11 Mart 2025
21YYTE.ORG Ukrayna Tamamlanmamış Devrim: Doğu-Batı Ekseninde Ukrayna Krizi

Tamamlanmamış Devrim: Doğu-Batı Ekseninde Ukrayna Krizi

10 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Ukrayna'da Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’le bazı muhalif liderler arasında varılan ateşkesin çökmesinin ardından çıkan çatışmalarda, 20'den fazla kişi hayatını kaybetti. Salı günü yaşanan ve otuza yakın can kaybına yol açan çatışmaların ardından ulusal yas ilan edilmişti.[1] Ülkedeki protestolar 2013 Kasım'da Cumhurbaşkanı V. Yanukoviç'in AB'yle imzalanması planlanan işbirliği anlaşmasını askıya almasından sonra başlamıştı. Yanukoviç iktidarına karşı meydanlarda mücade eden muhalif güçlerin yelpazesi bir hayli geniştir.  Eski dünya ağır siklet boks şampiyonu ve muhalif Udar (Yumruk) Hareketi lideri Vitali Kliçko, hapisteki eski başbakan Yulya Timoşenko’nun da müttefiki, ülkenin ikinci büyük partisi muhalif Anavatan Partisi’nin lideri Arseniy Yatsenyuk, Oleh Tyanhnybok liderliğindeki aşırı sağcı Svoboda (Özgürlük) grubu, diğer aşırı sağcı radikal gruplar arasında Bratstvo (Kardeşlik) ve Sağ Kesim.[2] Alsında Ukrayna’daki olaylar Yuşenko’yu iktidara getiren, fakat tamamlanmamış devrimin tamamlanma çabası olarak algılanabilir. Fakat olaylar kontrolden çıkıyor, hatta çıkmış bile.

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra uzun süre ılımlı geçiş süreci yaşamaya çalışan Ukrayna’da siyasi ulusal devlet inşası süreci küçük adımlarla ilerlemiştir. Ukrayna ulusunun bir taraftan siyasi reformlardaki yavaş ilerleme diğer taraftan ekonomik sorunların çözülmemesi Ukrayna’da istikrarlı dönüşüm sürecinin yaşamasına engel olmuştur. Bu süreci analiz ederken birkaç hususun dikkate alınması gerekmektedir:

1) Ukrayna’da doğu-batı ayrımı bir gerçek vakıadır ve istikrarlı yönetim açısından ülke içindeki sosyo-politik ve sosyo-kültürel durum dikkate alınarak denge politikasının yapılması zarurettir.

2) Ukrayna halkının ekonomik sorunları ve refah seviyesinin düşük olması sosyo-kültürel Saikleri ikinci plana itmiş ve ekonomik ve sosyal alanda iyileşmeler yapılması beklentisi daha ağır basmıştır.

3) Ukrayna’nın Rusya’nın baskı ve şantajlarından korunması için sahip olduğu araçlar ve olanaklar sınırlıdır.

Özellikle son iki husus Ukrayna’daki durumun belirleyici olması açısından çok önemli olup bir birini negatif anlamda besler niteliktedirler.

Ukrayna’nın Doğu-Batı ayrımı bu olaylar sonucunda daha da derinleşti. Bu ayrışma, temeli atıldıktan itibaren üzeri sıvanmış çata benziyor. Bu çat Sovyetler Birliği dağıldığı sırada iyice ayrışmıştı. Ukrayna elitlerinin açık şekilde dile getirmekte sakınca duydukları bu sorunun üzeri değişik iktidarlar döneminde az veya çok olarak örtülmeye çalışılmıştır. Yuşenko iktidarı (2005-2010) döneminde demokrasi, insan hakları, Batı yanlısı liberal reformlar sayesinde bu ayrışma önlenmeye çalışılmıştır. Fakat siyasi reformlar hiçbir zaman mutlak anlamda beraberinde ekonomik sorunların çözümü sonucunu doğurmaz. Nitekim Yuşenko iktidarının şanssızlığı da bundan ibaret idi. Bunun için Yuşenko iktidarı yeteri kadar  potansiyele sahip değildir. Ayrıca ulusal devlet inşası sürecinde atılan milletçi adımlar karşı çephede bir ayrışma ve dışlama politikası olarak algılanıyordu. Belki de o dönemde Ukrayna’nın Batıdan ve ABD’den sağlayabileceği yardımlar sayesinde demokratik kazanımları koruma şansı olabilirdi.  Zira Ukrayna’daki ayrışmayı zayıflatabilecek tek yol politik reformların yanı sıra ekonomik reformların gerçekleştirilmesi ve halkın refah düzeyinin yükseltilmesi idi. Fakat bu yardımlar yapılmadı ve Ukrayna’da sosyo-ekonomik sorunlar gittikçe derinleşti. Post Sovyet ülkelerinin ekseriyetinden farklı olarak Ukrayna’da barışçıl ve sivil yolla iktidar değişikliği yaşandı.  2005 yılında yapılan seçimlerde V. Yanukoviç iktidara geldi. Yanukoviç politikaları konusunda yapılan analizlerin çoğunda artık Ukrayna’da Rusya yanlısı politikaların hızlanacağı, hatta Ukrayna’nın bu anlamda elden çıktığı yorumlarını yapıyorlardı. Yanukoviç iktidarının icraatları her ne kadar bu yorumları doğrular nitelikte olsa da burada yine de ülkedeki sosyo-ekonomik sorunların çözülmemesi ve ülkenin istikrarlı kalkınma yoluna girememesi idi. Bu ve diğer nedenler Ukrayna’yı bugün iç savaşın eşiğine getiren bir durumla karşı karşıya bırakmıştır.

Bundan sonraki gelişmelerin nasıl seyredeceği sorusunu yanıtlamak zordur. Fakat bilinen bir gerçeklik vardır.

Ukrayna’da bu kanlı olaylar yaşanırken daha çok dikkat çeken birkaç hususun altını çizmekte yarar vardır:

a) Ukrayna’da baş gösteren bu kanlı olaylar sırasında zaten önceden beklenen ve Türkiye’yi de yakından ilgilendirmesi gereken önemli bir sorun sıyrılarak tüm ciddiyeti ile gündeme oturmaktadır. Bu sorun Rusya’ya “birleşmesi” konusunda bundan önce de sık sık “analiz ve tartışma konusu” olmuş Ukrayna’ya bağlı özerk cumhuriyet olan Kırım sorunudur. Kırım Meclisi Başkanı V. Konstantinov, tansiyonun yükselmesi durumunda Ukrayna’dan ayrılabileceklerini söylemiştir. Rus Haber Ajansı Interfax’a açıklamada bulunan Konstantinov, “Ukrayna uygulamada parçalanmış olmasına rağmen, biz hala ülkeyi kurtarmak için bir şansa sahibiz… Bu çok belirsiz bir durum” demiştir. Konstantinov, bunun “…1954’de Sovyet Komünist Parti’nin Kırım’ın Ukrayna’ya bağlanması yönündeki kararının iptali şeklinde olur.” ifadelerini kullanmıştır. Kırım Tatar Milli Meclisi'nden ise Kırım Parlamentosu başkanının açıklamasına sert tepki göstermiştir. Karşı açıklamada "Kırım ayrılamaz, bizim vatanımız Ukrayna"denildi.[3]

b) Ukrayna’da Rusya yanlısı kesimle Batı yanlısı kesim arasındaki ayrışma gittikçe derinleşmektedir. Kırım Rus kamuoyunda öteden beri bir “Batı Ukrayna”  korkusu söz konusudur. Zaman zaman yaptığımız araştırma söyleşilerimizde Batılılarla yaşamak istemeyen Kırımlı (Rus) sayısının gittikçe arttığını görebilmekteyiz. Bu olaylar sırasında Ukrayna’nın ikinci büyük şehri olan ve Rusya yanlığı imajı ile farklılık arzeden Harkiv yönetimi yeni “yeni başkent” olma isteğini dile getirmiştir. Ayrıca, Harkiv bölge valisi, Bağımsızlık Meydanı'nda barış yanlısı hiç bir gösterici kalmadığını iddia ederek protestocuların "yok edilmesi" gerektiğini söylemiştir.[4] Kısacası ayrışmanın boyutları gittikçe derinleşmekte ve farklı mecralara yönelmektedir.

c) Rusya AB’nin Ukrayna ile ortaklık politikalarını zayıflatmak amacıyla yaptığı hamlelerle Ukrayna’yı kontrolü altında tutmaktadır. Rusya, Ukrayna'ya AB'nin teklif edebileceğinin çok üzerinde yeni ticari imtiyazlar, düşük faizli krediler, bono alım kolaylığı ve ucuz gaz temini vaat etmiştir. Ayrıca 5 milyar dolarlık yardım paketinin ilk ayağı olan 2 milyar doları serbest bırakan Rusya'nın, kalan 3 milyar doları da yakın zamanda serbest bırakması bekleniyor.[5]

d) Rusya, yaptığı açıklamalarda Ukrayna'da yaşananları "darbe girişimi" olarak değerlendirmiş, Ukrayna muhalefetine şiddeti durdurma çağrısında bulunurken, ülkedeki krizin çözümün nasıl ve hangi yöntemlerle sağlanacağının tamamen meşru hükümetin yetkisi ve sorumluluğunda olduğunu vurgulamıştır. Putin, 18 Şubatta görev süresi biten İnsan Hakları Müvekkili (Ombudsman) Vladimir Lukin’i ayın 21’de gece saatlerinde özel bir talimatla Ukrayna’ya yolcu etmiştir.  Lukin’in hangi teklif ve önerilerle geldiği konusunda kamuoyuna her hangi bir açıklama yapılmamıştır.[6] Fakat Rusya’nın bu olaylarla ilgili kullandığı “anti-terör” retoriği Yanukoviç’e “akıl hocalığı” yapmağa devam ettiğini, dahası örtülü bir şekilde fiili destek verdiğini göstermektedir. Ayrıca, her ne kadar Rusya suskunluğunu koruyorsa (daha doğrusu susmaya çalışıyorsa) da ayın 23’de Soçi Olimpiyat oyunlarının bitmesinden sonra Putin’in daha atak söylemlerde ve eylemlerde bulunması sürpriz olmayacaktır.

e) Ukrayna devrimi dış desteğe ihtiyaç duymaktadır. Avrupa ve ABD neredeyse olayların ardınca sürünmektedir.  Bu ihtiyacın karşılanması için gözler Batıya ve ABD’ye dikilmiştir. Bugün Brüksel'de olağanüstü toplanan Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının Ukrayna'da yaşanan çatışmalarda ölümlerden sorumlu yetkililer hakkında yaptırım kararı aldığı bildirilmiştir.[7] Her bir halde Avrupa’nın bu yaptırımları gecikmiş yaptırımlardır ve etkileri son derece azdır. Bu durumda Avrupa’nın ümidi olayların kendi kendine sakinleşmesidir.[8]  ABD Başkan yardımcısı C.Bayden 21 ŞubattaV. Yanukoviç’le yaptığı telefon görüşmesinde ABD’nin üst düzey Ukraynalı yöneticilere vize yasağının uygulamaya hazır olduğunu açıklayarak, ayrıca özel kuvvetlerin Kiev’den çıkarılması konusunda  çağrıda bulunmuştur.[9] Bu açıklama yapılırken, ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi Paett, Yanukoviç’in istifaya gitmemesi gerektiğini, bilakis iktidarda kalarak ülkesini krizden çıkarması gerektiğini açıklamıştır. İlk bakışta “diplomatik bir açıklama” olarak görülebilen bu açıklama aslında ABD’nin Obama döneminde post Sovyet mekanla ilgili Rusya karşısındaki kararsız politikasının küçük bir örneğidir.[10]

Bugün Ukrayna iç savaş eşiğindedir ve sivil insanların hayatı ciddi tehlike altındadır. Şüphesiz ki bu durumda en akılcı çözüm ulusal konsolidasyona dayanarak bu krizden çıkmaktır. Konsolidasyon kültürü ise maalesef her topluma nasip olmayan çok değerli “nimettir”. Eski Sovyet cumhuriyetlerinde bu değerin görmezden gelinmesi, iktidar hırsı, ayrıca hala kendisini post Sovyet mekanın ağası olarak gören Rusya’nın otoriter ve diktatör yönetimlere verdiği destek konsolidasyon kültürünün gelişmemesinin başlıca nedenlerindendir. Bunun bariz örneğinin bugün Ukrayna’da görmekteyiz. Rusya açısından önemli olan husus, muhalefetin iktidarı ele geçirmemesidir.  Rusya Ukrayna’da reform yapmak iktidarında olmayan, Avrupa standartlarında modernizasyon politikası yürütemeyen, Batı yanlısı dış politikayı tercih etmeyen her hangi hükümeti tanımağa hazırdır.  Bu yüzden Moskva V.Yanukoviç’i sonuna kadar desteklemekte kararlıdır. Her ne kadar Yanukoviç Rusya açısından ideal bir cumhurbaşkanı olmasa da ülkedeki statükoyu sürdürebilen, siyasi ve ekonomik düzeni devam ettirebilen bir başkandır. Otoriter, yolsuzluklara bulaşmış, şeffaf olmayan, siyasi istikrardan yoksun Ukrayna yapısal reformları gerçekleştirmek iktidarında değildir. Böyle bir Ukrayna Rusya’nın etki alanı dışında kalsa bile, en azından Batı ekseni dışında kalmaya devam edecektir.[11] İşte Rusyanın en kötü ihtimal olarak düşündüğü Ukrayna böyle bir devlettir. En iyi halde ise Rusya’nın siyasi ve ekonomik hegemonyasına tabi kılınmış bir ülkedir.

Bugün Ukrayna’da sorunun barışçıl yollardan çözülmesi zor görünüyor. İktidar-muhalefet çatışmasının neredeyse iç savaşa gebe olduğu bu günlerde Kırım sorununun ortaya çıkışı Ukrayna milletçiliğinin yükselişine ve yeni bir ivme kazanmasına, diğer taraftan Rusya’daki emperial kesimlerin bu soruna daha yüksek sesle sahiplenmesine ve provoke etmesine neden olacaktır.  Her bir durumda Yanukoviç durumdan oldukça tedirgin ve umutsuzdur. İş başında olduğunu ve ülkeyi krizden çıkarmaya çalıştığını açıklasa da, dün basında geçen 64 VİP uçuşun içinde Cumhurbaşkanı ailesinin de Kiev’den çıktığına dair haberler yer alması[12] bu endişelerin gerçek olduğunu ortaya koymaktadır. Ukrayna parlamentosu özel kuvvetlerin geri çekilmesine dair karar almış, muhalefet ve iktidar arasında bugünkü görüşmelerin sonuçları erken seçim yapılacağına ilişkin tahminleri kuvvetlendirmektedir. Seçim kararının alınması krizin sona ermesi anlamına gelmemektedir. Seçim kararı veya seçimlerin yapılması krizin ikinci aşamasına, çözüm aşamasına geçiş demektir. Bu çözüm beraberinde Ukrayna’nın birliği, bütünlüğü açısından yeni negatif sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Fakat başka bir yol yok. Ukrayna ulusu post Sovyet devrimine kaldığı yerden devam etmek ve tamamlamak zorundadır. Aksi durumda Rusya’nın emperyal tutkularının kurbanı olabilir.

Devrimlerin her zaman dış desteğe ihtiyacı vardır. Dış baskılar da devrimlerin boğulmasında etkin rol oynar.  Fakat her bir durumda bu etkenler ikinci derecelidir. Önemli olan ülke içindeki güçlerin, dengelerin ve halk itirazının boyutlarıdır. Sonuçların maliyetçe ağır olacağı ihtimalinin yüksek olmasına rağmen Ukrayna bu defa devrimini tamamlamağa doğru yürüyor. Hatta ayrışsa bile.

 


[1]Ukrayna'da isyan: AB'den yaptırım kararı çıktı,  http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/02/140220_ukrayna_2.shtml, 20.02.2014.

[2]Beş soruda: Ukrayna'da neler oluyor?,  http://www.hurriyet.com.tr/dunya/25843675.asp, 19 Şubat 2014

[3]Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılması gündemde http://www.dunyabulteni.net/dunya/290254/kirimin-ukraynadan-ayrilmasi-gundemde

[4]Ukrayna'da isyan: AB'den yaptırım kararı çıktı,  http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/02/140220_ukrayna_2.shtml, 20.02.2014.

 

[6]Лукин приехал на переговоры в администрацию президента Украины, http://www.gazeta.ru/politics/news/2014/02/21/n_5963481.shtml, 21.02.2014.

[7]Ukrayna'da isyan: AB'den yaptırım kararı çıktı,  http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/02/140220_ukrayna_2.shtml, 20.02.2014.

[8]Филипп Миго, Жан-Сильвестр Монгренье, Россия и Европа не в силах предотвратить гражданскую войну на Украине? ("Atlantico", Франция), http://inosmi.ru/sngbaltia/20140221/217732643.html#ixzz2tv7SGrHD, Philippe Migault, Jean-Sylvestre Mongrenier,  L’Ukraine est-elle au bord de la guerre civile généralisée que ni l’Europe ni la Russie ne seraient capables de contenir ?

[9]Байден сообщил Януковичу о готовности США ввести санкции против украинских чиновников, http://www.gazeta.ru/politics/news/2014/02/21/n_5963497.shtml, 21.02.2014, 04:29

[10]США выступили против отставки Януковича, http://vesti.ua/politika/38689-ssha-vystupili-protiv-otstavki-janukovicha, 21.02.2014.

 

[11]Филипп Миго, Жан-Сильвестр Монгренье, Россия и Европа не в силах предотвратить гражданскую войну на Украине? ("Atlantico", Франция), http://inosmi.ru/sngbaltia/20140221/217732643.html#ixzz2tv7SGrHD, Philippe Migault, Jean-Sylvestre Mongrenier,  L’Ukraine est-elle au bord de la guerre civile généralisée que ni l’Europe ni la Russie ne seraient capables de contenir ?

[12]В аэропорту Киева зарегистрировано 64 VIP-рейса, http://www.gazeta.ru/politics/news/2014/02/21/n_5963449.shtml, 21.02.2014.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *