MGK’nın 2004 yılında AKP hükümetine uygulaması için aldığı tavsiye kararı ortaya çıkınca yurtiçinden ve dışından çeşitli kesimler giderek artan dozda tepki verdiler. Tepkiler özellikle 11 yıllık iktidarı boyunca “mağduriyet” kavramına sıkı sıkıya sarılan hükümetin, yeni mağdurlar yaratması üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Kimi yazarlar iktidarın değişimini “ilk dönemlerde veren el olanlar şimdilerde vuran el’e dönüştü” (http://www.merhabahaber.com/emre-usludan-erdogan-analizi-175264h.htm) sözüyle tanımlarken, MGK belgesinin, aslında birilerinin çok daha önceden “vuran el” unvanına kavuştuğunu ortaya koymaktaydı. Başbakanlık, MGK Genel Sekreterliği ve MİT, sözkonusu kararı haberleştiren gazete hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. (http://www.milligazete.com.tr/haber/Basbakanlik_MGK_ve_MIT_Taraf_a_suc_duyurusu/300291#.UqDnlyzhypo) Hernekadar MGK’nın kararları hükümete yönelik tavsiye niteliğinde olsa da, sözkonusu kararlara Cumhurbaşkanı ve asker üyelerin yanında kabinenin kurmay heyeti sayılabilecek başbakanı, başbakan yardımcıları, İçişleri, Dışişleri, Adalet ve Savunma Bakanları gibi üyeleri imza atıyor. Yani milli güvenlik konusunda doğrudan faaliyette bulunan bakanlıklar ve hepsinden öte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin genel siyasetini ve her türlü politikasını oluşturmaktan ve uygulamaktan anayasal olarak sorumlu hükümetin başı bulunuyor. Eğer eylem planı kararı “yok hükmündeyse”, muhatap kesimin üyelerinin fişlenmesi ne anlama geliyor?
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
