Suudi Arabistan ile başlayan Katar krizinde ilk etapta BAE, Bahreyn ve Mısır ile bilikte 4 Arap ülkesi Katar ile ilişkileri kesti. Katar Yemen'e müdahale eden Arap koalisyonundan çıkarıldı. Gün içinde saatler geçtikçe Katar ile ilişkileri kesen ülke sayısı 7'ye ulaştı. Katar'la ilişkilerin kesilmesinin ana nedeni "açık ve gizli olarak teröre destek vererek, terör örgütlerini barındırarak bölge ülkelerinin güvenliğini tehdit etmek, içişlerine karışmak, bu kapsamda İran'ın da desteklediği terör örgütlerine destek vermek" olarak açıklandı. Özellikle Mısır'ın açıklamasında Müslüman Kardeşler örgütüne verilen destek spesifik olarak ifade ediliyor. Ne gariptir ki Katar'ın ön aldığı bir grup Arap ülkesinin girişimiyle Müslüman Kardeşler örgütünün istediği şekilde Suriye 2012'de "Arap Birliği"nden çıkarılmıştı. Her ne kadar Arap Biliği bugün yaptığı açıklmada Katar krizinin çözümü için işbirliği çağrısı yapsa da, Katar'a yönelik mevcut tutum böyle gider ve kriz sönümlendirilemezse bir süre sonra Katar, Müslüman Kardeşler başta olmak üzere terör örgütlerine destek verdiği gerekçesiyle Arap Birliğinden çıkarılması söz konusu olabilecektir.................. Diğer taraftan diğer bir çelişki de şuanda Katar'la ilişkilerini kesen başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinin Katar ile birlikte özellikle Suriye'de Esad yönetimine karşı mücadele eden sözde ılımlı muhalif grupları ve hatta içinden IŞİD'in çıktığı El Kaide (şimdilerde El Nusra) desteklemişlerdi. Yani Katar ile Katar'ı suçlayan ülkelerin aslında birbirlerinden farkları yok ama sanki El Kaide ve IŞİD'e yönelik desteğin arkasında Körfez ülkelerinin olduğu suçlamalarında Katar, İran'ı da etkin bir aktör olarak ortaya koyan yaklaşımları nedeniyle, bir kurban seçilmiş de olabilir. Tabi bu krizi çözmede bir alternatif olarak Katar'a yönelik diğer Körfez ülkelerinin askeri bir hamle yapması beklenmemeli. Çünkü Katar bölgedeki askeri operasyonları yöneten, kontrol eden 11.000 civarında Amerikan askeri barındıran en büyük Amerikan askeri üslerine ev sahipliği yapıyor. ABD o toprak parçasında üslerinini hemen yanıbaşında kendi güvenliğini, operasyonlarını tehlikeye atacak gelişmelere izin vermeyecektir. Dolayısıyla ya mevcut Katar Emiri S.Arabistan'ın taleplerini kabul edecek yani pes edecek ya da S.Arabistan liderliğindeki ülkeler mevcut Emir'e koltuğu bıraktırarak Suudi Arabistan ile çalışabilecek bir Emiri başa getireceklerdir. Nitekim ABD yönetimi sorunun diyalogla çözülmesi gerektiği açıklamasını yapmıştır. Bu yönde gelişmelerle birlikte Katar açısından sorun bir çözüme de kavuşmuş olacaktır............... Ancak Katar'a yönelik olarak S.Arabistan öncülüğündeki bu hamlenin asıl hedefinin Türkiye'nin bir başka ifadeyle Türkiye'deki iktidarın olduğunu görmeliyiz. İki ülke arasında devletten devlete ilişkilerin yanında Katar Emiri ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında çok yakın ve özel ilişkilerin olduğunu, teamülleri aşar derecede sıkça yapılan karşılıkılı ziyaretlerden ve telefon görüşmeleden anlıyoruz. Katar'ın Türkiye'de yatırım ve ekonomi alanında hatırı sayılır bir ağırlığa ulaştığı da biliniyor. Ayrıca Katar'da nihai hedefi kamuoyunca tam olarak bilinemeyen Türk askerlerinin kontrolünde bir askeri üs oluşturma faaliyetleri son aşamasına gelmek üzere. Ayrıca Hamas ve Müslüman Kardeşler (İhvan) yapılanmalarıyla ilişkiler bağlamında Katar Emiri ile Türk hükümetinin aynı çizgide olduğu da ortada. Hal böyle olunca Katar dışarıdan gelen baskılar nedeniyle geri adım atıp S. Arabistan'ın dikte ettiği çizgiye dönerse Türk hükümetinin mevcut politikalarında yalnız kalması söz konusu olacaktır. ABD'nin de Müslüman Kardeşler örgütünü terör örgütü olarak belirleme süreci devam etmektedir. Bu durumda, Katar'ın Hamas ve Müslüman Kardeşler yapısıyla ilişkilerini kesmesi ve ABD'nin de terör örgütü olarak ilan etmesiyle birlikte Türkiye bu yalnızlığa direnebilecek midir sorusu akla gelmekte ve Türkiye'nin yeni bir sorunla ve açmazla karşı karşıya bırakılmakta olduğu izlenimi edinilmektedir............... Türkiye mevcut tutumunu değiştirmediği taktirde özellikle Katar'ın etkisiyle ekonomisinde sağlanan rahatlamaların da artık gerçekleşmeyeceği görülecektir. Bu durum yani hem ekonomik alanda giderek artarak yaşanacak sıkıntılar hem de eğer Hamas ve İhvan yapısıyla arasına mesafe konulmaması halinde Türkiye'nin hareket serbestisi iyice azaltılmış olacaktır........ ABD'de devam eden Zarrab davası, Trump'a karşı devam eden Rusya bağlantılı suçlamalar kapsamında Trump'ın görevden aldığı ilk danışmanı Flynn üzerinden de Türkiye'nin bazı suçlamalara maruz kalabileceğine ilişkin haberler, Suriye'de ABD'nin YPG'yi tercih etmesinin Türkiye'yi Suriye'deki gelişmeleri şimdilik izleyici konumuna sokan gelişmeler, Türkiye'de siyaset ve ekonomi alanındaki gerilimler ve olumsuzluklar Türkiye'nin dış politikadaki hareket serbestisini oldukça kısıtlamıştı......................... İşte bunların üzerine Katar üzerinden gelecek yeni baskı ve sıkıştırmalar Türkiye'yi zor günlerin beklediğine de işaret etmektedir. Bütün bunların nihai hedefi de Türkiye'yi Ortadoğu'da yeni dizaynların yapıldığı bugünlerde Türkiye'nin tamamen saf dışı bırakılması olacaktır................. Katar merkezli bu krizin geleceğinin işaretlerini Riyad'ta ABD Başkanı Trump'un da katıldığı Arap-İslam-Amerikan zirvesinde terörle mücadele bağlamındaki mekezlerin açılışı yapılrken küre başında ABD başkanı, Mısır devletbaşkanı ve Suudi kralının verdiği pozda görebiliriz. Müslüman Kardeşler özelinde terör destekleyenlerin bu krizin merkezinde olacağının verildiği bir işaret. Bu bağlamda Katar üzerindeki bu hamlenin arkasında ABD'nin bilgisinin de olduğunu söylemek hiç de abartı olmayacaktır. Bu durum, "Katar krizi acaba Sünni ittifakta bir çatlak mı" sorusunun cevabını yani planlanmış bir kriz olabileceğini, yani muhtemel bir çatlağın oluşmasını öneleyecek tedbirleri de içermiş olmasının yüksek ihtimal olduğunu ortaya koymaktadır.......... Dolayısıyla hem Katar'ı yola getirmek ve İran'a mesaj vermek, hem Katar krizinin yaratacağı asıl etkilerin Türkiye'ye olacağından hareketle Türkiye'nin zaten kısıtlanmış bölgedeki hareket serbestisini daha da azaltmak ve özellikle Suriye politikasını açmaza sokmak, hem de İran karşıtı Sünni ittifakı güçlendirerek Suriye'de harekete geçmesini sağlamak Körfez'deki Katar krizinin ana hedefleri olarak ortaya çıkmaktadır.

Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *