Dış politikada son facia! Papa "soykırım" dedi. Sırada ne var?

Türkiye'nin son yıllarda dış politikada aldığı başarısız sonuçlara bir yenisi eklendi ve Papa 1915 olaylarını soykırım olarak tanımladı ve 20.yy'daki ilk soykırımı Ermeniler yaşamıştır dedi. Herkes here yıl olduğu gibi 24 Nisan'da ABD Başkanının ne diyeceğini beklerken Papa ön aldı ya aldırıldı ve soykırım ifadesini kullandı. Halbuki daha Mart ayı sonunda AB Bakanı Volkan Bozkır'ın Roma ziyaretine eşlik eden gazetecilere açıklamada bulunan Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Mehmet Paçaçı ise Papa'nın Vatikan'da ayin düzenlenmesini kabul etmediğini ve soykırım ifadesini kullanmasını beklemediğini öne sürmüştü. Bir ay geçmeden tam aksi bir durumun gerçekleşmesi iktidarın dış politikadaki öngörüsüzlüğünü de göstermektedir. Böylece Türkiye facialarla karşılaşmakta ve uluslararası arenada mevzi kaybetmektedir. Aynı IŞİD tehdidinin öngörülelemes, Musul başkanosoloslk baskınının görülememesi, Süleymanşah Türbesine yönelik oluşabilecek tedhididin algılanamaması, Suriye'de olayın gidişatının okunamaması, Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen'e yönelik operasyona destek mesajı verildikten sonra İran ile görüşmelerden sonra Yemen'de ateşkese yönelik sözde Türkiye'nin planı olduğunun belirtilmesi önceki dış politika facialarından sadece birkaçıdır. Dış politiada ardarda gelen başarısızlıklar ve geri çekilmeler nedeniyle, dünyada 20 civarındaki ülkenin parlamentosunda soykırım kararları alınarak 1915 olaylarıyla ilgili Pandora'nın kutusunun bağlarını gevşetmişken Papa'nın açıklamasıyla adeta pandora'nun kutusu açılmış oldu. Bu açılış maalesef Türkiye açısından bir dış politika faciasına dönüşecek gibi gözüküyor. Bu hafta içinde Avrupa Parlamentosununda konuyla ilgili, bir görüşme yaparak karar alması ve Papa'nın açtığı yoldan gitmesi artık daha büyük ihtimal. Ve hemen peşinden ABD Başkanının açıklaması gelecek. ABD Bşk Obama göreve geldiğinde 2009'da ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye'ye yapmış, TBMM'deki konuşmasında soykırım kelimesini kullanmadan 1915 olaylarına soykırım demişti. Çünkü konuşmasında kendisinin soykırım tanımlası yaptığı daha önceki konuşmalarına atıf yapmış ve görüşlerim değişmedi demişti. Böylece aslında ne düşündüğünü açıkça söylemişti. Şimdi Başkanlığının son yılına girerken yine doğrudan soykırım demese de yıllık rutin metnin (Ermenice "büyük felakat") dışına çıkarak 2009'dakine benzer bir açıklama yapması ve 24 Nisan'da Erivan'da yapılacak törene yüksek seviyede katılım sağlayarak tarafını iyice belli etmesi büyük ihtimal gözüküyor. Tabi bu arada Cumartesi günü meydana gelen PKK terör saldırılarının Ağrı'da meydana gelmesi de ilginçtir. PKK saldırılarının ve yığınaklanmasının güneydoğu ağırlıklı olduğunu, Ağrı'nın Büyük Ermenistan hayalinin içinde olduğunu hatırlarsak o bölgede PKK'nın beklenenden daha büyük bir yığınaklanmayla bir terör saldırısı gerçekleştirmesi de 1915 olaylarının sözde yıldönümüne gelinen bugünlerde dünya kamuoyunun dikkatlerinin bu bölgeye çekilmesi üzerine kurgulanmış olabileceğini söyleyebiliriz. PKK'nın Meclis'teki temsilcilerinin Ermeni soykırımı tanınsın diye önerge verdiklerini de dikkate aldığımızda, bu gelişmeler kendilerine Sevr'i esas alanların 1970'lerden buyana ASALA-PKK formatında işbirliği içnde olduklarının da işaretlerinden birisidir. Bu olaylar 100 yıl önce Ortadoğunun sınırlarını çizmeye çalışan ancak Atatürk'ün ve TBMM'nin yırtıp attığı Sevr'i yeniden hayata geçirme girişimlerinin bir parçasıdır.