29 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı KİBİR, TÜRK MODELİNİ BOZUYOR

KİBİR, TÜRK MODELİNİ BOZUYOR

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Erdoğan'ın Despotluğu Ülkenin Refahını Tehdit Ediyor Geçen on yılın büyük bölümünde Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ülkesine getirdiği siyasi ve ekonomik dönüşümden dolayı takdir edilmişti. Ilımlı İslamcı kökenli AK Partinin 2002'de iktidara gelmesinin ardından Türkiye yıllarca süren istikrarsız koalisyon hükûmetleri dönemlerini aşarak siyasi sükûnetin tadını çıkarmaya başlamıştı. Türk ekonomisinin büyümesi dolar bazında üçe katlanmış, böylece dünyanın en dinamik gelişen piyasalarından biri hâline gelmişti. Türkiye, 2011'deki Arap ayaklanmalarının baş göstermesiyle Müslümanların çoğunlukta olduğu bir devlette demokrasinin işleyebildiği konusunda bölgedeki diğer devletlerin takip edeceği örnek bir ülke olarak övgü almıştı. Bugün ise Türkiye, siyasi kargaşa içinde ve Erdoğan'ın edinmiş olduğu uluslararası itibarı zedelenmiş durumda. Kendisine gelen en son darbe, hükûmetinin üyelerini de etkileyen bir yolsuzluk skandalı şeklindeydi. Erdoğan'ın buna yanıtı, hukuku altüst etmek suretiyle yakınındakilere yönelik yargı soruşturmasını sabote ederek kendini savunmak oldu. Bunun sonucunda Suriye ve Irak gibi komşularının krizin etkisinde olduğu bir dönemde yabancı yatırımcıların endişeleri giderek artıyor. Türkiye'nin sorunlarının temelinde, AK Partinin üçüncü seçimini kazandığı 2011'den bu yana Erdoğan'ın takındığı otoriter tavır yatıyor. Geçen yaz İstanbul'da istenmeyen yeni bir inşaat projesine tepki olarak meydana gelen protestolarda bu tavır dış dünya tarafından fark edildi. Erdoğan'ın protestolara karşı takındığı kavgacı tavır (bir gösterici öldürüldü ve çok sayıda gösterici tutuklandı) bu protestoların ülke çapına yayılmasına yol açtı. Geçen ay ise polis, ihaleye fesat karıştırma ve rüşvet şüphesiyle Başbakan'ın ve kabine üyelerinin birçok yakınının da aralarında olduğu 50'den fazla kişiyi gözaltına aldığında bu olaylar gölgede kaldı. Erdoğan, buna yanıt olarak soruşturmayı yürüten polisleri başka görevlere kaydırdı. Sadece bu hafta, soruşturmayı yürüten yaklaşık 400 polis memuru başka görevlere atandı. Erdoğan, yolsuzluk soruşturmasının siyasi amaçlar taşıdığını ve daha önce AK Partinin müttefiki olan Müslüman vaiz Fethullah Gülen tarafından yönetildiğini ileri sürüyor. Açık bir şekilde gözüktüğü gibi bu iki adam çirkin bir güç kavgasına girişmiş durumda. Ancak Erdoğan'ın zorbaca yaklaşımı, kendisinin en büyük övünç ve başarı kaynağı olan Türk ekonomisi üzerine gölge düşürüyor. Hukuk devleti ilkesinin tehlikeli bir şekilde aşınmasıyla birlikte yabancı yatırımcıların da cesareti kırılıyor. Bu durum, ekonomiyi en küçük bir siyasi risk karşısında savunmasız bırakan Türkiye'nin büyük cari açığının uzun vadeli yatırımlardan ziyade sıcak parayla finanse edilmesi açısından önem taşıyor. Yatırımcıları rahatsız eden tek mesele bu değil. Türkiye’nin iç siyasetindeki bu belirsizlikler diğer önemli güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya da olduğu kötü bir dönemde ortaya çıktı. Esad rejimine karşı savaşan isyancıları güçlü bir şekilde destekleyen Türkiye, Suriye'deki iç savaştan kaynaklanan şiddetin başka ülkelere sıçraması riskine karşı savunmasız durumda. İsyancı kuvvetlerinin desteklenmesi, Türkiye’nin; İran, Irak ve Rusya ile ilişkilerini de gerdi. Öte yandan ABD ile ilişkiler de Türk hükûmetinin söz konusu yolsuzluk soruşturmasından üstü kapalı olarak ABD'yi sorumlu tutması nedeniyle zarar görüyor. Şimdiye kadar Erdoğan’ın başlıca siyasi hedefi ağustos ayında boşalacak olan Türkiye Cumhurbaşkanlığına seçilmeyi garantilemek gibi görünüyordu. Yolsuzluk iddiaları konusunda şu an yaşanan hengâme dikkate alınırsa bunun gerçekleşeceği pek ihtimal dâhilinde gözükmüyor. Ancak her hâlükârda Erdoğan’ın otoriter tarzı nedeniyle Türkiye’nin ödediği bedelin boyutları devasa… Erdoğan’ın tavırları dünyaya Türkiye’nin zayıf bir demokrasiye, kusurlu bir anayasaya ve giderek azalan sayıda müttefiklere sahip olduğunu gösteriyor. 2014 yılı ne getirirse getirsin, Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkelerce takip edilecek ileri görüşlü ve ılımlı İslami bir devlet olarak yeniden itibar kazanması uzun zaman alacaktır. (Financial Times,Londra, İngiltere,09 Ocak 2014) YORUM: Gelişmeler, dünyanın en etkili gazetelerinden birisi olan Financial Times'da objektif bir şekilde değerlendirmiş.Hukuk devletinin yıpratılması hususu vurgulanmış.Cumhurbaşkanlığı ihtimalinin azaldığı görüşü dile getirilmiş.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *