vi]

Bu konudaki bir başka argüman ise terör örgütü liderlerinin etkisiz hale getirilmesinin ardından örgütlerin birkaç gruba ayrılarak terör örgütçükleri oluşturabileceği ve bu nedenle terörizmin çeşitlenebileceği yönünde. Aynı kapsamda, bölünen örgütten oluşan yeni terör örgütlerinden bir kısmının yer altı faaliyetlerini artırabileceği, hiyerarşiden ayrıldıkları için terör eylemi inisiyatiflerinin artabileceği, bu nedenle terörle mücadelenin daha da zorlaşabileceği belirtiliyor. Bu fikrin tersine bölünen terör örgütlerinin küçük parçalar halinde etkisiz hale getirilmesinin kolaylaşabileceği yönünde çıkarımlar da mevcut.

Konuyla ilgili yapılan araştırmalar, lider kadronun etkisiz hale getirilmesinin ardından terör örgütü faaliyetlerinin sona ermesi için üç önemli faktörün etkin olduğunu belirtiyor. Bunlardan birincisi terör örgütünün yaşı. Araştırmacılar kuruluşundan itibaren 10 yıl içerisinde terör örgütü lider kadrosunun etkisiz hale getirilmesi durumunda terör örgütünün çökebileceğini, 20’nci yılından sonra ise lider tasfiyesinin terör örgütlerinin faaliyetlerini etkilemeyeceğini savunuyorlar. İkincisi ise terör örgütünün yapısı. Şayet terör örgütü hiyerarşik bir yapıya sahipse, terör örgütü lideri kült bir lider halini almış ve yetkileri de elinde bulunduruyor ise liderin etkisiz hale getirilmesi terör örgütünün sonunu getirebiliyor. Son faktör ise terör örgütünün motivasyonu. Bu faktöre göre, terör örgütünün motivasyonu etnik temelli ise lider kadronun etkisiz hale getirilmesi örgütü dağılmaya zorlamazken, din faktörünü kullanan terör örgütlerinde bu durumun tam tersi olabileceği ifade ediliyor.[vii]

 

PKK Terör Örgütü Sözde Lider Kadrolarına Yönelik Düzenlenen Operasyonlar

Görüldüğü üzere, terörizmle mücadelede lider kadroların etkisiz hale getirilmesi konusunda biraz da kafa karıştırıcı nitelikte iki farklı görüş mevcut. Literatürde yer alan araştırmaların analizi neticesinde lider kadrolara yönelik operasyonların olumlu veya olumsuz etkileri üzerine bir uzlaşı sağlanamadığı görülüyor.

Bazı araştırmacılara göre bu uzlaşmazlığın sebebi lider kadro operasyonlarının terörizmle mücadeleye katkıları konusunda deneysel verilerin oldukça kısıtlı olması.[viii] Bununla birlikte çok boyutlu bir problem olan terörizmin; coğrafya, ideoloji, eleman niteliği, aldığı dış destek, lider özellikleri, finans kaynakları, organizasyon yapısı gibi özelliklere bağlı olarak örgütten örgüte farklılık göstermesi nedeniyle lider kadrolara yönelik operasyonların terörizmle mücadeleye katkısı olup olmayacağını söyleyebilmek oldukça güçtür. 

PKK terör örgütüne yönelik sözde üst düzey lider kadro operasyonları kapsamında ilk olarak 13 Nisan 1998’de Irak kuzeyindeki Duhok yakınlarında Şemdin Sakık ve bundan yaklaşık bir yıl kadar sonra, 15 Şubat 1999’da teröristbaşı Abdullah Öcalan Kenya’da yakalanmıştır. Teröristbaşının yakalanarak Türkiye’ye getirilmesinin ardından PKK’nın öncelikle yapısal ardından ideolojik değişikliklere gittiğini, 2004 yılına kadar “sözde eylemsizlik sürecine” girdiğini, 2003’te Irak’ın işgali döneminde bölgesel konjenktürü lehine çevirmek için tekrar terör eylemlerine başladığını da biliyoruz. Yani teröristbaşının yakalanması PKK terör örgütünün tüm faaliyetlerini sonlandırmamış ancak terör eylemlerinde büyük bir azalma yaşanmasına, örgütün kırsal alanda faaliyet gösterememesine neden olmuştur. Her ne kadar akademik araştırmaların bir kısmı lider kadroya yönelik operasyonların teröristle mücadeleye etkisi bulunmadığını dile getirse de PKK örneğine bakıldığında lider kadroların etkisiz hale getirilmesinin terör örgütü PKK üzerinde etkin olduğunu belirtmek mümkün.

Yaklaşık son iki yıldır İçişleri Bakanlığınca terör örgütü lider kadrolarının yakalanması / etkisiz hale getirilmesine yönelik operasyonlara hız verilmiştir. 31 Ağustos 2015 tarihinde Resmi Gazetede Yayımlanarak yürürlüğe giren “Terörle Mücadele Kanunu Kapsamına Giren Suçların Faillerinin Yakalanmasına Yardımcı Olanlara Verilecek Ödül Hakkında Yönetmeliğin” ardından, aynı yılın Ekim ayında, aranan terör örgütü mensuplarına yönelik hazırlanan internet sitesi[ix] ve “Alo Terör İhbar Hattının” kurulmasıyla birlikte terör örgütü sözde liderlerine yönelik operasyonların arttığı görülüyor.

İçişleri Bakanlığının internet sitesinde yapılan incelemede, FETÖ/PDY, PKK, DEAŞ, El Kaide, MLKP, TKP/ML, MKP, Hizbullah, DHKP-C terör örgütlerine mensup, kırmızı listede 41; mavi listede 73; yeşil listede 62; turuncu listede 77; gri listede 541 olmak üzere toplam 794 teröristin arandığı görülüyor. PKK terör örgütü özelinde bakıldığında ise; kırmızı listede aralarında Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan gibi teröristlerin bulunduğu 24; mavi listede 30; yeşil listede 48; turuncu listede 45; gri listede 485 olmak üzere toplam 632 PKK terör örgütü mensubunun arandığı, bunlardan mavi listede yer alan 2; yeşil listede yer alan 7; turuncu listede yer alan 3 ve gri listedeki 40 teröristin etkisiz hale getirildiği belirtiliyor.[x]

Bu çerçevede değerlendirildiğinde, PKK terör örgütü lider kadrolarının etkisiz hale getirilmesinin terör örgütünün tamamen çözülerek silah bırakmasına neden olabileceğini söylemek güç olsa da bu operasyonların İçişleri Bakanlığınca hazırlanan aranan teröristler listesinin kırmızı bölümünde yer alan sözde üst düzey yöneticilere yöneltilmesi neticesinde; PKK terör örgütü mensuplarının moral seviyesinin düşeceği, terör örgütünün hiyerarşik yapısının bozulacağı ve liderlik çatışmalarının başlayabileceği, terör örgütüne verilen dış desteğinin sekteye uğrayabileceği, üst aklın terör eylemlerine dönüştürülebilmesinin engellenebileceği, terör örgütü sempatizanları üzerindeki ideolojik etkinin azabileceği, propaganda faaliyetlerinin etkisiz hale getirilebileceği, terör örgütünün finansal kaynaklarının zarara uğratılabileceği söylenebilir.

İçişleri Bakanlığı arananlar listelerinin diğer renklerinde (mavi, yeşil, turuncu ve gri) yer alan terör örgütü sözde yöneticilerinin etkisiz hale getirilmesi ile birlikte ise; operatif ve taktik alanda PKK terör örgütünün eylem kapasitesinin sınırlanabileceği, örgütün hareket kabiliyetinin azaltılabileceği, terör gruplarından ayrılmaların ve teslim olmaların başlayabileceği,  terör örgütü mensuplarının morali ve grup birlikteliğinin sekteye uğrayabileceği, örgüt içerisinde lojistik ve mali sıkıntılar yaşanabileceği düşünülmektedir. 

 

Sonuç ve Değerlendirme

Terörizmle mücadele çok kapsamlı bir yaklaşımla ele alındığında lider kadrolara yönelik operasyonların bu yaklaşımın önemli bir parçası olduğu görülüyor. Lider kadrolarının etkisiz hale getirilmesi ile birlikte PKK terör örgütü faaliyetlerinin tamamen sonlandırılacağı beklenmemekle birlikte, terörizmle mücadelenin diğer alanlarında icra edilen faaliyetlerin etkinliğinin artacağı da söylenebilir. Terörizmle mücadele stratejisinin bir parçası olarak sürekli göz önünde bulundurulması gereken lider kadro operasyonları neticesinde; bu şahısların etkisiz hale getirilmesiyle eş zamanlı olarak zayıflatılan terör örgütü yapısının üzerine gidilmesi halinde, örgütün daha çok kayıp vermesinin sağlanabileceği gibi, çözülmeye kadar gidebilecek sonuçların da elde edilmesi mümkün olabilecektir. Ayrıca, lider kadrolara yönelik başarılı operasyonlar neticesinde sadece terör örgütünün moral seviyesinin olumsuz yönde etkileneceği düşünülmemeli aynı zamanda terörle mücadele eden tüm birimlerimizin de moral ve motivasyonunun artacağı unutulmamalıdır.

PKK lider kadrolarına yönelik operasyonların düzenlenmesinde son bir yıl içerisinde kullanımı artan silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) da büyük bir rolü olduğunu belirtmek gerekir. 24.000 feet irtifadan 24 saat uçabilen ve yaklaşık 55 kg faydalı yük taşıyabilen Bayraktar TB2 SİHA’ların teröristle mücadelede yerini alması taktik ve operatif alanda büyük bir etki yaratmış, PKK terör örgütünün hareket kabiliyeti büyük ölçüde azaltılmış, kırsalda küçük gruplar halinde hareket etmeye zorlanmıştır. Bununla birlikte 9.000 m irtifada yine 24 saat görev yapabilen ve 200 kg faydalı yük taşıyabilen ANKA-B SİHA da Temmuz 2017’den itibaren teröristle mücadeleye dâhil olmuş, ilk operasyonunu da başarı ile gerçekleştirmiştir. Yerli üretim SİHA ve mühimmat kullanımının yaygınlaştırılması, PKK  terör örgütü lider kadrosunun etkisiz hale getirilmesinde önemli bir kuvvet çarpanı oluşturmuş, mücadeleye büyük bir etki kazandırmıştır.

İçişleri Bakanlığı aranan teröristler listesinden de anlaşılabileceği gibi teröristle mücadele kapsamında düzenlenen operasyonlar sonucunda yoğunlukla gri listede bulunan PKK terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirildiği görülmektedir. Gri listede yer alan sözde alan sorumlularının etkisiz hale getirilmesi terör örgütünün söz konusu birimi ile üst düzey yöneticiler arasında iletişim kopukluğu yarattığı gibi o alanda bulunan terör örgütü mensupları üzerinde de moral çöküntüsü yaratmaktadır. Kırsal alanda yaşanan teslim olmaların büyük bir çoğunluğunun lider kadroların etkisiz hale getirilmesinin ardından meydana geldiği de değerlendirilmektedir.

Taktik alanda yaşanan bu başarının daha yukarılara taşınabilmesi için PKK terör örgütünün Kandil’de barınan sözde üst düzey sorumlularına yönelik de mutlaka operasyon düzenlenmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.Bu şekilde bir operasyon için temel olarak; etkin bir istihbarat, bu operasyona katkı sağlayabilecek işbirlikçiler ve operasyonu icra edebilecek iyi eğitimli personele ihtiyaç duyulacaktır. Ayrıca özellikle topraklarımız dışında yapılacak bu tür bir operasyon için operasyonun icra edileceği ülke ile iş birliği ve konunun uluslararası hukuki boyutu da iyi değerlendirilmelidir.

PKK terör örgütünün üst düzey sözde yöneticilerinin etkisiz hale getirilmesi ya da yakalanması maksadıyla MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı unsurlarının uzmanlarından kurulu bir yapılanmanın, doğrudan Başbakanlığa ya da İçişleri Bakanlığına bağlı olarak hayata geçirilmesinde fayda görülmektedir.Böyle bir birimin kurulması durumunda birimin gayretleri sadece lider kadroların etkisiz hale getirilmesine yönlendirilebilecek, gizlilik prensibi korunacak, planlama ve icra merkezi olarak tek elden yapılabilecektir.

Gerçekleştirilebildiği takdirde PKK terör örgütünün sözde yöneticilerinin etkisiz hale getirilmesi ile kısa vadede; devletimizin ele geçirdiği psikolojik üstünlüğü daha da artıracağı, son bir yıl içerisinde halk desteğini kaybettiği görülen PKK’nın kendi içerisinde lider kavgasına tutuşarak çözülme psikolojisine girebileceği görülmektedir. Uzun vadede ise terör örgütü lider kadrolarına yönelik düzenlenen operasyonların;  terör örgütünün eleman temini, örgütün ideolojisi, mali kaynakları, sempatizanları, örgüte verilen uluslararası destek gibi alanlarda da verilecek mücadeleyle PKK terörünün tamamen marjinalleşmesini sağlamak mümkün olabilecektir.  

 

 



[i] Patrick Johnston, (2012), The Effectiveness of Leadership Decapitation in Counterinsurgency, International Security 36, No. 4, Northwestern University, Sf.1-3.

[ii] Brett M. Butler, (2015), Precipitating the Decline of Al-Shabaab: a Case Study İn Leadership Decapitation, Naval Postgraduate School Thesis, Californıa / US, Sf.5-6

[iii] Ted Clemens, (2016), Headhunting: Evaluating theDisruptive Capacity of Leadership Decapitation on Terrorist Organizations, City University of New York, Sf.9

[iv] Butler, Sf.6-8

[v] Price, Bryan C., (2012),  Targeting Top Terrorists: How Leadership Decapitation Contributes to Counterterrorism, International Security 36, No. 4, , Sf. 11.

[vi] Clemens, Sf.17

[vii] Clemens, Sf.22-25

[viii] Jordan, Jenna, (2009), When Heads Roll: Assessing the Effectiveness of Leadership Decapitation, Security Studies 18, No. 4, Sf.726

[ix] http://www.terorarananlar.pol.tr/Sayfalar/default.aspx (Son Erişim Tarihi: 25 Temmuz 2017)

[x] 25 Temmuz 2017 tarihinde İçişleri Bakanlığı internet sitesinde yer alan verilerine göre düzenlenmiştir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display