29 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Değişim İçin Dışarıdan Müdahaleyi Hoş Karşılamak

Değişim İçin Dışarıdan Müdahaleyi Hoş Karşılamak

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Keskin biçimde bölünen Kıbrıs’ta yeni görüşmeler başlarken Ada'nın Rum ve Türk toplulukları arasındaki 40 yıllık bölünmüşlüğe nihayet son verilebilir. Aslında bu, dışarıdan müdahalenin genellikle kötü bir rol oynadığı, önlenebilir bir trajediydi. Şimdi bir değişiklik olarak, AB ve onun gaz tedariki için açlığından esinlenen bu müdahale, bir iyilik kaynağı olabilir. Ana vatan Türkiye’nin, uluslararası bir antlaşma kapsamındaki hakkı doğrultusunda, Türk topluluğunu korumak için adaya girmesine yol açan etmen, Yunanistan’ın teşvik ettiği direnişti. O zamanlar Rauf Denktaş'ın Kıbrıs Türk yönetimini, bir zamanlar çoğu Kıbrıslı Rum tarafından da samimi bir şekilde desteklenen yeniden birleşme girişimlerini geri çevirmeye teşvik eden de ana vatan Türkiye idi. İronik olan ise Kıbrıslı Türklerin çoğunluğu aslında Ada'da pek fazla istikbal görmüyordu ve tepkilerini Ada'dan ayrılarak koydular. Bazısı Türkiye’ye gitti ancak birçoğu İngiliz sömürgesi geçmişlerinden yararlanarak Birleşik Krallık’a veya Avustralya’ya taşındı. Nüfusun düşüşü, o kadar kötü bir hâl aldı ki terk edilen arazilerin işlenmesi için Ankara hükûmeti, Anadolulu çiftçileri, ana vatandan adaya göç etmeye ikna etmek zorunda kaldı. Kıbrıslı Türkler 2004’te nihayet yeniden birleşme lehine oy kullandıklarında Ada'nın Rum sakinlerinin havası değişmişti. Kıbrıs’ın Rum kesimi, Avrupa Birliği'ne girmek üzereydi, ülkenin finans sektörü gelişiyordu ve turizm güçlü bir performans sergiliyordu. Rumlar artık Türklere ihtiyaçları olduğunu düşünmüyordu. Kıbrıslı Rumların bankacılık sisteminin çöküşü, yıkılmak üzere olan ekonomisi ve AB’nin küçük düşürücü kurtarma paketi Rumların tavrını bir kez daha değiştirdi. Artık masada her bir toplumun kendi kendisini yöneteceği ancak aynı zamanda her iki tarafın birlikte çalışacağı bir federal yönetimin olduğu bir federasyon var. Ada bölündüğünde her iki tarafta da kaybedilen malların iadesi veya tazmin edilmesi sorunları henüz sonuca ulaşmış değil. Ancak 40 yılın ardından müzakereciler, tartışmalarının, karşılıklı ithamlarla ve eski düşmanlıkların kurcalanmasıyla saptırılmaması doğrultusunda yoğunlaşmış görünüyorlar. Kesinlikle olması gereken bu; Kıbrıs’ta nihai bir anlaşmanın itici gücü para. Açık söylemek gerekirse Ada'nın doğusunda bulunan ve hem Rum hem de Türklerin kolay bir şekilde hak iddia edebileceği gaz, Adalılar için dönüşümsel beklentiler sunuyor. Bazı tahminler, gaz rezervlerinin, gelecek yıllar için sağlam bir gelir sunabilecek devasa oranlarda olduğunu gösteriyor. Kıbrıs gazının pazarının AB olacağı aşikâr. Ve izlenecek rota da belli: Hâlihazırda Irak, Rusya ve Kafkaslar'dan petrol ve gaz getiren bir boru hattı ağına sağına sahip olan Türkiye. Bir zamanlar Türkiye’nin Kıbrıs Türk yönetime devam eden desteği, Avrupa Birliği üyeliğinde bir engel olarak dile getiriliyordu. Aniden işler tersine döndü. Brüksel’in, Erdoğan hükûmetinin insan hakları sicili ve artan otokrasisiyle sorunları sürse de Kıbrıs gazı, aşırı güçlü Erdoğan iktidardan gittikten yıllar sonra bile önem teşkil edecek olan uzun vadeli bir oyun. Bu yüzden dış müdahale, bir kereliğine Kıbrıs ve Kıbrıslıların faydasına olacak gibi görünüyor. (Kaynak:Saudi Gazette,Suudi Arabistan,12 Şubat 2014)
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *