Öcalan 21 Ekim'de kendisini ziyarete gelen HDP heyeti aracılılığıyla yine bildik mesajlar gönderdi. Öncelikle şu tespiti yapmak gerekir. Öcalan'ın mesajında sürekli "taraflar" ifadesini kullanması milli birlik ve beraberliğe hizmet edeceği söylenen çözüm sürecinin aslında Türkiye'nin Kürtler ve Türkler olarak bölündüğünü, Öcalan'ın Kürtlerin resmi ve seçilmiş temsilcisi gibi davrandığını gösteriyor. Öcalan'ın mesajındaki ifadelere gelince; Öcalan PKK/KCK/HDP'nin çağrısıyla gerçekleşne Kobani bahaneli terör olaylarının bölgede demokratik siyasete, barışa ve çözüme inanan tüm yapı ve kurumların soruşturmasını ve yüzleşmesini istedi. Normal bir devlet yapısında bu tür olayları devletin kurumlarının soruşturması, araştırması gerekirken Öcalan bu ifadeleriyle ada devletin ve hükümetin PKK/KCK ve bağlantılı yapılarla birlikte bu soruşturmayı yapmasını istiyor. Böylece bölgede Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka bir hakim yapının olduğunu ima ediyor. Öcalan "Taraflara düşen görev birbirleriyle olan hukuklarını sağlam ve güvenli bir temele oturtmalarıdır" diyerek kendisinini ve PKK/KCK'nın artık bir hukuksal güvenceye kavuştuklarını ancak bunun da sağlamlaştırılmasını (TBMM'de kurulmasını istediği komisyon ve komiteleri kastediyor) istediği anlaşlıyor. Öcalan devamla "Bu yapılmadığı zaman içinden geçmekte olduğumuz sürecin derin bir darbeyle sonuçlanması kaçınılmaz olacaktır" diyerek yine hükümeti sanal darbe tehdidiyle korkutuyor. Kobani'de YPG'nin IŞİD'e karşı duruşunu kutsallık seviyesine çıkaran sözlerle kutlayıp, bütün Ortadoğu'daki demokratik geleceğin Kobani'deki mücadeleye bağlı olduğunu ileri sürüyor. 15 Ekim itibariyle yeni bir aşamaya geçildiğini belirterek sürecin devam edeceğini ima eden Öcalan mesajında kendisine ve PKK/KCK kanadına hiç bir görev vermezken hükümetten yapması gerekenleri sıraladı.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
