Cenevre-2’de istediğimizi almışız! Ya bugüne kadar kaybettiklerimiz…

Türkiye Dışişleri Bakanı Beşar Esad’dan bahsederken sürekli “halkını öldüren, eli kanlı, halkının kanı eline bulaşmış” şeklinde ifadeler kullanıyor. Aynı üslubu Başbakan ve hükümete yakın medya mensupları da tercih ediyor. Sanki Esad meşru yollarla iktidara gelmiş bir devlet başkanı değilmiş, kendisini iktidarda tutan rejimi bizzat yıkıp iç ve dış düşmanlarına teslim etmek zorundaymış gibi…Eğer Esad’ın eli kanlıysa, çoluk çocuk demeden sivilleri katleden Suriye muhalefetine ve uluslararası teröristlere ne demeli? Suriye’nin geleceğinde ülkesini korumaya çalışan Esad’a yer verilmeyip, dünyanın bir ucundan kalkıp Suriye’de kan döken teröristlere mi verilecek? Esad, halkını değil, yasal iktidarını silahla devirmeye çalışan, bu amaçla Türkiye dahil çeşitli ülkelerden destek alan uluslararası teröristleri bombaladığını ileri sürse, kim karşı koyabilir? Suriye muhalefetinin Cenevre -2’ye geleceği daha önceden belliydi. BM yetkililerinin muhalefeti masaya oturtmak için diplomatik girişimlerde bulunduğu bir süre önce ortaya çıkmıştı. Kariyer diplomatların çok iyi bildiği bir şey vardır. Bu tür müzakerelerde herkesin ağzına bir parmak bal çalınır, ancak müzakerelerin sonunda herkes bir şey kazandığını düşünürken, gerçek kazanan başrol oyuncusu olur. Dolayısıyla kimin ne kazanacağını bekleyip görmek gerek. Cenevre-2 için Sayın Bakan’ın “biz istediğimizi aldık” demesi yeterli değildir.( http://www.takvim.com.tr/Siyaset/2013/10/22/xx) Türk halkı öncelikle, hükümetin Suriyeli mülteciler için harcadığı iki milyar doların üzerindeki paranın, örtülü ödenekten harcanan paraların, istihbarat, emniyet , jandarma, ordu ve diğer kurumların bütçelerinden harcanan paraların geri alınmasını, sarf edilen mesai ve emeğin karşılığının verilmesini, mültecilerin ülkelerine geri dönmesini, Suriye krizinin halkımız üzerinde yol açtığı kırılmaların giderilmesini ve diğer maddi ve manevi yaraların sarılmasını beklemektedir. Ancak bu durumda “istediğimizi almış” olacağız. Tabi bir de Esad’ın, Suriye’de yol açtığı zararlardan ötürü Türkiye’de talep etmeyi planladığı tazminat sözkonusu…