Türk Bayrağı düşmanları sadece Lice’de değil!

Van’ın Çatak İlçesi’ne bağlı Büyükağaç köyünde karakol ve baraj inşaatını protesto amacıyla eylem yapan bölücüler çadır eyleminin yanısıra 6 Haziran itibarıyla yolu kapatıp kimlik kontrolü yapmıştı. Bölücüler aynı zamanda PKK’ya ait bayrağı civardaki bir tepeye yerleştirmişler, güvenlik güçleri operasyon düzenleyerek eylemi sonlandırmış, terör örgütüne ait bayrağı bulunduğu yerden indirmişti. (http://genelgundem.com/haber/12916/pkk-bayragi-boyle-indirildi/) Bölücüler bu kez yüzlerini Diyarbakır’ın Lice ilçesinde gösterdiler. Diyarbakır-Lice yolunu trafiğe kapatan grupla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada ölen kişinin 8 Haziran’da düzenlenen cenaze töreninde terör unsurları 2.Hava Kuvveti Komutanlığı’nın duvarlarından içeri atlayarak gönderde asılı bulunan Türk bayrağını indirdiler. (http://www.odatv.com/n.php?n=licede-hava-kuvvetleri-basildi-turk-bayragi-indirildi-0806141200) Türkiye Cumhuriyeti devletinin, milletinin ve ülkesinin özgürlüğünün, egemenliğinin ve bağımsızlığının simgesi olan bayrağımızın rövanş alınırcasına gönderden indirilmesi Türk halkının gönlünde büyük yara açtı. Yetkililer “yasak savma” babından açıklama yaparken ülkemizin savunmasından sorumlu bakan yani Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz neredeyse “yeterki insanlar ölmesin, bayrak indirilsin” anlamında bir açıklama yaptı. (http://haber.stargazete.com/politika/milli-savunma-bakani-ismet-yilmazdan-bayrak-aciklamasi/haber-893679) Asıl aciziyet göstergesi ise bayrağa el uzatan bölücüleri etkisiz hale getirmek yerine seyredenlerin bağlı olduğu Genelkurmay Başkanlığı’nın “kınama” mesajı yayınlamasıydı. Görevi orduyu harbe hazırlamak ve düşmandan korumak olan Genelkurmay Başkanı birkaç gün öncesinde siber tehditleri ön plana çıkarmıştı. Askeri yetkililer, Sivil Toplum Kuruluşu gibi sosyal ağlara ve siber saldırılara konsantre olurken, cephede büyük yaralar almaktalar. Partizan memurların, koltuk sevdasını milli değerlere tercih eden sivil-asker bürokratların sorumluluğu kuşkusuz ortada ancak asıl sorumlu siyasi iktidardır. AKP Hükümeti, Oslo görüşmelerinden sızdığı üzere niyetini açıkça belli etmiş, eli kanlı teröristlerle mücadele yerine müzakere yöntemini benimsemiştir. Bu amaçla TSK’nın vatansever askerlerini sahte delillerle hapise atmış, devletin en kıymetli bürokratlarını görevden almıştır. Başbakan Yardımcısı Atalay daha birkaç gün önce Diyarbakır’daki çalıştayda artık siyasi adım atılması ve TBMM’de yasa çıkarılması gerektiğini ifade etmiştir. Hükümet’in içinde ne olduğunu bir türlü telaffuza cesaret edemediği “süreç” in ne olduğu ortaya çıkmıştır…