29 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Almanya-İsrail... Mucizevi İlişki

Almanya-İsrail... Mucizevi İlişki

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Dostluklar korunması gerektirir. Şansölye de bu nedenle bu pazartesi günü kabinesinin tamamıyla Kudüs'e gidiyor. Federal hükûmetin gezisinin, Almanya ile İsrail arasındaki özel ve yakın ilişkilerin sinyali olarak anlaşılması isteniyor. Memnuniyet birkaç sözleşme ve anlaşmayla güçlendirilecek. Lakin bu tür hükûmetler arası istişarelerin doğası gereği, dışa yansıttığı ahenkli dostluk görüntüsünün arkasında şiddetli bir gürültü kopuyor ama bu kötüye delalet değil. Kudüs'teki görüşmelerde rutin olarak beyan edilenler doğru. Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, İsrail'in Jedioth Achronoth gazetesine konuk yazar olarak yazdığı üzere, Holokost'tan 70 yıl sonra, faillerin ülkesiyle kurbanların ülkesi arasındaki ilişkilerin yoğunluğu gerçekten bir "mucize". Şansölye Angela Merkel'e -taksi sürücüsünden Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e kadar- şimdiye dek İsrail'de gösterilen hürmet de olağanüstü. Öte yandan Almanya, yalnızca siyasi düzeyde değil aynı zamanda Berlin’i eğlence ve yaratıcılık metropolü ilan eden genç İsrailliler nezdinde olumlu algılanıyor. Derinden bağlılık beraberinde sorumluluk getiriyor ki bu da ilişkileri bu noktada zorlaştırıyor. Zira Federal Almanya'nın, Merkel tarafından Alman Devleti’nin yüce çıkarlarının bir parçası olarak tanımlanan bu sorumluluğun nasıl yerine getirilebileceği konusunda ise farklı görüşler mevcut. Başbakan Binyamin Netanyahu ve onun gibi düşünlere göre bu sorumluluk, Almanya'nın eleştiride bulunmaması ve Avrupa Birliği içinde Kudüs hükûmetinin çıkarlarının güçlü savunucu olması gerektiği anlamına geliyor. Tıpkı kısa bir süre önce Avrupa Parlamentosunun Alman Başkanı Martin Schulz'un yaşadığı gibi aykırı davranışlar katı bir şekilde cezalandırılıyor. Kendisinin, Knesset'te İsrail'in Batı Şeria'yı işgaliyle ilgili birkaç eleştirel ifade kullanma cesareti göstermesi, gürültü koparılmasıyla ve Ekonomi Bakanı Naftali Bennett'in, bu tür bir propagandaya müsamaha etmeyeceği, "hele hele Almanca olarak" hiç etmeyeceği ihtarıyla sonuçlandı. Burada, tarihi hassasiyetler yakışık almayan bir şekilde güncel siyasi kargaşayla karıştırıldı. Tek cesaretlendirici olan şey İsrail'de de bu tür açık manevraları kınayan yeterince eleştirel sesin olması. Dahası: İsrail'de, Almanya'dan, hükûmetlerinden farklı beklentiler içerisinde olan çok sayıda insan var. Onlar, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'den Şansölye'ye kadar dünyadaki İsrail dostlarından, Kudüs yönetimindeki sağcı güçlere barış sürecinde adım atmaları için dışarıdan baskı yapılmasını umuyor. Bu durum, fark gözetmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Almanya'nın, İsrail karşısındaki tarihî sorumluluğu ülke ve insanlarıyla ilgili. Bu da İsrail hükûmetinin izlediği her çizginin, kayıtsız şartsız desteklenmesi gerektiği anlamına gelmiyor. Yerleşim politikası ve Filistinlilerle uyum sağlanmasıyla ilgili bir ihtilaf, Alman-İsrail ilişkilerinin tehlikede olduğu anlamına gelmez. Tam tersine: Dostlukları ciddiye alanlar, bu kavgayı göğüslemek zorundadır. (Kaynak:Peter Münch,Süddeutsche Zeitung,Almanya,24 Şubat 2014 )
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *