El Bab’ta Türk Askerine Saldırı! Kim, Niye Yaptı? Şimdi Ne Olacak?

Yazan  25 Kasım 2016

Suriye kuzeyinde Fırat Kalkanı Harekatı (FKH) icra eden Türk askerlerine 24 Kasım 2016 günü saat 03:30 civarında El Bab’ta yapılan ağır hava saldırısı sonrasında maalesef 3 şehit ve 10 yaralımız var. Olay çok üzücü tabi ama bu tür saldırıların yaşanması da çatışma alanının özellikleri ve son dönemdeki gelişmeler nedeniyle sürpriz değil.

Bu olaydan bir gün önce yani 23 Kasım’da “El Bab düğümü; Türkiye’nin güvenli bölgesi, ABD/PKK’nın koridoru, Suriye’nin tampon bölgesi, Rusya?” başlıklı yazımda ifade ettiğim kaygılar maalesef  24 Kasım’da gerçekleşti. Bugün yaşananların daha iyi kavranabilmesi için söz konusu yazımı aşağıdaki bağlantıdan okumanızı öneriyorum.

Yazımda El Bab bölgesindeki durumun karışık olduğunu, tüm aktörlerin hırslı davranmasını gerektirecek motivasyonları ve gerekçeleri olduğunu söylemiş, harekat alanının ve çatışmaların zorlu olduğunu, kimin nereye ilerleyebileceğinin öngörülemeyeceğini, ancak örtüşen çıkarları nedeniyle ABD/YPG oluşumuyla Rusya/Suriye oluşumlarının birlikte hareket ederek Türkiye/ÖSO oluşumunu engelleyecek faaliyetlere girişebileceğini söylemiştim. Ayrıca yazımda şu ifadelerle  24 Kasım tarihine çok yaklaştığımıza da dikkat çekmiştim: "…Rus savaş uçağının düşürülmesinin birinci yılının dolacağı (24 Kasım) bugünlerde sahada yerde ve havada diğer aktör ve oluşumlardan tek taraflı veya ortak şekilde Türkiye’ye karşı yapılabilecek  hamlelere karşı uyanık olmakta da fayda var."

Benim uyarım maalesef gerçekleşti. Genelkurmay’ın açıklamasına göre saldırının hava saldırısı olduğu kesin ama saldırıyı gerçekleştiren uçak ya da uçakların kime ait olduğu tam olarak kesinleştirilemediği için olsa gerek “Suriye rejimi olduğu değerlendiriliyor” denilmiş. Anlaşılan o ki, geçen yılki Rus uçağının düşürülmesindeki gibi acele edilip yeni bir kriz sürecine girilmek istenmemiş. Doğru da yapılmış.

Ama sonuçta vurulduk… Peki nasıl oldu? Aslında Türkiye birkaç gündür El Bab bölgesinde arka arkaya hava saldırıları yapıyordu. Suriye’nin SANA haber ajansı iki gün önce Menbiç’te Türk savaş uçaklarının YPG’ye yönelik operasyonundaki saldırıyı “siviller öldürüldü, Erdoğan rejimi katletti” diye vermişti. Yazımda bunun bir uyarı olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştim. Çünkü Suriye yönetiminin, her ne kadar bu son saldırılar kapsamında başka bir açıklamaları olmasa da, daha önceki haftalarda (19 Ekim’de YPG’yi vurduğumuz saldırılardan sonra) Türk Ordusuna karşılık vereceğiz demişlerdi. Görünen o ki bu karşılık bir şekilde 24 Kasım’da verildi. Her ne kadar 24 Kasım herkesçe manidar olarak görülse de aslında manidar değil bilerek seçilen bir tarih olarak ortada gözüküyor. Yani son 3-4 gündür bölgede seyreden çatışmalarla alt yapısı hazırlanmış gibi duruyor.

Henüz Suriye’den saldırının kendileri tarafından yapıldığını belirten bir açıklama yapılmadı şerhini düşerek Genelkurmay açıklamasına istinaden yukarıdaki tespitleri de dikkate aldığımızda şu değerlendirmeyi yapabiliriz. Suriye/Rusya tarafı anlamlı bir günde (24 Kasım) Türkiye’ye maalesef hava saldırısıyla güneye yani El Bab’a inmeyin, ÖSO’yu bizim yanımıza getirmeyin dedi. Tabi bu mesajın devamı “Menbiç’e falan da yönelmeyin”dir. Mesajın bu bölümü de ABD/YPG oluşumu adınadır.

Türkiye’nin buna aynı sertlikle karşılık vereceğini sanmıyorum, zaten yapmamalı da bence. Türkiye’yi tahrik etmek için önümüzdeki saatlerde, günlerde benzer girişimler olabilecektir; ama Türkiye sağduyulu ve uzun vadeli düşünerek hareket etmelidir. Çünkü Rus uçağı krizinin etkilerini henüz aşamadık. Suriye demenin Rusya demek olduğu bir dönemde Suriye ile çatışırken aslında Rusya’yı karşımıza alıyoruz demektir.

Peki bundan sonra bölgede ne olabilir? Yine belli bir süre savaş uçaklarımız Suriye hava sahasına giremeyebilir. Suriye/Rusya tarafı Türkiye’nin muhtemel misillemesine karşılık hava savunma sistemlerini çoktan aktif hale getirmişlerdir bile. Bu askeri-politik durum ABD/YPG’nin de işine gelecektir. Aslında tam da istedikleri bir durumdur. Dolayısıyla taraflar bir süre sahadaki mevcut pozisyonlarını korumak yolunu seçecektir.

Tabi Türkiye’nin nasıl bir karşılık vereceğini belirleyebilmek için bu saldırının gerçekten Suriye/Rusya tarafından mı yapıldığını görmek, onun için de onların açıklamasını da beklemek lazım. Peki Suriye/Rusya biz yapmadık derse ne olacak? O zaman ABD’ye, özellikle Amerikan drone’larına bakmak lazım, başka seçenek kalmıyor! Olay anına ait hava fotoğrafını iyi incelemek lazım; ama uçakların ve üzerlerindeki silahların menzilleri dikkate alındığında sahadaki aktörlerden herhangi biri uzak bir mesafeden de saldırıyı gerçekleştirmiş olabilir. Dolayısıyla Suriye/Rusya biz yapmadık derse ABD de biz yapmadık diyecektir. Ama olay yerindeki  incelemeler de bazı kanıtlar sunacaktır tabi ki. Tabi bu arada Amerikalıların son 2-3 gündür TSK’nın hava operasyonlarına ve Menbiç’te YPG’yi vurmasına çok sert tepki vermemeleri de ilginç ve şüpheli bir durum yaratıyor. Bütün bunların yanında Suriye’de yaşanan ve faili meçhul kalan bir çok hava saldırısı gibi bu olay da faili meçhul kalabilir. FKH başladığında Türkiye’nin bu tür olaylarla senaryolarla karşılaşabileceğini ifade etmiştik.

Bu saldırı zaten çok karışık ve kaotik olan bölgedeki ortamı daha kördüğüm haline getirmiştir. Ancak şurası bir gerçek ki Türkiye’yi açmaza sokan ve yalnız bırakan bir gelişme maalesef. Saldırının yarattığı şüphe ortamıyla Türkiye’nin ne ABD ne de Rusya/Suriye ile işbirliği yapamayacağı bir ortamın da yaratılması hedeflenmiş gibi gözüküyor.  Bu ortam Türkiye aleyhine ama ironik bir şekilde ABD/YPG oluşumuyla Rusya/Suriye oluşumunun örtüşen çıkarları lehine. Ama hiçbir şey bitmiş değil. Bir önceki yazımda belirttiğim şekilde Türkiye kendi milli güç unsurlarına dayanan ve bölgedeki ülkelerin merkezi yönetimlerini esas muhatap alarak geliştirilecek işbirlikleri ve ittifaklarla durumu lehine çevirebilir. Yalnız daha fazla gecikmemesi gerekiyor.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display