Bu ifadeler 31 Ağustos 2015'te Foreign Policy'de yayımlanan röportajdaki PKK terör örgütünün elebaşlarından Cemil Bayık Bayık'ın sözlerinden. Röportajı yapan Aliza Marcus daha önce de "Kan ve İnanç: PKK ve Kürtlerin Bağımsızlık Savaşı" isimli kitabı yazmış. Röportajda tabi ki PKK'yı öven, barış ve özgürlük yanlısı gösteren propaganda bölümleri var. Röportajın dikkat çekici bölümleri ise PKK'nın çözüm sürecinde yaptıklarını deşifre eden paragrafları. Bayık çözüm sürecinden yana olduklarını ancak bundan sonra kesinlikle tek taraflı ateşkes olmayacağını belirtip şartlarını sıralıyor. Şartlara bakıldığında AKP ile PKK'nın siyasi uzantısı partinin 28 Şubat'taki ortak açıklamasındaki mutabakattaki 10 madde olduğunu görüyorsunuz. Yani kaldığımız yerden (PKK artık 28 Şubat fotografını kazanılmış bir taviz olarak görüyor ve geri adım atmayacağını söylemek istiyor) devam edelim diyor ama bunun devamı için de teröristbaşının Kandil'deki PKK elebaşlarıyla görüşme ortamının yaratılması gerektiğine ilişkin yeni bir şart daha ekliyor. Röportajı yapan gazeteci nasıl bu kadar kendinize güvenip bu keskin şartları ileri sürüyorsunuz diye sorduğunda Bayık çözüm sürecinde yaptıklarını deşifre ediyor. İşte o ifadeler: PKK çözüm sürecinde geçen iki yılı savaşa hazırlanmak için kullandı, aynı zamanda barış için çalıştı! (Yalana bakın.. Savaşa hazırlanırken, yığınak yaparken, bombalar yerleştirirken barış için çalıştık demek herkes aptal ben akıllıyım deyip Türk devletiyle milletiyle alay etmektir). 2013 başındaki ateşkes gereği elemanlarımızı çekip mevzilerimizi terk ettiğimizde Türk askerinin buraları ele geçirip yeni karakollar yaptığı mevziler oluşturduğunu görünce elemanlarımızı ve silahlarımızı tekrar içeri gönderdik. (Hiç çekilmedikleri halde çekilmeye başlamıştık algısı yaratarak daha fazla teröristin ve silahların yurtiçine sokulduğunu deşifre ediyor). Yerelde PKK yanlısı kuruluşlar vasıtasıyla bütün bölgede politik hakimiyeti genişletmek için çalıştık. (Kamu düzeninin kontrolünü ele geçirdik, seçimlerde kendilerinin uzantısı siyasi parti için ortam hazırladık, baskı kurduk demek istiyor). Gençlerden oluşan sivil görünümlü milis yapıyı organize ettik ve silahlandırdık. (YDG-H, asayiş gibi yapıları kastediyor. Bu ifadelerle bölgede gençler bizim kontrolümüzde değil, kendileri inisiyatif alıp yeni yapı kuruyorlar gibi değerlendirmenin safsata olduğunu bölgedeki tüm faaliyetlerin Kandil'den gelen direktifle ve oradan gönderilen dağ kadrosunun kontrolünde yapıldığını deşifre ediyor.). Bayık'ın bu açıklamaları, AKP iktidarı yetkililerinin yaptığı "PKK çözüm sürecini daha büyük yıkıcı saldırılar yapmak, bölgeyi tamamen konrol altına almak üzere yığınak yapmak üzere kullandı, gördük ama sürece zarar vermemek için ses çıkarmadık" mealindeki açıklamalarını teyit etmesi açısından önemli ama sahnede hükümet PKK ile sözde barış için müzakere ederken perde arkasında yapılan bu savaş hazırlığının her iki tarafın mutabakatının bir sonucu muydu şüphesini yaratması açısından çok daha önemli... Diğer taraftan PKK elebaşısı diyor ki 28 Şubat'ta kaldığımız yerden yani eşit iki taraf gibi oturduğumuz masada teröristbaşının 10 maddesini görüşmeye başlayalım, bu arada masaya olmasa da İmralı'ya Kandil'den adamlarımız gelsin ya da teröristbaşı Kandil'e gelsin görüşelim diyerek aslında 28 Şubat mutabakatının bir adım daha ilerisinden çözüm sürecine devam edelim diyor. Bu arada sahada / bölgede ne olacak; PKK savaşa hazırlanmaya devam edecek aynı çözüm sürecinin ilk bölümünde olduğu gibi.... Peki PKK elebaşları bu kadar fazla talepte bulunma gücünü nereden alıyor? Cevabı: AKP iktidarının, tam bir kumpas olduğu ortaya çıkmasına rağmen halen çözüm sürecine devam edebiliriz mesajı vererek PKK ile mücadele etmeye cesaretleri olmadıklarını ortaya koyan tutumlarından almaktadır.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
