11 Mart 2025
21YYTE.ORG Afganistan ABD’nin Terörle Müzakeresi: Amerikan Tarihinin En uzun Savaşına Dönüşen Taliban’la Görüşmeler

ABD’nin Terörle Müzakeresi: Amerikan Tarihinin En uzun Savaşına Dönüşen Taliban’la Görüşmeler

7 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

ABD ve Taliban arasında Afganistan’da 12 yıldır süren savaş, Katar’ın Başkenti Doha’da açılan Taliban Ofisiyle, müzakere sürecine evrilmeye çalışılmaktadır. 2014 yılı itibariyle Afganistan’daki muharip güçlerini geri çekecek olan ABD, işgalin sona ermesinin ardından Afganistan üzerinde elde ettiği çıkarlarını en az zararla elinde tutmayı hedeflemektedir. ABD Başkanı Obama’nın 2008’de West Point’te açıkladığı yeni AFPAK stratejisinde, Taliban’ın askeri olarak yok edilemeyeceğinden hareketle bu oluşumun El Kaide ile bağlantılarının koparılması ve Afganistan içinde meşru bir siyasal hareket haline getirilmesi amaçlanmaktadır. ABD, “kendi teröristi” kabul ettiği El Kaide ile müzakereyi kökten reddeder ve El Kaide’yi yok etme stratejisini sürdürürken, bu politikanın bir parçası olarak Taliban’la müzakerelere başlamıştır. Ancak ABD’nin Taliban’la yürüteceği müzakerelerin ne kadar başarılı olacağı ise belirsiz bir görüntü arz etmektedir. Zira Taliban’ın Doha’da bir temsilcilik açmasından kısa bir süre sonra Afganistan’da Bagram Hava Üssü’nde dört ABD askerinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırı yine Taliban tarafından üstlenilmiştir.  Üstelik ABD ve Taliban arasında yapılacak olan müzakere fikri Afganistan Cumhurbaşkanı Hamit Karzai’yi oldukça rahatsız etmiş, Karzai, ABD’yle yürüttüğü çift taraflı güvenlik görüşmelerini askıya aldıklarını duyurmuştur.

Müzakere sürecinin başlamasıyla Taliban sadece Bagram’da değil, birçok yerde "müzakere sürecini olumsuz etkileyecek" bir takım eylemlerde bulunmuştur. Taliban militanları, Kabil'in Pol-e Sorh bölgesinde Afgan liderlerden Şii din adamı Muhammed Muhakkik'e karşı bir intihar eylemi girişiminde bulunmuştur. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Taliban’ın tüm unsurlarına işaret ederek, görüşmelere katılmayı reddetmeleri durumunda Katar’daki ofisin kapatılacağı mesajına ise Taliban cephesinde sert bir yanıt gelmiştir. Taliban militanları, bu paralelde Afganistan'ın başkenti Kabil'in merkezindeki cumhurbaşkanlığı sarayını koruyan güvenlik güçlerine saldırıda bulunmuştur. Bu çalışmada Taliban saldırılarının nedenleri ve Taliban’la müzakerelerde Pakistan faktörüne değinilecektir.

Taliban Saldırıları Nasıl Yorumlanabilir?

Taliban her ne kadar Katar’da açtığı ofis ile ABD ile müzakere masasına oturmuş gibi görünse buna benzer şiddet eylemlerinin müzakere sürecinde de devam etmesi beklenmektedir. Bu görüntü Taliban için ikircikli bir görüntü oluştursa da Taliban’ın bu tutumunu daha iyi anlayabilmek için Taliban'ın kimliğini ortaya koymak gerekir. Taliban tek bir merkezden idare edilen veya belli bir merkezi otoriteye tabi olan bir hareket değildir. Taliban hareketi bir birinden bağımsız birden fazla grupların oluşturduğu bir örgüttür. Bu anlamda Taliban içerisindeki çeşitli gruplar ABD ile müzakere konusunda da belli bir fikir birliğine sahip değiller. Yoğun olarak Pakistan askeri istihbarat servisi ISI tarafından desteklenen Serajuddin Hakkani ve Hikmetyar grubunun Molla Ömer grubu ile fikri bir ihtilaf içinde olduğu görülmektedir. Molla Ömer grubu ABD ile müzakere sürecini başlatırken, Hikmetyar ve Hakkani grupları ise eylemlerine devam etmektedir. Diğer taraftan ülkenin kuzeyinde son dönemlerde bir takım faaliyetlerde bulunan Orta Asya İslami hareketleri de bu gruplardan bağımsız olarak eylemlerine devam etmektedir. Bu nedenle müzakere sürecini etkileyecek bir takım eylemlerin devam ettiğini ve edeceğini söylemek mümkündür.[1]

Talibanla Müzakerelerde Pakistan Faktörü

ABD, Taliban ile yürüttüğü müzakerelerin Pakistan'ın önemli bir etkiye sahip olduğunun farkındadır. Zira Taliban içerisinde Hikmetyar ve Hakkani Gruplarının Pakistan İstihbarat Örgütü ISI ile olan bağlantısı bilinmektedir. ABD’nin AFPAK Özel Temsilcisi James Dobbins, Beyaz Saray’ın bu konudaki rahatsızlığını Pakistan’ın başbakanı Navaz Şerif’e aktarmak üzere 26 Haziran 2013’de İslamabad’da bir araya gelmiştir. Pakistan Genel Kurmay Başkanı Eşfak Kayani’nin de bulunduğu görüşmede Afganistan barışı ve ABD-Taliban müzakereleri konuşulmuştur. Özel Temsilci Dobbins, Afganistan barışı konusunda Pakistan’ın desteğinin önemli olduğunu vurgulayarak, Taliban’ın kimsenin kontrolünde olduğunu düşünmediğini fakat büyük olasılıkla Pakistan’ın büyük bir etkisinin olduğunu ifade ederek Taliban’la ilişkileri konusunda İslamabad’a ince bir mesaj vermiştir.[2]

ABD ile Taliban arasında yapılan müzakerelere Pakistan’ın destek olması, en azından Taliban içerisinde şiddet yanlısı grupları desteklememesi konusunda ise farklı görüşler bulunmaktadır. Pakistan’ın saygın gazetelerinden The Nation’da Dr. Haydar Mehdi tarafından kaleme alınan “Shooting down a drone?” başlıklı makalede İslamabad Hükümetinin, ülkenin kuzeyindeki Taliban militanlarıyla ABD arasındaki müzakerelerin önündeki engelleri kaldırırsa Pakistan’ın hem ülkedeki terör sorununu hem de ABD insansız hava araçlarının saldırılarından kurtulabileceğini öne sürmektedir.[3] Aslında Dr. Mehdi, Pakistan’ın iç içe geçmiş iki sorununu çözümü için istihbarat servisi ISI ile bağlantısı olduğu ileri sürülen Hikmetyar ve Hakkani gruplarına verilen desteğin çekilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Fakat Afganistan-Pakistan ve ABD arasında çözülmeye çalışılan Taliban sorunu göründüğünden daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Pakistan-Hindistan arasında yaşanan Keşmir sorunu, Afganistan ve Pakistan hükümetleri arasındaki güvensizlik, ABD ile Pakistan arasında yaşanan çıkar çatışmaları Taliban-Pakistan ilişkilerinin temel eksenini oluşturmaktadır. Bu anlamda Taliban’ı bir dış politika enstrümanı olarak kullanan Pakistan’ın ABD ile Taliban arasındaki müzakere sürecinde Beyaz Saray’ın istediği katkıyı sağlaması imkânsızdır.

Sonuç

2014’te Afganistan’dan muharip güçlerini geri çekmeye hazırlanan ABD, Afganistan’ın yeniden inşa sürecinde Taliban’ı müzakere masasına oturtmaya çalışsa da bu planın uygulanması önünde önemli zorluklar bulunmaktadır. ABD Başkanı Obama’nın 2009’da ortaya koyduğu AFPAK stratejisi hem Asya’nın bölgesel aktörlerinden Çin ve Rusya’nın hem de AFPAK’taki önemli müttefik Pakistan’ın direnişiyle karşı karşıya kalmıştır. Çünkü Rusya ve Çin, AFPAK coğrafyasını kendi nüfuz alanında görmektedir.[4] İki ülke, bölge dışı aktörlerin Afganistan ve Pakistan üzerinden geliştirmeye çalıştığı yayılmacı politikalara karşı direniş göstererek ABD’nin AFPAK stratejisi önündeki önemli zorluklardan birincisini oluşturmaktadır. AFPAK stratejisi önündeki ikinci zorluğu ise Pakistan merkezli anlaşmazlıklar oluşturmaktadır.[5] Bu kapsamda Pakistan ve Afganistan merkezi hükümetleri arasındaki güvensizlik; Pakistan ve Hindistan arasındaki tarihi rekabet ve Keşmir sorunu; Pakistan ve ABD ilişkilerindeki çıkar çatışmaları AFPAK’ın aşılmazı oldukça zor konularını oluşturmaktadır. AFPAK stratejisi önündeki üçüncü zorluk ise Pakistan askeri istihbarat servisi ISI’nın Taliban içerisinde şiddet yanlısı Hakkani ve Hikmetyar gruplarını desteklemesi[6] ve Taliban’nın belli bir merkezi otoriteye sahip olmayışıdır. Bu çerçevede ABD, 2001’den bu yana devam eden Afganistan savaşının yeni bir Vietnam algısına yol açmasını önlemek için askeri gücünü 2014’e kadar geri çekmeyi planlamaktadır. Ancak bu durum ABD’nin Afganistan’a dair uzun vadeli hedeflerinden tamamen vazgeçeceği anlamına gelmemektedir. Afganistan’daki bitmeyen savaş ancak çok taraflı bir konsorsiyum ile sonuca ulaşabilir. Bu durumda ABD’nin yalnızca Taliban’la değil Çin ve Rusya ile de masaya oturması gerekecektir.

 


*21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Güney Kafkasya İran Pakistan Araştırmaları Merkezi, Merkez Başkanı

[1]21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Afganistan-Pakistan Bilimsel Danışmanı Fazıl Ahmet Burget’le 19.03.2013’de yapılan mülakat.

[3] Haider Mehdi, Shooting down a drone?, The Nation, June 27, 2013, Çevrimiçi: http://www.nation.com.pk/pakistan-news-newspaper-daily-english-online/columns/27-Jun-2013/shooting-down-a-drone

[4]Hans Christof Von Sponeck, “America’s AfPak Strategy: From Bush to Obama”, Global Research, June 20, 2010, Çevrimiçi: http://globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=19811

[5]Graham Bowley and Sangar Rahımı, “Karzai Implicates Pakistan in Suicide Bombing That Hurt Afghan Spy Chief”, The New York Times, December 8, 2012, Çevrimiçi: http://www.nytimes.com/2012/12/09/world/asia/karzai-implicates-pakistan-in-attack-on-afghan-spy-chief.html

[6]Armağan Kuloğlu ve Sercan Doğan, Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Gelişmeler ve Uluslar arası Güvenliğe Etkileri, Ankara, ORSAM, Rapor No: 31, Mart 2011, s.89

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *