29 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Dünyada Tekrar Birşeyler Yapmak

Dünyada Tekrar Birşeyler Yapmak

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
--Suriye, Afrika, Rusya: Steinmeier Alman Dış Politikasının Pasif Hâline Son Vermek İstiyor-- Almanya'nın son yıllarda Avrupa politikasındaki inkâr edilemez başarıları -gösterilen olanca ihtimama rağmen- Berlin'in dış ve güvenlik politikasındaki yetersizliğini gizleyemiyor. Tam tersine, borç krizindeki AB partnerleri ve ABD, Brüksel'de Almanya'yı, yönetimi üstlenmeye çağırdıkça uluslararası alanda Almanya'nın sorumluluk alma hususunda direndiği bir o kadar belirginleşti. Libya veya Suriye fark etmez, ilk etapta, Almanya'nın neye hazır olmadığını ortaya koyan ve itibarını koruma mücadelesi veren bir Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle vardı. Ayrıca özünde Westerwelle'den pek farklı olmayan ancak bunu öz güvenli stiliyle beceriyle örtbas eden bir duruş sergileyen Şansölye Angela Merkel. Son olarak da müttefiklerinin, Almanların çekingenlik kültürüne yönelik eleştirilerine dik kafalılıkla karşılık veren bir Savunma Bakanı de Maiziere. Bu yüzden eski ve yeni Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in ikinci görev döneminin başında vazife icabı Alman diplomasisinin merkezî meselelerde sürdürülebilirlik formülüne bağlı kalmayıp dış siyasi stratejiyle ilgili esaslı bir tartışma yapılacağını duyurması, çok şey vadediyor. Kendisi, Alman dış politikasının anlayışıyla ilgili üç ana soru yöneltti: Almanya hangi sorumlukları üstlenmek istiyor? Yapabileceklerimizin sınırı nerede? Berlin hangi kurumsal çerçevede -AB, NATO, BM- hareket etmeli? Steinmeier, göreve geldiği ilk ay içinde, orta vadede nasıl bir yol izleyeceğini belli etti. Verdiği sinyaller, Berlin'deki dış ve güvenlik politikası üçgeninin diğer iki köşesi olan en yakın Avrupalı partneri Paris ve en önemli uluslararası partneri Washinton'a yönelikti. Steinmeier'in Dışişleri Bakanlığının merkezî pozisyondaki personelini değiştirmekteki hızı, birçok diplomatın kulak kabartmasına neden oldu. Lakin sosyal demokrat politikacının şimdiye dek personel politikasının alışılagelmiş ölçülerini aşan, parti politikası motifli bir karar aldığı gözlenmedi. Hızlı değişimin nedeni, daha ziyade, Bakanlığını tanıyor olması ve bu yüzden -selefi veya 2005'te kendisi gibi- makamını ihtiyacı olduğu gibi şekillendirmek için zaman kaybetmeyişi. Steinmeier, daha işin başındayken dış siyasette eylem ehliyetine sahip olmak ve Avrupa siyasetinde kaybedilen zemini geri kazanmayı amaçlıyor. Bu durum, Başbakanlıkta olduğu kadar Savunma Bakanlığında da algılanmış olsa gerek. Buna paralel olarak geniş bir kitleyi olmasa da müttefiklerini pekâlâ ilgilendiren bir konuda girişim başlattı. Şam'daki rejim geçen yılın eylül ayında kimyasal silahlarını teslim etmeye hazır olduğunu açıklamak zorunda kaldığında, Westerwelle, BM Genel Kurulunda Almanya'nın, savaş silahlarının imhasında yardımcı olmaya hazır olduğunu söylemişti. Birkaç hafta sonra bundan geriye pek bir şey kalmamış, sadece geçici olarak bu makamı yürüten Bakan, silahların Alman topraklarında imha edilmesinin mantıklı olmadığını söylemişti. Bunun üzerine, bunun son söz olamayacağını ima ederek anlaşıldığı kadarıyla Dışişleri Bakanlığında doğan -en azından kimyasal atıkların Münster'de yakılabileceği yönündeki- bir düşünceyi kafasından geçiren Şansölyenin Dış Siyasi Danışmanı Christoph Heusgen, Merkel tarafından geri püskürtülmüştü. Steinmeier, yılın başında bu fikri Başbakanlık, Savunma Bakanlığı ve Aşağı Saksonya Başbakanı ile görüştükten sonra, Suriyeliler tarafından nakliyat hâlihazırda duraksıyor olsa da mesele halloldu. Paris'te ise Steinmeier, yalnızca Alman-Fransız ilişkilerinde sembolik bir yeni başlangıç yapmaktan ziyade Dışişleri Bakanı Laurent Fabius'a bu konuda çok ciddi olduğunu bildirdi. Almanya, zorlu partnerinin Afrika'daki angajmanının bir sömürge dönemi sonrası meselesi değil, Avrupa'nın çıkarına olduğunu idrak etti. Bunun sonucunda Berlin, Kuzey Afrika'da olmasa da Mali'de eğitim görevine daha güçlü katkıda bulunmak istiyor. Bakanların üçüncü ülkeleri birlikte ziyaret etme kararı da yalnızca güzel fotoğraflar verme amacına hizmet etmiyor. Alman Bakan’ın düşüncesi, Avrupa'nın dış ve güvenlik politikasını yeniden diriltmeyi hedefliyor. Anlaşılan Fabius, Steinmeier ile (iç siyasi) ağırlığa sahip bir ortak bulduğu izleniminde. Fransız Bakan, Rusya'nın Soçi'deki Olimpiyat Oyunları sonrasında AB Ortaklık Anlaşması'nın iki adayına da Ukrayna'ya yaptıklarını yapmasından endişelendiği için, Gürcistan ve Moldova'ya seyahat etmelerini önerdi. Fabius ve Steinmeier, AB'nin daha önce Kiev'de yaptığı hatayı tekrarlamak yerine erkenden ve sağlam önerilerle iki devleti kazanmak istiyor. Steinmeier, ikinci döneminde, Vladimir Putin'e ilk döneminde sağladığı krediyi vermek niyetinde olmadığını da böylece belli etmiş oldu. New York'taki Dış İlişkiler Konseyi Bakanı Richard Haas, kısa bir süre önce Berlin'de eski Kıta ile ilgili kuşkularını saklamaya gerek görmedi. Avrupa'nın Orta Doğu ve Afrika'da daha çok sorumluluk üstlendiğini görmek istediğini söyleyen Haas ancak Avrupa'nın, dünyanın geri kalanının Avrupa gibi olduğunu düşünmeyi tercih ettiğini belirtti. Steinmeier, dünyada Amerika'nın rolünün eleştirel bir biçimde onurlandırıldığı bir dış siyaset stratejisi tartışmasına girmekte kararlı gözüküyor. İlk olarak da Almanya'nın neye hazır olduğundan söz ediyor. (Kaynak:Majid Sattar,Frankfurter Allgemeine Zeitung,Almanya,28 Ocak 2014)
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *