
Ankara’nın bölgede artan nüfuzu şöyle bir soru ortaya çıkarıyor: Türkiye, Dağlık Karabağ sorununun çözülmesinde esas oyuncu hâline gelebilir mi? Türkiye, ABD, Fransa ve Rusya’nın Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili ortak yükümlülükler üstlendiğini, söz konusu ülkelerin AGİT Minsk Grubu üyeleri olduğunu ve hatta Washington, Paris ve Moskova’nın eş başkan ülkeler olduğunu göz önünde bulundurursak, bu soruyu olumlu yanıtlamak mümkün.
Öte yandan Rusya’dan farklı olarak Türkiye sorunun çözümünden yana. Çünkü Karabağ’da askerî operasyonlar tekrar başlatılırsa, sürece bu veya başka bir şekilde Ankara da katılacaktır ki bu da Ankara-Moskova polemiğiyle sonuçlanabilir. Türkiye böyle bir şey olmasını istemiyor. Son 100 yıla bakarsak, Türkiye’nin Rusya ile polemikten kaçındığını görürüz. Türkiye, bu nedenle sorunun barışçı yollardan çözülmesi için çaba gösteriyor.
Aynı zamanda küresel projelere dâhil olan Türkiye, enerji taşımacılığı gibi bir imkâna sahip olamadığından transit ülke olarak büyük bir rol oynuyor. Bu bakımdan Güney Kafkasya’da askerî çatışmaların başlaması, Ankara’nın çıkarlarına darbe vurabilir.
Uzun lafın kısası, Türkiye ihtilafın çözülmesinden yana. Rusya ise eski Sovyet ülkelerinin Avrupa’ya entegrasyonuna engel olmak için elinden geleni yapıyor ve çözülmemiş ihtilaflar doğrudan Kremlin’in çıkarlarına uygun.
Türkiye-Ermenistan müzakerelerinde bu veya başka bir boyutta Karabağ konusu da görüşülüyor.
Çünkü Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra Türkiye, Erivan ile ilişkilerin normalleşmesi için Dağlık Karabağ ihtilafının çözülmesini her zaman ön şart olarak koşmuştur.
Dağlık Karabağ ihtilafı çözülmeden Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi elbette Bakü-Ankara ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
Bu nedenle Türkiye, bu veya başka bir boyutta Dağlık Karabağ ihtilafının çözümü konusunda herhangi bir gelişme olmasından yana çünkü Ankara-Erivan yakınlaşmasının Bakü-Ankara ilişkilerini olumsuz etkilemesini istemiyor. Ancak sorun sadece Karabağ ile ilgili değil.
Türkiye’nin kendisinin de Ermenistan ile henüz çözüm bulamamış sorunları var. Sözde soykırım ve Türkiye’ye karşı toprak iddialarını buna örnek olarak gösterebiliriz.
Ankara, kendi çıkarları doğrultusunda bu sorunları çözebilseydi olumlu bir gelişme olabilir ve Karabağ sorununun çözümünü de olumlu yönde etkileyebilirdi.
Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmesi yönündeki adımlarla kıyaslanırsa, Azerbaycan için Ankara-Moskova yakınlaşması daha tehlikeli. Böyle bir yakınlaşma olursa, Azerbaycan için çok büyük sorunlar oluşabilir. Rusya, Azerbaycan ile komşu ülke olan Gürcistan topraklarını işgal etti. Kremlin, Ermenistan’a milyonlarca dolar değerinde silah ve mühimmat veriyor.
Türkiye’nin şu anki iktidarının, daha önceki dış politik çizgide değişiklikler yaptığını göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Ankara sanki Batı’dan uzaklaşıyor. Türkiye’nin AB üyeliği süreci uzuyor ve üye olup olmayacağı belli değil. Fakat gerçek olan şu ki bugün Türkiye’de, Rusya ile daha fazla yaklaşma eğilimi var ve bu ciddi bir konu. Batı’dan uzaklaşan Türkiye aynı zamanda İslam dünyası özellikle Arap camiasıyla yakınlaşıyor. İslam dünyasının lideri olma çabası içerisinde olan Ankara, Azerbaycan ile ilişkilerine yeterince değer vermiyor.
Geçen yüzyılın başlarında Türkiye bağımsızlığını korumak gibi bir sorunla karşı karşıya kalmış ve o dönemde Rusya’nın Güney Kafkasya’ya dönmesini engelleyememişti. Bu gün de Türkiye ve AK Parti iktidarının dış politikadaki değişiklikleri, Rusya’nın Güney Kafkasya’ya dönmesine neden olabilir. Böyle bir perspektif, Bakü’nün çıkarlarına ters düşüyor.
(Kaynak:Azer Reşidoğlu,Yeni Müsavat,Azerbaycan,09 Nisan 2015)
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *