BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, dün sabah yaklaşık bir saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. AB’nin müzakerelerdeki rolünün yükseltilmesi konusunun bu görüşmede gündeme geldiği bildirildi. AB’nin süreçte daha etkin rol üstlenmesi, 2002’den bu yana müzakerelerin BM çatısı altında tutulması çabalarını sekteye uğratabilecek bir gelişmedir. Rum tarafı, bu görüşünü Türk tarafının “eklemeye çalıştığı sapmalardan” kaçınılmasını sağlayacak bir öneri olarak savunmaktadır. Ayrıca bu şekilde Türk tarafının AB hukukunu daha iyi anlayacağını ve önerilerin AB yasasıyla uyumunun sağlanabileceğini dile getirmektedirler. Kuşkusuz ki AB de bu görüşü desteklemektedir. Nitekim Annan Planı hazırlanırken de AB’nin ne derece dahil olacağı ciddi tartışmalar yaratmıştı. Rumların “Türk tarafının eklemeye çalıştığı sapmalar” ile kastettiği ise başta “İki kesimliliğin korunması” ilkesi olsa gerektir. Bu ilke bugüne dek Kıbrıs müzakerelerinin temel ilkelerinden olmuş, Türk tarafı bunu kuşkusuz ki Denktaş’ın uğraşıları ile BM’ye de kabul ettirmiştir. Aşama aşama kaybetmek tam da budur. Zira Annan Planı’nda da “iki kesimlilik” için kalıcı bir garantinin verilemeyeceği AB tarafından ile getirilmişti. Bugün bu ilkenin Annan Planı’nda da zaten zedelenmiş olduğunu savunanlar olacaktır. Ancak uzun müzakere yılları boyunca BM’nin ve Rumların ikna edilebildiği bir ilkeden aşama aşama vazgeçildiği de açıktır. Kuşkusuz ki AB müktesebatı kalıcı bir anlaşma için takip edilmesi gereken bir unsurdur. Ancak o zaman neden Rum tarafı da Avrupa Parlamentosu'nun Magusa Limanının yasal olduğu yönündeki kararına uymamaktadır?
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
