2014 yılında “ABD İstihbaratı” başlıklı kitabımı bitirdiğimde, Amerikan istihbarat toplumu (17 istihbarat teşkilatı) ile ilgili son resmi veren bir nokta koymuştum. Eserin ilk yayının üzerinden on yıl geçti ve geçen sürede neler olup bittiğine bakmak için aslında doğru bir zamanda değiliz. Çünkü Trump ile birlikte fetret devrine giren Amerikan istihbaratının hikâyesi çok değişik boyutlara evrilme sürecinde. ABD istihbaratı, 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra 2004 yılında yaptığı reformlardan beri pek çok sarsıntı yaşandı. Bu arada tehdit ortamı da çok değişti; küresel terörün yerini 2014’den itibaren jeopolitik çekişme yani büyük güç çekişmesi aldı. Rusya tehdidine daha sonra daha güçlü bir şekilde Çin tehdidi eklendi. Wikileaks ve Snowden sızıntılarından sonra 2016 yılından beri yaşanmakta olan Rusların Amerikan seçimlerine müdahalesi ile ilgili iddialar ve o dönemden beri Trump’ın istihbaratçılarla karşılıklı güvensizliği devam ediyor.
Bir yandan Avrupa’ya yönelik Rus tehdidi ve Ukrayna’da devam eden savaş, diğer yandan artan Çin tehdidi ve kaçınılmaz büyük savaşa hazırlık ve ikisinin arasında Orta Doğu’da devam eden projelerin geleceği. ABD istihbaratı her birinin doğası çok farklı olan bu üç ana gelişme arasında bölünmüş ve dağılmış durumda. Amerikan istihbaratının küresel gözetleme ve izleme sistemi halen Ukrayna ve Orta Doğu’daki savaşlara odaklanmış durumda iken, Çin ile kaçınılmaz savaşa hazırlık istihbarat teknolojileri alanında özellikle yapay zekâ çalışmalarında üstünlük gerektiriyor. Öte yandan, Çin ve Rusya’nın espiyonaj ve siber savaş yöntemleri ile başa çıkmak, kritik altyapıyı korumak için yeni yöntemler aranıyor. Uzay Kuvveti ile birlikte istihbarat örgütlerinin sayısını 18’e çıkaran Amerikan istihbarat toplumunu önemli teşkilat değişiklikleri bekliyor. ABD’nin ittifak ve müttefik anlayışı da değişiyor ve UKUSA gibi eski istihbarat paylaşım anlaşmaları sorgulanıyor.
Çin, Rusya, İran veya diğer ülkelerin ABD’yi açık bir savaşta yenmek gibi bir ümidi yoktur. Bunun yerine Amerikan düzenine, kurumlarına sızarak, halkınızı manipüle ederek, savaş ve barış arasındaki sınırları yok ederek kazanma ümidindeler. Ruslar Amerikan siyasi seçimlerine müdahil olarak, Çinliler espiyonaj yolu ile bunu yapmaya çalışmakta. Amerikan istihbaratı düşünce, teşkilat ve teknoloji alanında yeni reformların eşiğinde ancak Trump istihbarat işinden anlamıyor ve kendi kurduğu paralel devlet ile istihbaratçıları susturmak ve by-pass etmek istiyor. Trump sonrası dönemde, onun verdiği zararların telafisi ve geciken istihbarat reformlarının yapılması için gayretleri izleyeceğiz. Çünkü büyük savaşın hazırlıkları devam ediyor ve çok fazla zaman kalmadı. Bu makalede Amerikan istihbaratının son durumunu incelerken, Trump’ın sadece ABD değil, dünya içinde büyük bir felaketin katalizörü olduğunu daha iyi göreceksiniz.
Trump ve İstihbarat
Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile birlikte CIA düşmanını kaybetmiş ve böylece gereksiz ve hatta korumasız konuma düşmüştü. Askerleri ve istihbaratçıları sevmeyen Bill Clinton yüzlerine bile bakmıyordu. Onların imdadına 11 Eylül saldırıları yetişti ve “terörle mücadele” adı altında CIA oldukça pervasız bir ölüm makinesine dönüştü. İşkencelerle suçlandı ama Usame Bin Ladin’in yerini tespite yarayan bilgi bu yoldan geldi. 2014 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile bu ülke sadece ABD istihbaratı için değil, konvansiyonel bir düşman arayan NATO için de can simidi oldu. Çanlar çalıyor, çarklar dönmeye başlamışken, 2016 yılında Rusların Trump lehine ABD seçimlerine müdahalesinin anlaşılması ile durum aniden değişti. Ruslar da uzun zamandır ABD’nin içine oynuyordu Trump’ın sırlarını ortaya çıkaran CIA’nın Örtülü Faaliyetler birimi içindeki ajanlardan biri olan Çekya kökenli Tomas Rakusan, Kremlin’e de sızmış, Putin Ukrayna askeri planlarını 2022 yılı öncesinde çalmıştı.
ABD başkanı Donald Trump’ın istihbaratçılarla başı hep belada oldu. İlk döneminde FBI’ın başındaki Robert Muller’ın, Ruslarla olan bağlantıları ve Amerikan seçimlerine müdahalesi ile ilgili hazırladığı dosya, Trump’ın uzun süren bir dava süreci yaşamasına neden olmuştu. Bu bağlantıları “Rus İstihbaratı” başlıklı kitabımda da anlatmıştım. O dönemden beri Trump, atamalarla istihbaratı kendi istediği yola getirmenin ötesinde kendisini korumaya çalışıyor. 2016 yılındaki soruşturmaları önceki başkan Obama’nın komplosu olarak niteleyen Trump, ülke politikalarını belirlerken istihbaratın da kendi istediği şekilde rapor vermesini yani kendi düşüncelerini doğrulamasını bekliyor.
Trump, başta istihbarat toplumu olmak üzere Amerika’nın en güçlü omurgası olan kurumlarını tek başına kontrol etme arzusu ile ülkenin içyapısını çürütmektedir. Bunun en öne çıkan kanıtı, başkanlık sisteminin gittikçe otoriter hale gelmesi ve ülke yargısı başta olmak üzere yapılan atamalarla kurumlarının siyasileşmesidir. Güçlü başkanlık ütopyası ancak ulusal güvenlik kararlarında keyfilik, öngörüsüz dış politika, ülke kaynaklarının hesapsız kullanımı, saklanan yolsuzluklar ve nihayet hesap vermekten kaçmak sonucu verir. Bütün bunların nedeni, ülkedeki (yasama, yürütme, yargı) güçler dengesinin bozulması ve tek bir kişinin kontrolüne girmesidir. Bu tehlike pek çok ülkede öyle büyümüştür ki, tüm dünyada meşhur Echelon’u temsil eden “Büyük Birader”den sonra ülke içindeki bu devlet içinde devlet olan paralel yapı “Küçük Birader” olarak anılmaya başlanmıştır. Bu Amerikan derin devleti değildir, başkanın kurulu ülke sistemini by-pass ettiği, kendi özel ekibidir. Trump’ın hışmından sadece istihbaratçılar değil, meşhur demokrasici örtülü operasyon güçleri USAID, NED, VOA, Freedom House, gibi kurumlar da nasibini aldı.
Trump, ikinci döneminde Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’ne Tulsi Gabbard, CIA’nın başına John Ratcliffe’i ve FBI’ın liderliğine Kash Patel’i getirdi. Trump’ın güvendiği bu kişiler şu anda sadık olmayanların avını da yürütüyorlar. Trump’ın onlardan beklentisi hakkında çıkarılan iddiaları çürütmek ve dediklerini teyit edecek istihbarat ürünleri sunmak. Örneğin ABD istihbaratının “İran’ın nükleer silah programı yok” şeklindeki raporuna kızdı. Durumu kurtarmak için DIA, CIA’nın raporuna katılmayınca güvenirliği az olarak nitelendi. Aynı durum İran’a yönelik ABD hava bombardımanı sonrasında da yaşandı ve gene istihbarat raporlarını beğenmedi. İstihbarattaki kutuplaşma koordinasyon sorunları da yaratıyor.
Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’nün (DNI) merkezi konumunu güçlendirerek; diğer bir düşmanı olan ve bağımsız takılan CIA’yı da kontrolüne almak istiyor. Böylece CIA’nın Rusya ve Suriye’deki örtülü operasyonları da denetlenecek. DNI’ın istihbarat toplumu üzerindeki özellikle bütçe, personel ve operasyonları üzerindeki yetkisi geçmiş yıllarda budanmaya başlanmıştı. Trump ise 18 istihbarat teşkilatını kontrol altına almak için şimdi DNI’yı stratejik lider yapmak istiyor. Bunun için de küresel tehditlerle etkili mücadele ve kaynakların etkili kullanımı yalanı söyleniyor.
Devleti değil kendini korumak isteyen Trump’ın hedefinde öncelikle kendisine yönelik Rusya ile ilişkileri konusunda davaları gündeme getiren karşı-istihbarattan sorumlu FBI var ve hem yapısını küçültmek istiyor hem de ulusal güvenlik ile ilişkisini kesmeyi ve sadece suçlarla ilgilenmesini bekliyor. Özetle, FBI sözde reforme edilerek sadece kolluk kuvveti olarak kalacak. Böylece FBI, İngiliz MI5 gibi sadece iç güvenlik sınırları içine çekilecek.
Trump’ın aklında CIA’nın parçalanması ve işlevlerinin Dışişleri, Savunma ve Hazine bakanlıklarınca paylaşılması, veri alt yapısı ve istişare ağlarının elinden alınması bulunmakta. CIA, disiplinsizlikle suçlanıyor ve kültürel değişim bahanesi ile örtülü operasyon sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi (bazılarının Savunma Bakanlığına yani askeri istihbarata kaydırılması), personel alımı, terfiler ve bazı CIA unsurları ve tesislerinin Washington’dan çıkarılması isteniyor. Bütün bu önerilerin temelinde ise Trump’ı hedef alan “derin devlet” yani istihbaratçılar ve askerlerin cephesinin dağıtılması var.
Amerikan medyasını son günlerde Dış İstihbarat Gözetleme Kanunu’nun (FISA) ile ilgili tartışmalar meşgul ediyor. FISA ile ilgili en büyük sıkıntı Trump’ın dahi dış bağlantılarının takip edilebilmesi ve bunun ulusal güvenlik gizliliği koruması altında yapılabilmesidir. FISA, dış istihbarat gözetleme, dinleme tekniklerinin yasal olmasına imkân veriyor ve bu da tabii ki en çok Trump ve Rusları üzüyor. FISA, izleme programı yurt dışında yabancılar izlemeye ve onlarla temas eden Amerikalılar da dâhil haberleşme bilgilerini toplamaya izin veriyor. 1978 yılında kabul edildiğinden beri bu program Trump hariç hiçbir başkanı rahatsız etmemiş. Bu rahatsızlığın arkasında Trump’ın ve yörüngesinde olanlar da dâhil Rusya ile ilişkileri hakkında suçlamaların düşürülmesi, Rusya’nın tehdit olmaktan çıkarılması ve sadece Çin’in hedef alınması var.
ABD İstihbaratında Son Gelişmeler
ABD istihbarat toplumunda Soğuk Savaş sonrası ilk büyük reform hareketi, 11 Eylül 2001 terör saldırıları sonrası başladı. Teşkilat yapılarından, operasyonlara ve çalışma kültürüne pek çok şey değişti. Bunları uzun uzun (yakında yeni baskısı çıkacak) “Amerikan İstihbaratı” başlıklı kitabımda anlatmıştım. 2014 yılındaki eski NSA çalışanı Edward Snowden’in sızıntılarından sonra büyük bir travma daha yaşandı ve ABD istihbaratının sosyal medyayı kullanma yöntemleri deşifre oldu.Snowden’in sızdırdığı bilgiler, NSA’nın ülke içi ve dışında illegal kitle izleme programlarını deşifre etti. Facebook, Twitter, Google, YouTube vd. sosyal medya kanallarının ABD istihbaratı ile birlikte nasıl çalıştığını öğrendik. Julian Assange’ın Wikileaks belgeleri ise şeffaflık adına ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği suçlar yanında, CIA’nın küresel hackleme programını deşifre etti. Rusya’nın 2016’daki ABD başkanlık seçimlerini etkileme ve dezenformasyon faaliyetleri ile 2018’deki Trump hakkında FBI’ın düzenlediği Steele Dossier ifşaatları ABD istihbaratı için başka bir kriz (Russiagate) dönemini temsil ediyordu. 11 Eylül sonrası terör çağına göre şekillenen casusluk teşkilatları Biden döneminde ise yeni nesil teknolojik tehditleri odaklarına alarak, büyük dönüşüm içinde bir devrime hazırlanıyordu.
Yeni kurulan ve Savunma Bakanlığına bağlı Uzay Kuvveti, Ocak 2021’de ABD istihbarat toplumunun 18. üyesi oldu. Bu kuvvete verilen görev; ABD uyduları ve diğer uzayda konuşlu vasıtalarına yönelik tehditleri izlemek olarak ifade ediliyor. On yıllardır, ABD istihbarat toplumu karadaki düşman faaliyetleri hakkında istihbarat toplamak için uydular kullanıyordu. ABD Uzay Kuvveti ise bu uydulara yönelik tehditleri izleyecek. Bu tehditlerin kaynağı olarak Çin ve Rusya’nın geliştirmekte olduğu uzay kabiliyetleri öne çıkıyor. Bu iki ülke, uyduları yerden ve uzaydan önleyecek kabiliyetler geliştiriyor ve yakın gelecekte kullanıma girmesi bekleniyor.
ABD istihbaratı için şu an en büyük tehdit bizzat Trump ve “kuzu kılığında kurt” olarak tanımlanıyor. Trump’a göre ise Gabbard ve Ratcliffe, ABD istihbaratını eskinin kötü aktörlerinden temizleyecek. Ama ikisi de Trump’ın içgüdülerine ve hikâyelerine göre hareket etmek zorundalar. Örneğin Trump, Grönland’ın isteyince Gabbard bir NATO müttefiki olan Danimarka’nın parçası olan bir bölge için istihbarat yapmaya başladı. Trump, suç örgütlerini desteklediği gerekçesi ile Venezüella’ya savaş açmak istiyor ama bu destek ile ilgili Gabbard, Ulusal İstihbarat Konseyi’ne bir kanıt sunamadı. Bunun yerine Konsey’in iki üyesi kovuldu. Gabbard’a göre, istihbaratı siyasileştirmiyor, doğru siyasete getirmeye çalışıyor.
İran’ın nükleer tesislerinin bombalanmasından sonra tamamen yok ettiklerini iddia eden Trump’ın aksine Pentagon’un analiz birimi DIA, bu tesislerin birkaç ay sonra yeniden kurulabileceğini söyleyince onlar da Gabbard ve Ratcliffe’nin hedef listesine girdiler. Amerikan istihbaratı Trump öncesinde önyargılarla analiz yapmaktan çekinirken, şimdi sonucu belli bir analizi onaylamakla görevli olduğunu kabullenmek zorunda.
CIA Direktörü John Ratcliffe, göreve gelir gelmez ilk iş teşkilata personel alımlarını durdurmak oldu. Bunun gerekçesini ise CIA’nın Trump’ın ulusal güvenlik önceliklerine göre yeniden düzenlenmesi gösterildi. Bu öncelikler Çin, ticaret savaşları ve uyuşturucu kartelleri ile mücadele. Bu düzenlemeler kapsamında bazı operasyonlar ve uzmanlık alanlarına da son verilmeye başlandı. Yüzlerce kişi kovulurken, yerlerine sadık olanların getirilmesine çalışılıyor.
Trump yönetimi, başta CIA ve NSA olmak üzere Amerikan istihbarat teşkilatlarında önemli personel azaltmalarına gidiyor. Bu azaltmanın gerekçesi kendisinin ulusal güvenlik öncelikleri ve bütçe öncelikleri. CIA’dan yaklaşık 1.200 olmak üzere bu personel azaltması birkaç yıl içinde binlerce istihbarat çalışanı sayısına ulaşacak. Haberin duyulması ile 500 CIA çalışanı erken emekliliğini istedi. DNI ise kısa zamanda %25 küçüldü.
İstihbarat örgütleri içindeki pek çok daire kapatılıyor veya bir diğerine devredilirken, görev odaklı Ulusal İstihbarat Görev Kuvvetleri kurulması planlanıyor. Beş Göz üyeleri dışındaki ülkelerle akademik veya düşünce merkezi ortaklarına son veriliyor. Ulusal İstihbarat Üniversitesi 180 gün içinde kapatılacak.
ABD İstihbarat Stratejisi
ABD istihbaratı Ukrayna ve Orta Doğu’daki savaşlara odaklanmışken, bir yandan tüm güvenlik mekanizması ile birlikte Çin ile büyük savaşın sahnesini hazırlıyor. Ulusal güvenlik tehdidinin odağında Çin olsa da Trump döneminde CIA artık daha çok Batı yarımküreye odaklanacak. Çünkü Trump’ın ulusal güvenlik öncelikleri içinde Grönland, Panama, Meksika Körfezi gibi yerlere el koymak var.
Amerikan istihbarat toplumu, bedava açık kaynaklardan bilgi toplamak yerine milyarca dolarlık istihbarat uyduları ve istihbarat toplam programlarını tercih etmeye eğilimlidir. ABD Uzay Kuvveti istihbarat gayretlerinin %50’si Çin’e odaklanmış durumda. Çin’in uzay alanında hızlı gelişimi ve uzay silahları izleniyor.
ABD’nin asıl hedefinin Çin olması ve Uzak Doğu savaş alanı ile ilgili çalışmalar Hint-Pasifik için ilave bir istihbarat yapısı gerektiriyor. Nitekim QUAD ülkeleri içindeki (Avustralya, Hindistan, Japonya) ABD’den daha çok istihbarat paylaşımı için yeni düzenlemeler istiyorlar. Örneğin Japonya, üyesi olmadığı halde Kasım 2024’de Beş Göz toplantısına ev sahipliği yaptı. Hint-Pasifik’te yeni bir “göz” kurulması gündemde.
ABD istihbaratı Uzak Doğu’ya angaje olurken, bürokrasi en büyük zorluk olarak ortaya çıkıyor. İstihbarat toplumunda on yıldır devam eden dönüşüm iyi gitmiyor. CIA, analitik istihbarata odaklanmak istenirken, operasyon başkanlığı dışlandığını düşünüyor. Dışişleri Bakanlığı açık istihbarata daha çok odaklanıyor.
Pek çok Rus, Batı tarafından Putin’in iç halkasına sokuldu ve teknoloji çağında artık rutin elektronik rapor göndermekten öteye geçildi, doğrudan istihbarat paylaşıyorlar. Gene de yeni bilgi kaynakları aranıyor. Putin’in yakın çevresindeki gelişmeler ve rejim yönlendirilmeye çalışılıyor. Rusya’nın bölünmesi ve yeni Rus rejimi ile ilgili planlar sürekli yol kat ediyor.
Beyaz Rusya için hazırlıklar yeni bir döneme girdi. Ancak, muhalif gruplar içinde de anlaşmazlıklar var. Darbe için hazırlanan militan grup, Ukrayna istihbaratı tarafından destekleniyor.
Gerek NED gerekse Soros’un Açık Toplum Vakfı, 2022 yılında COVİD politikalarını protesto görüntüsü vererek Çin içinde bir rejim değişikliği, Şi Cinping’in devrilmesi ile meşgul oldular.
CIA ajanlarının %98’i resmi örtü (çoğunlukla diplomat) görüntüsü altındaki operasyon memurlarıdır. Bu durum, CIA çalışanlarını gerçek diplomatların üzerine çıkarır ve dış politikaya etkisinde CIA’yı en önemli istişare organı haline getirir. CIA ajanlarının geri kalan %2’si ABD şirketleri içinde çalışıyor gibi gözükür.
Ancak, şimdi CIA’nın insan istihbaratı ile ilgili tekeli parçalanmak ve yetenekleri başka örgütlere de kaydırılmak isteniyor. CIA’nın dinlemeleri NSA’ye, sahadaki taktik istihbaratı ise askerlere kaydırılacak.
Tehdidin doğası da değişmektedir. Uçtan uça kriptolama, tanımlanamayan platformlar, sanal kişisel ağlar ile artık özel güvenlik dengesi kişilere doğru kaymıştır. Böylece ulus-aşan suç örgütleri ve düşman ağları içinizde rahatça çalışabilmektedir. Bu yüzden, ABD iç güvenliğinden sorumlu FBI’in farklı suç ve ulusal güvenlik uzmanlık alanlarına bölünmesi söz konusudur. Çin ve Rusya’nın gittikçe daha çok suç örgütleri gibi vekil güçlere başvurması, espiyonaj ve suç arasındaki çizgiyi gittikçe bulanık hale getirmekte ve bu da işbölümünde kırılmalara yol açmaktadır. Artık kolluk (savcı, polis vb.) güçleri istihbaratın yakınında değil, savaşın merkezindedir. Sivil hukukçular, zorlayıcı yasa ve düzenlemeler veya ülke sınırları dışında operasyonlar ile yürütülen hukuk savaşı artık ana mücadele yöntemi haline gelmiştir.
ABD İstihbaratının Sorunları ve Reform İhtiyaçları
Amerikan istihbaratının son yıllarda aldığı derslerden birisi veri toplamadaki karşı konulamaz üstünlüğüne karşın çok verinin çok daha iyi öngörü anlamına gelmediğinin anlaşılmış olması. Amerikan istihbaratının toplama unsurları son on yılda olağanüstü artmış olmasına rağmen, öngörü seviyesinin daha fazla artmadığı anlaşıldı. Siyaset yapıcılar ham bilgiye boğulmuş durumda ve bir hüküm vermekte oldukça zorlanıyorlar. Analizler çok geride kalmış. Genellikle istihbarat ürünleri teyide muhtaç, gecikmiş veya günümüz dünyasına uygun paradigmalara göre düzenlenmemiş. Hâlbuki rakipler yöntemlerini geliştirmişler. Vekil güçler, gri bölge aktörleri, ticari sızmalar ve yasal örtü ile operasyonlarını görünmez ve anlaşılmaz hale getiriyorlar. Amerikan analitik vasıtaları, belirsizlik problemini çözmekte zorlanıyor. Bu kadar çok veri içinden işe yarar olanı bulmak gittikçe zorlaşıyor.
CIA’nın ürettiği istihbarat genellikle politikaya üretmeye yarayacak kalitede değildir. Eski püskü bir teşkilat olan CIA’nın istihbaratı pek çok önyargılarla oluşur. Bunun ana nedeni, ABD kültürü içinde doğruyu söylemekten kaçınan kurumsal alışkanlıklardır. Bu yüzden, CIA; yanlış istihbarat üretmek için kurulmuş, mükemmel bir teşkilat olarak tanımlanır.
ABD istihbaratı için diğer bir reform alanı hala koordinasyonun yetersiz olmasıdır. 11 Eylül saldırılarından sonra istihbarat örgütleri arasında haberleşme ve koordinasyon için Ulusal İstihbarat Direktörlüğü (DNI), müşterek görev kuvvetleri ve kurumlar arası merkezler kuruldu ama 2025 yılında bile hala haberleşme kontrol altında değil, koordinasyon ise çalışmıyor. Çin ve Rusya ile istihbarat savaşından tek bir kurum sorumlu değil ve bu mücadelenin doğası suç dünyası içinde çalışmayı gerektiriyor. Bu mücadele kurumlar hatta içindeki yapıların ince dilim bir sorumluluğu var ve DNI’ın bunları koordine etmesi için gevşek bir düzenleme yapılmış. Üstelik kurumlar görevler, bütçe ve artan riskler karşısında boğulmuş durumda. Bunun sonucu ise açıklar, üst üste binen işler ve gecikmeler. Bu durum Çin ve Rusya’nın kendine güvenini artırıyor. Melez tehditler bürokratik engel tanımıyor. Askeri, kolluk, istihbarat, ticari ve dijital alandaki oyuncular adeta yere serilmiş durumda. Özetle, sistem daha çok eylem ve komuta birliği isterken daha çok bölünme getiriyor.
İstihbarat teşkilleri sanki büyük teknoloji şirketlerinin uzantısı haline gelmiş ve onların istismarına devlet otoriteleri de katılmış. ABD’deki istihbarat ülkenin uzun vadeli çıkarları yerine sözleşmeci şirketlerin bütçeden pay kapmak için yaygara kopardıkları bir alan haline gelmiş. Aşırı ticarileşme, istihbaratın özellikle insan tecrübesinin gittikçe anlamsız hale geldiği riskli bir durum ortaya çıkarıyor. Bazı önemli istihbarat figürleri, son on yılda doğru ve bilimsel istihbarat analizi yapmayı bir kenara bırakıp, kendi teşkilatını otoriteye karşı kar elde etmek için kullandı ve içlerinde hapse girenler var. İstihbarat toplumunun neredeyse tamamı özelleşmiş ve üst düzey pozisyonlar, devletten ziyade sözleşmeci şirketlerin isteklerine göre tavır almaya başlamış durumda.
İstihbarat teşkilatlarının uzun zamandır devam eden eleman sıkıntısı devam ediyor. Hemen her teşkilatta her zaman olduğu gibi birkaç kişi teşkilatı sırtlamış durumda, diğerleri ise onlara yardımcı konumda. Tecrübeli eleman kolay yetişmiyor ve doğru pozisyona gelme zamanı geldiğinde de başına bir şeyler geliyor ya da ayrılıyor.
Haziran 2022’de ABD Senatosu İstihbarat Komitesi tarafından kabul edilen yasa tasarısı ile istihbarat teşkilatlarına geçmişte uyuşturucu kullanan kişileri de işe alma yetkisi verildi. Daha önce işe alınırken yeni elemanlar uyuşturucu testine tabi tutuluyordu. Şimdi amaç, uyuşturucuya takılmadan daha yetenekli kişileri işe almak. Bu aynı zamanda, CIA veya FBI’da çalışırken uyuşturucu kullandığı tespit edilen kişilerin otomatik işten atılmasının da önüne geçmek anlamına geliyor. Tasarı, ABD başkanının onayını bekliyor. İşe alma süreçleri ile ilgili diğer bir reform çalışması ise daha çok kadın ve azınlık gruplarından kişilerin tercih edilmesi.
Amerikan istihbaratı ile ilgili reform arayışları önümüzdeki on yılda yeni bir modele evrilecek saldırgan bir istihbarat sistemi hedefliyor. İlk düşünülen reform alanı teşkilat yapısı ile ilgili olanlar;
• İstihbarat, kolluk ve etkileme operasyonlarını kontrol eden Bölgesel İstihbarat Merkezlerinin kurulması. Burada CIA, NSA, FBI, DHS ve Adalet Bakanlığı’ndan personelin bulunması. Bu merkez, bölgesindeki rakip ülke faaliyetlerine karşı savunma ve saldırı görevlerini icra eden bir muharip komutanlık gibi düşünülüyor.
• Bilişsel Savaş Direktörlüğü; Ulusal Güvenlik Konseyi altında istihbarat örgütleri ve özel sektörün müşterek çalışacağı bu direktörlük dezenformasyon ile mücadele, gerçeklik yaratma ve hukuk savaşına liderlik edecek. Bu mücadele alanı meşruiyet ve kamuoyu desteği sağlamak için gerekli görülüyor.
• Saldırgan Karşı-İstihbarat; artık savunmak yerine rakiplerin operasyonlarını karşı kullanmak için toplama kanallarını silahlandırmayı öngörüyor. Bu amaçla, her alanda özel sektör karşı koyması ve geri-hackleme kabiliyetlerinin özel sektörle birlikte kullanılması hedefleniyor. Bu amaçla kamu ve özel sektör arasında işbirliği için yasal düzenlemeler yapılması isteniyor.
Önümüzdeki on yılda gerçekleşme istenen yapısal değişiklikler ise şunlar,
• Tehdit Merkezli Hücreler; eski teşkilat bağlantıları terk edilerek, istihbarat örgütleri arasında tehdit ekosistemine (Çin, Rusya, ulus-aşan suç, bilişsel savaş vs.) göre kabiliyetler ve merkezler kurulması.
• Kamu Bilişsel Savunması: dezenformasyona karşı esneklik, dijital hijyen ve bilişsel tehdit farkındalığı sağlayacak eğitim programları uygulamak.
Gerçek reformların ölçüsü teşkilat şemaları değil, yenilikçi kabiliyetler ve hünerli insanlardır. İstihbarat görevlerini başarı ile yerine getiren teknoloji ve oyun değiştirici yeteneklerinizdir. Bunun içinde modası geçmiş kişiler, süreçler, teknolojiler ve yeteneklerden bir an önce kurtulmalısınız. Şimdi moda; yapay zekâ, güçlü algoritmalar, yazılımlar ve dijital vasıtalardır. Hızlı takip sistemleri, önce görmek ve hareket etmek başarının sırrıdır. Rüşvet değil yenilik kaynağı olacak devlet-sanayi işbirliklerine, teknolojik kabiliyetler için yeni yöntemler bulmaya ihtiyacımız var. İstihbarat reformunun temelinde risk alma ve bürokrasiyi elimine etmede yeni bir kültür oluşturmak yatıyor. Teknoloji istihbarat örgütlerine en çok veri toplama ve analiz tekniklerinde yardım ediyor. Bunun içinde etkili bir veri yönetimine ihtiyaç var. Yapay zekâ ve makine öğrenmesi istihbarat analiz yöntemlerini geliştirmek için önemli bir potansiyel sunuyor.
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;
https://www.academia.edu/143228197/ABD_İstihbaratı_2025
Fotoğraf için Kaynak: https://www.gao.gov/intelligence-community-management