29 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı AB Ve Türkiye Üyelik Sürecinde Tutsak Kaldı.

AB Ve Türkiye Üyelik Sürecinde Tutsak Kaldı.

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
--AB-Türkiye Üyelik Müzakerelerinin Askıya Alınacağına Dair Emareler Çoğalıyor. Bunun Gerçekleşmesi O Kadar Kolay Olmayacaktır. Müzakerelerin İlerlemesi Söz Konusu Değil Fakat Bitmesi de Mümkün Değil-- Avrupa Milletvekili Andrew Duff'un son günlerde ortaya attığı şu soru tartışmalara neden oluyor: "Acaba Avrupa Birliği Türkiye'nin üyelik adaylığını dondurabilir mi?" Türkiye'yi yakından tanıyan Duff, bu soruyu Fethullah Gülen hareketinin düzenlediği bir toplantıda ortaya atmıştı. Milletvekili Duff'a, Türkiye'deki son gelişmeleri nasıl değerlendirdiği ve bu bağlamda HSYK'ya ilişkin düzenlenme ile ilgili kanun ve yeni MİT kanunu sorulmuştu. Duff, "AB, Türkiye ile müzakereleri askıya almaya hiç bu kadar yakın olmamıştı." ifadesini kullandı. İngiliz milletvekilinin bu ifadesi Zaman gazetesinin manşetinde yer aldı. Times gazetesine yaptığı açıklamada Duff, "Türkiye-AB müzakereleri önümüzdeki sonbahara kadar askıya alınmaz ise sürpriz olur." dedi. Gerçek şu ki Brüksel'de ve birçok AB başkentinde, Türkiye'nin üyelik kriterlerini şu an için yerine getirmediği konusunda görüş birliği hâkim. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda bugün karar verilecek olsa cevap çok açık bir şekilde hayır olurdu. AB Parlamentosu Dış İlişkiler Başkanı Elmar Brok, 7 Ocak'ta yaptığı bir açıklamada, "Türkiye üyelik için hazır değildir ve korkarım hiçbir zaman hazır hâle de gelmeyecektir ve üyeliği istemeyecektir de. AB ve Türkiye artık birbirlerine gerçekleri söylemelidir. Üyelik müzakerelerinin hedefi, AB-Norveç arasında olduğu gibi, bir ekonomik birlik oluşturmak olmalıdır." şeklinde konuştu. Benzer ifadeleri 2013 Eylül'ünde Türkiye'nin dönemin AB Bakanı Egemen Bağış da kullanmış ve Türkiye'nin AB'ye üye olmadan Norveç benzeri bir ortaklık statüsüne sahip olacağını ileri sürmüştü. Elmar Brok hatayı Türkiye'de görürken Egemen Bağış AB'de görüyor. Bu konuya şöyle bir netlik getirebiliriz: Türkiye'nin AB adaylığının askıya alınması, Erdoğan hükûmetinin ülkeyi bir polis devletine dönüştürme çabalarından sonra gündeme getirilmeye başlandı. 2013 Haziran ayından önce gözlemciler, Türkiye-AB müzakerelerinin yeniden hız kazandığını düşünüyorlardı. Taraflar arasındaki ortamın gerginleşmesinden belirgin bir şekilde Türkiye sorumludur. Bu konuda AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle de birtakım nazik uyarılarda bulunmuştu. Başbakan Erdoğan'ın 21 Ocak'ta Brüksel'i ziyaret ettiğinde HSYK ile ilgili yeni düzenlemenin Türkiye'nin AB üyeliğini tehlikeye attığı konusunda uyarıldığı ileri sürülüyor. Başbakan Erdoğan, bu konuyla ilgili birtakım sözler vermesine rağmen yeni yasa yürürlüğe girdi ve Türkiye'de zaten problemli olan yargının bağımsızlığı daha kısıtlanmış oldu. Bundan sonra ilişkilerin ne şekilde ilerleyeceği konusu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün vereceği karara bağlı. Brüksel'de Türkiye'nin adaylığının askıya alınması gündemde değil. Adaylığın askıya alınması mümkün değil veya oldukça zor. 2005 yılında imzalanan müzakere sözleşmesine göre, AB Komisyonu veya üye ülkelerin üçte biri müzakerelerin askıya alınması için başvuruda bulunabilirler. Bunun için Türkiye'nin AB'nin temel değerlerini sürekli olarak zedelemesi gerekir. Bu durumda, AB Konseyi nitelikli çoğunlukla karar verir. Yani AB Komisyonu böyle bir teklifte bulunursa 313 milyon nüfusu temsil eden 16 ülkenin onaylaması ve Konseydeki 352 kişiden en az 260'ının evet demesi gerekir. Pratikte AB Konseyinde kararlar oy birliğiyle alınıyor. Bu bağlamda AB içinde bir kriz baş gösterebilir zira Türkiye'nin adaylığının askıya alınmasına karşı çıkacak birçok AB üyesi ülke olacaktır. Bilindiği üzere son aylarda Kıbrıs sorunu konusunda bir hareketlilik yaşanıyor. Ankara ile ilişkilerin kopması, Kıbrıs sorununun çözümünü olumsuz etkileyecek ve çözüm girişimlerinin sonu olacaktır. Başka bir deyişle Türkiye'nin adaylığının askıya alınması o kadar kolay değildir. Türkiye ve AB üyelik sürecine tutsaktır. Müzakerelerin ilerlemesi söz konusu değil fakat bitmesi de mümkün değildir. Şu sıralarda savrulan Türkiye'nin adaylığının askıya alınması tehditleri, bu ülkeye baskı uygulamaya yönelik yapılıyor olabilir. Türkiye, Avrupa'nın temel değerlerini sürekli olarak zedelemeye devam ederse AB'nin inandırıcılığı sorgulanmaya başlayabilir. (Kaynak:Boris Kalnoky,Die Welt-Internet,Almanya,25 Şubat 2014)
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *