
"Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Konumu ve Uluslararası Arenadaki Rolü" isimli kitap 644 sayfadan oluşuyor. Bu, eserler dünyasında hayret verici bir boyut. İlk sayfasında Doktor Davutoğlu’nun Yunanlılardan Türklere ve İtalyanlara kadar -Farabi ve İbn-i Haldun da dâhil- dokuz düşünürün adını bir araya getirdiği 21 satır mevcut. Bu, nefes kesici bir şey. Doktor Davutoğlu, kitabını uzun ev ağır ifadelerle dolu cümlelerle doldurmuş. Benim gibi birinin bile o azametli manaları anlaması imkânsız. Bu ise sevindirici çünkü Doktor Davutoğlu, var olan jeopolitikaları açıklarken terimleri sündürmek ve gizemi derinleştirmek konusunda Arap "solunu" da geçmiş bulunuyor.
Bir Türk hocası olarak Davutoğlu'nun değerini azaltmak istemem zaten onun hakkında hüküm verecek ehliyete de sahip değilim. Fakat Adalet ve Kalkınma Partisinin teorisyeni olduğuna göre Türkiye’yi içine koyduğu teori ile "uluslararası arenadaki rolünü" kıyaslamamız kaçınılmaz.
Teorik olarak Davutoğlu'nda sınırsız kültürler bir araya geldi: Eflatun, Theosiadis, Machiavelli, el Farabi... Pratikte ise Türkiye’deki kamplar içler acısı durumda. İstanbul’daki Suriye muhalefetinin durumu ise soru işaretleriyle dolu. Dışişlerinin hiçbir diplomatik başarısı yok. Hangi Doğulu Müslüman devlet, Mısır ve Suudi Arabistan ile ilişkilerini aynı anda bozar? Ya Irak ile ilişkiler nasıl? Civarında ve içinde tansiyonu yükselen Kürt meselesiyle ne durumda?
Doktor Davutoğlu’nun kullandığı bütün o tumturaklı kelimelerin hiçbir faydası yok. Hatta anlaşılmıyor bile. Ankara’ya, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ünki gibi net ve doğrudan bir söylem daha fazla yakışırdı. Hem Erdoğan’ın son söylemleri gibi gergin ve asabi olması da gerekmiyor.
Doktor Davutoğlu, cemaatini kaybetti yavaş yavaş. Bırak Thrasymakhos’u, Theosiadis’i. Mesele bundan çok daha basit
(Kaynak:Semir Atallah,El Şark El Evsat,İngiltere,10 Temmuz 2014)
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *