SÖZDE REHİNELER

Çoluk çocuk rehin alınan Musul Başkonsolosluğu olayında gelinen nokta; TC Hükümeti’nin Irak alanında hareketsizliğini örtmek ve müdahaleden kaçınmak için IŞİD ile riskli bir kurgulamanın içine girdiği şüphesini güçlendirmektedir. Bu savın doğruluğu büyük ölçüde Kerkük gelişmelerine bağlıdır. Sözde rehineler muhtemelen Kerkük düştükten sonra bırakılacaktır. Hükümet hareketsizliği için bu bahane sayesinde sorumluluktan kurtulacaktır. ABD'nin müdahaleden kaçınma tutumu ile paralellik sergilenmesi önceden belirlenmiş bir tutum olduğu şüphesini artırmaktadır. Bu tutumun arkasında, Hegemonik yapının öngördüğü yeni Orta Doğu haritasının belirlenmesinde TC. Yönetiminin rol aldığı veya kabul ettiği, toplumsal sorumluluktan ve öfkeden “rehinlerim vardı” mazereti ile sıyrılabileceği düşüncesinin yattığı iddia edilebilir. Şu da var ki hükümetin operatif yönde bir karar alması siyasal güç ve yetersizlik bağlamında da mümkün görülmemektedir; • Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarılı bir operasyon ile kaybettiği prestijini onararak siyasi bir aktör konumuna gelme endişesi, • Silahlı Kuvvetlerin risk alma heves ve arzusunu kaybetmesinden kaynaklanan başarısızlık ihtimali, • Kısaltılan askerlik süresi sonucunda eğitimli personel sıkıntısı çektiği yabancı analizlerde dahi yer alan Silahlı Kuvvetlerin muharebeye hazırlık derecesindeki zafiyet. IŞİD, Türkiye sınırına 100 m. mesafeden başlayıp, Özgür Suriye Ordusunu ve Türkmenleri kese kese Halep’e sıkıştırırken, taktik müdahale menzilinde irade sergileyemeyen bir ülkenin stratejik derinlikte kurgulamalarla kazanım sağlayacağı düşüncesi akla zarardır. Bekleyip göreceğiz.